"Sevgili kârîlerimin (okuyucularımın) inanılmaz baskıları karşısında yelkenleri indirip yazmam isteklerine boyun eğdiğimi itirafla:)"
PAZAR YAZILARI -24-
Not 1- “Hayret”i boğarak yaşamak sıradanlaştırılmada ilk adımdır.
Not 2- Caka satarak dolaşmak için amuda kalkarak işemenin yersizliğini söylemek bile anlamsızdır.
Not 3- Biraz kenara çekilsen olacak.
Not 4- Nakıs olan bağlamında değerlendirilmeli.
Not 5- Kararsızlığa dair yüksünülmüş sözlerin söylenmesinde erteleme olağandır.
BAŞLANGIÇ SEVİYESİNİN ÖLÇÜLEBİLİRLİĞİNİ MEZURA BAĞIMLILIĞININ GÖSTERGESİ OLARAK OKUMANIN İMKÂNLARINA DAİR SEZGİSEL VARGILAR
-ya da örselenmiş kimlikler üzerinden koparılan yaygaranın sıradanlığı-
Kimi canlıların iki ayakları vardır. Örneğin kümes hayvanları. Yine kim canlıların dört ayakları vardı. Örneğin at, eşek, kurt, tilki, inek, koyun, keçi vb. Kimi canlıların ayakları yoktur. Örneğin yılan, solucan vb. sürüngenler gibi. Kimi canlıların hem ayaklar vardır hem kanatları. Belki kanatlı olup da ayaksız olan canlı yoktur. En azından bugünkü bilgilerimize göre böyledir.
Belki çoğunluk için absürt bir yaklaşım olarak görülecektir bu sav ve kuvvetle muhtemel denecektir ki “niçin malum-u ilam benzeri bir sav dile getirilmiştir? Ya da hükmedilmiştir ya da gerekli olduğu duyumsanmıştır, ya da ‘Bu dudak bükmenin gereği üzerine bir gönderme’ mi?” Değil. Muhterem karîlerimin (okuyucularımın) de hak vereceği üzre biz –yani etten kemikten insanlar (gelecekte bu kavram üzerine yani ‘etten-kemikten insan’ kavramı üzerine bir inceleme kaleme almanın gerektiği kanaatindeyiz, tabi bizim bu kanatte oluşumuz sizlerin de- böyle bir kanaati taşıdığı anlamına gelmez.
Eğer böyle bir kanaat taşınırsa, böyle bir kanaat uyanırsa karîlerimizin (okuyucularımızın) zihinlerinde biz dahi yüksünmeden ve imtina etmeden sözünü ettiğimiz türde bir inceleme yaparız.)- birçok şeyi bir alışkanlıkla bilmekteyiz. Ve bu alışkanlıkla bilişin kazandırdığı rahatlık duygusuyla yargılarda bulunmaktayız. Kimi zaman bize malum-u ilam gibi gelen şeyler hiç de öyle olmayabiliyor. İşte bu yüzden kimi canlıların ayakları üzerine bir takım ifadelerde bulunmayı gerekli gördük. Lüzumatın seyyahları ne dediğimizi çoktan anlamış olmalılar.
Ki mezkûr seyyahlar kendilerinde olanın genelliğine öylesine iman etmişlerdir ki, gören duyan öznel bir bilişin imkânına dair bırakın böyle bir şey söylemeyi, mezkûr imkânın ihtimaline dahi imkân yok bilmektedir. Ancak biz onları yok bilişleriyle baş başa bırakıp esrikliklerinin coşkusuyla soluk alışlarına müsaade etmeyeceğiz. Biz müsaade etsek zaman müsaade etmeyecektir. Tarih müsaade etmeyecektir. Öyle ise onların bu yok bilişlerinin yersizliğini somut bir biçimde kendilerine göstermekle yükümlüyüz. Ve bu yükümlülükten istifanın bir yolu da yoktur.
Efendiler bilesiniz ki öznel biliş mümkündür. Ve dün olduğu gibi bugün de olmaktadır. Ve yarın da olacaktır. Nasıl olmasın ki, sizin kendinizde sürüp gidenin sürdürülebilirliği sizinle mümkün iken, bir başkasında hiç de vuku bulmamış olması hasebiyle sürüp gitmesinden söz edilememekte ve sürüp giden olmadığı için de sürdürülebilirliğinden söz etmenin yersizliği kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Cemal Çalık, 08.05.2015, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Pazar Yazıları