"Ceren Kenar’a demokrasinin yanda yer alma gücü ve iradesi gösterdiği için teşekkür etmeli miyiz, bilmiyorum, ancak meslek etiğine uygun davranma aklı ve estetiği için kendisi bence teşekkürü hak ediyor."
Gazetecilik,
günahı bol olan bir meslek, ki aynı oranda sevabı da günahlarına bağlı olarak
ya da günahlarından bağımsız olarak her vatandaş dikkate alınırsa çarpanı yüksek
bir meslek. Bu sebeple manipülasyon içeriği yüksek bir gazetecilikle, kişileri,
olayları, olguları olduğu gibi yansıtan ve yorumu okuyucuya bırakan gazetecilik
arasında çok büyük bir ideolojik ve meslekî fark var.
Türkiye maalesef ‘Sade
Bir Ayna’ olarak değerlendirebileceğimiz çok fazla gazeteci ve televizyoncuya
sahip değil. Hele hele geçmişte elindeki medya gücünü kullanarak ‘dürüst-halkın
ve gerçeklerin yanında’ imajı verenlerin darbeseverlikleri ve çıkarseverlikleri
ortaya çıkınca gazetecilik mesleğinin ne kadar önemli olduğu toplum tarafından
daha açık br şekilde fark edilmeye başlandı. Manipüle edilmiş duygu ve
düşünceleriyle halk etkileneceği medya çalışanlarını da tek tek seçmeye ve
onlara ilgi göstermeye başladı.
Ergenekon,
Balyoz vs diğer darbe planları sonrasında, 17-25 Aralık 2013’te Cemaat denen devasa
örgütün küresel ağ içindeki yeri ortaya çıkınca, Türkiye büyük bir bağımsızlık
savaşı vermeye başladı. Bu aslında Türkiye’nin her mesleğin özüne dair
sorgulamalarının da bir başlangıcıydı.
Nasıl darbe yargılamaları cemaat
tarafından tahrif edilip çığrından saptırıldığı, devleti ve TSK’yı küresel
odaklar adına elegeçirmeye çalıştığı dönemde askerlik mesleği sorgulandıysa,
Aralık 2013’ten sonra da cemaatin bulaştığı her meslek grubu, başta dini
gruplar olmak üzere, medya, yargı, emniyet, Mit, TSK gibi meslek grupları da
sorgulanmaya başladı. Bu muhakkak ki büyük bir güven bunalımı demekti.
Aslında
öncesi daha derin olan kaotik ilişkiler ağının 2013 Mayıs’ındaki Gezi Terörü
ile ortaya çıkışı sonrası gerçeği olduğu gibi anlatan insanlar birer birer belirginleşmeye
başladı.
Ceren Kenar Hanımefendi’yi o dönemde televizyonlarda, gazetede, sosyal
medyada gördük, gençliği, bakışındaki sade ve etkili söylemi ve demokratik
olgunluğu ile demokrasinin yanında tuttuğu yer onu dikkate değer bir değer
aralığına sürükledi. Sadece sade bir şekilde ve çok fazla laf kalabalığına
gerek duymadan anlatıyordu ve anlattıkları da halkın doğru haber alma ihtiyacına
hizmet ediyordu.
Ceren Kenar’a
demokrasinin yanda yer alma gücü ve iradesi gösterdiği için teşekkür etmeli
miyiz, bilmiyorum, ancak meslek etiğine uygun davranma aklı ve estetiği için
kendisi bence teşekkürü hak ediyor.
‘Ceren Kenar’dan Organik Süzgeç- Kişiler, Olaylar, Olgular, Yansımalar’ kapak adıyla Ceren
Kenar, 36. Konuk yazarımız olarak, 59 yazısıyla Sonsuz Ark’a katkıda bulundu. 31 Ağustos 2015 Pazartesi günü yayınladığım “SA1697/KY36-CK1: Odadaki Fil” başlıklı ilk yazısından bu yana, projektörlerini doğrulttuğu her yazısında sade
ve gerektiği kadar söz ile meramını anlattığına şahit olduk. Kapak adına uygun
bir çalışma setini yayınlamaktan memnunum, emekleri ve istikrarlı aklı için de kendisine
teşekkür ediyorum.
Sonsuz
Ark çıktığı sonsuza doğru yolculuğunda kişiliği, kimliği mesleğine olan saygısı
net olan dostlarla yürümeye devam edecek.
Bu
vesile ile Ceren Kenar Hanımefendi’ye ve ailesine sağlıklı, huzurlu ve başarılı
bir hayat diliyoruz.
Seçkin Deniz, 05.04.2016, Sonsuz Ark, Eleştiri, Teşekkür