"Somaliler aç kalırlar, yoksulluk ve felaketten ölürler ama Somalilik bilincinden vazgeçmezler. Bu yüzden güvenlik Somalililer tarafından sağlanmalı sokaklarda Somalililer başka ülkelerin askerlerini görmemeliler."
Geçen hafta yapılan seçimlerin galibi eski Başbakan Abdullah Muhammed Farmocu oldu. Farmocu’nun hem Somali hem ABD vatandaşı olması, bazı uzmanların “ABD seçimlerin galibi” şeklinde yorum yapmalarına neden oldu. Oysaki ABD’nin kazanmasını istediği aday eski Cumhurbaşkanı Şeyh Şerif Ahmed’di. İlk defa bu seçimde İngiltere ve ABD farklı adayların kazanmasını istiyordu. İngiltere, Katar, Suudi Arabistan, Etiyopya ve Sudan’ın adayı devlet başkanı Şeyh Hasan Mahmud’tu.
Somali seçimleri adeta küresel güçler ile bölgesel güçlerin bir yarışı gibi geçti. Bir tarafta Birleşik Arap Emirlikleri bir tarafta ise Katar, bir tarafta ABD bir tarafta ise Çin faktörü vardı. Somali halkının kimi seçeceği kimsenin umurunda bile değildi. Bu yüzden bu seçimlerde Somali’ye yapılan insani yardımlardan daha çok seçim yardımları yağdı. Seçim döneminde terör bile durdu, halk ilk defa 1991’den önceki istikrarın keyfini çıkarmaya başladı.
Bazen yanlış ata oynamak kaybettirir. Şeyh Hasan Mahmud’un yanlış bir aday olduğunu Somali halkı çok iyi bilmekteydi. Fakat küresel güçler nedense Şeyh Mahmud’un kazanması noktasında ellerinden geleni yapıyorlardı.
Şeyh Hasan Mahmud dört yıl boyunca Somali’ye ne vermişti, hangi icraatları yapmıştı, başarı hanesinde neler yazılıydı? Bu soruların cevabı: Yolsuzluk, iç savaş, terörün artması, insani yardımların farklı yerlerde kullanılması, rüşvet ve iltimas. İşte herkesin aslında merak ettiği söyleyemediği bu gerçeklerden dolayı Şeyh Hasan Mahmud seçimleri kaybetti.
Hatırlayanlar vardır, 1991’de Somali’de eski yönetim devrildikten sonra ABD’nin öncülüğünde BM Barış Gücü askerleri gelmiş, halk sokaklara dökülmüştü. Fakat Somali halkı kısa süre sonra bu askerlerin barış değil felaket getirdiğini anladı. BM Barış Gücü askerleri konuşlandıktan sonra yaklaşık 20 yıl Somali’de barış rüzgarları esmedi, tersine iç savaş daha da derinleşti ve terör belası ortaya çıktı.
Şimdi uzun bir aradan sonra Somali halkı sokaklarda yeni devlet başkanlarının seçimi kazanmasını kutluyorlar. Özellikle Dadaap kampında kutlamalar dikkat çekiyor. Kadın çocuk, yaşlı, asker, polis herkes bu kutlamalarda kendini gösteriyor. Somali halkı dünyaya bir mesaj veriyor, “Artık sizin istedikleriniz değil bizim istediklerimiz seçimleri kazanacak.” Bu açıdan dört yıl sonraki seçimlerde ilk defa Somali halkının sandık başına gitmesi anlamlı. Somali halkı artık daha bilinçli bir şekilde parayı ve silahı veren dış güçlerin istediği adayları değil, Somali halkı için çalışacak adayları tercih edecektir.
Seçimin kazananlardan biri kim ne derse desin Türkiye’dir. Bazıları Türkiye’nin farklı adayı tercih ettiğini söyleseler de ben öyle düşünmüyorum. Bir önceki seçimlerde Türkiye Afrika’yı bilmeyen bürokratların etkisi ile tercihini yanlış adaydan yana kullanmıştı. Fakat bu seçimlerde böyle olmadı. Türkiye bu seçimlerde hep Somali halkını destekledi. Somali halkının tercihinin daha önemli olduğunun her fırsatta altını çizdi.
Türkiye insani yardımla başladığı Somali politikasını kalkınma politikası ile devam ettirdi. Başta TİKA olmak üzere gerek devlet kuruluşları gerek İHH, Yardım Eli gibi sivil toplum kuruluşları ciddi yatırımlar yaptılar. Türkiye’nin alperenleri Somali’nin kalkınmasında en başat rolü oynadılar. Bugün Somali’ye gittiğinizde köprülerin, yolların, hastanelerin, okulların Türkiye tarafından yapıldığına şahit olacaksınız.
Türkiye’nin Somali politikası başarılıdır. Hatta dış politika içerisinde ayrı bir yeri vardır. Bugün zaten bir üniversitede “Türkiye’nin Somali politikası” tez olarak çalışılmakta. Türkiye bu seçimlerin kazananı oldu. Çünkü adaylar Türkiye için çok önemli değildi. Kim devlet başkanı olursa olsun Somali halkı için çalışmak, çabalamak önemliydi. Şeyh Hasan Mahmud’un Türkiye’nin iyi niyet çabalarına aynı karşılığı verdiğini söylemek zor. Türkiye’nin Somali halkı ve yönetimine verdiği desteği iyi bir şekilde değerlendiremeyip gözünü hep İngiltere’den gelecek desteğe dikmesi onun sonunu da getirdi.
Somali’de yeni bir dönem başlıyor. Bu yeni dönem daha tehlikeli ve meşakkatli bir dönem olacaktır. Muhammed Fermocu’nun küresel güçlerle rekabet edebilmesi için Türkiye’nin desteğine ihtiyacı var. Yoksa o da diğerleri gibi ya küresel güçlerin ya da körfez sermayesinin bir maşası olur.
Öncelikle alt yapı sorunların giderilmesi gerekli. Türkiye’nin desteği ile başkent Mogadişu’da alt yapı sorunlarının büyük bir kısmı çözüldü, fakat diğer bölgelerde henüz bu sorun çözülebilmiş değil. Somali’de istikrar en önemli unsur. İstikrar olmadan güvenlik olmaz, kalkınma sağlanamaz. İstikrarı sağlayabilecek yeni Somali yönetimi.
Güvenlik diğer bir sorun Somali’de… Güvenliği ne BM Barış Gücü askerleri ne de Afrika Birliğine bağlı AMİSOM güçleri sağlayabilir. Somali’de güvenliğin anahtarı Somalili askerler ve polislerden geçiyor. Somali halkının özgür iradesi ve bilinci her daim kuvvetlidir. Somaliler aç kalırlar, yoksulluk ve felaketten ölürler ama Somalilik bilincinden vazgeçmezler. Bu yüzden güvenlik Somalililer tarafından sağlanmalı sokaklarda Somalililer başka ülkelerin askerlerini görmemeliler.
Somali’nin bir diğer sorunu terör belası. Eş Şebab örgütü saldırılarını sıklaştırdı, fakat Eş Şebab’dan daha tehlikeli bir terör örgütü ortaya çıkmaya başladı. DAEŞ bugün hızla Somali’de yayılıyor ve eylemlerini artırıyor. Yeni yönetim bir şekilde terörü ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunmalı fakat bu girişimlerde yerellik unsurunu daima göz önünde tutmalı.
Muhammed Farmacu’nun kazanması yeni bir Somali’nin inşa edileceğini işaret etmekte. Fakat sırat gibi keskin bir köprü var. Bu köprüden ya Somali halkı ile birlikte geçilecek ya da küresel güçlerin etkisinde köprüden bir türlü geçemeyen Somali var olmaya devam edecek, bekleyip göreceğiz…
İbrahim Tığlı, 16.02.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan
İbrahim Tığlı Yazıları
Takip et:@ibrahimtigli
Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016
Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat