"İnşallah aktüel sorunlarımızı hızla azaltır ve bunlara odaklanırız."
Bulgaristan Türk azınlığa baskıyı o yüzden 19. yüzyılın son çeyreğindeki ünlü Bulgar İsyanları'nda kilit rollerden birini üstlendiği iddia edilen Türk ağasının köyünden başlatır neredeyse bir asır sonra.
Batı tarihinde bu tarz tekrarlar, çağrışımlar, simgeler ararsanız büyük bir külliyat oluşturur.
O yüzden bugün 24 Ocak ve Merkez Bankası kritik bir toplantı yapacak diye 1980'deki kararlara atıf yapmaktan yana değilim.
Türkiye'nin sonrasını radikal biçimde etkileyen 37 yıl öncesinin ekonomik kararlarıyla bugün alınacak olanlar arasında bir benzerlik kurmak belki bin tane sebep yüzünden mümkün değil, gerçekçi değil.
Yaşamakta olduğumuz hiçbir şey geçmişte yaşadıklarımıza bütün benzerliklerine rağmen aslında hiç benzemiyor.
Benzetiyor olmamız bizim zaafımız…
Yaşadığımız karmaşa ve bunun uzantısı tartışmalar bir yanıyla dünyada ve bölgemizde olup bitenlerin doğru yansımasıyken bir yanıyla da bilim ve teknolojideki kritik sıçramaları ıskalama tehlikesi yaşamamızla ilgili.
Ölçülebilir, rakamlara vurulabilir, somut, elle tutulur gözle görülür alanlarda ileriye gitmeye devam eden ülkelerle aramızdaki makas açılıyor. Testler, istatistikler, rakamlar bunu söylüyor. Ama bunlar telafi edilemez şeyler değil.
Sorunlar ve zaaflar tespit edilip tedavileri konusunda kararlar alındıktan sonra sanılandan çok daha kısa süre içinde çareler üretmek mümkün.
Bazen bazı şeyleri ıskalamış olmak o sıra büyük bir eksiklik olsa da sonraki sıçramayı yakalamakla daha az maliyetle yeniden rakiplerinize yetişebiliyorsunuz.
Tam şu sıra belli ki yeni bir sıçramanın eşiğinde bütün bilim teknoloji… başka başka şeyleri tartışıyorlar gen, uzay, yeni boyutlar ve henüz gündemimiz bile olamayan daha nice konularda.
Ve ne tuhaf benim de aklıma yine tam bu sırada altı yedi yıl önce hangi üniversitenin Sosyoloji Bölüm Başkanı'nın yaptığı, “Bütün dünya sosyoloji bölümlerinin önündeyiz” açıklaması düşüyor.
Nerede acaba şimdi o açıklama sahibi ve beni umutlandıran meraka düşüren iddiasının somut gerekçeleri neydi acaba?
Buna atıf yapmamın sebebi maddi, teknik olanda arayı kapatmak için -daha fazla geç kalmazsak eğer- yakalama şansımızın var olması ama nihayetinde bütün olup bitenlerin sonunda geride bir iklim, atmosfer, bakış açısı bırakılacak olması.
Buna belki kısaca “medeniyet” denilebilir.
Yeni bir bakış açısı… insanlığa ve dünyaya başka bir şey önerme kapasitesi…
Merkez Bankası ne diyecek veya ne demeyecek üzerinden geçen günler, dövizdeki tahmin edilemeyen çünkü bir ekonomik mantığı bulunamayan iniş çıkışlar, Trump'ın İsrail ve Kudüs politikasından Suriye'ye kadar belli ki can sıkacak muhtemel hamleleri, günlük hayat koşuşturması, iç siyasetin kendi gelgitleri derken bunlara vakit kalmıyor.
Bizim kalmayabilir.
Siyasetin kalmayabilir.
Aydın entelektüel akademinin alanı olması ve hem siyaseti hem medyayı yönlendirmesi dikkat çekmesi gereken bu alanda da onların da neredeyse toplu halde yukarıdaki aktüel gelişmelere dalmaktan başka bir şey yaptıklarını göremiyoruz.
Yapanları da belki bu hay huy içinde biz görmüyoruz, yeterince üzerine eğilmiyoruz.
Bilmiyorum…
Bildiğim, aktüel olanın, yeni bir yüzyılın eşiğindeki dünyanın ve dolayısıyla o dünya gemisi içindeki ülkemizin yarına dair bu anlamda herhangi bir hazırlık içinde olmadığı.
İnşallah aktüel sorunlarımızı hızla azaltır ve bunlara odaklanırız.
Yaşar Taşkın Koç, 26.01.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak