"İnşallah yaklaşan yeni kaos düzeninin bu türbülansında ayağı yere sağlam basan, kendi tecrübesini gözardı etmeyen, tutamağını bilen bir arada bir millet gibi durur ve bunu da aşarız."
Sonra ne yapacağı belirsizleşiyormuş gittikçe.
Pasifik'te beklenen kapışmanın parçası mı belli değil, ama ABD iki nükleer silah yüklü uçakla Güney Kore semalarında görünüp Pyongyang'a gözdağı vermiş.
Hatta Seul de nükleer saldırıya dair ilk belirtide Kuzey Kore liderini sığındığı yerde öldürecek bir saldırı yapacağını belirterek tepki göstermiş.
Ocak ayında da meğer ABD yine nükleer silah taşıyan bir B52 ile Güney Kore üzerinde tehditvarî şekilde uçmuş.
Yılda bir iki defa tekrarlanan bu rutinin nereye gideceği hakkında “barışırlar”, “birleşirler”, “bir şey olmaz, böyle sürer gider”, “sonunda nükleer savaş çıkar” diyenler çokmuş.
Ne tuhaf.
Kanlı bıçaklı iki komşu devletten bahsediyor gibiyiz değil mi?
Oysa sadece komşu değiller; aynı milletler…
Dünyada bölünmüşlükler, savaşlar, çatışmalar arasında en iyi bildiğimiz birkaç tarihî olaydan biri Kore'de yaşananlar.
Japonya, Rusya, Çin'in stratejik savaşlarının ortasında defalarca ezilen bu ülke işgali altındaki Japonya'nın 2. Dünya Savaşı'nda teslim olmasıyla ABD ve SSCB arasında fiilen bölündü.
1950'de sosyalist kampta kalan Kuzey diğerine saldırıya başladığında işin içine Çin ve ABD de girdi.
Moskova'nın ama kasıtlı ama bizi daha fazla itmek ama fırsat bu fırsat “belki biraz Boğaz biraz toprak alırım” düşüncesiyle başlattığı tehditleri Ankara'yı NATO'ya girmek için bütün gücüyle asılmaya mecbur bıraktı.
NATO da sanıldığı gibi hemen almadı, önce reddetti, sonra epey naz yaptı…
Kore Savaşı'na birlik göndererek asıl ve en çok NATO'ya girmenin kapısını açmaya çalışıyorduk.
3 yıl süren savaşta büyük kahramanlıklar gösterdiğimizi biliyoruz.
NATO'ya kabulümüz ise ilk birliğin Kore'ye gitmesinden ta 13 ay sonra gerçekleşti.
Bugün birbirlerine diş bileyen iki komşu devlet aslında aynı milletin modern zamanlarda bıçakla ikiye bölünür gibi yarılmasından oluşmuş iki devlet.
Gün gelir bir milletin yarısı diğerine bunu yapar mı?
Kore'de yaptılar işte.
Hâlâ da yapıyorlar.
Şöyle iyice bir yükselseniz de Kore'den bakınca Türkiye veya Türkiye'den Kore görülmez.
O kadar uzaklar birbirlerine coğrafî olarak. Neredeyse kürenin aksi yönlerine düşmüşler.
Ama kaderlerimiz tarihin bir yerinde kesişti. Güney Kore'yle o gündür bugündür de dostça ilişkilerimiz.
Bugün yine dünya karmakarışık bir düzensizlik düzenine doğru yuvarlanırken epey uzaklardaki başroller arasında Kore ve bu taraftakiler içinde biz varız.
Dünya çoktandır, sandığımızdan çok da eski bir zamandan beri küreselleşmiş durumda, ama nedense yakın döneme dair sorunlar durup durup yeniden aynı yerlerden dikiş atıyor.
Bir dönem modaydı, 3K yani Keşmir, Kudüs, Kıbrıs çözülmesi zor ve çözülmek zorunda olunan sorunlar olarak anılırdı.
Sosyal tarihsel coğrafî devasa ve girift ilişkileri basit formüllere indirgemenin hasarlarını göze alarak buna ek yapmak gerek; Şimdi 2K daha eklenmiş durumda: Kore ve Kürtler.
Bu 5 K'dan Kore'yle tarihsel bir bağımız var.
Keşmir hep bizi uzaktan da olsa ilgilendirdi. En azından dünyada en çok bacağı kopmuş çocuklar diyarı olarak gözümüzün önünde kanadı.
Kudüs dün de bugün de yarın da meselemiz olmaya devam edecek.
Kıbrıs zaten biziz neredeyse.
Ve şimdi yeni K yani Kürtler içinde bulunduğumuz sorunların da imkânların da yarısı neredeyse.
Nasıl bir tarihin ve coğrafyanın çocuğuysak, sadece burnumuzun dibi değil dünyanın öteki ucu da biz istesek de istemesek de bir şekilde bizi ilgilendiriyor.
Kaçamıyoruz.
İnşallah yaklaşan yeni kaos düzeninin bu türbülansında ayağı yere sağlam basan, kendi tecrübesini gözardı etmeyen, tutamağını bilen bir arada bir millet gibi durur ve bunu da aşarız.
Yaşar Taşkın Koç, 18.09.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak,
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yasartaskinkoc/tarihimiz-cografyamiz-2031835