11 Temmuz 2016 Pazartesi

SA3155/KY1-CÇ285: Kumpas/ Roman - Bölüm III-3

"Bu hekat ölümü, ölümleri kutlayan değil yaşamayı ve yaşatmayı seçenlerin hekatıdır. Bu hekat bir dirilişin sessiz çağıltısıdır."


Bölüm Üç
-3-

Anma töreni Şendilya emniyetinde konferans salonunda yapılıyordu. Salon tıklım tıklım doluydu. Ön sıralar gazete mensuplarına ayrılmıştı. Emniyetten emekli bir sürü memur da toplantıda hazırdı. İlk sözü emniyet müdür Fuat Sansar almıştı. Merhumla tanışması ta mahalle arkadaşlığına kadar uzanıyordu. Daha çocuk yaşta birlikte nasıl kedilerin elinden kuşları kurtardıklarından, çocukça kavgalarda kendilerinden büyüklere karşı nasıl dik durduklarından falan söz etmişti. 

Sesi ağlamaklıydı. Sonra sözü evladı gibi olduğunu söylediği yardımcısı Yunus Alkış’a verdi. Yunus utanmasa bir çocuk gibi hüngür hüngür ağlayacaktı. Kendisini güçlükle teskin ettiği hemen fark ediliyordu. 

Gazetecilerden soru alınmaya başlamıştı. Bir gazeteci sorudan çok merhumla ilgili bir anısını soru şeklinde sordu. Karşı tarafın,“Aa.. evet.. işte böyle kalender biriydi!” denmesi için sorulmuş bir soru. Ki cevap aynen böyle oldu. Benzer sorular aynı grubun başka bir gazete muhabiri tarafından soruldu. 

Grup bildiğimiz ahtapota ait medya grubuydu. Meğer ne çok severmiş bunlar bu adamı!” diye düşündü Servet Toksöz. "Daha düzgün sorular sorulmayacak mıydı? Kimse, Kalp krizi geçirildiğinde birlikte olduğu adama neler konuşulduğunu sormayacak mıydı? "Son sözleri ne olmuştu?" diyen meraklı bir gazeteci yok muydu? 

Bu toplantı bile bir kumpas gibi geldi Servet’e. Neyse ki son soru kendisine de sorularını soracak fırsatı verecek türdendi. 

Mahalli bir gazete muhabiri:

“Yunus bey siz aileden biri gibiydiniz. Merhumun hiçbir belirgin hastalığı olmadığı halde, herhangi bir kalp şikâyeti olmadığı halde kalp krizi geçirmesini nasıl yorumluyorsunuz?” diye sordu. 

Servet bakışlarını Yunus Alkış’a kilitledi. Yunus Alkış bir an şaşırmış gibiydi. Böyle bir soru beklemediği açıktı. Sonra ağlamaklı bir sesle cevap verdi:

“Bilemiyorum.. yani ben doktor değilim. Doktorlar bu yaşta.. hele de tütün mamulü kullanan bu yaşta birinin oldukça risk grubunda olduğunu söylediler.. nargileye aşırı derecede düşkündü.”

“Sıra bende!” dedi kendi kendine Servet ayağa kalktı:

“Sayın Alkış o gün merhumun yanında bir çanta vardı. Çantada neler olduğuna bakma imkânınız oldu mu? Bir de telefonunun kayıp olduğu söyleniyor.” 

Yunus’la Fuat gayr-i ihtiyari birbirlerine baktılar. Üzüntüden mi, korkudan mı renkleri uçmuştu.. Fuat cevap vermesi için işaret verdi Yunus’a.. Yunus kendini toparladı:

“Hangi gazetedenim demiştiniz?” diye karşı soru sordu. Vakit kazanmak içindi bu soru. Söyleyeceği yalanın başka bir yalana kapı açmaması gerekiyordu.

“Hakikat gazetesi.. Servet Toksöz”

“Evet.. şey.. Servet bey, merhumun cep telefonu üzerinden çıktı. Ve Sanem anneme –merhum bana babalık yapmıştır ve eşi Sanem hanıma da anne derim bu yüzden- kendim teslim ettim telefonu. Hastaneden eve dönerken. Ama çanta.. sanırım, eğer yanında bir çanta var idiyse o kafede kalmış olmalı. Çantadan haberim yok!” diyebildi. 

Telefon kısmı doğruydu. Telefonu incelemiş içinde herhangi bir görüntülü yahut sesli belge olup olmadığını kontrol etmiş sonra da Serdar’ın eşine telefonu teslim etmişti. Fakat çanta hala kendisindeydi. İçinde fotoğraflar vardı. Henüz imha etmeye fırsat bulamamıştı. Bu adam şimdi ne diye çantanın peşine düşmüştü? Bundan kimin haberi vardı. Kuşkusuz kafedekilerle görüşmüş olmalıydı. Kahretsin. Daha orada fotoğrafları alıp boş çantayı da hastahaneye götürmeliydi. Hoş bu aklına gelmişti ama biri çıkıp da “Ya bu boş çantayı bu adam ne diye yanında taşıyor?” diye sorabilirdi ki, boş çanta kayıp çantadan daha tehlikeli olurdu.

Emniyet Müdürü Fuat Sansar mikrofonu Yunus’un elinden aldı;i

“Hepinize gösterdiğiniz ilgiden ötürü teşekkür ederiz. Şimdi müsaade ederseniz oldukça yoğun gündemimize, işimizin başına dönme vaktidir. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Lütfen dualarınızda merhumu anın! Tekrar teşekkürler, tören bitmiştir.”




<< Önceki                                                    Sonraki>>



Cemal Çalık, 11.07.2016,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Kumpas, Roman 

Seçkin Deniz Twitter Akışı