"Neden bu tuzaklara her fırsatta düşüyoruz? Cevabı çok basit. Çünkü bizim mahallede veya genelde doğu toplumlarında kendi durum ve pozisyonu üzerinden değil rakibin zaafları, yanlışları üzerinden konuşmak daha cazip olagelmiştir hep."
Neden böyle bir giriş yaptım. Aslında bambaşka şeyler yazmak istiyordu canım. Romantik solumsuların yaşayan, pardon daha düne kadar nefes almakta olan, son efsanesi olan Fidel Castro, dünya değiştirdikte bizim ülkemizde gezegenin geri kalan hiçbir yerinde görülmeyen bir Fidel Castro geyiği baş gösterdi. Komünist Fidel Castro, Atatürk’ü övdüğü için onu Atatürk’e kardeş kılan insanlarla, ateist Fidel Castro’yu “anti kapitalist Müslüman” kabûl ederek “tek başıma da olsam cenaze namazını kılacağım” diyen İhsanlar yarışır oldu!
Bizim muhafazakâr mahalle yani Ak Parti çizgisine yakın medyanın sosyal ve asosyal, pardon ulusal medyadaki temsilcilerinin hemen hepsi Fidel Castro’ya her zamanki gibi “karşı mahallenin bakışına yan bakış” olarak ifade ettiğim değişmez ölçüsü üzerinden bakarak kısaca “geberdi gitti” veciz değerlendirmesiyle özetlenebilecek bir tepki geliştirdi. İç ve dış siyasetin zehirli havasına aşırı dozda muhatap olmanın, kapılmanın kaçınılmaz sonucu olarak öyle bir mahallemiz oluştu ki; yanan ağacı ve ormanı bile kime ait olduğuna göre “oh olsun! daha beter olsun!” larla tefsir ve tevil edecek duruma geldik maalesef…