12 Haziran 2016 Pazar

SA3032/KY1-CÇ272: Pazar Yazıları 29

"Sevgili kârîlerimin (okuyucularımın) inanılmaz baskıları karşısında yelkenleri indirip yazmam isteklerine boyun eğdiğimi itirafla:)"


PAZAR YAZILARI -29-

Not 1- Her iştahlı ötüş tekil bir hevesin yansımasıdır da.
Not 2- Bkz. PAZAR YAZILARI ON BİR (RAKAMLA 11) 
Not 3- Rüzgâr pek bir huysuz.. hiç tadı yok.
Not 4- Bahar mevsimini sevmiyorum çünkü kışlık kıyafetle terletiyor, yazlık kıyafetle üşütüyor
Not 5- Kuvvetin cazibesine kapılan birey her bir şeye şaşı bakacaktır ve şaşı bakışın ayrımında olmayacaktır

SANATIN İDİVİDUEL NİTELİĞİ ÜZERİNE PALYATİF YARGILAR


Sanat ve doğallıkladır ki; sanatçı evreni, yani kendi ve kendi olmayanı okurken ereği tecimsel değildir. Onu bu okumaya sürükleyen tecimsel kaygılar değildir. Tecimsel olan her nen sıradanlığı gözetmek zorundadır. Sıradan olana meyletmek ise yığınların hevesine göre tavır takınmayı zorunlu kılar. 

Yığınların hevesini okşamak, yığınların hevesini gıdıklamak, yığınların hevesini kaşımak zorundadır. Ve bunları yaparken de oldukça mahir olmalıdır. Eğer maharet sergilemezse sırıtır ve o sırıtma böylesi bir yola çıkan gezgini başından hüsrana uğratacaktır. Maharetle yığınları iştahını arttırmak ve bu iştahı hep bir diri tutması gerekir ki istendik olan ulaşabilsin. 

Ve fakat sanattan ve elbet sanatçıdan beklenen bu değildir. Kendisine okuma sferi olarak seçtiği nen (sanat) doğası gereği tecime elverişli olmayandır. Şunu burada hemen belirtelim ki bu demek değildir ki mezkur okumanın gün yüzüne çıkarılması akabinde doğacak sonuçlar arasında tecimsel bir başarının olmazlığını bir koşul olarak öne sürmüyoruz. Tecimsel başarıyı peşinden getireni sanat dışı görüp hor görmüyoruz. Burada hoşgörü ve hor görünün bir anlamı yoktur. 

Kuşkusuz dikkatli bir okuyucu bizim altını çizdiğimiz hususun bu olmadığı, sonuçtan evvel olanın ne olduğuna vurgu yaptığımızı gözlemleyecektir. Biz sanatın ereğinin tecimsel olmadığına vurgu yapıyoruz. İşporta için seri malı üretimi bir aynanın kaygısı kuşkusuz tecimseldir, ereği tecimsel başarıdan öte değildir.

Tecime elverişli kılınanın, tecimsel başarıyı önceleyenin temel kaygısı daha çok kişiye ulaşmaktır. Hal böyle olunca erek kendini ve kendisi olmayanı kendisine problem alarak yeni bir bilgiye ulaşmak olmayacaktır. Ulaşmayacaktır. Oysa sanat bize kendi sferi dışında kalan insanal etkinliklerin veremediği biricik bir bilgi ve açınım vermek için olandır. 

Bu biricik bilgi ve açınım –ki sanat individuel bir karaktere sahip olduğu içindir bu biriciklik, bunu salt sözel sanatlarda (anlatı, öykü, tragedya, şiir vb.) değil plastik ve mimari sanatlarda da kolayca gözlemlemek olasıdır- tecime kurban edildiğinde sıradanlığın en pespaye örnekleriyle karşı karşıya kalmakta, böylece insanın evreni okuma eylemlerinden biri olan sanat ıskalanacak ve bu ıskalama ister istemez evrenin kör topal algılanmasına neden olacaktır. 

Sanatsal okumanın kadük olduğu bir ortamda gücün egemenliğinin pekişeceği ve bu egemenliğin de her bir insan tekine cehennemi bir yaşam vereceği ortadadır. Günümüz dünyasının hali hazırdaki hali sanatsal okumanın tecimsel kaygılara kurban edildiğinin göstergesidir. 

O kadar ki sanat yapıtı olarak sunulan her bir nen individuel olmaktan öte seri malı üretimin vahşi birer örneği olarak karşımızda durmaktadır. Bunu sanatın bütün dallarında rahatlıkla ve hatta çıplak gözle görebiliriz. Örneğin dinginliğini yitirmiş bir dünyanın gürültüsü içeriğinden daha önde koşan müziği. 


Cemal Çalık, 12.06.2015,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Pazar Yazıları

Pazar Yazıları
Cemal Çalık Yazıları


Seçkin Deniz Twitter Akışı