30 Kasım 2016 Çarşamba

SA3700/KY25-NO76: Fidel Castro Yazısı ve Diken'in En Zehirli İğnesi

"Neden bu tuzaklara her fırsatta düşüyoruz? Cevabı çok basit. Çünkü bizim mahallede veya genelde doğu toplumlarında kendi durum ve pozisyonu üzerinden değil rakibin zaafları, yanlışları üzerinden konuşmak daha cazip olagelmiştir hep." 


Neden böyle bir giriş yaptım. Aslında bambaşka şeyler yazmak istiyordu canım. Romantik solumsuların yaşayan, pardon daha düne kadar nefes almakta olan, son efsanesi olan Fidel Castro, dünya değiştirdikte bizim ülkemizde gezegenin geri kalan hiçbir yerinde görülmeyen bir Fidel Castro geyiği baş gösterdi. Komünist Fidel Castro, Atatürk’ü övdüğü için onu Atatürk’e kardeş kılan insanlarla, ateist Fidel Castro’yu “anti kapitalist Müslüman” kabûl ederek “tek başıma da olsam cenaze namazını kılacağım” diyen İhsanlar yarışır oldu!

Bizim muhafazakâr mahalle yani Ak Parti çizgisine yakın medyanın sosyal ve asosyal, pardon ulusal medyadaki temsilcilerinin hemen hepsi Fidel Castro’ya her zamanki gibi “karşı mahallenin bakışına yan bakış” olarak ifade ettiğim değişmez ölçüsü üzerinden bakarak kısaca “geberdi gitti” veciz değerlendirmesiyle özetlenebilecek bir tepki geliştirdi. İç ve dış siyasetin zehirli havasına aşırı dozda muhatap olmanın, kapılmanın kaçınılmaz sonucu olarak öyle bir mahallemiz oluştu ki; yanan ağacı ve ormanı bile kime ait olduğuna göre “oh olsun! daha beter olsun!” larla tefsir ve tevil edecek duruma geldik maalesef…

“Fidel Castro bize ne yaptı? Nerde ne zaman tavuğumuza kışt dedi?” diye düşünmeden, Allah yarattı bile demeden saldırmayı yeğledik kolayca. Adamcağızın komünistlikten yola çıkarak zamanla devlet kapitalistliğinde karar kılsa bile bir zamanlar Amerika’nın başını ağrıtabildiği için bile az buçuk değer görmesi gerektiğini düşünenlerdenim şahsen. Zamanla tıpkı bizim burun komşumuz İran gibi Amerika ile samanlık zinası tarzı ilişkiler geliştirdiğini de görmeyiverin efendim!

İşte bu insaf ve izandan ve dolayısıyla vicdandan yoksun tepkiselliğimiz bizi öyle bir hâle getirdi ki; sırf Fidel Amcamın eksik ve gediklerini, yamukluklarını görmeden, ona “mal bulmuş magribi gibi” sarılan, sahip çıkan Fidel Castro’ya hayran olan karşı mahallenin ergen romantik bilumum solumsularına çakıyor sandığımız için ama aslında esas gayesi subliminal ve bittabi sofistike bir şekilde bize ince ince yürümek olanları bile göremez olduk. 

Neymiş “Adamı hiç sevmezmişiz, ama bu sefer çok doğru söylemiş” miş miş miş… Bakalım bakalım bahsi geçen müptezel aslında kime geçirmiş zehirli dikenlerini…

Başlıyoruz:

“Biz Erdoğan’ı niçin eleştiriyoruz? Demokrasiyi yok ettiği, özgürlükleri askıya aldığı, ifade özgürlüğünü kısıtladığı, bağımsız medyayı, bağımsız yargıyı ortadan kaldırdığı, dış politikada aklı selimi bir tarafa bırakıp Dünya ile ilişkileri kesmeye çalıştığı için eleştirmiyor muyuz? ”

“Bütün bunları yaptığı için kimileri Erdoğan’a diktatör demiyor mu? ”

“Erdoğan’ın yaptığı neyi Castro geçmişte yapmadı?”

“Türkiye’de demokrasi yok ediliyor diye Erdoğan’a kızıyor, eleştiriyoruz.”

“Erdoğan damadını bakan yapınca bu hareketi yakışıksız, sakil bulduk.”

Yukarıdaki diken içindeki pardon tırnak içindeki satırlar Levent Gültekin'e ait. Bu satırların doğru olduğu ön kabulü üzerinden yürüyerek eleştiri sınırlarını aşan bu sözleri galat-ı meşhur olarak kabul ettirip esasen ve de zaten 'nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça' hatta haince laikçi, muhalif mahallenin çelişkilerini anlatmaya çalışmış güya. 

O mahallenin nesi düzgün ki Fidel Castro hakkında doğru üzre olsunlar? Artık çelişkileri, ahmaklıkları, müptezelliği her konuda tescillenmiş olan ve tel tel dökülen bu laik, güya solcu ve sosyalist, kendine demokrat, çağdaşlığı kendinden menkul bir güruhu eleştirmek için Erdoğan’a yapılan eleştirilerin -ki bize göre büyük çoğunluğu eleştiriden çok peşin hüküm ve hakaret kapsamına girmektedir- haklı olduğunu tekraren vurgulamış, pekiştirmiş oluyor. Levent Gültekin Türk medyasında en zehirli dile sahip olan biridir; bizim mahallenin jargonlarını kullanarak, bizim mahalleden çıktığı için güya özeleştiri yapıyormuş gibi görünüp çaktırmadan bizimkilere kendi dediklerini zımnen onaylatarak aslında karşı tarafın bir taraflarını okkalamasından gelmektedir.

Buradaki incelik anlatmaya çalıştığım gibi güya Castro hayranlarına çakıyormuş gibi yaparak aslında bize giydirmiş olmasından kaynaklanıyor. Biri  başka birine çakacak diye canımızdan et koparılıyor ama biz birilerinin tenakuzunu/çelişkisini gösteriliyor diye farkına bile varamıyoruz işin acı tarafı. 

Yukarıda tırnak içinde alıntılamış olduğum ifadeleri “farz edelim” veya “velev ki” lerle yazmış olsaydı iyi niyetli ve dürüst bir insan olabilirdi ancak ve de biz bu yazıya müşteri olabilirdik. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Esas çamur atacağı kişiyi hedef almıyormuş gibi yaparak “hadi o ahlaksız diye senin de mi ahlaksız olman gerekiyor?” sorusundaki gibi onun ahlaksızlığını tescillemeye çalışmaktır bu ince işçilik ürünü iş! Buradaki O’dan kimin kastedildiği umarım anlaşılmıştır. Kimse kusura bakmasın ama komşunun kızının ahlaksızlığına örnek vermek için kendi namusumuzdan vazgeçmeyeceğiz. Olaya bir de bu açıdan bakıldığında böyle bir yazının paylaşılmasının ne kadar yanlış olduğu anlaşılacaktır.

Bize ne Fidel Castro hayranlarının dayanılmaz çelişkilerinden? Zaten sosyal medyada günlerdir bu çelişkiler yüzlerce defa yazıldı, çizildi. Onların yanlışlarını ortaya koyunca ne geçecek elimize. Birilerinin kovasının delik olduğuna gülünce bizim kovamız dolacak mı? 

Bunun adına en azından “masturbasyon politik” dendiğini de ilave edelim de şu soruyu soralım kendimize. Neden bu tuzaklara her fırsatta düşüyoruz? Cevabı çok basit. Çünkü bizim mahallede veya genelde doğu toplumlarında kendi durum ve pozisyonu üzerinden değil rakibin zaafları, yanlışları üzerinden konuşmak daha cazip olagelmiştir hep. 

Ben buna “başkalarının elbisesindeki kirle kendi elbisesini temizlemeye çalışmak, kendi elbisesini temiz göstermek çabası” diyorum. Umarım haddimi aşmış ve zülfiyarlara dokunmamış olurum. Gördünüz mü sizin yüzünüzden ben de Fidel Castro yazısı yazmış oldum!



Naim Okur, 30.11.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem

Naim Okur Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı