27 Nisan 2016 Çarşamba

SA2807/KY1-CÇ238: Kızıma Mektuplar VII

Kızlarından Uzakta Olanlara Adanmış Sözler
-VII-


Hiç değilse rüyalarıma gelsen! Rüyalarım da olsan! Rüyalarımı süslesen, rüyalarıma yaşama hazzı katsan!

Hayır, hayır hep rüyalarımdasın, gönlümde, düşüncelerimde, söylediklerimde hep sen varsın. Hep sen oldun. Hep sen olacaksın! Ama işte.. hiç değilse rüyalarıma gelsen! Rüyalarımı süslesen.

Ellerini tutsam, o güven veren, itimat telkin eden ellerini avuçlarım arasına bıraksan usulca. Sımsıkı tutsam ellerini. Sımsıkı!

Hiç değilse rüyalarıma gelsen, o bakışlarındaki sıcaklıkla ısınsam, o sıcaklığı yeniden duysam tüm benliğimle. Ellerindeki şefkatle yeniden yunsam! Bakışlarınla arınsam bir kez daha!

Biraz hoyratlığını, biraz delişmenliğini, biraz haylazlığını, biraz işveni, biraz cilveni, biraz nazını katsan geldiğinde rüyama. Biraz sıkılganlığını, biraz çekingenliğini katsan.

Rüya süresince –ah keşke o geldiğin düşten hiç uyanmasam- çekmesen ellerini. Mahsusçuktan kaşlarını çatsan, ellerini çeker gibi yapsan ellerimden, sonra yeniden bıraksan usulca. Ötüşlerine birlikte kulak kabartsak gelişini muştulayan kuşların. Sevincine katılsak gelişini muştulayan tüm canlıların, hem cansızların da. Çünkü canlı cansız insi-cin her bir şey muştular gelişini, geliversen. Bilmezden gelsen, duymazdan gelsen, görmezden gelsen bu muştuları, mahsusçuktan öyle yapsan. Öyle sahici sevindirsen.

Hiç değilse rüyalarıma gelsen, çember çevirsek yeniden. Yeniden saklambaç oynasak. Yeniden birlikte yağmurda koşsak. Yeniden başını dizlerimde dinlendirsen.

Hiç değilse rüyalarıma gelsen, saçlarını okşasam, küçücük parmaklarınla elimi çimdiklesen farkında değilmişsin gibi yaparak. Kaşlarını çatsan, canımı acıtıyorsun, desen gülerek, ben elimi çeksen yine, bu kez somurtsan ve iki elini kocaman açıp ‘İşte ben seni bu kadar seviyorum!’ desen sonra tek elinle baş parmağınla işaret parmağının arasını gösterip “Sense bu kadar seviyormuşsun!” desen, ben yeniden saçlarını okşasam.

Rüyalarıma gelsen hiç değilse, sevinç nedir, neşe nedir yeniden hatırlasam. Rüyalarıma gelsen kucağıma alıp seni sabahlara kadar raks etsek hiç bıkmadan, usanmadan, durmadan, hiç durup soluklanmadan, yorgunluk nedir bilmeden, bıkkınlık nedir düşünmeden. Göklere uzanıp yıldız devşirir gibi yapsak.

Rüyalarıma gelsen hiç değilse, kucaklayıp seni ta bulutlara kadar kaldırsam. Omuzlarıma basıp aya uzansan. Tıpkı eskiden olduğu gibi. Bu kere hem bakarsın ulaşıvermişsin ay dedeye. Hal hatır sormuşsun o da anlatmış kendini, sitemle mi konuştu, sevinçle coştu mu? Anlatırsın omuz silkerek.

Ellerin avucumda avuçlarımı yaksa yeniden. Sen ay dedenin anlattıklarını anlatırken avuçlarım alev alsa. Ellerin ellerimi hep yakmıştır ve fakat ellerim bu yangına hep dayanmıştır nasılsa! Dayanacaktır da.

Rüyalarıma gelsen hiç değilse, pişi yesek, simit bölüşsek –çoğunu bana azını kendine alırsın yine- soğumuş çaylarımızdan birer yudum alsak, dilim damağım yandı desek, gülerek. Gülerek tıpkı eskiden olduğu gibi baksak bir bir yüzümüze. Gözlerimizdeki sevinci saklama gereği duymadan hem de.

Rüyalarıma gelsen hiç değilse, ben “karakuzu” masalını anlatsam ve sen de yine yeniden, bıkmadan bir öncekinden farklı anlattığım yerleri bir bir düzeltsen. “Ne de çabuk unutuyorsun? Ne unutkansın Baba!” desen. Banan unuttuklarımı tekrar etsen. Bana unutmamayı öğretsen yine.

Rüyalarıma gelsen hiç değilse, nisan yağmurları gibi. yağarken kuşların bile şakıdığı tek yağmurdur nisan yağmurları. Ben de tıpkı o kuşlar gibi şakısam. O kuşlar gibi kanatlansam. O kuşlar gibi.
Rüyalarıma gelsen hiç değilse, o hüznünle, o mahcupluğunla, o içtenliğine bana baksan ben gözlerinde kaybolsam. Hep sende olsam. Ah! Rüyalarımdan hiç gitmesen!


Cemal Çalık, 27.04.2016, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Kızıma Mektuplar, 


Seçkin Deniz Twitter Akışı