"Bu hekat ölümü, ölümleri kutlayan değil yaşamayı ve yaşatmayı seçenlerin hekatıdır. Bu hekat bir dirilişin sessiz çağıltısıdır."
Bölüm Beş
-3-
Yunus "elfün elfi elfün" sözcüklerini söyleyip sustu. Karşı telefondan tuşlara dokunma sesleri çalındı kulağına. Sonra bayan mekanik bir sesle:
"Nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu.
"Acil temizlik elemanı ihtiyacım var. Nihai temizlik. Mafya tipi hesaplaşma. Samatya Bulvarı 54. Sokak. Eşkâli veriyorum; erkek, 30 yaşlarında, 1,90 boy, 80 kilo ağırlık, deri ceket, kot pantolon, spor ayakkabı, uzun saçlı. Temizlikçi 15 dakikadan önce orada olmalı, bu temizlikte süre çok çok önemli. On beş dakikayı geçmemeli!"
“Anlaşıldı..” dedi kadın. Sustu.
Telefondan yine tuşlara dokunma sesi geldi.
"Gecikme olmayacak. Verilen adreste her zaman hazır bir ekibimiz varmış.. hemen her gün oradalar. Şuan ekip emri aldı, hazır bekliyor " dedi telefondaki ses, “İçiniz rahat olsun!” Telefonu kapattı.
Mesai bitmesine rağmen Yunus Alkış hala bürosundaydı ve oldukça tedirgindi. İşler sarpa sarıyor gibiydi. Tankut ne kadar biliyordu acaba? O da susturulmalı mıydı? Bunların peş peşe olması hiç iyi olmayacaktı. Sessizce halletmek en isiydi. Bir zamanlar hep sessizce olurdu. Ve onlar artık çok geride kalmıştı.
"Demek açıktan savaş böyle gürültülü oluyormuş" diye geçirdi içinden. "Gerçi bir bakıma iyi oluyor.. daha şiddetli savaşlar için bir tür tatbikat gibi oluyor, tecrübe kazanıyoruz.. Hoca efendi sürekli ikaz etmez miydi 'bu sükûnet günlerinde her biriniz en şedit cenkler tahayyül edin, zihninizi en olmadık durumlarda bir çıkış yolu için hazırlayın, belki öyle bir zaman gelecek ki gözünüzü kırpmadan en yakınınıza, babanıza, ananıza öz evladınıza hatta -hattadan sonra nasıl da gözyaşlarına boğulurdu hoca efendi, gözyaşlarına boğulurdu çünkü Tanrı yolundan sapmış olmayı gerektiren bir durumda olunacaktı, elbet bu imkânsız bir şeydi tanrı tarafından seçilmiş olan biri mutlak surette korunurdu, hocaefendi de korunuyordu elbet. Hem durumun ciddiyeti anlaşılsın diye hem de aşırı tevazu sahibi oluşundan hatta ben bile olsam diyordu- evet hatta belki gün gelecek davamızın bekası için benim alnıma bir kurşun sıkmanız gerekecek, bunu gözünüzü kırpmadan yapabilmelisiniz, hiç bir duygu aklınızın önüne geçmemeli. Şedit zamanlarda çıkacak gürültüden de çekinmeyin!"
Bundan daha şedit zaman olur mu ki? Öyle ise çekinmeyecekti. Gerekirse Tankut da temizlenirdi. Önce ne bildiğini bilmek gerekecekti elbet, hem belki böyle birini yanlarına çekerek güçlerine güç bile katarlardı.
PC’den eleman dosyaların açtı. Tankut’un dosyasını buldu. Mükemmel bir özgeçmiş. Her şeyi ile mükemmel. Olayları çözmede, atışta, karşı tarafı şaşırtmada.. pah.. kimler neler söylememiş ki adam hakkında. “İşte tarikatta olması gerekenlerden biri bu adam!” diye düşündü.
Cemal Çalık, 24.10.2016, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Kumpas, Roman