"Ya ‘Yakutiye Medresesi’ ‘Spinola Sarayı’ndan daha dayanıklı; yada ‘Spinola Sarayı’ ‘Yakutiye Medresesi’nden daha kıymetli… ne diyelim..."
1998 yılında ‘Akdeniz Medeniyeti’ eksenli bir çalışma nedeniyle bir süre İtalya’nın ‘Cenova’ şehrinde bulunmuş, konukluğumuzun sürdüğü bir akşam da Cenova halkının ‘Spinola Sarayı’ diye andığı ‘Piazza Spinola’ ismi ile maruf tarihi bir mekana davet edilmiştik.
Tamamı Cenova’da eğitim veren ve ‘Venedik’teki benzeri ile büyük bir rekabet içerisinde olan bir aşçılık okulunun öğretmen ve öğrencilerinden müteşekkil bir gurubun hazırladığı yemekli bir toplantıydı bu. Bizimle beraber orada bulunan 20 den fazla ülkeden genç yazarın şehirlerinde oluşunu fırsat bilen şehir idarecileri, çok önceden planlamış oldukları belli olan bir uygulama dahilinde hem genel hemde yerel İtalyan medyasını da işin içine katarak bağlı oldukları ‘Liguria’ eyaletinin ve İtalya Kültür Bakanlığı’nın dikkatini çekecek bir organizasyon gerçekleştirmiş; 4 saatlik program süresince ‘Cenova’nın kültürel ve tarihi dokusu hakkındaki endişelerini bütün İtalya’ya duyurmayı başarmışlardı.
Özelde ‘Spinola Sarayı’ genelde ise Cenova’nın tarihi dokusundan hareketle İtalya’nın tarihi mekanları hakkında da birçok düşüncenin öne sürüldüğü toplantıya İtalya Kültür Bakanı ile Liguria Eyalet Cumhurbaşkanı da katılmış hepsi Cenova’da yaşayan mühendis, mimar, çevre planlamacısı, edebiyatcı, şair, yazar, tiyatrocu gibi geniş bir konuşmacı gurubunun eleştirileri ve çözüm önerilerini sabırla dinlemişlerdi…
Roma’dan gelen mimar ve mühendislerin Cenova’nın tarihi dokusu hakkındaki bilgisizliklerinden, Cenova Belediyesi'nin imkanlarına, Spinola Sarayı'nın Cenova’daki sanat edebiyat guruplarına tahsisinden, sarayın hemen ilerisindeki caddenin trafik yoğunluğuna, bazı bölümlerdeki restorasyon çalışmalarından aydınlatma ve ses problemlerine kadar pek çok konunun konuşulduğu toplantının sonunda özellikle Spinola Sarayı ile ilgili birkaç önemli durum tespit edilerek karara bağlanmıştı.
Gerek yerel idarenin ve gerekse Liguria Eyaleti ile Kültür Bakanlığı’nın yapacağı işler bir yana Cenova Belediyesi, Üniversite ve yerel idarecilerin önemle üzerinde durdukları hususlar oldukça dikkat çekiciydi…
Eski bir yapı olması nedeniyle Spinola Sarayı’nın öncelikle gürültü kirliliğinden arındırılması gerekmektedir deniliyordu… Bunu sağlamak içinde, Saray’ın ilerisindeki caddede korna çalınmaması için ilgililer tarafından gerekli tedbirlerin alınması isteniyor, Saray'ın tahsis edileceği sanat ve edebiyat guruplarına mikrofon ve ses düzeni kullanma yasağı getiriliyor, restorasyonun sürdürüldüğü bölümlerde kullanılan inşaat avadanlığının kimyasal özeliklerinin yeniden incelenmesi öneriliyor, aydınlatma alanlarındaki voltaj ayarlamalarına dikkat çekiliyor, iç ve dış kısımlardaki yeşil alanların sarayın ruhuna uygun bir şekilde düzenlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması isteniyordu.
Toplantıdan sonra bir süre daha kaldığımız için hemen 3. gün sarayın ilerisindeki korna yasağını gösteren levhaları gözlerimizle görmüş, bahçede başlatılan hummalı çalışmayı hayretler içinde izlemiş, hemen ikinci hafta da bir şair gurubunun programı sırasında manyetik ses yasağına titizlikle uyulduğunu müşahade etmiştik…
Şimdi, dönüp bir bütün olarak ülkemize ve özel bir ilgiyle de ‘Erzurum’a baktığımızda Sosyokültürel planda ve halkla bütünleşmek anlamında gerçekten övgüye değer bir uygulama olmakla beraber; hafta sonu trafiğe kapatılan Cumhuriyet Caddesi’nin orta yerindeki ‘Yakutiye Medresesi’nin tam da kapısının önünden bilmem kaç desibel çapındaki gümbürtülere maruz bırakılışına şaşırmak bir yana; 1000 yıllık bir yapıya reva görülen bu gümbürtünün başta belediye olmak üzere bütün Erzurum’daki tek bir mimar yada mühendisin kulağına nasıl olup ta ulaşmadığına hayret ediyoruz.
Şahin Torun, 21.05.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu
Şahin Torun Yazıları
Takip et: @torunsahin
Sonsuz Ark'ın Notu: Şahin Torun Beyefendi'nin çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Bu çalışma 2006'da yayınlanmıştır. Seçkin Deniz, 21.05.2016