24 Aralık 2016 Cumartesi

SA3788/AŞ75: Devlet, İblis'in Uşakları ve Bilişsel Kaos

"Devlet var oldukça adalet sağlayabilir, güvenlik duygusu gelişebilir, iş, aş ve aile ihtiyaçları giderilebilir; Devlet yoksa hiçbir şey yoktur, kaosa çalışan küresel güçlerin tek amacı da insan ırkını yok edecek bir kaosu tüm dünyaya yaymaktır."


Güçlü bir devletin yıkılmayacağını biliyorlar, kararlı ve etkili bir şekilde tüm organlarını kullanabilen bir devletin, teröre, darbeye, ekonomik saldırılara, psikososyal kışkırtmalara karşı acımasız olması gerektiğini de biliyorlar. 

Onlar 1789'dan beri yıktıkları onlarca devletin yıkıntıları arasından çekip çıkardıkları çocuk-yaşlı, kadın-erkek, çiftçi-bilge, ne olursa olsun her türlü insan leşinden ve servetinden beslenen birer iblis askeri. Onlar masum çoğunluğun derin bilgisizliğinden nasıl faydalanacaklarına dair çok geniş ve çok boyutlu bir birikime sahipler ve bugün bütün insanlığın karşısına BMGK, ABD, AB, Çin, Rusya, İran, İsrail ve bu katil devletlerin yerli uşakları olarak çıkıyorlar.

Bugün anlamaya çalışmamız gereken tek şey; bilgisizliğimizin en büyük düşmanımız olduğu gerçeğidir, çünkü hiçbir aklı başında insan kendi hayatına, çocuklarının, ailesinin, akrabalarının  hayatına ve tüm maddi varlıklarına ve vatanlarına açıkça kasteden hiçbir kişi, kurum, kuruluş ve devleti desteklemez, destekleyemez. Bu insanın doğasına aykırıdır, insanın yaşama bilincine aykırıdır. İşte onlar, İblis'in uşakları, insanın bilgisizliğinden yol alarak algılarını yönetiyorlar ve hayatları dahil her şeylerini insanların ellerinden alıyorlar. 

Bunu tamamen değiştirmemiz gerekiyor. Aksi halde bugün güçlü görünen birlikteliğimizi yakın gelecekte korumakta zorlanabiliriz.

Bilgisizliğimiz diyorum, çünkü bu kadar çok bilgisizin, sorumsuzun yaşadığı dünya bugüne dek hiç olmadı. Bugün hemen her insan çok şey bildiğini düşünüp, başkasının düşündüklerine değer vermemeye odaklanmış durumda. Bir tür bilişsel kaos bu. İblis'in uşaklarının hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak bütün devletlerde yöneticilere enforme ettiği ya da dayattığı en somut olgu da bu. 

Bunu hepimiz görüyoruz, ki herhangi bir terör olayında ya da spekülatif yaygarada karşımıza çıkan insan tipinde göze çarpan 'bilmişlik hâli', insanlık için çok büyük bir tehdit... Süzgeçler çalışmıyor, kriterler altüst edilmiş ve kanunlar caydırıcı olma özelliklerini yitirmiş durumda. Bu yalnızca Türkiye için geçerli değil, dünyanın bütün ülkelerinde durum net bir şekilde böyle.

Otorite olarak tanımlanan Devlet'ten daha farkında olduğunu düşünen ve gün geçtikçe bu düşüncesinde haklı olduğunu içten içe delillendiren bireylerin varacağı tek nokta Bilişsel Kaos'tur. Devlet'in zayıflaması ve vatandaşlarını psikolojik güven şemsiyesi altında tutamaması bu kaosun doğmasına ve derinleşerek yayılmasına yarar.

NATO ya da ABD-AB-İsrail ortaklığının eseri olan FETÖ'nün devletin tüm kurumlarını ele geçirmeye çalışma sebebi de aslında tam olarak bu. Diledikleri zaman devleti işlevsiz hale getirmek ya da diledikleri zaman devleti bir zorba araç olarak kullanmak. Sivil otoriteyi hareket edemez hale getirecek iç ve dış sabotajlarla bireylerin ve toplumun sinir uçlarını sürekli tedirgin etmek, devlete güveni ortadan kaldırmak, emniyet ve yargıya yönelik imaj bozunmasını sağlamak ve en sonunda herkesin çocuklarından oluşan Ordu'yu halkın güven aralığından çıkarmak. 

Bu durumda artık bir devlet yoktur ve bunun farkına varan bireylerin sayısı giderek artmıştır, herkes herkesten şüphelenmektedir ve Bilişsel Kaos tam olarak topluma hâkimdir, artık İblis için her şey hazırdır.

Türkiye'de yaşayan insanlar 1908 ve öncesinde yaşanan her şeyin bir imparatorluğu yok etmeye yaradığını gördüler ve 1789'dan beri dünyanın bütün ülkelerinde tıpkı basım oynanan bu şeytani oyun, Dünya'nın planlı bir şekilde devletsizliğe sürüklendiği 21.yüzyıl girişinde bütün müslüman ülkelerde, Gürcistan'da, Ukrayna'da, Brezilya'da, Arjantin'de, Meksika'da, Venezuella'da oynandığı gibi Türkiye'de de oynandı, ancak Türkiye, Bilişsel Kaos'un toplumu kasıp kavurmasına geçmiş deneyimleri ile izin vermedi, uçurumun kenarından döndü. 

Bilişsel Kaos'un 7 Haziran 2015'te sebep olacağı felaket, devlet otoritesinin tamamen ortadan kalktığı, terörün yaygınlaştığı bir felaketler ortamını doğuracaktı. Ve bunun için terör örgütleri ve siyasi partiler, dernekler ve  bazı meslek kuruluşları tarafından oluşturulan 7 Haziran Koalisyonu, kuruluş amacı için çalışırken, tam aksine bir sonuç ürettiğinin de farkında değildi. Bilgisizlikten kaynaklanan bir çıkış arayışı olarak Bilişsel Kaos'un farkına varan Türkiye insanlarının büyük çoğunluğu 7 Haziran Koalisyonu'nun mantıksız, gerekçesiz ve ilkesiz koalisyon olduğunu fark ettiler. Devletin PKK ve FETÖ tarafından eş zamanlı olarak işlevsizleştirilmesi halkın Bilişsel Kaos'un farkına varmasını hızlandırdı.

Devlet 7 Haziran sonrası oluşan belirsizliği ortadan kaldırmaya karar verdiğinde, Büyük Şeytanî Plan'ın da tam merkezinden daldığını belki bilmiyordu, ama bu yapılabilecek en akıllıca hamleydi. Devlet, pervasız bir şekilde istedikleri her yere saldıran, tedhiş ve korku salan PKK'ya karşı otoritesini kullanarak toplumun kaybetmeye başladığı güven duygusunu yeniden kazanmasını sağladı.

15 Temmuz'da NATO destekli FETÖ tetikçiliğinde yapılan askerî darbenin engellenmesi de halkın güven duygusunun bir sonucuydu. Siyaset, bürokrasi, emniyet, yargı ve nihayetinde ordunun içindeki vatanseverlerin direnişinin temelinde de bu güven duygusu vardı. Yaklaşık iki yüz yıldır devletiyle arasındaki güven bağını kaybetmiş olan halk bu bağın yeniden oluştuğunu fark ettiği anda da güçlü bir şekilde bu bağa sarıldı ve Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkılmaktan korudu. Allah, kendisini değiştirmeye karar veren bu güzel geniş toplumu desteklediğini de 15 Temmuz'u dünya tarihine geçecek bir ilk direniş olarak başarılı kılarak gösterdi.

Polisimize, askerimize, sıradan halkımıza saldırarak yine terör yoluyla Devlet otoritesini sarsmaya çalışan Şeytani aklın bu yönteminin samimi ve masum olan herkes artık farkında. Bilişsel Kaos bir süreliğine Türkiye topraklarına uğramayacak artık, ancak bugünlerin ders kitaplarına korkusuzca anlatılacak birer tarih, edebiyat, psikoloji, sosyoloji ,siyaset bilimi, matematik uygulamaları metni olarak geçmesinde fayda var.

Türkiye Tarihi artık İblis'in kurumsal  yerel ve küresel uşaklarını da anlatan somut örneklerle dolu bir tarih olarak yeni nesillere anlatılmalıdır ve 'Bilinçli Bir Toplum'un yeniden inşâsı dikkatle tasarlanmalıdır. Hamaset edebiyatının yüz yıldır bu ülkeye bir tek mermi ya da nükleer füze kazandırmadığı açık bir şekilde ortada iken aynı hatalar tekrarlanmamalıdır.

Devlet var oldukça adalet sağlayabilir, güvenlik duygusu gelişebilir, iş, aş ve aile ihtiyaçları giderilebilir; Devlet yoksa hiçbir şey yoktur, kaosa çalışan küresel güçlerin tek amacı da insan ırkını yok edecek bir kaosu tüm dünyaya yaymaktır.

Lütfen unutmayalım, dinimizden ve  atalarımızdan öğrendiğimiz gibi güç-kuvvet birlikten doğar.



Arif Şahin, 24.12.2016, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 75





Seçkin Deniz Twitter Akışı