"Şu birkaç gündür yaşadıklarımızın verdiği umut ve inancı kaybetmeyip çoğaltalım."
Katledilenlerin hikâyesini okuyoruz işte şimdi teker teker.
Bana da denk gelmese, o gecenin karanlık saatlerinde günü ağartmaya çalışan, ülkeyi düşmekte olduğu bataklıktan çıkarmaya çalışanlardan birine rastlamasam ben de bilmeyecektim şehit edilenler arasındaki yaşlı karı kocayı.
Sabahın iki buçuğunda darbecilerin işgal ettiği Genelkurmay binasını kurtarmak için koşup gelenler arasındalardı.
Demir parmaklıkları da aştı gençlerin çoğu.
Binaya kadar kimseler yoktu ortalıkta.
Sonra pencerelerden ateş açıldı.
Düşenler orada düştü.
Binanın içine girebilenlerin akıbetini bilmiyordu kimse.
Caddeye doğru geri çekilirlerken Ankara'da kan kusturan, bir vatan haini, bir psikopatın kullandığı helikopter karanlıkta yaklaştı sesiyle.
Sonra mermileriyle.
Jandarma Genel Komutanlığı duvarını kendine siper edebilen etti.
Edemeyen mermilere hedef oldu.
Arkalarındaki gençler kendini yere attı. İhtiyar karı koca atamadı.
Yılların bellerini büktüğü kadar eğildiler.
Gençler anlamadı önce.
Kalktıklarında gördüler ki yaşlı karı koca yerde parçalanmış vücutlarıyla hareketsizdi.
Eğilecek, yere yatacak kadar hızlı hareket edemeyen bedenleri birlikte yatıyordu işte.
Katledilen iki yüzden fazla polis, sivil, askerin hikâyeleri içindeki son anlardan biri buydu.
Diğerlerinin bazılarını okuyoruz, dinliyoruz şimdi.
O iki ihtiyar kimdi, hiç bilmiyorum.
Gecenin sabaha bir an önce dönmesi için işgal edilmiş Genelkurmay'ı kurtarmak için evlerinden çıkıp bu yürekliliği gösteren bu insanlar kimdi, bilmiyorum.
Sonra onlardan milyonlarcası inatla devam etti her şehirde bu işgalleri defetmek, darbeyi püskürtmek için.
Cumhurbaşkanları geliyorum, siz de çıkın demişti.
Vatan millet devlet meselesi diye çıkmıştı hepsi.
O gece başı açık kızlarla başörtülüler, kulağı küpeli delikanlılarla sakallı gençler aralarında bu ihtiyar çift gibi insanlar olduğu halde Genelkurmay kapısındaydı işte.
Şimdi önlendi darbe.
Ülke kara kapkara bir bataklığa düşmekten son anda uzatılan bu ellerle çıkarıldı yeniden düze.
Bundan sonrası hesap sorma, hasar kontrolünü yapma zamanı.
Kendi halkını katledip, Cumhurbaşkanını öldürmeye çalışıp, komutanlarını tutuklayıp, Meclis'ini bombalayıp ülkeyi ele geçirmek değil, ülkeyi cehenneme çevirmek isteyenlerden hesap sorulacak elbette.
Sonra bunların olmaması için, yaşanan travmanın atlatılması için yapılacaklar var.
Bu meselenin bir siyasi mesele olmadığı, bir parti meselesi olmadığı herhalde açıkça herkes tarafından görüldü.
Aşırı cahil cahil ve belli ki gençliğinden beri kim bilir kimlerin ajanı, maşası olarak yetiştirilmiş bir şizofrenin talimatlarıyla harekete geçen robot sürüsü bunun faturasını ödeyecek.
Onlarla birlikte fırsat bu fırsat işbirliğine gidenler de aynı hesabı ödeyecek.
Yaptıkları da yapmaya çalıştıkları da hepimize, 78 milyonun tamamına karşıydı.
O helikopterin ağır makinelisinden çıkan kurşunlarla öldürülen ihtiyar çift hepimizin anası babasıydı.
Bizim hakkımızı korumak için oradalardı ve soğukkanlılıkla öldürüldüler.
O yüzden, umarım bu olup bitenlere karşı bütün partiler, bütün ideolojik, inanç, mezhep, etnik kökenden herkesin karşı çıkacağı, çıkmaya devam edeceği bir iklimi yaşamaya devam ederiz.
Sabahlara kadar şehir meydanlarını dolduran, bir yerde sorun çıkma ihtimali doğunca oraya koşanlar arasında bu ülkedeki her görüş ve inançtan insanın olması gerekiyor.
Şu birkaç gündür yaşadıklarımızın verdiği umut ve inancı kaybetmeyip çoğaltalım.
Çocuklarımıza bırakacağımız ülke ve miras bu olsun.
Yaşar Taşkın Koç, 21.07.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak,
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yasar_taskin_koc/hepimizin-hikayesi-2030487