14 Nisan 2016 Perşembe

SA2753/KY13-AO64: Demirtaş Neyin Peşinde?

"ABD, PKK/PYD ile ittifakını kurtarmaya çalışıyor ve bunun tek yolu müzakerelerin başlamasından, Türkiye'nin operasyonlardan vazgeçmesinden geçiyor."


Demirtaş'ın kendisiyle, partisiyle çelişik çıkışları ABD politikalarına uygun pozisyon alma çabasıdır. AB(D) ve kimi diğer ülkeler PKK ve onun legal yüzü olan HDP'den bekledikleri performansı alamamışlardır.

Gidişata bakıldığında; PKK'nın Türkiye'de düştüğü durum nedeniyle ABD ve müttefiklerinin çıkarları, stratejileri sekteye uğrar duruma gelmiştir.

PKK'DAN İSTENEN NEYDİ?

PKK ve onun siyasal uzantısı olan HDP'ye ABD tarafından verilmiş olan görev ,Erdoğan'ı ve Ak Parti iktidarını iş başından uzaklaştırmak ve de Türkiye'yi iç savaş noktasına getirip bölünmeyle karşı karşıya bırakma göreviydı. 

Bunun için Türkiye içerisinde yürürlüğe konulan çeşitli organizasyonlara ilaveten PKK'nın şiddeti tırmandırması, toplu ölümlerle birlikte şehirleri ele geçirmesi, bunlara ilaveten yaratılan toplam kaos üzerinden Ak Parti iktidarının istifa etmesi ve Erdoğan'ın istenmeyen adam noktasına getirilmesiydi. 

Bu durumda Erdoğan'ın deneyeceği tek yol cumhurbaşkanlığından istifa edip yeniden partisini toparlamaya çalışmak olabilirdi. Ancak bu tabloda Erdoğan'ın bunda da başarılı olamayacağı ve devrinin kapanacağı düşünülüyordu..

Kafalarda bu yönde hangi senaryolar olduğunu kestirmek zor olsa da, bu durumda Demirtaş'ın "Seni başkan yaptırmayacağız" sözü gerçekleşmiş olacaktı.

Peki bu noktaya nasıl gelinecekti?

Bu noktaya gelinebilmesi için öncelikle neler yapıldığına bir bakalım; 

Bölgede yeni haritalar için var edilen IŞİD, Suriye'de PYD'nin yani PKK'nın Suriye kolunun güçlenmesi için bir araç olarak kullanıldı. PYD dışındaki Kürt örgütleri yok edildi ve PYD'nin emrine girmeyen Kürtler onların bulunduğu bölgelerden sürüldü. PYD hakimiyetindeki bölgelerde diğer halklar baskı altına alındı ve Suriye'de tek etkin Kürt örgütü olarak PYD öne çıktı. 

Bu örgütün silahlı gücü olan YPG sadece bölgedeki PKK'lılardan değil, Türkiye'de PKK ile özdeş hedefleri olan tüm odakların ve çevrelerinde silahlı eğitim gördüğü, savaştığı adres oldu.

PYD, Suriye'de hem Esed'den yana olup Türkiye'nin elini zayıflatmaya çalıştı; hem de AB(D) ve bölgede Türkiye aleyhine politikalar izleyen tüm devletlerle işbirliğine girişti.. Böylece her yöne manevra yapabilecek çok yönlü bir Türkiye düşmanı taşeron örgüt haline geldiler. 

Bu çok yönlü taşeronluğunun karşısında PKK'ye Suriye'de kantonlar vaat edildi. PYD üzerinden Suriye'de kantonlar kurulması demek PKK'nın Barzani ve Türkiye üzerindeki etkisinin artırılması demekti.

Kırk yıldır Türkiye'de terör estiren, geçmişte peşmergeler ve diğer kürt örgütleriyle çatıştırılan PKK'nın dört parçadaki Kürtlere sempatik hale getirilmesi için onu Kürtlerin tek hamisi olarak göstermek gerekliydi. Bunu ise ancak IŞİD başarabilirdi. 

IŞİD'in Kobani'ye saldırmasıyla birlikte PKK/PYD devreye girdi ve YPG burada kurtarıcı rol üstlendi. ABD, her tür silahla PYD/YPG'ye destek verdi. PKK ile çatışan Türkiye ve Barzani de karşıda IŞİD olunca YPG'ye destek vermek zorunda bırakıldı.

Barzani Kobani'de kürtlere desteğini esirgeyen pozisyonuna düşemezdi. Türkiye de Kobani'ye yani orada kurtarıcı pozisyonuna sokulan YPG'ye destek vermezse Kürt düşmanı ve IŞİD taraftarı olmakla suçlanacak,Türkiye Kürtleri'yle arası iyice açılacaktı.. 

Kobani'nin IŞİD'ten kurtarılması gerekiyordu.  O nedenle Türkiye, sınırlarını ve hastanelerini buradan gelenlere açtı. Bölgeye yardım tırları gönderdi. Ayrıca ÖSO'nun IŞİD'e karşı savaşması için de aracı oldu.

Sonuçta; IŞİD, Kobani'den çıkarıldı..

Çok açık gerçek ki eğer Peşmerge, Türkiye ve ÖSO olmasaydı IŞİD'in oradan sökülüp atılması mümkün değildi.

Ancak sonuçta YPG kahramanlaştırıldı ve ABD, PYD'yle yani Suriye PKK'sıyla kolayca ittifak geliştirebilmenin bahanesini oluşturmuş oldu.

Kobani'nin IŞİD'den temizlenmesinden sonra PKK önce Barzani'yi sudan bahanelerle hedef almaya başladı. Ve Irak'ta yer yer peşmergeyle çatışmalara girildi.

Türkiye'de de Erdoğan'a karşı bayrak yükseltildi. Erdoğan'ın Kürtlere düşman davranışlar içerisinde olduğu, Erdoğan'ın Kobani'nin IŞİD'in elinden çıkmasını istemediği gibi yoğun propagandalarla Kürtleri Erdoğan'a karşı kışkırttılar. 

Ve yapılan genel seçimlerde PKK'nın siyasal kolu olan HDP'nin önemli bir başarı elde etmesi propagandalarında başarılı olduklarını ortaya çıkardı. 

Tabi başarılarının tek nedeni bu değildi.. 

Suriye'deki durumdan istifade eden PKK, elindeki belediyelerinde yardımıyla bölgeyi silah deposu yaptı ve militanlarını şehir gerilla savaşına hazırladı. 

Amaçları, bölgeyi ele geçirip Erdoğan'ı ve AK Partiyi iktidardan uzaklaştıracak olaylara zemin hazırlamaktı. Bunun başarılması halinde Türkiye'nin PYD'nin kantonlarla hedeflenen yerlere yerleşmesine, PYD'nin ABD'nin müttefiki olmasına karşı bir itirazı mümkün olamayacaktı.

Kandil ve onun uzantısı HDP, sert ifadelerle Erdoğan'a, Davutoğlu'na saldırmaya başladı. Öz yönetim ilanıyla da işi çatışmaya götürdüler.

Ancak gelinen noktada büyük bir başarısızlıkla karşılaştılar. Bu süreçte Erdoğan'ın ABD'ye çıkışarak PYD'ye yardımlarının ülke içerisinde savaş başlatmış olan PKK'ya yardım olduğunu belirtti. Bu yöndeki serzenişlerin haklılığının kabul görmesi üzerine ABD, SURİYE'de PYD üzerinden yürüttüğü "PKK ile ittifak" konusunda köşeye sıkıştı ve PKK'ye açık destekçi pozisyonuna düşmeye başladı.

Özetle, Erdoğan'ı sıkıştırmak için yapılan hamle PKK/PYD'yi ve onunla ittifak yapan ABD'yi zor durumda bıraktı.

Bu şartlarda tek yapılacak şey yeniden müzakereleri başlatmak ve böylece yeniden Kürtler üzerinde sempati devşirerek Kürtlerin hamisi rolüne dönmek olabilirdi. İşte bu hamlenin ilk fişeğini ABD patlattı. Barış görüşmelerinin başlamasını tavsiye etti ,Kandil tekrar etti ve arkasından Demirtaş'ın pişmanlık açıklamaları geldi.

Özetle; Demirtaş'ın pişmanlık açıklamaları ABD'nin PKK üzerinden yürüttüğü bölge politikalarının Türkiye içindeki PKK'lıların başarısızlığı nedeniyle sekteye uğramasıyla ilgili bir manevradır. ABD, PKK/PYD ile ittifakını kurtarmaya çalışıyor ve bunun tek yolu müzakerelerin başlamasından, Türkiye'nin operasyonlardan vazgeçmesinden geçiyor.

Ve iyi biliyor ki Türkiye içerisinin halledilmesinin ardından sıra Suriye PKK'sına ve Kandil'e gelecek...

İşte yapılan bütün pişmanlık açıklamaları, barış teraneleri buna engel olmakla ilgili...



Adnan ONAY, 14.04.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar


Seçkin Deniz Twitter Akışı