“Türkiye hükümetleri konuyu uzun vadeli olarak ele alıyorlar. ‘AB üyeliğinden vazgeçtik’ demenin ülkenin çıkarına olmadığını biliyorlar. Aynı şekilde AB de ‘Türkiye’yi hiç üye yapmayacağız’ demiyor. Türkiye’nin AB opsiyonunu açık tutması doğrudur”
Araştırmacı Yazar Dr. İsmail Kemal İngiltere’nin AB’de kalıp kalmaması konusunda yürütülen kampanyalarda Türkiye’nin malzeme olarak kullanılmasının Türkiye’yle ilgisi olmadığını, İngiltere’nin iç politikası olduğunu söyledi.
Brexit taraftarlarının hitap ettiği “Türkiye AB’ye üye olacak, milyonlarca Türk ülkemize dolacak”, “Türkler geliyor” propagandasına inanan kesimlerin genelde eğitim düzeyi düşük, ekonomik krizden fazla etkilenmiş kesimler olduğuna dikkat çeken Kemal, o yüzden bu propagandaya inandıklarını kaydetti.
İngiltere’nin AB’de kalmasının Türkiye’nin çıkarına olacağını ifade eden Kemal, “tüm bu nedenlerle 23 Haziran referandumunun sonucu İngiltere, Avrupa, Türkiye ve dünya için tarihi öneme sahip olacak” dedi.
Araştırmacı yazar Dr İsmail Kemal, İngiltere’nin AB’den çıkma referandumunda Türkiye’nin malzeme edilmesinin sebeplerini ve İngiltere’nin AB’den çıkmasının AB’yi nasıl etkileyebileceğini değerlendirdi.
AB’den çıkma, yani Brexit yanlılarının insanları Türkiye ile korkuttuklarını ifade eden Kemal, Brexit kampanyasının ağırlıklı olarak demagoji ve çarpıtmalar üzerine kurulmuş, insanların korkularını, kaygılarını istismar eden bir kampanya olduğunu söyledi.“Türkiye AB’ye üye olacak, milyonlarca Türk ülkemize dolacak’, ‘Türkler geliyor’ propagandası yürütüyorlar. Brexit taraftarlarının hitap ettiği kesimler genelde eğitim düzeyi düşük, yaşı büyük, ekonomik krizden fazla etkilenmiş kesimler olduğu için bu propagandaya inanıyorlar” diyen Kemal, Boris Johnson gibi Brexit kampanyası yürütenlerin Türkiye’nin yakın gelecekte AB üyesi olmayacağını gayet iyi bildiklerine vurgu yaptı.
“İstedikleri sonucu almak için her şeyi mübah görüyorlar”
Brexit yanlılarının, istedikleri sonucu almak için her şeyi mübah gördüklerini belirten Kemal sözlerini şöyle sürdürdü: “İngiltere’nin AB’de kalmasını isteyenler ‘Türkler geliyor’ propagandasının etkili olduğunu görünce savunmaya geçip ‘Türkiye 3000 yılına kadar AB üyesi olmayacak’ türü seçmeni yatıştırıcı açıklamalar yapıyorlar. Böylece geleneksel olarak Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemiş olan bir ülkeden çirkin mesajlar ortaya çıkıyor. Önemli olan bu tartışmanın gerçekte Türkiye ve Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili olmadığını, İngiltere’nin geleceği ile ilgili olduğunu anlayarak söylenenlere fazla önem vermemek.
“AB’den çıkmazlarsa yine Türkiye’nin üyeliğini destekleyecekler”
23 Haziran’da İngiltere’nin AB’de kalması yönünde bir sonuç çıkarsa İngiltere hükümeti Türkiye’nin AB üyeliğini desteklemeye devam edecek çünkü İngiltere’nin çıkarları ve AB vizyonu bunu gerektiriyor. AB’den çıkma yönünde bir sonuç alınırsa Türkiye’nin AB üyeliği konusunda söz hakları ortadan kalkacak. Ne düşündüklerinin hiç bir önemi olmayacak.”
“İngiltere’nin olmadığı bir AB kuşkusuz daha zayıf bir AB olacak ama…”
İngiltere’nin olmadığı bir AB’nin daha zayıf bir AB olacağını ifade eden Kemal, Birliğin, en önemli üyesinden (Almanya, Fransa, İngiltere) birini kaybetmiş olacağını belirterek,“Ancak esas kaybedecek ve zayıflayacak olan İngiltere olacak. İngiltere’nin Avrupa kıtası üzerinde söz söyleme hakkı, süreçleri etkileyebilme olanağı ortadan kalkacak, Türkiye konusunda da seyirci konumunda olacak” dedi.
“İskoçya’nın ayrılma olasılığı yükselecek”
İngiltere’nin AB’den ayrılması halinde İskoçya’nın ayrılma olasılığının da güçleneceğini savunan İsmail Kemal,“Kuzey İrlanda’da sorunlar ortaya çıkacak. Sonuçta Büyük Britanya’nın yerini küçük İngiltere almış olacak” şeklinde konuştu.
“AB zor bir dönemden geçiyor”
AB’nin zor bir dönemden geçmekte olduğunun herkesçe bilindiğini kaydeden Kemal şunları söyledi: “Bunun çeşitli nedenleri var. 2008 dünya mali krizi ve Avrupa’nın güneyini kasıp kavuran Euro bölgesi krizi bunlardan bazıları. Ortadoğu’daki kaos ve istikrarsızlık, bunun sonucunda yaşanan mülteci krizi ve bazı Avrupa kentlerindeki terör saldırıları durumu daha da zorlaştırdı. AB’nin başka sorunları da var.
“Eskiden çevresindeki ülkeleri mıknatıs gibi kendine çeken AB’nin çekiciliği zayıfladı”
Eskiden çevresindeki ülkeleri mıknatıs gibi kendine çeken AB’nin çekiciliği epey zayıflamış durumda. İngiltere’nin ayrılmak istemesi bunun göstergelerinden biri. İngiltere’nin birlikten ayrılması sorunları daha da artıracak. Ne var ki AB’yi yönetenler iyi bir strateji geliştirirlerse bu sorunları aşabilirler. İngiltere olmasa da AB çok büyük bir serbest pazar, teknoloji ve eğitim yönünden güçlü bir grup, bir çok konuda standart oluşturan bir yapı olmaya devam edecek.
“Nüfus artmıyor, azalıyor ve yaşlanıyor…”
ABD ile serbest ticaret bölgesi oluşturma çalışmaları başarı ile sonuçlanırsa dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesinin parçası olacak. AB’nin karşı karşıya olduğu önemli sorunlardan biri demografi ile ilgili. Nüfus artmıyor, azalıyor ve yaşlanıyor. Bunu aşmanın tek yolu mülteciler konusunda rasyonel politikalar oluşturmak ve bu insanlardan yararlanmaktır.
Bu konuda ABD’nin deneyiminden yararlanabilirler. Önemli olan şimdi ağır basmaya başlayan popülizmi, içine kapanmayı, öteki düşmanlığını aşmaktır. Bunlar aşılabilirse AB yeniden çekici gücü artmış bir entegrasyon projesi olabilir. AB’den çıkmış İngiltere’nin böyle bir şansı olmayacak.
“Türkiye’nin AB üyeliği stratejik bir hedef”
Türkiye’nin AB üyeliği stratejik bir hedeftir. Türkiye hükümetleri bu üyeliğin gerçekleşmesinin zorluklarını biliyorlar. AB’nin 2008 sonrasında içine girdiği türbülans Türkiye’nin üyeliğini daha da zorlaştırmıştır. Türkiye hükümetleri konuyu uzun vadeli olarak ele alıyorlar.‘AB üyeliğinden vazgeçtik’ demenin ülkenin çıkarına olmadığını biliyorlar.Aynı şekilde AB de ‘Türkiye’yi hiç üye yapmayacağız’ demiyor.
“Türkiye’nin AB opsiyonunu açık tutması doğrudur”
Türkiye’nin AB opsiyonunu açık tutması doğrudur. Ancak bu konuda gerçekçi olmak lazım. AB üyeliği orta veya uzun vadeli bir iş.
AB üyeliği için beklerken AB standartlarını hayata geçirmeyi engelleyen hiç bir şey yok. Ne yazık ki bu görüş çok dile getirilse de pratikte pek uygulanmıyor. Tanzimat’tan beri reformları dış baskı ve ihtiyaçlarla yapan bir gelenek var. AB üyeliği havucu hep reformları süratlendiren bir etken oldu. AB perspektifinin zayıfladığı dönemlerde reformlar sözde kaldı. Keşke Türkiye AB üyeliğini beklemeden AB standartlarını yakalasa.
“AB’ye üyeliğin ekonomik yönden Türkiye’nin çıkarına olacağına kuşku yok”
AB’ye üyeliğin ekonomik yönden Türkiye’nin çıkarına olacağına hiç kuşku yok. AB-ABD serbest ticaret bölgesinin dışında kalmak Türkiye’ye pahalıya mal olacak. Bunları söylerken dünyada yaşanmakta olan değişim ışığında Türkiye’nin Çin, Hindistan gibi yükselmekte olan diğer güçlerle, farklı bölgelerle ilişkilerini geliştirmesi, Rusya ile olan sorunlarını aşması önemsizdir demiyorum. Bunlar çok önemli. Çok boyutlu dış politika yürütmek gerek.
Ancak gerek tarihi, gerekse coğrafi nedenlerle Avrupa Türkiye için önemini koruyacak. AB-Türkiye ilişkilerinin güçlendirilmesi ve Türkiye’ye üyelik konusunda reel bir perspektif verilmesi iki tarafın da yararına olur. Ne yazık ki AB şu anda İngiltere konusu başta olmak üzere kendi sorunları ile boğuşuyor. İngiltere’nin AB’de kalması Türkiye’nin çıkarına olur. Tüm bu nedenlerle 23 Haziran referandumunun sonucu İngiltere, Avrupa ve dünya için tarihi öneme sahip olacak. Türkiye için de çok önemli.”
Yurdagül Atun, 22.06.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Medya,