"Özetle; Doğu toplumlarında proleterya, marksist bir devrimi besleyecek türden bir sınıf oluşturamaz. O halde bizim 1 Mayıs'ımız nitelik bakımından farklıdır. Ona başka anlamlar yüklemek 'Batıcılık ' hastalığındandır."
1 Mayıs 1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Şikago'da yapılan gösterilere yaklaşık 350 bin işçi katıldı. ABD'nin yanı sıra diğer bazı ülkelerde de bu günde grevlere çıkıldı ve her 1 mayıs'ta gösteriler şiddetlendi. Bu gösteriler sonucunda da işçiler çalışma saatlerinde yeni düzenlemeyi kabul ettirdiler.
İşçiler çalışma saatini düşürdükleri bu güne büyük önem verdiler.14 Temmuz-21 Temmuz 1889'da toplanan İkinci Enternasyonal'de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada "Birlik, mücadele ve dayanışma günü " olarak kutlanmasına karar verildi. 1 Mayıs böylece işçilerin birlik ve dayanışmasını yansıtan bir bayram olarak kutlanmaya başlandı ve giderek bir çok ülkede bayramlaştı.
1 Mayıs insanları köle olarak çalıştıran Batı burjuvazisine tepkinin bir ürünüdür. Marksistler bu tepkileri proleterya iktidarının ayak sesleri olarak değerlendirdiler ve sadece çalışma saatine yönelik olan bu tepkileri sınıfsal bir kavgaya dönüştürme ütopyasını taşıdılar. Sonuçta da işçiler bu ideolojiye dayalı sınıfsal bir niteliğe büründüler. Avrupa bu sınıftan bir devrim çıkaramamış olsa da bu ideolojiden beslenen işçi partileri uzun süre Avrupa'da siyasetin etkin gücü oldular.
Marks Avrupa'daki işçi konumuna ve işçilerin sınıfsallığına bakarak proleter devrimin Avrupa'da meydana geleceğini umut ederken, Doğu toplumları içinde böylesi bir sınıfsal çatışmanın olabileceğini düşünmüyordu..Zira Marks "Asya(Doğu) tipi Üretim Biçimi"nin diğer üretim biçimlerinden farklı olduğunu düşünüyor, bu yapının sınıfsallığı beslemeyeceğine inanıyordu.
Marks, Kapital'in üçüncü ciltinde şöyle der:
"Burada, doğrudan üreticinin kendi üretim araçları vardır.. Tarlasını bağımsız olarak işler, kırsal ev sanayii de buna bağlıdır. Bu koşullarda, onları, asaleten toprak sahibi hesabına iş yapmaya zorlamak için, ne türden olursa olsun, ekonomi dışı nedenler gerekir.. Burada en büyük toprak sahibi devlettir, egemenlik de toprak mülkiyetinin ulusal ölçekte merkezileşmesinden ibarettir. Buna karşılık, toprağın hem özel, hem de kamusal zilyetliği ve yararlanma hakkı bulunmasına karşın, bu durumda özel toprak mülkiyeti yoktur."
Bu açıklamayı dikkate aldığımızda, Batı'da işçinin mücadelesini yansıtan tüm olayların sınıfsal nitelik taşıdığını, Doğu toplumlarında ise böylesi bir sınıfsallaşma enerjisinin birikemeyeceğini söyleyebiliriz.
Özetle; Doğu toplumlarında proleterya, marksist bir devrimi besleyecek türden bir sınıf oluşturamaz. O halde bizim 1 Mayıs'ımız nitelik bakımından farklıdır. Ona başka anlamlar yüklemek 'Batıcılık ' hastalığındandır.
TÜRKİYE'DE İŞÇİLER VE BAYRAM
Batı tipi bir sistem yapılanmasını ön gören T.C bunu yapabilmek için toplum yapısını Batı'ya benzetmenin zorunlu olduğunu düşünerek Batı'da olan her şeyi ülkemize de hızla taşır. Bunlardan biri de işçi sendikasıdır.
İlk işçi sendikası/Konfederasyonu olan Türk İş, Batı koordinesinde kurulur ve sendikacılar Batı'da eğitime alınırlar. Böylece Türk İş devlet eliyle kurulan sendika özelliği taşır. Yani bu sendika işçilerin talepleri doğrultusunda ortaya çıkmayıp, Batı'daki kurum ve kuruluşlarının (cumhuriyetin hedefleri doğrultusunda )ülkeye taşınması zaruretinden ortaya çıkar. Bu sendikaya "sarı sendika" denmesinin kökeninde bu durum yatar.
Ülke siyasetinin derinden ayrışmaya başlamasıyla sisteme karşı olan siyasi yapılar da işçi kitlesini elinde tutmak ve kamuya etki etkiyi yaygınlaştırmak için kendi sendikalarını kurar. Yani diğer sendikalar da işçilerin statülerine dayalı taleplerle değil, siyasi partilerin sahaya, kitlelere hakim olma düşüncesiyle var edilirler.
Sonuç olarak; Ortada ne Batı da olduğu gibi marksist bilince dayalı sınıfsal nitelikli bir proleterya kitlesi vardır ne de işçilerin statüleri gereği var olmuş sendikalar..
O halde bu bayram neyin nesidir?
Ülkemizde de milli bayram haline getirilen 1 Mayıs tüm emekçilerin (işçi, memur, tarlasında çalışan köylü, rençber, hizmetli, devlet ve özel sektör emrindeki tüm çalışanların) bayramıdır.
Neredeyse toplumun çok büyük bir kesimini içine alan bu grubun dünya ile birlikte aynı günde bayram yapması asgaride çalışan haklarına dikkati, bu kitlenin sorunlarına eğilmenin önemini gerekli hale getirir.
Ve böylece iktidarlar, önlerinde büyük bir kitle olduğunu bilerek onlara daha özenle yaklaşır (mı) diye düşünmeli...
Adnan ONAY, 02.05.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Takip et: @adnanonay