"Dünya acı acı güleceğimiz bir zamana girmeye devam ediyor inatla."
Veya Japonya Başbakanı'nı dinliyormuş gibi kafasını sallarken aslında çeviri için kulaklığının o sırada takılı olmaması gibi.
Trump komik bir adam mı peki?
Güldürdüğü kesin de ne kadar ağlatacağı pek belirsiz.
Yüzlerce göçmen toplanmaya başladı işte ABD'de. Meksika sınırına zamanla hiçbir işe yaramadığı anlaşılacak olsa da o duvarı çekeceği kesin gibi. “Mahkemede görüşürüz” derken yeni kararlar çıkarıp işi adaletle bilek güreşine çevireceği gibi.
Bunlar daha başlangıç.
Atlantik'in ötesinde böyle bir yaklaşım boy verince Akdeniz'in kenarında neler olmaz?
İsrail camilerde hoparlörle ezan okunmasını yasaklar, Savunma Bakanı Liberman Filistinlilerin sürgün edilmesini ister, uçakları hele şu sıra sık sık Gazze'yi bombalar.
Bu sırada bir füze Kuzey Kore'den yola çıkmış Japon Denizi'ne doğru ilerlemektedir. Çin'e Tayvan resti çeken, Japonya ile sıkı sıkı tokalaşan yeni Amerikan Başkanı'na dolaylı bir cevap verir başka çekik gözlüler.
Kuzey Kore'de o balistik füze denemesini ekrandan izleyip alkışlar sevinç içinde bir takım insanlar.
Onların lideri de komik adamdır, hep gülerken görülür fotoğraflarda. Füze denemesi sonrası kalkıp kucaklar arkasındaki komutanı. Kim bilir şimdi sarıldığını ne zaman idam ettirir, kimsenin bilemeyeceği bir şeydir ama şimdi kahkahalarla kucaklamaktadır.
Fransa'da aşırı sağcıların iktidara gelmesi için ne kadar gerilim ne kadar vukuat gerekiyorsa hepsinin yolu açık görünüyor geniş asfaltlarda.
Dünya acı acı güleceğimiz bir zamana girmeye devam ediyor inatla.
Herkes kapılarını sınırlarını yeni icat dronelarla falan göğünü kapatmaya çalışıyor alelacele.
Teknoloji, bilim, her şeyi birbirine karıştırırken kolay olacak bir uğraş değil. Madem öyle, deneyelim bakalım. Sonunda çok gülebiliriz ama olsun, tek kârımız gülmek olacak olsa da.. ne yapalım, bazı şeylerden kaçılamıyor.
Afrika'dan yayıldığını söylüyor bilimadamları insanların yeryüzüne. O kadar eski yani yayılmak, başka diyarlara hareket etmek.
Daha 19. Yüzyıl'da bile yüzbinlerce insan mevsimlik işçi olarak kıtalararası seyahat halindeyken bugün bunca sınırlama ne işe yarayacak, ne kadar sürecek hep birlikte göreceğiz.
Biz bunları yazarken Suudi Arabistan da meğer 40 bin Pakistanlı işçiyi güvenlik gerekçesiyle geri gönderme kararı almamış mı?... Medine'de yere kibrit çöpü atsanız gelip sakince sessizce süpüren o adamlardan kırk bini şimdi memleketine dönecekmiş gurbetteki bu ekmek paralarını bırakıp. Bilmem esas gerekçe nedir artık…
Neyse…
Bugün Sevgililer Günü olarak kutlanıyordur şimdi dünyanın çoğu yerinde. Başka kültürler de kaçamıyor küresel iletişim çağında böyle adetlerden. Mağaza vitrinleri cep telefonunuza gelen mesajlar girdiğiniz internet sayfasının açılan ilk reklamı hep hep hep kırmızı kalptir bugün.
Madem öyle, madem acı acı gülümseten bir gündemimiz var, Sevgililer Günü'ne dair rahmetli Ünsal Oskay hocanın bir hatırasıyla gülelim acı acı.
Hikâyeyi, anlattığında kameraya alan Murat Özcan arkadaşımdan dinlemiştim. 1960'ta Mülkiye'nin polis baskınını anlatırken araya sıkıştırdığı şu kahkaha attıran dramı da ancak o anlatabilirdi zaten:
“… Hepimiz kendimizi yerlere attık. Ben de kendimi ön tarafa attım. Sonra ateş kesildi, duvarlardan falan mermi çıktı sonra, öyle yani…. Baktım kimse yok, korkudan yanlamasına kaçıp aşağıya 4 metre atladım. Alman hükümetinin bizim polise hediye ettiği simsiyah çok bakımlı atlar vardı, atların arasına düştüm, bir iki at şahlandı falan, yine korktum… Gün Pastanesi vardı iki Laz kardeşin işlettiği, ben oraya gittim. 'Ah yazık değil mi size, vah vah…' deyince şefkatli bir kadın sandım. Aklımı yitirdiğim için evlendim...”
Yaşar Taşkın Koç, 16.02.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak