"Benim bildiğim kadarıyla ve tanıdığım kadarıyla Erdoğan'ın yapmak istediği, en güçlü ve gizli güç olan ve sadece bir kavram olarak görünen bürokrasinin elindeki engelleme, yavaşlatma, köstekleme gibi silahları alarak devletin kurumları arasındaki ilişkiyi takoz koymaktan çıkarmak ve yürütemeyen yürütmeyi yürür hâle getirmeye çalışmaktır."
Tek adamın yetkileri daha fazla tahkim ediliyormuş!
Bahsi geçen yetkilerin daha fazlasına sahip ki adam zaten. Devleti ve devlet yapılanmasını bilmeden yapılan yorumlar bunlar. Devlet, en basit anlamıyla bir koalisyondur bizim ülkede. Erdoğan bu koalisyonun görünen en büyük, en güçlü paydaşı olduğunu sandığı anda 15 Temmuz'a maruz kaldık.
Devletin diğer unsurları (size göre kuvvetler ayrılığı) bana göre kuvvetlerin gizli veya açık kuvvet gösterisi ve kanırtması yaparak sistemi bloke etmek veya yavaşlatmak üzere kurgulanmıştır. Bu sistem siyasilere bizi ne güzel yönetiyorsunuz(!) hissini, hazzını tattırarak 'öztatmin politik' yaptırmak üzere kurgulanmıştır. 'Öztatmin' de araçtır ama işlem sonucunda üretim olmaz.
Benim bildiğim kadarıyla ve tanıdığım kadarıyla Erdoğan'ın yapmak istediği, en güçlü ve gizli güç olan ve sadece bir kavram olarak görünen bürokrasinin elindeki engelleme, yavaşlatma, köstekleme gibi silahları alarak devletin kurumları arasındaki ilişkiyi takoz koymaktan çıkarmak ve yürütemeyen yürütmeyi yürür hâle getirmeye çalışmaktır.
Daha özcesi kakafonik sesler çıkaran orkestrayı senkronize edip dinlenebilecek bir senfoni çıkarmaya çalışmaktır. Özellikle 15 Temmuz'dan sonra devlet pre(öncesi/evveli) haline gelmiştir. Postdevlet aşamasındaki Batı'ya öykünerek halihazırı da elimizden kaçırabilme tehlikesi ile başbaşa olduğumuzu en iyi 15 yıldır peyderpey devleti tanımaya çalışan Erdoğan görüyor. Her dönemeçte, her yol ayrımında görüp yaşadıklarıdır onu bu yola iten, sabırsızlığı ve hırçınlığı da ondandır bana göre...
Haa, kendini devleti yönetme misyonu ile görevli hissetme ruh hâli konusunda haklı olabilirsiniz, ama hangimiz değiliz ki?! Askeri okullarında en iyi subay olma ideali ile değil, en büyük devlet adamı ideali ile adam(!) yetiştirilen bir ülke burası!
Bırakın da taa Akıncılık yıllarından itibaren devlet yönetmeye talip olan bir delikanlıda da bu kadarcık bir ruh hâli oluversin!
***
Rejim değişiyor diyenlerle, rejim neden değişmiyor diyenlerin kahir ekseriyeti hayır cephesinde buluştular.
Değişen devletin rejimi veya paradigması değil efendiler, devlet dinamiklerini değiştirmeye çalışıyor. Başka bir ifade ile artık dinamik olmayan ve statik hale gelen yapıyı yeniden dinamikleştirmeye çalışıyor!
"Tek adamlık, özgürlükçü, demokratik anayasa" lafları tartışmaya sos olsun diye katılıyor.
Statükonun son direnç noktasındayız. Yani daha önce söylediğim gibi: "Geldik yol ayrımına!"
Naim Okur, 28.01.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem
Naim Okur Yazıları