"Son 60 yıldır, bir Rum ile bir Türk’ün arasında geçen bir olayda, Türklerin haklı Rumların da haksız bulunduğu bir davayı hiç görmedim."
Üçüncü zanlının da benim hiçbir zaman ve hiçbir koşulda güvenmediğim Rum Kaza Mahkemelerinden bir tanesi olan Limasol Rum kaza Mahkemesi tarafından suçsuz bulunacağından emin olun. Üçüncü kişinin de suçsuz olduğuna dair Rum yargıçların açıklayacakları kararın gerekçelerini okuduğunuz zaman da sadece güleceksiniz. O denli güzel, inanılır ve hukuka uygun bir açıklama yapacaklar ki, zannedeceksiniz saldırıyı yapan ELAM üyesi 3 kişi melektirler ve kendilerine iftira atılmıştır.
Olayı hatırlamakta, hafızaları tazelemekte fayda var.
2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın 26 Mart 2014 günü gecesi Limasol'da düzenlenen bir konferansa konuşmacı olarak katılmıştı ve konferans sürerken salonun içine, ELAM üyesi oldukları bilinen 3 kişi zorla girmiş ve salona yanıcı madde atmıştı.
Limasol Rum kaza Mahkemesi Kıbrıs Rum polisinin açtığı amme davasının görüşüldüğü süreç içinde, saldırıya uğrayan 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile aynı gün yanında bulunan kadim dostu Ersöz Paşa’nın görüşlerini almamış, kendilerini lütfedip tanık olarak çağırıp dinlememiş bile. Benzeri konularda geçmiş yıllarda büyük sabıkası olan ve her zaman Türklere karşı saldırı düzenleyen Rumlar için bilinçli bir şekilde taraflı tahkikat yapıp, saldırganları koruyucu tutanaklar düzenleyen Rum polisinin yeterli delil toplamaması ve mevcut delilleri de karartması şaşırtıcı değil.
Olayı hatırlamaya devam edersek, Rumların Türklere saldırısı sonrası delil karartmada son 61 yılda iyice deneyim kazanmış ve son derece başarılı olan Kıbrıs Rum polisi, gelişen olaylara hiç müdahale etmemişti. Saldırganlar içeri girince kapılar kapanmış ve Ersöz Paşa’ya bu kişilerce fiili saldırıda bulunulmuş, yüzüne vurulan darbe ile gözlüğü kırılmış, boynundaki kamerası zorla alınarak kırılmıştı. Büyük bir olasılıkla da Rum polisi Ersöz Paşa’nın çektiği resimleri yok etti ne olur ne olmaz, mahkemeye de delil olarak sunulamasın diye. Zaten kırılan kamerası da polisin elinde olmasına rağmen olay sonrası kendisine geri verilmemişti.
Konferansta yapılan konuşmaları ve yaşananları canlı olarak kayıt eden kameraların kayıtlarının ise nasıl yok edildiği halen bilinmiyor. Belli ki ne bu kayıtlar Limasol Rum kaza mahkemene sunulmuş, ne de mahkeme Rum polisine veya da konferansı organize eden kuruma sormuş “Nerede bu konferans kayıtları” diye. Zaten maksat belli… Yani olayı yıllardır yapıldığı gibi, yasal yollardan, herhangi bir suçlu bulamadan, Rum polisini ve mahkemeyi zan altına sokmadan kapatmak.
Ben alışığım bu tür olaylara, Rum polisinin böylesi davranışlarına ve Rum mahkemelerinin de taraflı karar vermesine. Yaşadığım, duyduğum ve gördüğüm yüzlerce olaydan bir tanesi bu. Son 60 yıldır, bir Rum ile bir Türk’ün arasında geçen bir olayda, Türklerin haklı Rumların da haksız bulunduğu bir davayı hiç görmedim.
Bir Rumla bir Türk’ün arasında yaşanan olay ne olursa olsun, Rum polisi, Rum savcılar ve Rum yargıçlar el ele çalışırlar ve yasaların, tüzüklerin, kuralların, emirnamelerin veya da var olduğunu kimsenin bilmediği bir kararın arkasına ustaca saklanırlar, son derece inandırıcı, kurallara ve yasalar uygun bir açıklama yaparak Kıbrıslı Türk’leri suçlu, Kıbrıslı Rum’ları da haklı bulan kararlarını açıklarlar. Bu güne değin bu hep böyle oldu. Böyle geldi ve böyle de gidecek.
Olası bir çözüm ve ortak devlette eğer Federal Polis, dörde bir, yediye üç veya da benzeri bir oranda Rum çoğunluğu yönetiminde olacaksa, bu barış bu adada Rumların kafa yapısı değişmediği ve Türk düşmanlığı ortadan kalkmadığı sürece asla uzun süremez. İşte sayın 2. Cumhurbaşkanı Talat’ın ve kadim dostu Ersöz Paşa’nın yaşadıkları ortada… Daha iyi ve gerçekçi bir ispata gerek bile yok.
Okuyucularımın Ramazan Bayramını kutlar, nice sağlık ve mutluluk dolu, hayırlı bayramlar dilerim.
Ata Atun, 04.07.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, KKTC Stratejileri
Facebook: Ata Atun