11 Ocak 2017 Çarşamba

SA3854/KY38-SevDur38: Obama’nın Giderayak Çelmesi: BMGK'nin İsrail Kararı

"BM’nin İsrail’in Filistin topraklarındaki yasa dışı yerleşim yerleriyle ilgili kararı, iki devletli çözüm için bir umut ışığı oldu. Bu kararın İsrail tarafından uygulanmayacağı bilinse de, uluslararası arenada Filistinlilerin elini güçlendirdiği konusunda uzmanlar hem fikir. Öte yandan ABD’nin çekimser kalarak kararın geçmesini sağlaması ise Obama’nın giderayak çelmesi olarak yorumlanıyor. "


“Filistinlilere gelince, onlar kimleri görmedi ki; Şaronlar, Reagan'lar, baba-oğul Bush'lar... Hepsine karşı koyup mücadele ettiler. Bu meselede haklı oldukları için diğerlerine karşı nasıl mücadele ettilerse, Trump ve işgalci avanesine karşı da öyle mücadele edeceklerdir.” Dr. Ahmed Atavna

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’nin İsrail’in yasadışı yerleşim yerleriyle ilgili kararı, Filistinliler için bir umut ışığı olup olmadığı herkes için merak konusu. Tüm yasa dışı yerleşim faaliyetlerini ‘derhal ve tamamen’ durdurması yönündeki karar on dört oyla kabul edilirken, ABD ilk kez çekimser oy kullanarak kararın geçmesinde etkili oldu. Filistin yönetimi de Filistin halkı da büyük yankı uyandıran bu karardan memnun, ancak uygulanması konusunda endişeli.

İsrail Obama’ya küstü  

BM'nin kurucu üyelerinden biri olan ABD, şimdiye kadar tüm BM kararlarında yaptığı gibi veto yetkisini kullanmadı ve kararın geçmesini sağladı. Bu durumu Obama’nın gidişine bağlayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD büyükelçisini çağırarak açıklamalarda bulundu. Netanyahu ayrıca yaptığı bir açıklamada, Obama yönetiminin "Birleşmiş Milletlerde İsrail karşıtı, utanç verici bir tuzak kurduğunu" iddia etti. 

İsrail Enerji Bakanı Yuval Steinitz, “8 yıllık dostluğun ardından kalbimiz sızlıyor" şeklinde romantik bir açıklamada bulunarak, ABD’ye kırgınlıklarını belirtti. Yetmedi, İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Emmanuel Nahson yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in söz konusu ülkelerle diplomatik ilişki seviyesini "geçici olarak" düşürdüğünü duyurdu.  

Hızlarını alamadılar, söz konusu karar lehine oy kullanan Angola ve Senegal’e yapılacak tüm yardımları iptal ettiler ve Birleşmiş Milletlere bağlı beş ayrı örgüte sağladıkları yaklaşık 8 milyon dolarlık fonu kestiklerini açıkladılar. 

Yeni konut onayları “şimdilik” ertelendi 

Konseyden çıkan karar İsrail’i panikletse de mevcut karar yalnızca kınama ve öneride bulunma anlamı taşıyor, resmen bir yaptırım uygulamıyor. Ancak alınan BM kararına göre artık İsrail'in Batı Şeria'da kurduğu yerleşimlerin “yasal geçerliliği olmadığı ve uluslararası yasaları çiğnediği” açıkça belirtilmiş oldu. 

Karar ayrıca ülkeleri, “İsrail” ve “İşgal Edilmiş Filistin Toprakları” arasında ayrım yapmaya çağırarak, Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerine ve buradan ithal edilecek ürünlere karşı yaptırımlar uygulanabilmesinin önünü açıyor. En önemlisi de İsrail'e bağlı Kudüs Belediyesinin Doğu Kudüs'te binlerce yeni konut inşası planını onaylaması beklenirken, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun talimatı üzerine bu onay “şimdilik” ertelendi. BM’nin İsrail yerleşim yerleriyle ilgili kararını uzmanlara sorduğumuzda, İsrail’in bu karara uymayacağı bilindiği halde, uluslararası arenada Filistinlilerin elini güçlendirebileceği yönünde yorumlar aldık. 

Gerçekte bir şey değişmeyecek 

“Sadece ben değil hiçbir Filistinli BM'nin İsrail'e yerleşim politikalarından dolayı herhangi bir yaptırım uygulayabileceğine inanmıyor” diyen Ruye Siyaset ve Kalkınma Merkezi Başkanı Dr. Ahmed Atavna, Filistinlilerin artık bu kararlara alıştığını söylüyor. 

“Belli aralıklarla BM'nin almış olduğu onlarca kınama kararına rağmen -ki bunların bazıları BMGK'den çıktı- bugüne kadar hiçbiri uygulanmadı. İsrail hiçbirine uymadı. Kimse de bu kararları İsrail'e uygulatamadı. Bizzat Amerika ve genel olarak da Batı dünyası İsrail’in arkasında duruyor. İsrail şımarık bir çocuk gibi hiçbir yaptırımı umursamadan istediğini yapmaya devam ediyor.
Yine de bu karar özellikle siyasi açıdan Filistinliler için çok önemli. İsrail'e karşı her türlü gücü destekleyen Filistinliler için ek bir siyasi güç oluşturabilir. Çünkü bu kararlar Filistin davasını uluslararası toplum önünde desteklemek isteyenler için önem taşıyor. Bununla beraber bütün Filistinler gerçekte bir şey değişmeyeceğini biliyor. Batı Şeria'da yerleşim politikaları ve işgal devam edecek. Şu anda Batı Şeria'da 750 bin işgalci Yahudi yaşıyor. Bu işgalciler Filistinlilerin asli yerleşim bölgeleri olan Gazze ve Batı Şeria’da oturuyor. 

Amerika İsrail’in çıkarı için bu konuyu çözebilir 

Her ne kadar Amerika ilk defa İsrail ile ilgili bir karar karşısında çekimser kalsa da, İsrail çıkarlarına zarar verecek bir işlem yapmayacaktır. Amerika burada aklı ermeyen bir çocuk hakkında kararlar alan akıl sahibi baba gibi davranıyor ki, buradaki çocuk İsrail'dir. İsrail bir hata yaptığı zaman bundan sadece Filistinliler değil, ona sahip çıkan Batı devletleri ve Amerika da zarar görüyor. Amerika ve Batı olmasa İsrail bölgede bir gün bile yaşayamayacak kadar güçsüz ve yanlış politikalar güdüyor. 

Amerikan yönetimi İsrail’in geleceği konusunda en büyük güç olduğu için, İsrail yönetiminde söz sahibi. İsrail'in çıkarlarını İsrail'den daha çok bilir. Amerika iki devletli çözüm ya da yerleşim politikalarının durmasının İsrail'in çıkarlarına uygun olduğunu düşündüğü için, İsrail karşı çıksa da bu konuları çözebilir. Trump'tan sonra tabii ki bazı değişiklikler olacaktır, ama ben köklü değişiklikler beklemiyorum, çünkü büyük değişiklikler olursa Amerika’nın çıkar ve nüfuzu azalır. Bütün bunlarla mücadele etmemiz için Arap ve İslam birliğini kurmamız şart. Filistinlilerin de uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanma konusunda taviz vermemeleri gerekir.” 


Gol atalım diye pas verdiler 

“Tabiri yerindeyse gol atalım diye bize pas verdiler, siyaseten olmuyorsa bile sivil inisiyatif olarak bunu değerlendirmeliyiz” diyen Kudüs uzmanı Musa Biçkioğlu, bu kararın İsrail aleyhine alınmış ilk BM kararı olmadığını söylüyor:

“İsrail’in yasadışı yerleşim yerleri hakkında alınan ilk BM kararı diye isimlendirmek daha doğru olacaktır. Çünkü bundan önce İsrail aleyhine alınmış BM kararları var. Ve bunların hiçbirisi uygulanmadı. Alınan yeni karardan sonra bir yaptırım uygulanacağını düşünmüyorum. 

Her ne kadar bu kararda ABD çekimser oy kullansa da, Trump’ın gelmesiyle birlikte İsrail ile Batı’nın ilişkilerinin bozulmayacağı kanaatindeyim. Çünkü Batı, İsrail’e ve Siyonist topluma karşı bu tutumunu kesintisiz ve istikrarlı bir şekilde 1800’lü yıllardan beri sürdürmektedir. 
Konu aslında çok önemli, önemli olduğu kadar da mevcut dünya düzeninde siyaseten işin bitirilebilmesi veya sonuç alınabilmesi hususunda işe yaramamaktadır. 

Devletler, siyasi, askeri veya ekonomik olarak bu kararı uygulatmak konusunda hazır değilse de bizim sivil inisiyatif olarak yapacak çok şeyimiz var. Artık halklar düzeyinde bunların masum olmadığını her platformda, Devlet adamlarının toplantılarında, üniversitelerde dile getirmek lazım. Bunları insanların önüne çıkamaz veya haktan hukuktan söz edemez hale getirmek lazım. 6 bin kilometre karelik Filistin devletinin içinde yüz 40’tan fazla İsrail yerleşim yeri bulunuyor. Değil bunlara mani olmak, henüz bu işgali, bu gaspı ifade edecek bir isim bile bulabilmiş değiliz. Biz de masumlaştırılmış söylemin aynısıyla ‘yerleşim yeri’ diye ifade ediyoruz. Bu ve bunun gibi kararların bağımsız Filistin için bir adım olduğunu düşünüyorum.” 

Giderayak Obama’nın çelmesi  

BM’nin İsrail'deki illegal yerleşimlerle ilgili aldığı kararın sahada herhangi bir değişime yol açmayacağını söyleyen Taha Kılınç, kararın ABD tarafından veto edilmemiş olmasını önemli bir gelişme olarak kabul ediyor: 

“Bunu, ‘ABD, İsrail'e desteğini çekiyor’ şeklinde okumak için henüz çok erken. ABD Başkanı Barack Obama'nın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile özel bir gerginliğinin olduğu zaten biliniyordu. Karar bu açıdan, Obama'nın giderayak Netanyahu'ya atmaya çalıştığı bir çelme gibi okunabilir. Karar, her şeyden öte psikolojik bir kıymet ifade ediyor. Şimdiye kadar hep İsrail'in arkasında duran ve aleyhteki her kararı veto eden ABD yönetiminin ilk kez böyle bir duruş sergilemesi Filistinlileri elbette heyecanlandırdı. Ama onlar da, bu tür kararların sahada herhangi bir yaptırım gücünün olmadığının farkındalar.

20 Ocak'ta resmen koltuğa oturacak olan ABD'nin yeni başkanı Donald Trump, İsrail destekçisi bir çizgiye sahip olduğunu hiç gizlemiyor zaten. Desteğini, Tel Aviv'e tek devletli çözüme inanan bir ismi büyükelçi adayı göstererek de ispatladı. Obama yönetimi, Trump-Netanyahu ilişkilerinin de zora girmesini istiyor görünüyor. Son karar, Trump'ın kucağına ciddi sorunlar bırakmaya matuf gibi. Trump'ın damadı Yahudi ve Ortadoğu özel temsilcisi. Fakat Hillary Clinton'ın da damadı Yahudi. Hillary seçilseydi de değişen bir şey olmazdı. 

ABD-İsrail ilişkileri, gördüğümüzden ve zannettiğimizden çok daha derin. Obama döneminde olduğu gibi zaman zaman dalgalanmalar yaşansa da, ilişkilerin ana seyri değişmez. Trump, Abbas yönetimiyle çalışmakta beis görmeyecektir, ama tümüyle İsrail'in yönlendirmelerine de açık olacaktır. Filistin tarafında yapılması gereken şey yine aynı: İlk önce kendi içindeki ihtilafları çözümlemek ve birliği sağlamak.”

İlk kez açıkça teyit edildi 

Türkiye Kudüs Büyükelçisi Hüsnü Gürcan Türkoğlu, kararla ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Türkiye, BM Güvenlik Konseyi’nin 23 Aralık’ta  İsrail’in işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında yürüttüğü yerleşim faaliyetlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu kayıt altına alan 2334 sayılı kararı kabul etmesini memnuniyetle karşıladı.  Filistin'de de büyük memnuniyetle karşılanan kararda, İsrail’in işgalci güç olarak hukuki yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği vurgulanıyor.  

Yerleşimlerin iki devletli çözüm vizyonunun önünde engel oluşturduğunun ilk kez  açıkça teyit edilmesi önem taşıyor.  Türkiye, bu vesileyle İsrail'e, uluslararası toplumun ortak yaklaşımını yansıtan bu karara uyarak, Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da sürdürülmekte olan yasadışı yerleşim faaliyetlerine bir an önce son vermesi çağrısı yaptı.  Obama Yönetiminin  veto etmeyerek çekimser oy kullanması, söz konusu tavsiye  kararın alınmasına imkan verdi.  Ancak karar bu aşamada zorlayıcı bir yaptırım uygulanmasını öngörmüyor, konunun takip edileceğini bildiriyor. 

Önümüzdeki dönem ABD'nin Filistin ve İsrail ile ilişkilerinin nasıl seyredeceğini 20 Ocak’ta görevi devralacak olan yeni ABD Yönetiminin uygulayacağı politikalar belirleyecek.  Bugüne kadarki ABD yönetimleri Tel Aviv’deki ABD Büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma konusunda  bazı beyanlarda bulundular, ancak bunu uygulamaya dökmediler. Trump Yönetiminin Kudüs ile ilgili uygulamalarının nasıl olacağını  bekleyip görmek gerekmektedir.”


Sevda Dursun, 11.01.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Röportaj, Eleştiri

Sevda Dursun Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015


İlk yayınlandığı yer: Gerçek Hayat: 


Seçkin Deniz Twitter Akışı