21 Temmuz 2016 Perşembe

SA3201/KY49-İTIĞLI5: İki Şehrin Hikayesi: Cape Town ve Addis Ababa

"Cape Town ve Addis Ababa Afrika’nın iki farklı şehri. Bu şehirler arasında tek ortak bağ belki de Müslümanlar. Müslümanlar öyle veya böyle bu şehirlere hayat vermiş ve şehir kimliğinin oluşmasına katkıda bulunmuşlar."


Afrika’nın en ucundaki ve çoğunluğunu Hıristiyanların oluşturduğu bir şehri Müslüman şehri olarak nitelemek doğru mudur? Bence doğrudur. Bugün 4 milyona yaklaşan nüfusunun üçte birini oluşturan Cape Town bir Müslüman şehridir. Eğer Cape Town’a gidip kısa bir süre yaşadıysanız, buna yakinen şahit de olabilirsiniz.

Cape Town’da yüzü aşkın cami bulunuyor. Bu camilerin hepsi namaz vakitlerinde açık ve camilerin büyük bir kısmında da ezan sesli olarak okunabiliyor. Athlon, Bo-Kaap gibi mahallelerin çoğunda Müslümanlar yaşıyor. Birçok sokak ve cadde isminde Müslümanların adı geçiyor. İmam Abdullah Harun Caddesi bunlardan biri. Fakat Cape Town’u Müslüman şehri yapan camilerin sayısı veya sokak isimleri değil. Afrika’nın Londra’sı olarak adlandırılan bu şehirde Müslümanların yaşantısının her yerde hissediliyor olması.

Addis Ababa Etiyopya’nın en büyük şehri. Addis Ababa’da yaşayanların çoğunluğu Müslüman, fakat bu şehirde Müslümanlığı göremezsiniz. İçinizde acaba Müslümanların sayısı abartılı mı diye bir his uyanıyor. Bu hissin yanlış olduğunu bayram namazını kılmak için sokağa çıktığımda hissettim. 

Bayram namazları Addis Ababa’da stadyumda kılınıyor. Stadyuma gitmek için cadde ve sokakları Müslümanlar doldurmuştu. Sadece benim evimin bulunduğu caddede 10 bine yakın bir Müslüman grup, ellerinde seccadeleriyle 3 kilometre mesafede stadyuma gitmek için sabah namazından sonra yollara dökülmüşlerdi. Resmi rakamlara göre stadyuma bayram namazı için gelenlerin sayısı bir milyonu geçmişti.

Cape Town’un değişik bölgelerinde 40 kadar karamet adı verilen yatır bulunmakta. Bu yatırlar genellikle daha önce Cape Town’da yaşamış ve vefat etmiş Müslüman alim ve idarecilere ait. Bu yatırlar adeta şehrin koruyucusu gibi Cape Town’un önemli alanlarına yayılmış. Hiç kuşkusuz bu yatırlardan biri Tanu Baru’ya ait. Tanu Baru, Signal Hill tepesinin eteklerinde kendi adını taşıyan mezarlıkta bulunuyor.

Tanu Baru Hollandalılar tarafından 18. yüzyılda Cape Town’a köle olarak getirilmiş Malay kökenli bir lider. Kendisinin Malay adalarının birinde sultan olduğu, Hollandalılarla yapılan savaşı kaybedince elleri ve ayakları zincirlenerek o zaman Hollandalılar sömürgesi olan Cape Town’a getirildiği söyleniyor. 

Tanu Baru uzun yıllar Mandela’nın da hapis yattığı Roben adasında kalmış. Kendisini ilme veren Tanu Baru vefat ettikten sonra bu mezarlığa defnedilmiş. Aradan uzun yıllar geçmesine rağmen Tanu Baru Cape Malay Müslümanlar tarafından unutulmamış ve en önemli ziyaret yerlerinden biri olmuş.

Tanu Baru’nun mezarının hemen biraz yukarısında bir Osmanlı alimi ve devlet adamına ait mezar var. Bu mezar 1862’de Cape Town’a Osmanlı Devleti tarafından gönderilen Ebubekir Efendi’nin mezarı var. Ebu Bekir Efendi’nin mezarı birkaç yıl öncesine kadar metruk haldeydi. Fakat Cape Town Üniversitesinde Öğretim Görevlisi olan Halim Gençoğlu ve TİKA’nın çalışmaları ile mezar yeniden düzenlenmiş ve bir çiçek bahçesine dönüştürülmüş.

Addis Ababa yüz elli yıl kadar önce kurulmuş. Müslümanların bu şehre gelmeleri ise 1920’lerde. Bu bölge uzun yıllar Müslüman krallıkların hakimiyetinde kalmasına rağmen Müslümanlara ait en eski bina 1920’lere uzanıyor. Şehrin yarısından biraz fazlası Müslüman olduğu ifade edilse bile, şehrin İslami kimliğine ait ciddi bir niteliği göze çarpmıyor. Şehre gizlenmiş birkaç camiyi görmezseniz neredeyse şehirde hiç Müslüman’ın yaşamadığını zannedersiniz. Oysaki sadece Somali mahallesinde belki binlerce Müslüman yaşıyor.

Cape Town’da Müslümanların hikâyesi 17. yüzyılda başlıyor. Malay adalarından köle olarak getirilen Müslümanlar şehre damgalarını vurmuş. Bu önemli damgalardan biri rengârenk evleri ile Bo-Caap Mahallesi, Bo-Caap evleri olarak bilinen bu bölgede gökkuşağının tüm renklerini kuşatan evler var. 

shutterstock_440706928

Bu rengârenk evler daha önce beyazmış. Çünkü köle evlerinin beyaz renkten başkasına boyanması yasakmış. Kölelik kaldırılınca bu evlerin sakinleri evlerini değişik renklere boyamışlar. Dutch mimarisinin esintileri görülse de evlerin bir Müslüman evi izlenimi verdiğini hemen fark edebiliyorsunuz.

Ne yazık ki bu Müslüman Mahallesi tehdit altında. Çünkü şehrin en merkezi ve önemli yerlerinde bulunan evler, yavaş yavaş sahipleri tarafından terk ediliyor. Bu evler çok yüksek meblağlarla şehirde yaşayan Hıristiyan ve Yahudilere satılıyor. Kölelik ve apartheid döneminde Müslümanlara kucak açmış, her odasında Kuran’ın hatırası olan bu evler gazino, gece kulübü, randevu evi yapılmakta. Cape Town’un Müslüman kimliğinin en önemli göstergesi Bo-Kaap sermaye ve onun çirkefliklerine yavaş yavaş teslim olmakta.

Addis Ababa’da Marketo denilen büyük çarşının sakinlerinin neredeyse yüzde doksanı Müslümanların elinde. İstanbul’daki Tahtakale-Mahmutpaşa’ya benzeyen bu çarşı, şehrin en işlek yeri. Müslüman sosyal hayatının ender yaşandığı yerlerden biri. Büyük Enver Camii burada. Adeta bu çarşı geleneksel pazar anlayışı ile modern pazar yeri arasında bir işlev görüyor. Fakat bu çarşı da büyük bir tehlike altında. Çarşının etrafında yavaş yavaş dev pasajlar, AVM ve oteller yükseliyor. Yaklaşık 150 yıllık çarşı kapitalizmin yükselişi karşısında çaresiz. Birçok dükkan sahibi iş yerlerini şimdiden başka yerlere taşımaya hazırlanıyor. Çünkü bu Müslüman hayatının geçtiği çarşının 5 yıl içinde tamamen AVM’lere teslim olacağı düşünülüyor.

Cape Town ve Addis Ababa Afrika’nın iki farklı şehri. Bu şehirler arasında tek ortak bağ belki de Müslümanlar. Müslümanlar öyle veya böyle bu şehirlere hayat vermiş ve şehir kimliğinin oluşmasına katkıda bulunmuşlar. Fakat her iki şehrin de ortak bir kaderi var: Kapitalizm ve modernleşmeye teslim olmak. Bu saldırganlık karşısında yapacak belki çok fazla şey yok. Fakat en azından Cape Town’daki Müslüman mahallesi Bo-Caap’ı kurtarmak gibi bir yükümlülüğümüz olmalı. 

Yıllar önce Ebu Bekir Efendi’ye karşı kayıtsız kaldığımız için onun Kuran’ı Kerim öğrettiği evi bir gece kulübü sahibine teslim ettik. En azından yıllarca Kuran okunmuş, her zemininde secde izleri olan bu evleri teslim etmeyelim.

İbrahim Tığlı, 21.07.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan
İbrahim Tığlı Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016



Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat

http://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/iki-sehrin-hikayesi-cape-town-ve-addis-ababa/

Seçkin Deniz Twitter Akışı