"Belki Mısırlıların ve Etiyopyalıların, Mısırlı usta isim Tevfik el Hakim’in “Deliler Nehri” adlı tiyatro eserini yeniden okumaları gerekiyor. Okuduklarında görecekler ki bazen bir nehir insanları toplu halde çözümsüzlüğe götürmekten kurtarır ve ne yapmaları gerektiğini öğretir. Çünkü su öldürmez hayat verir, hayatın kalıcı olmasını sağlar."
Nil sadece Mısır’a değil Sudan, Güney Sudan ve Etiyopya’ya da hayat veriyor. Belki tarihçi Herodot Mısır’ın aşağılarında (onlara göre yukarılarında) farklı toplulukların da var olduğunu bilseydi “Nil Afrika’ya hayat veriyor” diyecekti.
Bu eski Yunan tarihçinin Mısır ve Nil üzerine söyledikleri bugün de geçerliliğini koruyor.
Nil sularının paylaşımı konusunda özellikle iki ülke, Mısır ve Etiyopya arasında anlaşmazlık var. Aslında bu sorunun en büyük nedeni “Nil nehrinin kimin olduğu” konusundaki belirsizlik. Mısır yönetimi Nil nehrinin kendilerine ait olduğunu söylerken, Etiyopya Nil’in iki kolundan biri olan Mavi Nil’in kendilerine ait olduğunu iddia ediyor. Oysaki Nil ne Mısır ne de Etiyopya’nın. Nil bir Afrika nehri, bu gerçeği, bu iki ülkenin kabul etmesi gerekiyor.
Nil’in üzerinde Mısır, Sudan, Güney Sudan Etiyopya, Demokratik Kongo, Tanzanya, Burundi, Ruanda, Uganda gibi ülkelerin de hakkı var. Yalnız bu hak devletlerden çok bu coğrafyada yaşayan insanların hakkı.
Fakat şu gerçeği de görmek gerek, bu ülkelerden en çok Mısır’ın Nil’e bağımlılığı var. Antikite çağının Mısır’ı bile kendini Nil’in akış durumuna göre isimlendirmiş. Kuzey Mısır’a Aşağı Mısır, Güney Mısır’a ise Yukarı Mısır denmiş. Ülkedeki tarım neredeyse tamamen Nil üzerinden yapılıyor ve Mısır da Etiyopya ve diğer ülkeler gibi fazla seçeneğe sahip değil. Mısır’da coğrafyanın insan hayatını tümüyle yönlendirildiği sonucunu çıkarabiliyoruz.
Etiyopya için ise Nil nehri seçeneklerden sadece biri. Çünkü Nil nehri gibi olmasa da ülkede bir kaç tane daha nehir kaynağı var. Fakat Etiyopya Nil’e insani durumdan ziyade, ekonomik ve kalkınma açısından bakıyor. Hatta ülke ekonomik kalkınmasını Nil nehrinde yapılacak büyük (Nahda) Rönesans barajına bağlamış durumda. Şu anda yüzde 80’i tamamlanan baraj sayesinde Etiyopya’nın elektrik sorunu tamamen çözülecek. Sadece Etiyopya’nın değil, Sudan, Güney Sudan ve Burundi’nin de kırsal kesimlerine elektrik gidebilecek.
Bu ikilemin nasıl aşılacağına dair henüz ufukta radikal bir çözüm görünmüyor. Özellikle Etiyopya ile Mısır arasında gerginlik had safhada. Son bir yılda Etiyopya’daki gerginlik ortamında yaşanan olayların nedeni olarak da Mısır gösteriliyor.
Nil sularının paylaşımı iki ülke arasındaki ilişkileri etkilediği gibi havza ülkeleri arasındaki ilişkileri de etkiliyor. Etiyopya ile Sudan yakınlaşırken, Mısır ile de Eritre yakınlaşıyor. Artık Etiyopya ve Güney Sudan yönetimi ilişkilerini düzeltirken isyancı lider Riek Machar’ı desteklemediği görülüyor.
Su artık Doğu Afrika ülkeleri için politik bir mücadeleye dönüşmüş durumda. Oysaki su insanların ölmesini değil hayatta kalmasını sağlamalıdır. Yakın gelecekte Nil üzerinden başlayacak savaşlarda hayat kurtarmaktan çok, hayata son verme eğilimi olacaktır.
Nil sorununu çözmek kolay olmasa da çözümü olan bir durum. Öncelikle insanı merkeze alarak bir çözüm arayışına gidilmelidir. Kalkınma, suyun ekonomiye etkisi gerekli ama öncelikli değil. Mısır, Etiyopya ve Sudan tarım toplumu olduğu için, Nil sularının önceliği insanların hayatta kalmasına yönelik olmalı, uzun vadede ise bölge ülkeleri su dışında yeni kalkınma modelleri aramalı.
Eğer Mısır Nil sularına bağlı olmaktan kurtulabilirse, önemli bir başlangıç olur ve Etiyopya’ya tepkisini artık Nil üzerinden devam ettirmez. Etiyopya Nil’in sularından çok üreteceği elektriğe ihtiyaç duyuyor. Etiyopya açısından düşünecek olursak bu oldukça masum ve yerinde bir istek. Çünkü kalkınmayı enerji üzerinden sürdürmek en akıllıca kalkınma politikasıdır. Baraj tamamlandığında beş nükleer santral kapasitesine sahip olacak Etiyopya 6000 megavatlık elektrik üretecek ve dolayısı ile ham petrole bağımlılığı da sona erecek.
Nil sularının paylaşımı anlaşmazlığa neden olmak yerine ülkeler arasında entegrasyonu sağlayabilir. Mısır da dahil olmak üzere bölgedeki birçok ülkenin elektrik ihtiyacı Rönesans barajından karşılanabilir. Sudan bu entegrasyonu sağlamada aracı bir rol de üstlenebilir ve suya dayalı kalkınma bölgesel bir kalkınmaya dönüşebilir.
İnsanlığın ilk dönemlerinde kurulan uygarlıklar nehir kenarlarında kurulmuştur. Mısır bu uygarlıklardan sadece biridir. Mısır bir Nil uygarlığı olduğu gibi aynı zamanda uzun yıllar bölgesel barışın da merkezinde yer almış bir uygarlıktır. Suların getirdiği bir savaştan suyun getirdiği bir huzura ancak barışçıl politikalarla gidilebilir. Eğer Sisi iktidarı Etiyopya’nın inşa ettiği barajı bahane ederek Etiyopya’daki iç sorunlara müdahil olursa, sadece Etiyopya değil tüm Doğu Afrika ülkelerinin yeni bir savaşla karşılaşmaları muhtemeldir.
Etiyopyalı yetkililer çok açık bir şekilde ülkelerinde meydana gelen olaylardan ötürü Mısır ve Eritre yönetimini sorumlu tutuyorlar. Mısırlıların Amhara ve Oramiya halklarını Etiyopya yönetimine karşı kışkırttıklarını iddia ediyorlar. Mısır bu suçlamaları kabul etmese de iki ülke arasında Nil sularının paylaşımı sorun olduğu müddetçe karşılıklı suçlamalar ve tehditler devam edecektir.
Artık bölge halklarının kan gölgesi etrafında değil barış içinde yaşamaya ihtiyaçları var. Bu barış dilini ancak Nil nehrinin sularından hep birlikte içerek gerçekleştirebilirler.
Belki Mısırlıların ve Etiyopyalıların, Mısırlı usta isim Tevfik el Hakim’in “Deliler Nehri” adlı tiyatro eserini yeniden okumaları gerekiyor. Okuduklarında görecekler ki bazen bir nehir insanları toplu halde çözümsüzlüğe götürmekten kurtarır ve ne yapmaları gerektiğini öğretir. Çünkü su öldürmez hayat verir, hayatın kalıcı olmasını sağlar.
İbrahim Tığlı, 27.10.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan
İbrahim Tığlı Yazıları
Takip et:@ibrahimtigli
Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016
Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat
http://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/su-hayat-verir/