17 Ekim 2016 Pazartesi

SA3546/KY33-YO138: Rezil Olan Hurşit Külter mi? (2)

"Bütün bunları okuduktan sonra rezil olan sadece Hurşit Külter mi?"


"FETÖ’cü ya da özel harekatçı bir hesap öldürüldüğünü yazarken, kendisi üzerinden böyle bir operasyon yaparken Hurşit Külter, neden sesini çıkarmadı, onu Kerkük’e kadar kaçıranlar neden 133 gün boyunca sessizce buna alet oldular, neyi beklediler?"

#hurşitkülternerede’ye gelmeden kaybolduğu haberinin yayılmaya başladığı 27 Mayıs 2016 sabah saatlerine kadar Hurşit Külter neredeydi ve kimdi sorusuna bir cevap bulmaya çalışalım.

Aslında o sabah saatlerine kadar Hurşit Külter diye birinin varlığından çok az kişinin haberi vardı. 2014 yılında ulusal gazetelerde çıkmış küçük haberde 2009 yılında başlamış KCK Şırnak davasından uzun tutukluluk nedeniyle tahliye edilmiş 12 isimden biri Hurşit Külter’di. Muhtemelen 5 yıl hapisten sonra…

2016 yılında artık 32 yaşında olan Hurşit Külter hakkında çıkan haberlerdeki sıfatı ise “Demokratik Bölgeler Partisi” Şırnak yöneticisi. Demokratik Bölgeler Partisi, HDP’nin hardcore olanı, özyönetim ilanları için kurulmuş bir parti.

Zaten Hurşit Külter’i ilk gördüğümüz yer de Ağustos 2015’de Şırnak’taki özyönetim ilanı açıklaması. Yeşil tişörtlü olan ama adından bahsedilecek kadar önemli bir isim değil hâlâ. 

Ardından 3 Ekim 2015’te bir cenazede karşımıza çıkmış. Şırnak’ta çatışmada öldürüldükten sonra cesedinin bir askerî araçla çekildiği görüntüleri ortaya çıkan Hacı Birlik’in cenazesinde konuşmuş. (Külter’le birlikte çekilmiş fotoğrafları var, çocukluk arkadaşı oldukları söyleniyor).

Ama Bu cenaze haberlerinde de adı geçmemiş Külter’in. Halbuki kim olduğu hakkında epey bir fikir veren Kürtçe sert bir konuşma yapmış: 

“Biz de buradan söylüyoruz; bizler de Kürt, Botan ve Şirnex gençleri olarak arkadaşımızın intikamını almadan, özgür Kürdistan, özgür önderlik hayalini gerçekleştirmeden direnişimizi bırakmayacağız. Diyorlar ki; ‘Başka bir yol yok mu bizim başarıya ulaşacağımız?’ Heval başka bir yol artık kalmadı. Siyaset yürütün dediler biz yürüttük siyasi soykırım operasyonları yaşattılar. Dediler ‘parlamentoya girin girdik’ 400 kez gerillalarımıza saldırdılar, halkımıza saldırdılar. Bu yüzden artık başka yol yok. Bize direnişten başka yol kalmamıştır.”

Anlaşılan dediğini yapmış. Ağabeyi Kamil Külter’den dinleyelim:

“14 Mart 2016’da Şırnak’ta sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bizim yaşadığımız mahallede hendekler vardı. Mahalledekiler, sokağa çıkma yasağı ilan edilince korktu. Çoğunluk evini terk etti, bizler de evimizden çıktık. Hurşit, Şırnak’tan çıkmak istemedi, parti yöneticisiydi. ‘Halkım beni irade olarak göstermiş. Ben onları bırakıp, gelemem’ dedi. Şırnak merkezde teyzem vardı. Onların yanında kalacaktı ama 14 Mart sabahı teyzemler de evlerini boşalttılar.” 

Ama Hurşit Külter orada kalmaya devam etti.  

Ve 27 Mayıs 2016 günü sabah saatlerine geldik.

Hurşit Külter’in kaybolduğu haberlerinin çıktığı 27 Mayıs 2016 tarihinde biraz duraklamalıyız ama.
Belki de bu karmaşanın anahtarı bu tarihtir. Çünkü 27 Mayıs 2016’dan hemen önceki günlerde gazetelerde Şırnak’ın PKK’dan temizlendiği haberleri çıkmış, kısa bir süre önce de PKK, “Nusaybin’den güçlerini çektiğini” açıklayarak bir nevi yenilgiyi kabul ederek hendek terörünü bitirdiğini ilan etmişti. PKK’nın bunca ölüm, yıkım ve göçten sonra basit bir “çekildik” açıklamasıyla hendekleri bitirmesi, kendi kamuoyunda da sert biçimde sorgulanmaktaydı. HDP’li vekillerin sesi çıkmıyor, uzun yıllar sonra ilk defa bölgede moral üstünlük devlete geçmiş bulunuyordu. Ve en önemlisi ülke kanlı bir darbe girişimine doğru ilerliyordu…

27 Mayıs sabahı ne olduğunu Hurşit Külter’in kardeşlerinden okuyalım önce. Önce Külter’in küçük kardeşi Ebubekir Külter’in Al Monitor’a anlattığı versiyon:

“Ebubekir Külter şehre yakın bir köye göç ettiklerini, ancak ağabeyi Hurşit’in 27 Mayıs tarihine kadar Şırnak’ta kalmayı sürdürdüğünü ifade ediyor ve ekliyor: “Twitter’daki o paylaşımdan hemen önce Hurşit bir arkadaşına mesaj atmış hakkınızı helal edin, demişti.”

Aynı sabahı Külter’in ağabeyi Kemal Külter’se Bianet’e şöyle anlatmış: 

“10 gün boyunca mesaj atmadı. 27 Mayıs sabahı Hurşit’ten ‘Hoşçakalın’ yazan bir mesaj geldi. Hurşit ailesini tedirgin edecek biri değildir. Aradık, açmadı. Sonra bir mesaj daha geldi. ‘Şu an evdeyim. Geldiler. Ben artık çıkamayacağım, akıbetimi araştırın. Hakkınızı helal edin’ yazdı…”

27 Mayıs sabahı Hurşit Külter’in son mesajınızı ailesine mi  yoksa bir arkadaşına mı attığı konusunda iki kardeş farklı şeyler söylemiş. Hikayelerde ortak olan Hurşit Külter’den ailesinin uzun bir süre (10 gün) haber alamadığı ve 27 Mayıs sabahı ondan veda mesajlarının geldiği.

Ve tuhaf bir tesadüf aynı sabah atılan o tweetler..

27 Mayıs 2016 sabah saatlerinde BÖF @Tweet_Guneydogu’ adlı Twitter hesabından Hurşit Külter’in bir fotoğrafı ve şu mesaj atıldı;

“KameraKarşısında ÖzYönetim İlan Eden Hurşit Külter dbp MeclisÜyesi Bugün Şortlandla Biraz Gezince Muhbir Oldu Birden”

(Özel Harekatçıların zırhlı aracı Shortland

BÖF @Tweet_Guneydogu hesabı 40 bine yakın takipçisi olan, ilk bakışta Türkçü/Turancı çizgide, bölgedeki operasyonlardan bir kısmı özel olan bilgiler, fotoğraflar paylaşan ama genel olarak PKK hakkında milliyetçi yorumlar, çok şehit verilmesini, hükümetin çözüm sürecini, bölgedeki bazı polis, komutan ve bürokratları eleştiren bazılarını da öven tweetler atan bir hesap bu.

BÖF, Emniyet’teki Terörle Mücadele Dairelerinde bulunan bir birim olan Bilgilendirme Önleme Faaliyetleri’nden geliyor.

Ama günün sonunda karşımızda isimsiz, şaibeli bir twitter hesabı var. Hem de bu hesabın Twitter’a giriş tarihi yakından takip edenlere epey şey söylüyor; Kasım 2013…

Twitter hesabı konusuna en son döneceğiz.

27 Mayıs sabahından devam edelim.

Hurşit Külter’in muhbir olduğunu söyleyerek tuhaf bir şekilde onu aslında en başta kendi örgütüne ihbar eden bu tweetin en ilginç yanı Hurşit Külter’in daha önce hiçbir açık kaynakta yayınlanmamış eski bir fotoğrafı eşliğinde bunu yapması. Ama fotoğraf seçimi de bir hayli tuhaf. Hurşit Külter’i yakaladığını, muhbir olduğunu duyuran ya da kendine düşman olarak gören milliyetçi bir Özel Harekatçı hesabının pek de seçmeyeceği, türden, bayağı Hurşit Külter’in posteri olacak bir fotoğraf bu. Zaten öyle oluyor, Hurşit Külter’i bu günden sonra aramaya başlayanlar, onu kaybettiğini düşündükleri bu “Özel Harekatçıların” yayınladığı yerel kıyafetler içinde gülümseyen fotoğrafını kullandılar. Tuhaflıklar zinciri yeni başlıyor.

Ardından bu mesaj önce PKK’ya yakın bir gazeteci tarafından fark edildi. 

“BÖF hesabı Şırnak Halk Meclisi sözcüsü Hurşit Külter'i hedef gösteren yayın yaptı!!” @hdpdemirtas @PervinBuldan

Sonra tuhaf bir şey de daha oldu ve o zamana kadar epey atarlı-giderli o bu şahin hesap, bir anda kapandı. Öğleden sonra tekrar açıldı, Külter’le ilgili bir tweet daha attı. Bu kez shortlandla gezdirmek, muhbir yapmak yoktu:

“BTÖ PKK/KCK Dosyasında Örgütün Sözde Şırnak Valisi Olarak Geçen Hurşit Külter Silahıyla Birlikte Bir Kanalizasyon Çukurunda Yakalandı”

Sabah saatlerinde hakkınızı helal edin mesajı aldıkları (ya da yakın bir arkadaşının aldığı) Hurşit Külter’e telefonla ulaşamayan aile, daha sonra da bu tweetleri görünce haklı olarak endişelendi.

Aynı gün Külter ailesi, İHD’li avukatları ve HDP’li vekiller Külter’in gözaltına alınıp alınmadığını Şırnak Emniyeti’ne sordular. “Hayır gözaltına alınmadı” cevabını aldılar. Bu cevapla da yetinmediler. 

Gelin daha olay ilk duyulduğunda aile, İHD ve HDP’nin temaslarını ve devlet kurumlarını ne dediğini doğrudan PKK’ya yakın bir haber sitesinin haberinden okuyalım:

“Avukatlar ve HDP’li vekillerin girişimlerine rağmen Şırnak Emniyet Müdürlüğü Külter’in gözaltına alındığını kabul etmiyor. Emniyet Müdürlüğü’nden bilgi alamayan avukatların Cumhuriyet Savcılığı ile yaptıkları görüşmede de sonuç çıkmadı. Savcılık gözaltı hakkında bilgi alamadığını söylüyor. Şırnak 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı da Külter’in gözaltına alındığını kabul etmiyor.”

Emniyet, Savcılık ve hatta ulaşması epey zor olabilecek Tümen Komutanlığı daha ilk gün bizzat aileye İHD ve HDP’li vekillere “Külter gözaltına alınmadı” açıklaması yapmışlar. Doğrusu pek 90’lara benzemiyor...

Buna rağmen o gece HDP Şırnak Milletvekili Leyla Birlik, bu açıklamalara hiç değinmeden şöyle dedi:

 “ŞIRNAK DBP yöneticilerimizden Hurşit KÜLTER Kolluk Kuvvetleri tarafından gözaltına alınmıştır. Can güvenliğinden endişeliyiz”

Ve Ertesi gün. 28 Mayıs. Külter’in ailesi bu kez savcılığa suç duyurusunda bulundu. HDP’li vekillerin devletle temasları ise en üst düzeyde devam etti. HDP’li İdris Baluken Meclis’te doğrudan göreve yeni başlamış Başbakan’a soru olarak sordu.

“İçişleri Bakanlığı en üst düzeyde, Hursit Külter'in gözaltında olmadığını bize söylüyor, Adalet Bakanlığı yetkilileri de 24 saattir telefona çıkmıyor” diye açıklama yaptı.

Bu devletten Hurşit Külter’le ilgili HDP’ye yapılan hem de bu kez üst düzeyde dördüncü açıklamaydı.

Ama bütün bu açıklamalar Özel Harekatçıların resmî hesabı muamelesi çekilen isimsiz bir tweet hesabının iddiasından daha itibarlı bulunmamıştı.

Demokratik Bölgeler Partisi “Kolluk Kuvvetleri tarafından gözaltına alınan Partimizin Şırnak Yöneticisi Hurşit KÜLTER'den haber alamıyoruz” açıklaması yaptı.


28 Mayıs akşamı BÖF @Tweet_Guneydogu hesabı Hurşit Külter ile ilgili bir tweet daha attı.:

"Dürüst ol vekil bozuntusu. Hurşit Bugün Yeni Mahallede M16 Silahıyla Birlikte Kanalizasyon Çukurunda Gözaltına Alındı” 

İlk cümlenin muhatabı konuyla ilgilenen HDP milletvekili Leyla Birlik’ti. Peki neden dürüst olmaya çağrılmıştı? Ve niye bilgiler posta posta geliyordu? (M16 silahıyla gözaltına alındığı gibi)

Devlet “Hayır gözaltına alınmadı” dedikçe Twitter hesabından Külter’in gözaltına alındığını iddia eden yeni tweetler atılmaktaydı.

İkinci gün, yani 29 Mayıs günü Şırnak İHD’li avukatlar, bu kez 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı'na Hurşit'in gözaltında alınıp alınmadığını sordular. Avukatlara "Bu isimde birisi gözaltında değil" cevabı verildi. 

Bu devletten yapılan beşinci açıklamaydı. Altıncı açıklama ise aynı gün Şırnak Valiliği’nden geldi:

"Bazı sosyal medya paylaşımlarında Hurşit Külter isimli şahsın emniyet tarafından gözaltına alındığına dair paylaşımlar yapılmaktadır. Söz konusu şahıs, emniyet birimlerimiz tarafından gözaltına alınmamıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur." 

Hem Jandarma’dan hem de Şırnak Valiliği’nden bu açıklamaların yapıldığı günün gecesinde BÖF @Tweet_Guneydoğu hesabın yeniden ortaya çıktı. Bu kez eli yükseltmişlerdi. Bu kez Külter’in infaz edildiğini iddia ettiler:

“Kamera karşısında özyönetim ilan eden Hurşit Külter kanalizasyon çukurunda böyle helallik istemiş şimdi cehennemde”

3. gün ortalığa adı verilmeyen tanıklar çıktı. PKK’ya yakın Dicle Haber Ajansı’na konuşan adını vermeyen tanıklar Hurşit Külter’in gözaltına alındığını gördüklerini iddia ediyordu:

“Külter, 27 Mayıs akşamı özel harekatçılar tarafından gözaltına alındıktan sonra zırhlı araca bindirilerek Şırnak Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Gümüştepe Özel Harekat Şube Müdürlüğü'ne götürüldü. Külter'in Bahçelievler Mahallesi'nde gözaltına alındığını gördüğünü belirten bir tanık, kendisinin de gözaltına alınmamak için saklandığını, Külter'in ise silah dipçikleriyle işkence edildikten sonra zırhlı araca bindirildiğini söyledi”

Aynı gün, HDP grup başkanvekili İdris Baluken İçişleri Bakanı Efkan Ala ile görüştü. Ala Külter’in gözaltına alınıp alınmadığını “Diyarbakır ve Şırnak valiliğine sordurduğunu” ve herhangi bir gözaltı kaydına rastlanmadığını” söyledi. Bu devletten 3 günde yapılan 7. “Hurşit Külter gözaltında değil” açıklaması oldu.

Hurşit Külter için yürütülen kampanya ise bütün bu açıklamaları umursamadan sürüyordu. Köşe yazılarında devlet çoktan 90’lara dönmüş, beyaz toroslar modernize olup ortaya çıkmış, AKP Ergenekon ve JİTEM’le el ele vererek Kürt düşmanlığı yapmaktaydı. BM’ye ve AİHM’a başvurular yapılıyor, Cihangir’de, Ankara’da ellerde Hurşit Külter Nerede pankartlarıyla eylemler düzenleniyordu.

(Tabii bunun gibi oryantalist klişeler eşliğinde;  Kerime ana tam bir Kürt anası. 58 yaşında, 11 kez doğurmuş. Hurşit Külter dahil 11 çocuğunu da evde kendi kendine doğurmuş, sapasağlam. Eve girer girmez yanına gidip, “Edi bese” deyiveriyorum anlamsızca… O anlıyor… Öyle bir bakıyor, öyle sıkı sarılıyor ki kemiklerim kırılıyor sanıyorum; ben de ona tüm gücümle sarılıyorum. Bence ikimizin de canı yanıyor ama bu acı ikimize de çok iyi geliyor.”)

4 Haziran Cumartesi günü Galatasaray Lisesi önünde toplanan Cumartesi Anneleri de Hurşit Külter nerede diye sordular ve bundan sonraki haftalarda sormaya devam ettiler. 

Bizzat İçişleri Bakanı’nın Hurşit Külter’in gözaltında olmadığını açıklamasından sonra 5 Haziran günü yine DİHA topa girdi,  başka tanıklar ortaya çıkmıştı. Ajansın “Güvenilir haber kaynakları”na dayandırdığı habere göre Külter, Gümüştepe Özel Harekat Şube Müdürlüğü’nde 7 gün tutulduktan sonra 3 Haziran’da Tümen Komutanlığı’nda görülmüştü. Haberden bir cümle haber hakkında fikir veriyor; “Külter’in bitkin olduğunun gözlemlediği de belirtildi.”

Bu haber ve devam eden kampanya devlete 8. Hurşit Külter açıklamasını yaptırdı. Bu kez açıklamayı askerler yaptı:

“Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 05 Haziran 2016 tarih ve 2016/1220 Sor.No.lu yazısına istinaden Şırnak Mrk. İlçe J.K.lığı tarafından başlatılan inceleme halen devam etmektedir. Yapılan detaylı incelemelerde 10 Mayıs-07 Haziran 2016 tarihleri arasında 23’üncü J.Snr.Tüm.K.lığında tutulan giriş-çıkış ve kamera kayıtlarında, anılan şahsa ait herhangi bir kayda rastlanılmamıştır. Tutuklanan veya gözaltına alınan şahısların Emniyetten alınıp Tümen K.lığına getirilmesi gibi bir uygulama da zaten söz konusu değildir. Valilik açıklamasında da zaten Emniyet unsurlarınca bu isimli bir şahsa gözaltı gibi bir işlemin yapılmadığı açıkça ifade edilmiştir. 23’üncü J.Snr.Tüm.K.lığınca Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı’na asılsız haber içerikleri ile ilgili yazılı olarak suç duyurusunda bulunulmuştur.”

Askerî kaynaklar tarafından AA’ya yapılan açıklamada en ilginç ifadeler ise şunlardı;

“Orta ve uzun vadeli gerçekdışı haberleri kullanmak suretiyle ulusal/uluslararası adli mercilerde açılabilecek davalarda delil olarak gösterebilmek ve örgüt yanlısı medyada kamuoyu oluşturarak olayları provoke etmek amacıyla kasıtlı olarak çıkarıldığı değerlendirilmektedir”

Haziran ayında “Hurşit Külter nerede?” kampanyası bu tahmini doğrulayan bir yere gitti. Uluslararası insan haakları örgütlerinden peş peşe gelen açıklamaları, yabancı basında çıkan Hurşit Külter haberleri izledi. Hepsinde tema ortaktı; Türkiye eski karanlık günlere dönüyor..

Örneğin, Uluslararası Af Örgütü için Hurşit Külter’i yazan Türkiye uzmanı tarihçi Howard Eissenstat “Türkiye’nin 90’lardaki karanlık günlere döndüğünden" bahsetti.

Şırnak’a gelip Külter ailesiyle görüşen Foreign Policy yazarı Zia Weise da “Külter’in kaybolması, Türkiye’nin karanlık günlere döndüğü şüphelerini artırıyor” dedi.

Deutche Welle de Hurşit Külter haberini doğrudan bu başlıkla verdi; “Türkiye Kürtlere karşı kirli savaşa geri döndü”

Türkiye’ye gelen Los Angeles Times muhabirinin dev bir Erdoğan resmiyle verdiği Hurşit Külter haberinin başlığı da benzerdi: “Ailesi, Türkiye’deki insan hakları çalışanları Külter’in kaybolmasının hükümetle ilişkili olmasından korkuyor” 

Hurşit Külter’in kaybının Türkiye’nin ve hükümetin karanlık geçmişe döndüğü yorumları New York Times’dan BBC’ye kadar diğer pek çok yabancı medya organında haberin kaynağının isimsiz bir twitter hesabı olduğu ve devletin Külter’le ilgili yaptığı 8 açıklamadan bahsedilmeden haber oldu. Ve 23 Haziran’da dokuzuncu Hurşit Külter açıklaması geldi.

23 Haziran’da Külter konusunda bakan düzeyinde bir açıklama daha geldi. Savunma Bakanı Fikri Işık, Meclis’te HDP’lilerin sorusunu cevaplandırırken yaptığı devletin 9. Hurşit Külter açıklaması şöyleydi:

“Bu iddiayla ilgili savcılığa müracaatta bulunulmuş. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı bir mülkiye müfettişini bu konunun araştırılması ve incelenmesiyle ilgili görevlendirmiş, şu anda bu inceleme devam etmektedir. Biz AK Parti iktidarı olarak hiçbir hukuksuzluğa tahammül etmeyiz, izin vermeyiz ama terörle mücadelede de sonuna kadar bu mücadeleyi veririz, bu mücadeleyi veren insanların yanında ve arkasında oluruz.”

Ama 9. Açıklama da diğerleri gibi Hurşit Külter meselesini uluslararası alana taşımaya çalışan insan hakları örgütlerini ve bunun üzerinden hendek terörü ayıbını unutturma fırsatı bulmuş HDP’yi şüphelendirmedi, ellerinde Hurşit Külter nerede pankartlarıyla sokaklara çıkanları, 90’lara döndük diye tweetler atanları durup bir kere bile düşündürmedi, isimsiz bir tweet hesabına karşı devletin 9 açıklaması dengesizliği kimseyi şüphelendirmedi. Bir kere bile PKK’dan bir açıklama istemek, siz ne biliyorsunuz diye sormak kimsenin aklına gelmedi.

Hurşit Külter meselesi Temmuz ayında da büyümeye ve uluslararası bir mesele olmaya devam etti. 

10 Mayıs’ta BM, Cizre’de bağımsız soruşturma talep etmiş, Türkiye ise bu talebe cevap vermemişti. 

Hurşit Külter’in bulunması kampanyasına katılan New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye’nin BM soruşturmasına izin vermesi çağrısı yaptı.

Ardından darbeye günler kala ABD Dışişleri Bakanlığı’ndaki günlük basın toplantısında cemaatçi gazeteci sözcü Kirby’ye BM soruşturma iznini ve Hurşit Külter’i sordu.

Kirby konuyu bilmediğini bakacağını söyledi, ama bu Türkiye’de ABD Hurşit Külter’i araştıracak diye haber yapıldı.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra da Hurşit Külter kullanışlı bir malzeme olmayı sürdürdü. 7 Ağustos’taki Yenikapı Mitingi’ne niye gitmeyeceğini anlatmaya çalışırken HDP lideri Demirtaş’ın da imdadına Hurşit Külter yetişti. Önce özel harekatçıların denilen twitter hesabından yayınlanan Hurşit Külter fotoğrafını kaldırıp “Hürşit Külter’e nasıl hesap verebilirdi” dedi.

Ve Hurşit Külter 133 gün sonra bir avcı hikayesiyle Kerkük’te ortaya çıktı.

13 gün gözaltında tutulduktan sonra özel harekatçıların elinden kaçtığını, 2 ayda Kerkük’e geldiğini, bu 133 gün içinde ailesine ya da basına ulaşacak bir imkan aradığını ama bulamadığını, kendisini tam güvende hissettikten sonra açıklama yaptığı için herkesten özür dilediğini anlattı.

Tabii 133 günde bir telefon açamayacak imkansızlıktan, dört kanala birden röportaj verecek imkana nasıl kavuştuğunu soran olmadı. O basın toplantısını kimin organize ettiğini, açıklamasının neden PKK’nın ajansında çıktığını, neden 133 gün boyunca kendini güvende hissetmediğini soran da...

Nasıl olsa bu avcı hikayesini sorgulamayacak, neyse ki yaşıyormuş diye sevinecek bir PKK de ötesini bırak kitlesi  mevcut.

Peki Hurşit Külter neredeydi, o tweetleri atan “BÖF” hesabı kimindi?

Hesap, bir süre sonra  ‏@BofSunum adını aldı ve gerçek yüzü 15 Temmuz gecesi ortaya çıktı.

TSK İçindeki Vatansever Personelleri Temizlemek İçin Kurulan Sinsi Bir Plan İzliyoruz... 

Türk Polisi Türk Askerine Kurşun Sıkmaz. 

Halkı Sokağa Dökmek Memleket Evlatlarını Birbirine Öldürtmektir İmamlar Sizler de Zerre Kadar İman Varsa Düşmeyin Bu Tuzaklara, Çıkma Minareye 

Sonra hesap Şırnak Emniyeti’nde ve Özel Harekatı’nda darbeden sonra görevden alınan ve tutuklanan FETÖ’cü polis şeflerini savunan yayınlar yaptı. Hem de bir taraftan Kumpas Mağduru Murat Eren’e özgürlük hashtagleri altında.

Özellikle de Şırnak Özel Harekatı’nın başındaki İrfan D.’nin tutuklanmasına karşı ısrarlı tweetler atmaları dikkat çekiciydi. 

3 Ağustos günü de hesap sustu. Bir süre sonra hesabı yöneten Murat Ş. ve M.Y.’nin Kayseri’de gözaltına alındığı haberleri çıktı. Ve şöyle ifade verdikleri:

“FETÖ'cü polis C., Mehmet Y. ile İrfan D. bölge ile ilgili karamsar bir tablo çizerek bölgede terörle mücadelenin etkin yapılamadığını, ülkeyi yönetenlerin yanlış yolda olduğunu vurguluyordu. Sıcak istihbarat alamadıklarını, terörle mücadele birimlerinin hain olduğunu, askerin bir an önce duruma el koyması gerektiğini, operasyonlarda tank gerektiğini yazıyordu. Sürekli  “Cemaat kadar PKK'nın üzerine gidilmiyor” tweetini atıyorduk” 

Bunların ne kadarı doğru bilmiyoruz. Ama ortada bir adamın rezilliğinden daha büyük bir rezalet olduğu açık.

Hâlâ cevabını arayan sorular var;

Kasım 2013’te yani dershane tartışmaları sırasında açılan BÖF hesabı FETÖ’nün operasyonel hesaplarından birisiyse ki öyle görünüyor neden devletin 9 kez reddetmesine rağmen ısrarla Hurşit Külter gibi çok da bilinmeyen bir ismin yakalandığını, infaz edildiğini yazıp durdular? 

Şırnak’taki FETÖcü Özel Harekatçılarla irtibatlı olduğu anlaşılan bu hesap Hurşit Külter’in hiçbir yerde çıkmamış fotoğrafını nereden buldu, telefonundaki son mesajlarının görselini nasıl elde etti? O görsel otantik mi? Gerçekten o mesajlar kime gönderilmişti/gönderilmiş miydi? Hurşit Külter’i sahiden yakaladılar mı? Yoksa yakalayıp bıraktılar mı? Bıraktılarsa neden ve nasıl? Kaçtıysa neden annesi gözyaşı dökerken, her hafta Cumartesi Anneleri onun için eylem yaparken sesini çıkarmadı? Ne için bekledi? Kim beklemesini istedi?

FETÖ’cü ya da özel harekatçı bir hesap öldürüldüğünü yazarken, kendisi üzerinden böyle bir operasyon yaparken Hurşit Külter, neden sesini çıkarmadı, onu Kerkük’e kadar kaçıranlar neden 133 gün boyunca sessizce buna alet oldular, neyi beklediler?

PKK’nın Kürtlere karşı Hendek faciası ve yenilgisiyle ilgili hesap vereceği günlerde ortaya çıkıp, sorgulanmaktan onları kurtaran bir can simidi işlevi gören Hurşit Külter vakası FETÖ’nün mü, PKK’nın mı bir PR faaliyetiydi? Yoksa her ikisinin de mi?

Hurşit Külter vakası içinde devletin 9 net açıklamasına rağmen şaibeli bir twitter hesabı ve örgüt ajansının şaibeli haberlerine inanıp büyük laflar edenler oturup özür dileyecek mi? Annelere bile yalan söyleyebilen PKK’nın bu kullanışlı aptallığını sorgulayacaklar mı? 

Mevcut kayıp ve faili meçhul listelerinde daha kaç Hurşit Külter ve Aysel Malkoç vakası var?

Bir gün devlete sorulduğu gibi PKK’ya da fail-i meçhuller ve kayıplarla ilgili neler bildiği sorulacak mı?

Bütün bunları okuduktan sonra rezil olan sadece Hurşit Külter mi?

<<Rezil Olan Hurşit Külter mi? (1)


Yıldıray Oğur, 17.10.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Yıldıray Oğur Belgeselleri
Yıldıray Oğur Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Yıldıray Oğur Beyefendi'den yazılarının yayını için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 05.07.2015


Yazının ilk yayınladığı yer: Türkiye Gazetesi

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yildiray-ogur/593667.aspx

Seçkin Deniz Twitter Akışı