"Afrika’nın birçok ülkesinde kurban eti dağıtmanın doğru olmadığını, bunun maalesef farklı amaç ve niyetleri peşinde getirdiğini söylemeliyim."
Kurban derisi toplamak o yıllar yasak olduğu için çok zorlanırdık. Ancak okul arkadaşlarımızın aileleri veya mahallemizdeki esnaftan tanıdığımız kimseler varsa onların derilerini alabilirdik. Bir keresinde deriyi eve götürürken yakalanmış, karakola götürülmüştük. Karakolda bizim gibi deri toplarken yakalanıp getirilenler de vardı.
Bir süre karakolda bekledikten sonra komiser bize hangi dernek ve vakıftan olduğumuzu sormuştu. Ben de herhangi bir dernek ve vakıf olmadığımızı sadece kendi evimizin kirasını karşılamak için deri topladığımızı söylemiştim.
Yaklaşık 10 kadar vakıf dernek temsilcisinin bizimki gibi deri toplayıcıları birer birer bırakıldılar. Fakat ben o geceyi karakolda geçirdim. Sabah olunca beni de bıraktılar. Bırakırlarken komiserin dediğini hiç unutmuyorum. “Oğlum” demişti. “Bak ben de dindar bir insanım. Kurbanımı kestim, bir vakfa bağışladım. Biliyor musun diğerlerini serbest bırakıp seni niye tuttuk? Çünkü diğerleri için bağlı oldukları dernek ve vakıflardan telefonlar geldi. O emniyet müdürü, şu milletvekili, öteki genel müdürü araya sokmuş. Fakat senin için kimse aramadı. Onların da deri toplaması yasak senin de. Ve onların hiçbiri hakkında tutanak bile tutmadık. Eğer sen bu işi gelecek sene yapacaksan sen de bir derneğe veya vakfa bağlı olarak çalış ki senin de arkanda birileri olsun” demişti.
Yıllar sonra bir vakıf Afrika’da kurban keseceklerini beni de Afrika ile ilgilenmem için götürmek istediklerini söyledi. Ben de ilk defa Afrika’ya gidecek olmam ve bölgeyi tanımak istememden dolayı kabul ettim. Çünkü Afrika hakkında düşünüyor, yazı yazıyorsanız o havayı teneffüs etmeniz gerekiyor.
Bu vakıfla bir Afrika ülkesine gittim. Kurban Bayramı vasıtasıyla biraz da olsa Afrika’yı tanıma fırsatı buldum. Daha sonra herhangi bir dernek veya vakıfla değil kendi imkanlarımla Afrika’nın değişik ülkelerine gittim. Afrika’ya yönelik çalışmalarımı ne bir dernek ne de bir vakıf, hiç kimseden yardım almayarak yaptım. Çünkü bunun büyük bir sorumluluk getirdiğini, eğer bir şeyler yapılacaksa kimseye bağımlı olmadan destek görmeden yapılması gerektiğini düşündüm.
Yıllar sonra yine tamamen kendi imkânlarımla Afrika’ya yine bir Kurban Bayramı’nda ayak bastım. Orada Afrika hakkında düşünür, yazarken kendimi bir anlamda üniversite yıllarından başlayarak, dışarıdan yaptığım gazetecilikte buldum. Afrika’da en zor mesleklerden biri gazeteciliktir; gazeteciliğin hiçbir kıymeti yoktur. Bazı Afrika ülkeleri gazeteci olduğunuzu öğrendiklerinde havaalanından dahi içeri almazlar.
Beş yıldır Afrika’dayım ve beş yıldır Kurban Bayramı’nı Afrika’da geçiriyorum. Son beş yıldır bütün kurbanlarımı Afrika’da kestim ve Allah nasip ederse kesmeye de devam edeceğim.
Türkiye halkının Afrika’ya karşı özellikle kurban desteğini bilmeyen yok. Afrikalılar da artık bu gerçeği iyi kavramışlar. Her Kurban Bayramı’nda Türklerin gelip kurban eti dağıtacağını biliyorlar. Türkiye’den gelecekleri dört gözle bekleyen, gerçekten ihtiyaç sahibi, hayatında belki et yüzü görmemiş insanlar var, evet; fakat Türkler'in gelmesini bekleyen partner kuruluşlar denilen yerel sivil toplum kuruluşları da var. Artık kurban organizasyonları büyük bir sektöre dönüşmüş durumda. Sadece kurban eti dağıtılmıyor, binlerce kişi kurban vs organizasyonlarından karınlarını doyuruyor.
Asıl söylemek istediğim cümleyi bu kadar lafgüzarlık yaptıktan sonra söylemem gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’de bu tür organizasyonları yapan birçok dernek, vakıf belki bu söylediklerimden sonra beni kara listeye alacak. Fakat her yazarın öncelikli sorumluğu doğruyu söylemektir.
Afrika’nın birçok ülkesinde kurban eti dağıtmanın doğru olmadığını, bunun maalesef farklı amaç ve niyetleri peşinde getirdiğini söylemeliyim.
Örneğin; şu anda yaşadığım Etiyopya’ya Türkiye ve Avrupa’daki Türk menşeli 50’ye yakın dernek ve vakfın geleceğini öğrendim. En küçük dernek ve vakfın getireceği para 20 bin dolardan aşağı değil. Hatta bir vakfın 1 milyon dolar civarında bir parayla gelip kurban keseceğini öğrendim.
Kurban kesmelerine bir itirazım yok. Sonuçta bu bir yükümlülüğü yerine getirme. Fakat olayın bir de şu yönü var. Etiyopya’da et, Türkiye’den çok ucuz. Etiyopya’nın milli iki yiyeceği var. İncura denilen bir çeşit ekşi lavaş, bir de et yemeği olan tips. Zengin, fakir her Etiyopyalı bu yemeği günde bir defa olmasa da haftada iki üç kez yer. Etiyopya’da et tüketimi Türkiye’nin sekiz katı.
Bu dernek ve organizasyonlar Etiyopya’da halkın et yiyemediği, ilk defa kurbanla evlerine et girdiği edebiyatını artık bıraksınlar. Evet, bu tür ülkeler yok değil mi, var. Örneğin Güney Sudan, Malavi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Mali gibi, Fakat bunu Afrika’nın geneline yaygınlaştırmasınlar.
Güney Afrika, Türkiye’nin 3 katı zengin bir ülke. Elmas, altın, platin madenleri bakımından oldukça zengin, bizim doğru dürüst kömür dışında gelir elde ettiğimiz bir madenimiz bile yok. Güney Afrika’da bu yıl et dağıtacak Türkiye menşeli kurum sayısı ise 15.
Eğer yardımlaşma derseniz, bunu anlayışla karşılarız. Zaten kurban eti sadece fakirlere değil dost, akraba, komşulara da verilir. Karşı çıktığımız nokta, kurban eti dağıtarak insani kaynaklı bir yardım politikasının yürütülmesi. Artık bu tür yardım politikalarının modası geçti. Birçok Afrikalı bugün Türkleri Kurban Bayramı’nda gelen ve et dağıtmayı alışkanlık haline getirmiş insanlar olarak görüyor. Bazı dernek ve vakıflar bu yolları kullanarak Afrika’da derinlik kurma peşinde. Eğer siz kurbanlarınızı Afrika’da kesecek ve dağıtacaksanız bunu yalnız Allah rızası için yapın ve gerçekten ihtiyaç sahibi olanlara dağıtın.
Üstelik bu organizasyonların harcamalarına baktığımızda, partnerler, ulaşım ve diğer masrafları kurban fiyatlarının da çok üzerinde.
Bugün Etiyopya halkının kurban eti dağıtılmasına ihtiyacı yok. Etiyopya’ya bir şeyler yapmak istiyorsanız okul, hastane, köprü, çocuk parkı yapın. Kurban etini dağıtmak istiyorsanız Suriye’de Afganistan’da sıcak savaş ortamlarının olduğu yerlerde dağıtın.
Bir de lütfen Afrika’daki halk yıllardır Türkiye’den gelecek iki üç kiloluk eti bekliyormuş gibi, dernek ve vakıfların slogan olarak kullandığı yaklaşımlardan vazgeçin. Bunu yıllarca Paralel yapı yaptı ve bu kurban etleri üzerinden halkın inançlarını sömürdü. Aynı rolü oynamaya hiç gerek yok.
İbrahim Tığlı, 08.09.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan
İbrahim Tığlı Yazıları
Takip et:@ibrahimtigli
Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016
Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat
http://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/etiyopyanin-kurban-etine-ihtiyaci-yok/