"Anastasiadis’in kimlerle İsviçre’deki Mont Pelerin görüşmesine gideceği, ekibinde kimlerin olacağı yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladı. Rum tarafında ne kadar Kıbrıs Rum Kilisesinin güvendiği siyasi ve bürokrat varsa, hangi partiyi desteklediklerine bakılmaksızın ekipte yer alıyor."
Anastasiadis’in kimlerle İsviçre’deki Mont Pelerin görüşmesine gideceği, ekibinde kimlerin olacağı yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladı. Rum tarafında ne kadar Kıbrıs Rum Kilisesinin güvendiği siyasi ve bürokrat varsa, hangi partiyi desteklediklerine bakılmaksızın ekipte yer alıyor.
Anastasiadis’in danışmanları ve müzakere heyeti üyeleri Polis Poliviu ve Kipros Hrisostomidis, Müzakereci’nin destek grubu başkanı Panayotis Dimitriu, üyeleri Nikos Kleanthus ve Tumazos Çelebis, Başsavcılık adına Nikos Kiriaku, Mülkiyet Çalışma Grubu Başkanı Erato Kozaku Markulli ve Tapu yetkilisi Andreas Haciraftis.
Hangisinin kim olduğunu, neye inandığını söyleyeyim ki. Markulli’nin babası, 1963-74 ,döneminde Limasol’un EOKA Başkanı. Bayan Markulli d.plomatik görevi süresince Türklerin elini sıkmamakla ünlü. Batılı diplomatların kendisine taktığı lakap da çok ilginç “Kara Cira”. (Cira Rumcada –kadın- demektir).
Kleanthus Larnakalı ve aşırının da aşırısı sağcı, Hrisostomidis, Kıbrıslı Türkler seslenerek “Ya Güney Kıbrıs’ta oturursun ve azınlık haklarına sahip olarak yaşarsın, ya da Güney’de bıraktığın mallarına sahip olamazsın” diyebilecek kadar fanatik Helen milliyetçisi. (5 Mayıs 2005).
Buna ilaveten de “Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni daha fazla gecikmeden tanıması gerekir. Süngü minare AB'ye giremez” (4 Ağustos 2005) diyecek kadar da patavatsız ve kendini sözü dinlenmesi gereken adamdan sayan birisi.
Anastasiadis’in başkanlığındaki Rum ekibinin Mon Pelerin’de ardışıklı üç stratejisi var:
Birincisi, Akıncı ve ekibinin, “5’li Konferansın saati, günü, tarihi ve yeri belirlenmedikçe İsviçre’de Toprak konusunu tartışmayız” koşulunu kırmak,
İkincisi, konuyu toprak konusuna getirip, bağlayıcı olmayacağı iddiasıyla, hangi köylerin ve yerlerin verileceğinin dile getirilmesini sağlamak,
Üçüncüsü, Türk tarafının 5’li Konferans talebini reddetmek veya da ucu hale getirerek savuşturmak ve belirsizliğe sokmak.
Rumlar bu tür siyaset oyunlarını eskiden beri uygulamaktalar. Bunun en sonuncusu 2004 yılında masaya konan ve Referandum ile oylanan Annan Planı ve ondan bir evvelki de 1992 yılında masaya konan Gali Fikirler dizisiydi.
Türkler tarafından kabul edilmeği halde, müzakere süreci içinde başımıza kalan “Toprak da yüzde 29+” kavramı, 1992 yılında New York’ta BM Genel Sekreteri Butro Butros Gali başkanlığında yapılan ve adı da “Gali Fikirler Dizisi” olan müzakerenin kazığıdır.
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla 18 Haziran 1992'de New York'ta başlayan görüşmede, BM Genel Sekreteri Gali bu turda kendi adıyla anılan bir Harita sundu. Bu haritaya göre Türk tarafına %28.2 oranında bir toprak bırakılmakta, Maraş ve Güzelyurt dahil 37 Türk köyü Rumlara verilmekte, Karpaz'da da bir Rum kantonunun oluşturulmaktaydı. Buna ilaveten de on binlerce Rum'un Kuzey'e dönmesi öngörülüyordu.
15 Temmuz 1992'de başlayan 2.turda ise BM Genel Sekreteri, kapsamlı bir çözüm planı olan "Gali Fikirler Dizisini" (Set of Ideas on an Overall Framework Agreement on Cyprus) diye anılan çözüm planını sundu (www.kktcb.org/upload/pdf/5795.pdf).
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş bu planın 91 maddesini kabul ederek, diğerlerini müzakere etmek istedi. Harita konusunda ise, ancak bir paket anlaşma çerçevesinde toprakta % 29(+) oranına inebileceğini açıkladı.
Gali Fikirler Dizisini ve haritayı dönemin Rum lideri Yorgo Vailiu, Rum Ulusal Konseyi’nin baskısı ile reddetti. Her hangi bir paket anlaşma çerçevesi çizilmedi, olmadı ve imzalanmadı ama “Türkler yüzde 29+ toprak düzenlemesini kabul etti” kavramına Rumlar 4 elle sarıldılar ve o günden sonra her toplantıda bu oran masada önümüze kondu.
Akıncı ve ekibi, Mont Pelerin’de yapılacak toplantıda böylesi bir tuzağa tekrardan düşmemeli, 5’li Görüşme saati, yeri, tarihi ve gündemi kesin olarak belirlenmeden asla “Toprak” konusuna değinmemelidir. Geçmişte içine düşülen tuzak bir ders olarak önümüzde durmaktadır.
Ata Atun, 04.11.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, KKTC Stratejileri