"Devlet var oldukça adalet sağlayabilir, güvenlik duygusu gelişebilir, iş, aş ve aile ihtiyaçları giderilebilir; Devlet yoksa hiçbir şey yoktur, kaosa çalışan küresel güçlerin tek amacı da insan ırkını yok edecek bir kaosu tüm dünyaya yaymaktır."
Güçlü
bir devletin yıkılmayacağını biliyorlar, kararlı ve etkili bir şekilde tüm
organlarını kullanabilen bir devletin, teröre, darbeye, ekonomik saldırılara,
psikososyal kışkırtmalara karşı acımasız olması gerektiğini de biliyorlar.
Onlar 1789'dan beri yıktıkları onlarca devletin yıkıntıları arasından çekip
çıkardıkları çocuk-yaşlı, kadın-erkek, çiftçi-bilge, ne olursa olsun her türlü
insan leşinden ve servetinden beslenen birer iblis askeri. Onlar masum
çoğunluğun derin bilgisizliğinden nasıl faydalanacaklarına dair çok geniş ve
çok boyutlu bir birikime sahipler ve bugün bütün insanlığın karşısına BMGK,
ABD, AB, Çin, Rusya, İran, İsrail ve bu katil devletlerin yerli uşakları olarak
çıkıyorlar.
Bugün
anlamaya çalışmamız gereken tek şey; bilgisizliğimizin en büyük düşmanımız
olduğu gerçeğidir, çünkü hiçbir aklı başında insan kendi hayatına,
çocuklarının, ailesinin, akrabalarının
hayatına ve tüm maddi varlıklarına ve vatanlarına açıkça kasteden hiçbir
kişi, kurum, kuruluş ve devleti desteklemez, destekleyemez. Bu insanın doğasına
aykırıdır, insanın yaşama bilincine aykırıdır. İşte onlar, İblis'in uşakları,
insanın bilgisizliğinden yol alarak algılarını yönetiyorlar ve hayatları dahil
her şeylerini insanların ellerinden alıyorlar.
Bunu tamamen değiştirmemiz
gerekiyor. Aksi halde bugün güçlü görünen birlikteliğimizi yakın gelecekte
korumakta zorlanabiliriz.
Bilgisizliğimiz
diyorum, çünkü bu kadar çok bilgisizin, sorumsuzun yaşadığı dünya bugüne dek
hiç olmadı. Bugün hemen her insan çok şey bildiğini düşünüp, başkasının
düşündüklerine değer vermemeye odaklanmış durumda. Bir tür bilişsel kaos bu.
İblis'in uşaklarının hem bireysel olarak hem de toplumsal olarak bütün
devletlerde yöneticilere enforme ettiği ya da dayattığı en somut olgu da bu.
Bunu hepimiz görüyoruz, ki herhangi bir terör olayında ya da spekülatif
yaygarada karşımıza çıkan insan tipinde göze çarpan 'bilmişlik hâli', insanlık
için çok büyük bir tehdit... Süzgeçler çalışmıyor, kriterler altüst edilmiş ve
kanunlar caydırıcı olma özelliklerini yitirmiş durumda. Bu yalnızca Türkiye
için geçerli değil, dünyanın bütün ülkelerinde durum net bir şekilde böyle.
Otorite
olarak tanımlanan Devlet'ten daha farkında olduğunu düşünen ve gün geçtikçe bu
düşüncesinde haklı olduğunu içten içe delillendiren bireylerin varacağı tek
nokta Bilişsel Kaos'tur. Devlet'in zayıflaması ve vatandaşlarını psikolojik
güven şemsiyesi altında tutamaması bu kaosun doğmasına ve derinleşerek
yayılmasına yarar.
NATO ya
da ABD-AB-İsrail ortaklığının eseri olan FETÖ'nün devletin tüm kurumlarını ele geçirmeye
çalışma sebebi de aslında tam olarak bu. Diledikleri zaman devleti işlevsiz
hale getirmek ya da diledikleri zaman devleti bir zorba araç olarak kullanmak. Sivil otoriteyi hareket edemez hale getirecek iç ve dış sabotajlarla bireylerin
ve toplumun sinir uçlarını sürekli tedirgin etmek, devlete güveni ortadan
kaldırmak, emniyet ve yargıya yönelik imaj bozunmasını sağlamak ve en sonunda
herkesin çocuklarından oluşan Ordu'yu halkın güven aralığından çıkarmak.
Bu
durumda artık bir devlet yoktur ve bunun farkına varan bireylerin sayısı
giderek artmıştır, herkes herkesten şüphelenmektedir ve Bilişsel Kaos tam
olarak topluma hâkimdir, artık İblis için her şey hazırdır.
Türkiye'de
yaşayan insanlar 1908 ve öncesinde yaşanan her şeyin bir imparatorluğu yok
etmeye yaradığını gördüler ve 1789'dan beri dünyanın bütün ülkelerinde tıpkı
basım oynanan bu şeytani oyun, Dünya'nın planlı bir şekilde devletsizliğe
sürüklendiği 21.yüzyıl girişinde bütün müslüman ülkelerde, Gürcistan'da,
Ukrayna'da, Brezilya'da, Arjantin'de, Meksika'da, Venezuella'da oynandığı gibi
Türkiye'de de oynandı, ancak Türkiye, Bilişsel Kaos'un toplumu kasıp
kavurmasına geçmiş deneyimleri ile izin vermedi, uçurumun kenarından döndü.
Bilişsel Kaos'un 7 Haziran 2015'te sebep olacağı felaket, devlet otoritesinin
tamamen ortadan kalktığı, terörün yaygınlaştığı bir felaketler ortamını doğuracaktı.
Ve bunun için terör örgütleri ve siyasi partiler, dernekler ve bazı meslek kuruluşları tarafından
oluşturulan 7 Haziran Koalisyonu, kuruluş amacı için çalışırken, tam aksine bir
sonuç ürettiğinin de farkında değildi. Bilgisizlikten kaynaklanan bir çıkış
arayışı olarak Bilişsel Kaos'un farkına varan Türkiye insanlarının büyük
çoğunluğu 7 Haziran Koalisyonu'nun mantıksız, gerekçesiz ve ilkesiz koalisyon
olduğunu fark ettiler. Devletin PKK ve FETÖ tarafından eş zamanlı olarak işlevsizleştirilmesi
halkın Bilişsel Kaos'un farkına varmasını hızlandırdı.
Devlet 7
Haziran sonrası oluşan belirsizliği ortadan kaldırmaya karar verdiğinde, Büyük
Şeytanî Plan'ın da tam merkezinden daldığını belki bilmiyordu, ama bu
yapılabilecek en akıllıca hamleydi. Devlet, pervasız bir şekilde istedikleri
her yere saldıran, tedhiş ve korku salan PKK'ya karşı otoritesini kullanarak
toplumun kaybetmeye başladığı güven duygusunu yeniden kazanmasını sağladı.
15 Temmuz'da
NATO destekli FETÖ tetikçiliğinde yapılan askerî darbenin engellenmesi de halkın
güven duygusunun bir sonucuydu. Siyaset, bürokrasi, emniyet, yargı ve nihayetinde
ordunun içindeki vatanseverlerin direnişinin temelinde de bu güven duygusu
vardı. Yaklaşık iki yüz yıldır devletiyle arasındaki güven bağını kaybetmiş
olan halk bu bağın yeniden oluştuğunu fark ettiği anda da güçlü bir şekilde bu
bağa sarıldı ve Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkılmaktan korudu. Allah, kendisini
değiştirmeye karar veren bu güzel geniş toplumu desteklediğini de 15 Temmuz'u dünya
tarihine geçecek bir ilk direniş olarak başarılı kılarak gösterdi.
Polisimize,
askerimize, sıradan halkımıza saldırarak yine terör yoluyla Devlet otoritesini
sarsmaya çalışan Şeytani aklın bu yönteminin samimi ve masum olan herkes artık
farkında. Bilişsel Kaos bir süreliğine Türkiye topraklarına uğramayacak artık,
ancak bugünlerin ders kitaplarına korkusuzca anlatılacak birer tarih, edebiyat,
psikoloji, sosyoloji ,siyaset bilimi, matematik uygulamaları metni olarak
geçmesinde fayda var.
Türkiye
Tarihi artık İblis'in kurumsal yerel ve
küresel uşaklarını da anlatan somut örneklerle dolu bir tarih olarak yeni
nesillere anlatılmalıdır ve 'Bilinçli Bir Toplum'un yeniden inşâsı dikkatle tasarlanmalıdır.
Hamaset edebiyatının yüz yıldır bu ülkeye bir tek mermi ya da nükleer füze
kazandırmadığı açık bir şekilde ortada iken aynı hatalar tekrarlanmamalıdır.
Devlet
var oldukça adalet sağlayabilir, güvenlik duygusu gelişebilir, iş, aş ve aile
ihtiyaçları giderilebilir; Devlet yoksa hiçbir şey yoktur, kaosa çalışan
küresel güçlerin tek amacı da insan ırkını yok edecek bir kaosu tüm dünyaya
yaymaktır.
Lütfen
unutmayalım, dinimizden ve atalarımızdan
öğrendiğimiz gibi güç-kuvvet birlikten doğar.
Arif Şahin, 24.12.2016, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 75