11 Nisan 2016 Pazartesi

SA2741/ÇY10-AÖ9: Bir Demiryolu Fotoğrafçısı Röportajı: "Gidiyoruz Katarın Gittiği Yere Doğru"

"Altı yaşından beri babamın kucağında trenlere biniyorum. Hem babamın mesleğini sevdim hem trenleri; hal böyle olunca tren fotoğraflamak kaçınılmaz oldu."


Sunum:

Selim Emre Eroğlu, 23 yaşında, genç, profesyonel bir Demiryolu Fotoğrafçısı. Ona hem fotoğrafçılığı hem trenleri sorduk.

Ahu Öztürk: Sizi tanıyalım biraz, kaç yaşınasınız, okul durumunuz nedir?

Selim Emre Eroğlu: Mesleki Açık Lise Makine/CNC bölümü son sınıf öğrencisiyim. 23 Yaşındayım. İskenderun’da doğdum. Babam tren makinisti olduğu için tayini çıkıyordu 3-4 senede bir; en son olarak  İstanbul’a çıktı ve 15 senedir İstanbul’da yaşıyoruz. 


Ahu Öztürk:: Ne zamandan beri fotoğraf çekiyorsunuz?

Selim Emre Eroğlu: 7 senedir fotoğraf çekiyorum, ilk başlarda telefonla çekim yapıyordum, daha sonra DİGİTAL MAKİNE kullanmaya başladım ve sonrasında profesyonel çekimler yapmaya devam ettim.

Ahu ÖztürkÇocukluk yıllarına dayanıyor galiba, peki özel eğitim aldınız mı fotoğrafçılık için?

Selim Emre Eroğlu: Her hangi bir özel eğitim almadım. Kendimi geliştirdim biraz makineyi kurcalayarak.

Ahu Öztürk: Özel eğitim almadan da profesyonel olunabileceğini kanıtlayan birisiniz, profesyonel nasıl olunur, profesyonel fotoğrafçı kimdir? 

Selim Emre Eroğlu: Bu işi para kazanmak için yapan, işin uzmanı olmuş ve kendini geliştiren kişilerdir profesyonel fotoğrafçı. Hobi amaçlı bu işi yapan kişilerde bu konunun içine dahil olmaktadır.

Ahu Öztürk: Fotoğrafçılar kendi aralarında sınıflandırılıyor mu? Düğün fotoğrafçısı, Doğum fotoğrafçısı gibi?

Selim Emre Eroğlu: İlgi alanına göre belki sınıflandırmak mümkün ama genel olarak bir sınıflandırma söz konusu değil ancak kullanılan makine markasından dolayı ayrılabiliyorlar. Mesela NİKON-CANON diye ayrım olabiliyor. Kısaca marka ayrımı oluyor, ama normal bir ayrım yok .



Ahu Öztürk: Fotoğraf çekimlerinde en önemli şey nedir, özel teknikleri vardır değil mi?

Selim Emre Eroğlu: Önce sizin gözünüzle gördüğünüz çevrenizde bulunan her şey önemlidir. Çekim yaptığınız alandaki açı mesafesi, ışığın geliş yönü ve uygun ortamların olması. Dört mevsimde de fotoğraf çekilebiliri ama bulunduğunuz koşullar çok önemli. Ekipmanlarınız sağlam olmalı, bulunduğunuz alanda mutlaka ışık olmalı, az bile olsa bu yeterli olacaktır.

Ahu Öztürk: İyi çekilmiş bir fotoğraf nasıl anlarız?

Selim Emre Eroğlu: Renklerin canlı olması, görüntünün net ve iyi çıkması, asla karanlık olmaması fotoğrafın iyi çekildiğini gösterir.


Ahu Öztürk: Fotoğraflarınızda hep trenleri gördüm, baba mesleğinizi sevmenizden kaynaklanıyor galiba?

Selim Emre Eroğlu: Evet  6 yaşından beri babamın kucağında trenlere biniyorum. Hem babamın mesleğini sevdim hem trenleri; hal böyle olunca tren fotoğraflamak kaçınılmaz oldu. Onları fotoğraflamak beni çok mutlu ediyor. Bu hissin tarifi yok, meslek olarak da seçmeyi düşünüyorum.



Ahu Öztürk: Eskiden 'Kara Tren' diye tabir edilen trenlere binip fotoğrafladınız galiba, onlardan göremedim.

Selim Emre Eroğlu: Maalesef onların olduğu zamanlar da ben hayatta yoktum, ama sonradan dizel lokomotifler geldi onları çekme imkanım oldu ve çekmeye de devam etmekteyim.

Ahu Öztürk: Trenleri tanıyalım biraz, kaç vagondan oluşur, renkleri neye göre belirlenir?

Selim Emre Eroğlu: Renkler genelde yolcularla yapılan anket sonuçlarına göre belirleniyor. Şuan iki renk var trenlerde kırmızı-beyaz, kırmızı mavi şeklinde. Ekspers trenlerin 9 vagonu bulunur, yük trenlerinde ise 35-40’a yakın vagon mevcuttur.




Ahu Öztürk: Tren garlarına geçelim, en önemli özellikleri neler, fark etmediğimiz şeyler vardır?

Selim Emre Eroğlu: Garların en önemli özelliği kavuşmanın ve ayrılığın olduğu yerler olması bana göre. Asker uğurlamaları, gurbete gidenlerin ve dönenlerin uğrak yerleri. Diğer yandan tren garlarının çoğu Osmanlı zamanında yapılmıştır. Peronların hepsinde TCDD amblemi vardır ve büyük bir saat. Ayrılığın ve kavuşmanın zamanını görmek için.


Ahu Öztürk, 11.04.2016, Sonsuz Ark, Çırak Yazar, Röportaj

Seçkin Deniz Twitter Akışı