"Hep oluş hâlindeki bir dilden doğan yazı, tekil faillerin örtülü varlık ikâmesinin tamamlandığı bir bunalımdan arta kalan mütereddit bir ruhun iç çekişlerini de beraberinde taşımıştır."
Derinden anlamak kaygısıyla yüklü bir bakışla yöneliyor
U.Baker’e, A.Bozkurt. Orpheus’un Bakışı’nın önsözü 'Bir Yazının Söylem
Sicilleri’nde Derrida’dan aldığı ilhamla kendi yazısının biçimini de ortaya
koyarcasına; ‘Unutmamak gerekiyor: Önsöz rastlantısal bir olgunun çoğaltıldığı
bir metin değil parantez içlerinin ve soru imlerinin yazının ayracına alındığı
bir biçimdir…’ diye başlıyor yazısına.
Bunu söylerken de Önsöz’ü bir edim olarak ana temanın hemen
içinde belki yanı başında duran ve bütünüyle de dekonstrüktif bir Kant okumasıyla
açımlayabileceğimiz bir içeriğe kavuşturuyor. Ne içeriyle ne de dışarıyla tam
bir bağlam içerisinde ele alamayacağımız olsa olsa içeriyi de dışarıyı da
buradan bakarak görebileceğimiz bir anlam çerçevesi kazanan Önsöz, aynı anda
hem içeriye hem de dışarıya dair ve epeyce de melezleşmiş bir kavramsal mekan
olarak - ergonal olmaktan çok parergonal bir kalıntı olarak - metni ve sunuyu
sınırlandıran, ona çerçeveler çizen ve böylece metnin dışında kalan bir alanı
işaret ediyor.
Bu, adeta kendi serpilişini ve boğum boğum sarılarak
tırmanışını kendi içinde taşıyan girişle yapmak istediği şeyi ise şöyle
özetliyor A.Bozkurt; ‘Önsöz’ün kendi kendine çizmiş olduğu bu parergonal
alanda hem metnin hem de metnin çevreni içinde dönen dilin içindeki örtülü sözce
kendi varlığını tamamlayacak bir işlevsellik imkânı bulur, böylece tamamlanır,
örtülür…’
BİR OLUŞU TAMAMLAMAYA YAZGILI BİR EDİM
Okuru genel anlamda bir bakıştan ya da bakışlar toplamından
öte ince ve özel biçimde işlenmiş bir bakışa Orpheus’un Bakışı’na bakmaya
götürüyor A. Bozkurt. Yazısının tam da bu yerinde yazma edimini bir görme ve
duyma meselesi olarak gören Deleuze’den yola çıkarak izini sürdüğü görüler
açısından kendi dışına açılan dilin sınırsal ve uzamsal kodlarına içkin bir
anlam haritasını çözümlercesine hem kendi yazısını, hem de açımlamak istediği
U.Baker’in yazısını daha derin bir görüyle - ya da John Berger’e giderek
söyleyecek olursak; onca biçimler içinde bir özge görme biçimiyle görmemiz
gerektiğini- açık biçimde ortaya koyuyor. Hatta yazısının satır aralarında
bunun bir zorunluluk olduğunu açık ediyor.
Bu bakımdan sanki de bundan ötesi yok dercesine, çokça
derin, öte tarafları olan bir yazıdan söz ediyor A.Bozkurt. Sözgelimi bütün
işlenmişliği içinde boy veren bir iç sesle şöyle bir cümle kurabiliyor; ‘Hep
oluş halindeki bir dilden doğan yazı, tekil faillerin örtülü varlık ikamesinin
tamamlandığı bir bunalımdan arta kalan mütereddit bir ruhun iç çekişlerini de
beraberinde taşımıştır…’
Belki de bu yüzden hatta belki de aynı okumaları farklı
zaman ve uzamlarda yapmış olması muhtemel okurlar olarak A.Bozkurt’un hakkında
yazmış olduğu bu photogram’ları izlercesine kim tarafından ve nerede yazılmış
olursa olsun yazılan her yazının aslında ‘hep başka bir vehimsel benlik
noktasında ortaya çıktığını’ düşünebiliyor ve bundan da öte ‘Edebiyat Nedir’
diyerek sormuş olduğu sorunun içine gömülmüş haldeki Sartre’vari öngörünün
akışına uyarak ‘başkalarının bir uçurum olduğu’nu da düşündüğümüzde yazarak bir
varoluşu ortaya koyan herkesin kendi ‘ben’ olma kipini de aslında yazdığı şeyin
düzlemiyle sınırlanmış bir hayatiyet içinde durarak ortaya koyuşuna
şaşırmıyoruz…
Ve bu dingin şaşırmazlık içerisinde yine A. Bozkurt’un
söylemiş olduğu şu sözlerden anlıyoruz ki; yazı kesinlikle bir oluş’u
tamamlamaya yazgılı bir edimden başka bir şey değil. Bununla beraber yazı aynı
zamanda da tamamlanmamış ve tamamlanamayacak olanın da zamansal çevrimi
üzerinde yükselen bir yapıtı kurup geliştiriyor sürekli olarak. Ve bütün bu
bitimsizliği içerisinde hiçbir zaman kendi varlık nedenini yadsıyamıyor…
YAZI HAKKINDA YAZMAK
Böylece yazıyı görülebilecek bir eylem olarak ortaya koyan
A. Bozkurt, U. Baker’in yazısına eyleme doğru ilerleyen bir görünürlük
kazandırarak yazının içindeki harekete çekiyor dikkatimizi. Yazı içinden bir yerlerden
sökülerek hem söküldüğü ana yapıyı ele verecek hem de kendi başına bir anlam
içerecek biçimde dışa- dışarıya bir yerlere taşınarak okuru kendi farkını
görmeye çağırıyor böylece.
Hem yazının hem de ona içkin görme biçiminin
dolgunlaşarak kendi tamamlanmamış varlıklarını ortaya koyduğu bu dışarıda ise
bir yandan bir başkalığın farkına varılırken öbür yandan da R.Sennet’in yol ve
mekan düzleminde dikkatimizi çektiği ‘Gözün Vicdanı’nı anlamlandıracak bir dolu
bakışı hatırlamadan edemiyoruz.
Bakış biçiminin dolgunlaşarak anlam kazandığı bu dışarıdaki
yer ise ister istemez fenomenolojik bir görü- görgü- biçim bilgisini getiriyor
aklımıza. A.Bozkurt’un Lacan’dan Sartre’a, Kierkegard’dan Derrida’ya,
Deleuze’dan Foucault’ya, Barthes’a, Eflatun’a, Blanchot’a ve Koçak’a kadar
önümüze açtığı yol haritasına ve kitaba sinen yumuşak burgaçlı ve bir o kadar
da zorlu biçime bakarak okuru bir felsefe uçurumuna çağırdığını söylemek ne
kadar anlam içerir bilemiyorum, çünkü görünen o ki, bütün o metin ve imgelem
çözümlemeleriyle olsa olsa yazı hakkında yazarak yazıya sinen iç’i
görebileceğimiz bir yükseltiye çağırıyor okuru.
'Bir Yazının Söylem Sicilleri' diye adlandırılan prologdan
başka tam yedi Photogramme ve Ölüm Yazısı başlıklı bir epilogla çerçevelenmiş
kitapta Yazının Ertelenmiş Zamanı’nı İbn-i Arabi’nin Fütuhat’ından alıntıladığı
‘Dilin, sözün, kelam’ın temelleri ya ‘hazf’tır, yani ölümdür, ya da
‘sükun’dur…’ sözüyle açan A.Bozkurt’un Modernizm’in Yarası başlıklı D.Shayegan
ve Yaralı Bilinç çözümlemesi ise Shayegan bağlamında A.Şeriati’ye dair devrimci
İslam yorumu ve Shayegan’ın Yaralı Bilinç’ine yönelik satır aralarına yerleşmiş
haldeki ‘turizm’ ve ‘imitasyon’ eleştirisi ile de ayrıca dikkat çekiyor.
Bu da tıpkı U. Baker’in yazısındaki iç’i ve hareketi görme
başarısında olduğu gibi, hem A.Şeriati’ye dair entelektüel bir hakkın ortaya
konulduğu hem de Shayegan’a dair imitasyonel yaramsının aynı anda görülebildiği
bir vicdanın mukim olduğu bir yazıyı ele veriyor…
Şahin Torun Yazıları
Takip et: @torunsahin
Künye:
Orpheus’un Bakışı
Ahmet Bozkurt
Ayrıntı Yayınları
Sonsuz Ark'ın Notu: Şahin Torun Beyefendi'nin çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 18.06.2016
İlk yayınlandığı yer:
http://haber.star.com.tr/kitap/orpheusun-bakisi-yazi-olum-yalan-ve-sukn/haber-895077