"Zizek'e göre bu ahlaktan yoksun -etik- kör bir kendiliğindenlikle sadece bir görev olarak iyilik yapan, duygudan uzak, soğuk ve katı bir etik olarak tam da onun her zaman durduğu yeri işaret ediyor. Zizek' e göre bütün iğrenç yakınlıklardan uzak duran canavar gibi bir etiktir bu. Duygusal içeriği boşaltılmış bu etik, kapı dışarı ettiği duygunun yerine soğuk, katı ve bir o kadar da devrimci bir tutkuya yerleştirmiştir."
Kitap Günlüğü(*)
Paralaks: Kanaatimce Slavoj Zizek'in perspektif kaydırma yolu ile yeniden bakmak derken, bir bakıma kendi tarifinin daha iyi anlaşılması için ilk elde bir giriş olarak yapmış olduğu temel tarifin en içine -derinine- yerleştirdiği bir uzaklık -ıraklık- yarıklık, yarılma olarak tarif edilmeli.
Bu bakımdan nesnel gerçekliğin ya da bir nesneye ait gerçekliğin -giderek o nesneye dair hakikatin- onu gözlemleyenin durduğu yere -perspektifine- göre değişebileceğini öne süren Zizek; aynı zamanda paralaksın sadece bu anlama gelmeyeceği -gerçekliğe dair bu farkın- gözlenen, izlenen nesnenin kendi içinde -kendiliğinde- olan daha derin bir fark -kendiliğinde olan bir fark- olarak tarif ederken de asıl önemli olanın bu kendiliğinden kaynaklanan fark olduğuna dikkat çekiyor.
385 sayfa boyunca elbette H.James'ten ve onun yazısındaki etik eylemden, antisemitizme, hatta buradan anti- antisemitizme, Lenin'e, Benjamin'e, Lacan'a ve Hegel' e kadar oldukça renkli bir söylem dahilinde bir açma ve açtığı şeyi aynı yerde kapatarak başka bir yerden -perspektiften- yeniden açarak ve yeniden kapatarak ve biteviye yeniden açarak ve yeniden kapatarak büyük ölçüde de görme, anlama ve yorumlama bakımından bir yarık, yarılma anlamına gelen paralaksın bir metin içindeki yarılma biçimine örnek olacak bir uzun yazıya girişmiş.
Bununla beraber paralaks'ın bu derinlik çağrısını Zizek'in, kitabın Türkçe baskısına yazdığı önsözde Agota Kristof'un Yapı Kredi Yayınlarından Ayşe Kurşunlu çevirisi olarak çıkan üçleme romanından -Büyük Defter, Kanıt, Üçüncü Yalan- yola çıkarak tarif ettiği ahlaktan yoksun -etik- bağlamında okumak ve bir daha düşünmek gerekiyor.
Zizek'e göre bu ahlaktan yoksun -etik- kör bir kendiliğindenlikle sadece bir görev olarak iyilik yapan, duygudan uzak, soğuk ve katı bir etik olarak tam da onun her zaman durduğu yeri işaret ediyor. Zizek' e göre bütün iğrenç yakınlıklardan uzak duran canavar gibi bir etiktir bu. Duygusal içeriği boşaltılmış bu etik, kapı dışarı ettiği duygunun yerine soğuk, katı ve bir o kadar da devrimci bir tutkuya yerleştirmiştir.
Belkide bu yüzden bu katı ve soğuk tutku ile konuştuğu, yazdığı için sözgelimi ülkemizde ne idüğü belirsiz bir tepkiyle ortaya çıkan ahlaktan yoksun 'gezi' boşalmasını bir devrim olarak görmüştür Zizek ve böyle görmekle kalmayıp tıpkı aynı aceleyle kursaklarında kalmış bir devrime çanak tutarcasına gecenin bir vakti ortaya çıkan N. Chomsky gibi 'I am chapulling' diyecek kadar aceleci, soğuk ve katı bir devrimci tutkuyu da orta yere dökmüş, akabinde kendisine yönelen eleştiriler karşısında da 'Özellikle Türkiyedeki bilgi kaynaklarının kendisini yanılttığını, ilk eldeki tavrının bu yüzden oldukça sert olduğunu...' söylemiş ama eklemeden de duramamıştı; 'Yine de söylemem gerekiyor; ben bir muhalifim ve iktidar nerede olursa olsun bütünüyle haklı olsa da ben muhalefetin yanında yer alırım...'
Öte yandan - özellikle bir Sabri Gürses çevirisi oluşuyla da ayrı bir özellik taşıyan - Zizek'in üzerinde gezip dolaştığı temeli ele vermek bakımından da çokça önemli bulduğum Paralaks başlıklı kitap için hem kendime hem de okura bir başka not daha düşmek istiyorum;
Zizek bu kitabında da tıpkı Metis Yayınlarından - yine oldukça emek verilmiş bir Erkan Ünal çevirisi olarak çıkan 'Ahir Zamanlarda Yaşamak'ta belirlediği çağımıza özel dört temel mesele- ekolojik kriz, ekonomik dengesizlikler, biyogenetik devrimin sonuçları ve toplumsal bölünmeler üzerinden konuştuğu gibi, paralaksı da üç ana başlık altında - temel paralaks (ontolojik fark), bilimsel paralaks ve politik paralaks - ele alarak en azından bu yarıkların farkında olması gereken son 200 yılın belirleyicisi konumundaki kuntlaşmış batı kanonuna yönelik ciddi bir eleştiriye ulaşmış.
Bize göre- en azından bana göre epeyce 'ahlaksız' bir eleştiri de olsa böyle bir yanı da var bu kitabın. Üstelik bir de Zizek'i kendi kendine kaydırdığı şaşırtıcı perspektifinden hem de kendi perspektifimizi de kaydırarak okumak var çünkü. Nihayetinde okuduğumuz şey üç boyutlu bir paralakstır yani.
Şahin Torun, 05.11.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu
Şahin Torun Yazıları
Takip et: @torunsahin
Şahin Torun Yazıları
Takip et: @torunsahin
(*) Kıymetli okur, aziz dost. Kimi eski ve uzun zamanlara dayalı, kimi yeni okumalardan yola çıkan bu satırlarla belki çokça söz tüketerek sizlere güzel kitaplardan -özellikle de bu kitaplardan bende kalanlardan- ve okurken dal budak sarmış biçimdeki öteki okumalarla yeniden öğrendiklerimden söz etmek üzere bu aydan itibaren Ayraç Kitap Tahlili ve Eleştiri Dergisi ile Sonsuz Ark’ın sayfalarında bu köşede olacağım. Kimi zaman uzun kimi zaman kısa yazılar olacak bu köşede. İster uzatarak söylemiş olayım isterse kısadan konuşayım, yazayım, inşallah hep bir kitabın içinde, bir kitapla beraber olacağım. Vesselam... (31 Ekim 2016)
Sonsuz Ark'ın Notu: Şahin Torun Beyefendi'nin çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 18.06.2016
İlk yayınlandığı yer: Ayraç Dergi