30 Temmuz 2016 Cumartesi

SA3242/KY27-ŞT54: Orpheus’un Bakışı: Yazı, Ölüm, Yalan ve Sükûn

"Hep oluş hâlindeki bir dilden doğan yazı, tekil faillerin örtülü varlık ikâmesinin tamamlandığı bir bunalımdan arta kalan mütereddit bir ruhun iç çekişlerini de beraberinde taşımıştır."


Derinden anlamak kaygısıyla yüklü bir bakışla yöneliyor U.Baker’e, A.Bozkurt. Orpheus’un Bakışı’nın önsözü 'Bir Yazının Söylem Sicilleri’nde Derrida’dan aldığı ilhamla kendi yazısının biçimini de ortaya koyarcasına; ‘Unutmamak gerekiyor: Önsöz rastlantısal bir olgunun çoğaltıldığı bir metin değil parantez içlerinin ve soru imlerinin yazının ayracına alındığı bir biçimdir…’ diye başlıyor yazısına.

Bunu söylerken de Önsöz’ü bir edim olarak ana temanın hemen içinde belki yanı başında duran ve bütünüyle de dekonstrüktif bir Kant okumasıyla açımlayabileceğimiz bir içeriğe kavuşturuyor. Ne içeriyle ne de dışarıyla tam bir bağlam içerisinde ele alamayacağımız olsa olsa içeriyi de dışarıyı da buradan bakarak görebileceğimiz bir anlam çerçevesi kazanan Önsöz, aynı anda hem içeriye hem de dışarıya dair ve epeyce de melezleşmiş bir kavramsal mekan olarak - ergonal olmaktan çok parergonal bir kalıntı olarak - metni ve sunuyu sınırlandıran, ona çerçeveler çizen ve böylece metnin dışında kalan bir alanı işaret ediyor.

Bu, adeta kendi serpilişini ve boğum boğum sarılarak tırmanışını kendi içinde taşıyan girişle yapmak istediği şeyi ise şöyle özetliyor A.Bozkurt; ‘Önsöz’ün kendi kendine çizmiş olduğu bu parergonal alanda hem metnin hem de metnin çevreni içinde dönen dilin içindeki örtülü sözce kendi varlığını tamamlayacak bir işlevsellik imkânı bulur, böylece tamamlanır, örtülür…’

Orpheus’un Bakışı ile ilgili görsel sonucu

BİR OLUŞU TAMAMLAMAYA YAZGILI BİR EDİM

Okuru genel anlamda bir bakıştan ya da bakışlar toplamından öte ince ve özel biçimde işlenmiş bir bakışa Orpheus’un Bakışı’na bakmaya götürüyor A. Bozkurt. Yazısının tam da bu yerinde yazma edimini bir görme ve duyma meselesi olarak gören Deleuze’den yola çıkarak izini sürdüğü görüler açısından kendi dışına açılan dilin sınırsal ve uzamsal kodlarına içkin bir anlam haritasını çözümlercesine hem kendi yazısını, hem de açımlamak istediği U.Baker’in yazısını daha derin bir görüyle - ya da John Berger’e giderek söyleyecek olursak; onca biçimler içinde bir özge görme biçimiyle görmemiz gerektiğini- açık biçimde ortaya koyuyor. Hatta yazısının satır aralarında bunun bir zorunluluk olduğunu açık ediyor.

Bu bakımdan sanki de bundan ötesi yok dercesine, çokça derin, öte tarafları olan bir yazıdan söz ediyor A.Bozkurt. Sözgelimi bütün işlenmişliği içinde boy veren bir iç sesle şöyle bir cümle kurabiliyor; ‘Hep oluş halindeki bir dilden doğan yazı, tekil faillerin örtülü varlık ikamesinin tamamlandığı bir bunalımdan arta kalan mütereddit bir ruhun iç çekişlerini de beraberinde taşımıştır…’

Belki de bu yüzden hatta belki de aynı okumaları farklı zaman ve uzamlarda yapmış olması muhtemel okurlar olarak A.Bozkurt’un hakkında yazmış olduğu bu photogram’ları izlercesine kim tarafından ve nerede yazılmış olursa olsun yazılan her yazının aslında ‘hep başka bir vehimsel benlik noktasında ortaya çıktığını’ düşünebiliyor ve bundan da öte ‘Edebiyat Nedir’ diyerek sormuş olduğu sorunun içine gömülmüş haldeki Sartre’vari öngörünün akışına uyarak ‘başkalarının bir uçurum olduğu’nu da düşündüğümüzde yazarak bir varoluşu ortaya koyan herkesin kendi ‘ben’ olma kipini de aslında yazdığı şeyin düzlemiyle sınırlanmış bir hayatiyet içinde durarak ortaya koyuşuna şaşırmıyoruz…

Ve bu dingin şaşırmazlık içerisinde yine A. Bozkurt’un söylemiş olduğu şu sözlerden anlıyoruz ki; yazı kesinlikle bir oluş’u tamamlamaya yazgılı bir edimden başka bir şey değil. Bununla beraber yazı aynı zamanda da tamamlanmamış ve tamamlanamayacak olanın da zamansal çevrimi üzerinde yükselen bir yapıtı kurup geliştiriyor sürekli olarak. Ve bütün bu bitimsizliği içerisinde hiçbir zaman kendi varlık nedenini yadsıyamıyor…

YAZI HAKKINDA YAZMAK

Böylece yazıyı görülebilecek bir eylem olarak ortaya koyan A. Bozkurt, U. Baker’in yazısına eyleme doğru ilerleyen bir görünürlük kazandırarak yazının içindeki harekete çekiyor dikkatimizi. Yazı içinden bir yerlerden sökülerek hem söküldüğü ana yapıyı ele verecek hem de kendi başına bir anlam içerecek biçimde dışa- dışarıya bir yerlere taşınarak okuru kendi farkını görmeye çağırıyor böylece. 

Hem yazının hem de ona içkin görme biçiminin dolgunlaşarak kendi tamamlanmamış varlıklarını ortaya koyduğu bu dışarıda ise bir yandan bir başkalığın farkına varılırken öbür yandan da R.Sennet’in yol ve mekan düzleminde dikkatimizi çektiği ‘Gözün Vicdanı’nı anlamlandıracak bir dolu bakışı hatırlamadan edemiyoruz.

Bakış biçiminin dolgunlaşarak anlam kazandığı bu dışarıdaki yer ise ister istemez fenomenolojik bir görü- görgü- biçim bilgisini getiriyor aklımıza. A.Bozkurt’un Lacan’dan Sartre’a, Kierkegard’dan Derrida’ya, Deleuze’dan Foucault’ya, Barthes’a, Eflatun’a, Blanchot’a ve Koçak’a kadar önümüze açtığı yol haritasına ve kitaba sinen yumuşak burgaçlı ve bir o kadar da zorlu biçime bakarak okuru bir felsefe uçurumuna çağırdığını söylemek ne kadar anlam içerir bilemiyorum, çünkü görünen o ki, bütün o metin ve imgelem çözümlemeleriyle olsa olsa yazı hakkında yazarak yazıya sinen iç’i görebileceğimiz bir yükseltiye çağırıyor okuru.

'Bir Yazının Söylem Sicilleri' diye adlandırılan prologdan başka tam yedi Photogramme ve Ölüm Yazısı başlıklı bir epilogla çerçevelenmiş kitapta Yazının Ertelenmiş Zamanı’nı İbn-i Arabi’nin Fütuhat’ından alıntıladığı ‘Dilin, sözün, kelam’ın temelleri ya ‘hazf’tır, yani ölümdür, ya da ‘sükun’dur…’ sözüyle açan A.Bozkurt’un Modernizm’in Yarası başlıklı D.Shayegan ve Yaralı Bilinç çözümlemesi ise Shayegan bağlamında A.Şeriati’ye dair devrimci İslam yorumu ve Shayegan’ın Yaralı Bilinç’ine yönelik satır aralarına yerleşmiş haldeki ‘turizm’ ve ‘imitasyon’ eleştirisi ile de ayrıca dikkat çekiyor.

Bu da tıpkı U. Baker’in yazısındaki iç’i ve hareketi görme başarısında olduğu gibi, hem A.Şeriati’ye dair entelektüel bir hakkın ortaya konulduğu hem de Shayegan’a dair imitasyonel yaramsının aynı anda görülebildiği bir vicdanın mukim olduğu bir yazıyı ele veriyor…


Şahin Torun, 30.07.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu
Şahin Torun Yazıları




Künye:
Orpheus’un Bakışı
Ahmet Bozkurt

Ayrıntı Yayınları


Sonsuz Ark'ın Notu:  Şahin Torun Beyefendi'nin çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır.  Seçkin Deniz, 18.06.2016

İlk yayınlandığı yer: 
http://haber.star.com.tr/kitap/orpheusun-bakisi-yazi-olum-yalan-ve-sukn/haber-895077




Seçkin Deniz Twitter Akışı