"Facebook tarafından sağlanan en güncel verilere baktığımızda, Türkiye’nin demokratik ölçekte birçok gelişmiş ülkeden çok daha az veri talebinde bulunduğunu görüyoruz."
Malumunuz yıllardır sürekli dile getirilen, batı bize düşman mı ya da batı ve batıya ait kurumlar Türkiye hakkında manipülasyonlar yaparak ikiyüzlü mü davranıyor, gibi soruları hem siyasette hem de toplumsal ölçekte görebilmek mümkün. Özellikle, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası artan terör saldırılarını dikkate alığımızda batının Türkiye’ye düşman olup olmadığına dair çok çeşitli argümanlar görebilirsiniz.
Hafta sonu batı orijinli bir medya kuruluşu ve yine insan hakları kuruluşunun üst düzey yöneticisinin sosyal medya paylaşımını irdeleyerek yukarıdaki sorulara cevap bulmaya çalışacağım.
Dünyanın önde gelen haber ajanslarından Reuters, 24 Aralık Cumartesi günü kendi sitesinden ve sosyal medya hesaplarından “Türkiye’nin 10.000 sosyal medya kullanıcısını incelediğini” duyurdu. Bu haber hızlı bir şekilde tüm dünyada ve sosyal medya hesaplarında yayıldı. Haberin devamında, İçişleri Bakanlığına dayandırılarak bu sosyal medya kullanıcılarının teröre destek vermelerinden dolayı incelendiği ve bu uygulamanın da insan hakları örgütleri ile batılı müttefikleri harekete geçirdiği söyleniyordu.
Haberin içeriğine baktığımızda cezai suçlar bakımından ve veri talebine yönelik diğer ülkeler ile herhangi bir kıyaslamaya yer verilmemişti. Akabinde, özellikle yabancı sosyal medya hesaplarında Türkiye’nin demokrasiden uzaklaşmasından, batılı değerlere aykırı uygulamalara başvurduğuna dair yorumlara sıklıkla rastladım.
Gelin şimdi Reuters’in yapamadığı diğer ülke kıyaslamalarını biz yapalım. Facebook sosyal medya sitesi, altı aylık şeffaflık raporu yayınlayarak kendilerine devletlerden gelen veri taleplerini kamuoyu ile paylaşmaktadır.
(Buradan ulaşabilirsiniz )
Bu kıyaslamayı yaparken, ABD, Fransa, İngiltere, Kanada gibi ülkelere ait Facebook’un en güncel raporu olan Ocak-Haziran 2016 raporunu kullandım.
Ocak – Haziran 2016 tarihleri arasında, Facebook’tan kullanıcı bilgilerine yönelik veri talebi isteyen devletler ve veri talepleri aşağıdaki gibi gerçekleşmiş.
ABD :23.854
Kanada : 1004
İngiltere : 5469
Türkiye : 993
Almanya: 3695
Fransa : 3763
Facebook tarafından sağlanan en güncel verilere baktığımızda, Türkiye’nin demokratik ölçekte birçok gelişmiş ülkeden çok daha az veri talebinde bulunduğunu görüyoruz.
Bu arada hatırlatmakta fayda var, yukarıdaki ülkeler içerisinde, Ocak – Haziran 2016 tarihleri arasında teröre toplumsal boyutta maruz kalmış ve kalmaya devam eden ülkenin Türkiye olduğunu söyleyelim.
Yine, 25 Aralık Pazar günü İnsan Hakları İzleme Örgütünün bir numaralı yöneticisi Kenneth Roth’un kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşıma bakalım.
Paylaşımda, “Hayır burası Halep değil, bu Erdoğan Türkiyesinin Kürt şehri Diyarbakır’da yaptıklarıdır.” denilmekte. Kullandığı dile bakıldığında, aslında doğrudan hedef gözeten, suç isnat eden ve yöneticiliğini yaptığı kurumu temsil kabiliyetinden uzak bir paylaşım.
Peki ya Roth’un kullandığı görsel… İşte bu noktada kullanılan görsel, Kenneth Roth’un bir amaç uğruna hareket ettiğini anlatıyor. Kenneth Roth dediğimiz insan benim gibi sıradan bir vatandaş değil, İnsan Hakları İzleme Örgütünün bir numarası, yaptıkları raporlarla uluslararası kamuoyunu etkileyebilen bir örgütten bahsediyoruz.
Tekrar Kenneth Roth’un kullandığı görsele dönelim, bu görsel Kasım ayı içerisinde Diyarbakır’da gerçekleştirilen, PKK tarafından üstlenilen ve 2’si polis, 5’i sivil toplam 7 kişinin şehit olmasına neden olan bombalı saldırıya ait. Peki, İnsan Hakları İzleme Örgütünün bir numaralı ismi Kenneth Roth bunu bilmiyor olabilir mi?
Ve yazımızın başlığına dönelim, yukarıdaki güncel iki örnekten yola çıkarak “Batı Türkiye’ye gerçekten düşman mı?” sorusunun cevabını takdirlerinize bırakıyorum.
Hafta sonu batı orijinli bir medya kuruluşu ve yine insan hakları kuruluşunun üst düzey yöneticisinin sosyal medya paylaşımını irdeleyerek yukarıdaki sorulara cevap bulmaya çalışacağım.
Dünyanın önde gelen haber ajanslarından Reuters, 24 Aralık Cumartesi günü kendi sitesinden ve sosyal medya hesaplarından “Türkiye’nin 10.000 sosyal medya kullanıcısını incelediğini” duyurdu. Bu haber hızlı bir şekilde tüm dünyada ve sosyal medya hesaplarında yayıldı. Haberin devamında, İçişleri Bakanlığına dayandırılarak bu sosyal medya kullanıcılarının teröre destek vermelerinden dolayı incelendiği ve bu uygulamanın da insan hakları örgütleri ile batılı müttefikleri harekete geçirdiği söyleniyordu.
Gelin şimdi Reuters’in yapamadığı diğer ülke kıyaslamalarını biz yapalım. Facebook sosyal medya sitesi, altı aylık şeffaflık raporu yayınlayarak kendilerine devletlerden gelen veri taleplerini kamuoyu ile paylaşmaktadır.
(Buradan ulaşabilirsiniz )
Bu kıyaslamayı yaparken, ABD, Fransa, İngiltere, Kanada gibi ülkelere ait Facebook’un en güncel raporu olan Ocak-Haziran 2016 raporunu kullandım.
Ocak – Haziran 2016 tarihleri arasında, Facebook’tan kullanıcı bilgilerine yönelik veri talebi isteyen devletler ve veri talepleri aşağıdaki gibi gerçekleşmiş.
ABD :23.854
Kanada : 1004
İngiltere : 5469
Türkiye : 993
Almanya: 3695
Fransa : 3763
Facebook tarafından sağlanan en güncel verilere baktığımızda, Türkiye’nin demokratik ölçekte birçok gelişmiş ülkeden çok daha az veri talebinde bulunduğunu görüyoruz.
Bu arada hatırlatmakta fayda var, yukarıdaki ülkeler içerisinde, Ocak – Haziran 2016 tarihleri arasında teröre toplumsal boyutta maruz kalmış ve kalmaya devam eden ülkenin Türkiye olduğunu söyleyelim.
Yine, 25 Aralık Pazar günü İnsan Hakları İzleme Örgütünün bir numaralı yöneticisi Kenneth Roth’un kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşıma bakalım.
Paylaşımda, “Hayır burası Halep değil, bu Erdoğan Türkiyesinin Kürt şehri Diyarbakır’da yaptıklarıdır.” denilmekte. Kullandığı dile bakıldığında, aslında doğrudan hedef gözeten, suç isnat eden ve yöneticiliğini yaptığı kurumu temsil kabiliyetinden uzak bir paylaşım.
Peki ya Roth’un kullandığı görsel… İşte bu noktada kullanılan görsel, Kenneth Roth’un bir amaç uğruna hareket ettiğini anlatıyor. Kenneth Roth dediğimiz insan benim gibi sıradan bir vatandaş değil, İnsan Hakları İzleme Örgütünün bir numarası, yaptıkları raporlarla uluslararası kamuoyunu etkileyebilen bir örgütten bahsediyoruz.
Tekrar Kenneth Roth’un kullandığı görsele dönelim, bu görsel Kasım ayı içerisinde Diyarbakır’da gerçekleştirilen, PKK tarafından üstlenilen ve 2’si polis, 5’i sivil toplam 7 kişinin şehit olmasına neden olan bombalı saldırıya ait. Peki, İnsan Hakları İzleme Örgütünün bir numaralı ismi Kenneth Roth bunu bilmiyor olabilir mi?
Ve yazımızın başlığına dönelim, yukarıdaki güncel iki örnekten yola çıkarak “Batı Türkiye’ye gerçekten düşman mı?” sorusunun cevabını takdirlerinize bırakıyorum.
Umut Elmas, 26.12.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Aktüel Analiz,
Takip et: @umutelmas
Not: Türkiye’de 15 Temmuz’da FETÖ kalkışmasından sonra Türkiye devlet kurumları terör bağlantılı sosyal medya kullanıcılarına yönelik Facebook, Twitter gibi şirketlerden birçok talepte bulundu. Bu talepler, Temmuz-Aralık 2016 raporlarında yer alacak ve Ocak 2017’de açıklanacak. Bu noktada, Türkiye hakkında Ocak 2017’de daha fazla manipülatif haberler göreceğiz. Bu yazıya değerli katkılar sağlayan Dijital Karga ekibinden Pınar Karancı’ya teşekkür ediyorum.
Not: Türkiye’de 15 Temmuz’da FETÖ kalkışmasından sonra Türkiye devlet kurumları terör bağlantılı sosyal medya kullanıcılarına yönelik Facebook, Twitter gibi şirketlerden birçok talepte bulundu. Bu talepler, Temmuz-Aralık 2016 raporlarında yer alacak ve Ocak 2017’de açıklanacak. Bu noktada, Türkiye hakkında Ocak 2017’de daha fazla manipülatif haberler göreceğiz. Bu yazıya değerli katkılar sağlayan Dijital Karga ekibinden Pınar Karancı’ya teşekkür ediyorum.