23 Aralık 2016 Cuma

SA3781/KY52-YÖ1: Tarihin İlk Sosyal Medya Savaşı: Suriye

"Suriye düzleminde, geleneksel ve sosyal medyanın işlev ve amaç bakımından temel anlamda pek fazla farklılık taşımadığını söyleyebiliriz. Fakat bu işlevin yerine getiriliş biçimi itibariyle devrim niteliğinde bazı dönüşümler yaşandığını söyleyebiliriz. Mobil iletişim teknolojilerinin gelmiş olduğu nokta sayesinde her birey artık kendi mesajını hızlı ve düşük maliyetlerle dünyanın dikkatine sunabiliyor." 


İç savaşın meşruiyet açlığını doyurmaya yönelik kaydedilen tüm veriler, bir yandan bugün propaganda savaşının temel taşlarını oluştururken, diğer yandan gelecekte sosyal medyanın bir cilvesi olarak tarafları zor duruma da düşürme potansiyeline sahip gözüküyor.

Geleneksel medya, kitlesel iletişimdeki baskın rolünü hâlâ muhafaza ediyor olsa da; sosyal medya, iletişimin yöntemlerini kökten bir değişime tabi tutuyor. 20’nci yüzyılın ilk yarısında, radyo, gazete ve televizyonun kitleselleşmesiyle beraber, kamuoyu iletişiminin babası olarak bilinen Edward Bernays, kalabalıkların “görünmez idarecilerin” eliyle kolaylıkla yönetilebileceğini iddia ediyordu.

 Bu gücün arkasında ise, medyaların, korku, ümit, dehşet ve sevinç gibi insana has duyguları harekete geçirmekteki üstün kabiliyeti işaret edilmişti. 21’nci yüzyıla gelindiğinde ise, geleneksel medyanın görünürlülüğünün geçtiğimiz yüzyıla kıyasla arka plana itilmeye başlandığını görüyoruz. Bunda sosyal medyanın birçok üstün özelliğinin baskın bir rol oynadığı söylenebilir. 

Nitekim, Edward Bernays’ın “görünmez idareciler” tanımının altında yatan hiyerarşik yapılanma, sosyal medyada yerini paralel bir forma bırakıyor. Sosyal medyayı geleneksel medyadan bağımsız kılan en temel özellik işte tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Bu gücün etkinleştirilmesi için artık “görünmez el” toplumun eli haline geliyor. Doğal afetler, toplumsal olaylar ve insani krizler, bize bu gücün eriştiği boyutlar hakkında zaman zaman geniş gözlem imkanları sunabilmektedir. 2 yılı aşkın süredir Suriye’de devam eden iç savaş, bunun en belirgin örneklerinden biri olarak karşımızda durmaktadır. Bu bakımdan, Suriye iç savaşı, sosyal medya kanallarından an be an takip edilebilmesi özelliği sayesinde, 21’nci yüzyılın belki de ilk sosyal medya savaşı olarak anılabilir.


Geleneksel medya ve savaş


Bu savaşın özelliklerini irdelemeden önce, geleneksel medyanın modern savaşlarda nasıl bir rol takip ettiğine göz atmamız fayda sunabilir. 2. Dünya Savaşı sırasında, Amerikan hükümetinin kamuoyunun düşüncelerini resmi politikalarla eşitlemek amacıyla giriştiği çok geniş bir kampanyadan söz etmek mümkün. 


Örneğin, bu kampanyanın en önemli aktörlerinden Walt Disney, 1942’den önce yılda yaklaşık 8 bin 500 metre film üretirken, Amerikan Deniz Kuvvetleri’nden bir kalemde 274 bin metrelik film siparişi alması kampanyanın boyutlarını gözler önüne seriyor. 


Bu yapımlardan birinde, Donald Duck karakterinden vergilerin savaşın kaderi açısından ne kadar önemli olduğunu öğrenirken (The Spirit of ‘43, 1943), başka bir yapımda da, Japonlara karşı türlü kahramanlıklara tanık olunabiliyordu (Commando Duck, 1944). Empati gücü yüksek araçlarla harekete geçirilen kitlesel hisler, savaşın gidişatını teminat altına almayı hedefleyen amaçlar taşımıştır. Benzer öğelere, Suriye iç savaşında da yaygın olarak rastlayabiliyoruz.


Suriye düzleminde, geleneksel ve sosyal medyanın işlev ve amaç bakımından temel anlamda pek fazla farklılık taşımadığını söyleyebiliriz. Fakat bu işlevin yerine getiriliş biçimi itibariyle devrim niteliğinde bazı dönüşümler yaşandığını söyleyebiliriz. Mobil iletişim teknolojilerinin gelmiş olduğu nokta sayesinde her birey artık kendi mesajını hızlı ve düşük maliyetlerle dünyanın dikkatine sunabiliyor. 


Örneğin, Suriye iç savaşının en merak edilen unsurlarından Nusra Cephesi dahi bir şekilde kendi medya kanalıyla faaliyetlerini dünya kamuoyuna taşıma ihtiyacı hissedebiliyor. Bu ekosistemde sadece Halep, İdlib, Hama, Humus ve Şam gibi hatlarda yaşanan bitmek bilmez baskınlar ve kullanılan teçhizatların görüntüleri değil, Hula, Banyas ve Kuseyr gibi katliam ve bombardıman bölgelerinden gelen görüntülerle de farklı mesajlara tabi tutuluyoruz. 


O kadar ki, bunun bilincindeki üreticiler, birçok kaynağın da belirttiği gibi, muhtelif sansasyonellikteki videoların alınıp satılabildiği pazarlar dahi kurmuş durumdalar. Rejim veya muhaliflerin savaşta etkisiz hale getirdikleri kişilerde aradıkları ilk şeyin kaydedilen videolar olması da buradan kaynaklanıyor.


Bu örnekler ışığında, modern çağın hiç kuşkusuz en çıplak savaşına, en kuşatıcı yönleriyle ve daha önce hiç şahit olmadığımız ölçekte Suriye iç savaşıyla tanıklık ettiğimizi söyleyebiliriz. Peki bu büyüklükteki bir hacme erişen bu savaşın amaçları neler?


Zafer propagandası


Birinci amaç, zafer propagandası. Bu kategori tarafların moral seviyelerini kontrol etme maksadıyla yayımladıkları görüntülerden oluşuyor. Son zamanlarda Rakka’nın muhaliflerin eline geçmesi sonucunda paylaşılan videolar, rejimin kaybetmekte olduğu inancını pekiştirmek açısından buna güzel bir örnek oluşturmuştur. 


Bunun karşı propagandasına örnek olarak da, 4 Nisan’da başlayan, 19 Mayıs’tan bugüne ise tırmanarak devam eden Kuseyr Savaşı örnek gösterilebilir. Rejim güçlerinin kasabayı defalarca ele geçirdiğini ilan etmesine karşılık, muhalifler de çok sayıda video paylaşarak bu bilgilerin gerçek olmadığını göstermek istemiştir. 


Benzer şekilde, Kuseyr’de bulunan Deba Havaalanı’nın kontrolünün kimde olduğu, yüklenen bu propaganda videoları sayesinde takip edilebilmiştir. Bu alanda özellikle muhaliflerin daha etkin olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim Suriye ordusu, temel propaganda faaliyetlerini daha çok geleneksel medya üzerinden sürdürüyor. Rejime bağlı askerler ise olası casusluk ihtimallerine karşı sıkı şekilde takip ediliyor.


Şiddet propagandası


İkinci amaç, şiddet propagandası. Düşmanın acımasızlığını paranteze alarak, mücadelenin neden destek görmesi gerektiğine yönelik ahlaki pozisyonların pekiştirilmesi amacıyla yayımlanan görüntülerden oluştuğunu söyleyebiliriz. Şam, Halep ve İdlib’te rejimin kimyasal silahlara baş vurduğunu kanıtlamak amacıyla paylaşılan görüntüler, bu çerçevede ele alınabilir. 


Ve bu amaç, savaşın ilk gününden bu yana, tarafların birbirlerini yıpratmak amacıyla en sık benimsediği amaçlardan biri olarak gösterilebilir. Şiddet videoları, çoğunlukla ya etkisiz hale getirilen savaşçıların ceplerinden çıkan videoların karaborsada satılması sonucunda dünya ile buluşuyor, ya da doğrudan failler tarafından düşmanı terörize etmek amacıyla dolaşıma sokuluyor.


Algı propagandası


Üçüncü amaç, algı propagandası. İlk iki maddenin de doğrudan katkıda bulunduğu bu amaç, savaşın tarihini en başarılı şekilde kayıt altına alıp, izleyici kitlesine ulaştırmayı başaran tarafın aynı zamanda savaşın de en haklı tarafı olacağı alt metniyle benimseniyor. Her bilgi, geriye dönüp bakıldığında, karşılıklı taraflar arasında onarılması güç izler bıraktığından, belki de bu hiç bir zaman tam anlamıyla başarılamayacak bir amaç olarak karşımızda duruyor.


Gelecekte tüm bu amaçlar çerçevesinde paylaşılan muhtelif binlerce görüntü, tanıklık edilen olayların kimler tarafından, ne zaman, hangi emelle, nasıl ve hangi bilinçle işlendiğini aydınlatmamıza yardımcı olacaktır. İç savaşın meşruiyet açlığını doyurmaya yönelik kaydedilen tüm bu veriler, bir yandan bugün propaganda savaşının temel taşlarını oluştururken, diğer yandan gelecekte sosyal medyanın bir cilvesi olarak tarafları zor duruma da düşürme potansiyeline sahip gözüküyor.


Suriye iç savaşı, sosyal medya savaşlarına doğru evrilen bu süreçte ilk ve en kanlı çatışma olarak şimdiden hafızalarımızda yer edinmiş bulunuyor. Bundan sonra yöntemler ne kadar çok değişse de bu savaş ne yazık ki can almaya devam edecek.


8 Haziran 2013


Yusuf Özhan, 23.12.2016, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Algoritmik Stratejiler Dünyası

Yusuf Özhan Yazıları



Analizin alıntılandığı yer: 8 Haziran 2013

http://yusufozhan.com/tarihin-ilk-sosyal-medya-savasi-suriye/


Sonsuz Ark'ın Notu: Analizlerini bizlerle paylaşma nezaketini gösteren Yusuf Özhan Beyefendi'ye teşekkür ederiz. Seçkin Deniz, 23.12.2016



Sonsuz Ark'tan



  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı