"İnsan Tanrısı'nı ne kadar tanıyabilir ya da kavrayabilir?"
Kullandığımız akıllı telefonların, tabletlerin düşünebilme, muhakeme edebilme yetisine sahip olduklarını -belki ilerde olur, bilemiyoruz- düşünelim.. yetersiz hafızadan fazla şikâyet etmeyeceklerdir de -edenleri elbet çıkacaktır- şarj konusunda bayağı müteessir olacaklar ve belki aralarında insanlar hakkında -bu cihazların yapıcısı insandır- şöyle konuşacaklardır:
"Ah şu bizi icâd eden tıpkı kendisi gibi şarjı hiç bitmeyen bir pil yapıp onunla donatsa ya bizi.. acaba böyle bir şey yaptığında biz de onun gibi olur muyuz?"
Elbette akıllı telefonlar, tabletler insanın karnının acıktığını bilmiyor, karnının ağrıdığını bilmiyor, üreme denilen şeyin nasıl olduğunu bilmiyor.. tıpkı kendisi gibi düşlüyor yapanı.. daha kaliteli teller, daha kaliteli görüntü alma cihazı olan.. vs. vs. insanı kendisi gibi düşünmesi kadar doğal ne olabilir ki? Ama bu doğallık o düşünmeyi gerçek kılmıyor..
Ya sen? Sen, seni yaratanı kendin gibi -senden daha güçlü, süpermen gibi.. ya da süpermenin ihtiyaçlarından arındırılmış halindeki bir varlık gibi- düşünmüyor musun?
Hadi diyelim ki düşünmüyorsun.. öyle ise, "Tanrı kendisinin kaldıramayacağı ağırlıktaki bir taşı yaratır mı?" sorusunu ve benzerlerini sorar mıydın?
"Herkesin tanrısı aklı kadardır!" denmesinin esbâb-ı mucibesi bu değil mi?
İnsan Tanrısı'nı ne kadar tanıyabilir ya da kavrayabilir?
Cemal Çalık, 05.09.2016, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Deneme