"Evet Aksaray, mazlumlara ses olmaya aday değil, yıllardan beri zaten ses olduğu için, bütün bu konularda alnı ak olduğu için, Aksaray."
İçinden Hindistan Company çıkar bazı sarayların, akıl dışı zulümlere onay/talimat çıkar, her taşının, parkesinin altına sayısız mazlumun kanı damıtılmıştır.
Saraylar vardır, meş'um cinayetlere, nice ülkeyi kan deryasına çeviren derin ve kapsayıcı, yüz kızartan suçlara beşik olan.
Saraylar vardır, kendi içinde nice dramın, sahteliğin, ikiyüzlülüğün, ahlaksızlığın, ayyaşlığın üzerine perde olan, basitliğe devlet maskesi takan.
Ve saraylar vardır, din üzere kurulduğu iddia edilen, ahlak ve adalet üzere kurulduğu iddia edilen ve ama meş'um gölgelerinde nice mazlumun feryadı çınlar kulaklarda, zulmün gümlediği kaburgalarından gırtlaklarına fışkıran çığlıkları yeri göğü inletir.
Saraylar vardır da içinden zulme, zalime bir tek aksi sözcük bile duyulmaz.
Dev yapıların gölgesinde nice zulum işlenir de gören göz-duyan kulak bulunmaz.
Bütün bu saraylar yeryüzünde böbürlenen, işledikleri suçları dünyanın adalet terazisinde hikmet-i hükümet olarak adlandırılan haddi aşmışların sığınağından başkaca da bir şey değildir.
Versay, Acazar, Kremlin, White House, Buckingham, Royal
Sadece son üç yüz yılda emperyalizmin kalesi olan bu meş'um yapılardan neşet eden suçlara, katliamlara, hırsızlıklara bir göz gezdirin.
Asya steplerinden Uzak Doğu'ya, Ortadoğu'dan yeni dünyaya kadar neredeyse bütün dünyayı boydan boya kana bulayarak, yağmalayarak, katlederek insanlığa büyük utançların yanı sıra, bitmez düşmanlıklar, kapanmaz yaralar, adaletsiz ve yıkıcı siyasal yapılar bırakan ve bu sefil/suçlu düzenin sürmesi için olmadık işgaller, katliamlar ve yağmalar yapan bu sarayların, bu ülkenin sözde aydınları tarafından bir tek gün sağlam bir eleştiri aldığını duydunuz mu?
Kimseden, o bir ağacın köküne bir zarar geldi, bir yaprağa mazallah bir zabitin şapkası değdi deyu, alemi ateşe veren civanmertlerden, devrim ateşi ile bunu vesile edinip alemi ateşe veren aydınlarımızdan, bir cami inşa edildi diye iktidara olmaz bir içtenlik ve teenni iddiası ile çemkiren ehl-i hikmet ulemadan hiç bir itiraz, hiç bir ses çıkmaz.
Ve amma içinden emperyalizme, faşizmin en müptezel hali olan İsrail'e, ikiyüzlü bir biçimde milyonlarca müslümanın kanını iki varil petrol için döken batılı kapitalistlere iki çift söz söylenecek diye orta halli bir İngiliz kontunun malikanesinden bile asla şaşaalı olmayan, neredeyse sıradan bir batılı şirket merkezinden bile asla büyük ve şaşaalı olmayan Aksaraya olmadık hakaret ve aşağılamayı layık görenlere hiç olmazsa el-insaf demek gerekir.
Mazlumların sarayı olur mu?
İçinden zalime posta konan, mazluma arka çıkılan bir saray.
Zülme rıza gösterilmeyen, mazlumun ahının duyulduğu bir saray.
Mazluma ses olan bir saray.
Evet şöyle kısaca bir gözden geçirelim.
Zalim İsrail'in postalı altında inim inim inletilen Filistin'den, Amerika ve ortaklarının iğrenç cinayetleri ile katledilen iki milyon mazlumun ülkesi Iraka, ruhsuz Rusya ve ikiyüzlü İranın elleri ile katledilen üçyüzbini aşkın maktül/şehidi ile mazlum Suriye'den, kırk yıldan beri insanlık ailesinden ayrı tutulan ve bir mağara devri yaşamına mahkum edilen Afganistandan, çocukların bile şişlere geçirildiği akıl dışı zulümler ülkesi Burmaya kadar hemen her yerdeki mazlumun feryadına koşmuş bir saray:
AKSARAY (*)
Şimdi ülkemizi yüzyıldan beri yoran, yine akıl almaz zulüm ve kıyımlara sahne olmuş, iç/dış siyaset kalpazanlarının ortak oyun sahnesi olan Kürt sorunu ve bu kalpazanların iğrenç aşağılama ve saldırılarına maruz kalmış mazlum Kürt halkı ile derin, sahici ve yerli bir barışı kurmanın peşinde, Dersim ve benzeri yüz kızartıcı suçları cesaretle dile getirmiş bir saray: AKSARAY.
Doğru bildiğini cesaret ve kararlılıkla ifade eden, akıl ve izan ile iktidar eden, millete hadim olan bir kapı olarak Aksaray, bildiğimiz saraylardan olmadığı için eleştirildi. Evet Aksaray, mazlumlara ses olmaya aday değil, yıllardan beri zaten ses olduğu için, bütün bu konularda alnı ak olduğu için, Aksaray.
Oradan buradan nice bahaneler, olmadık akıl oyunları, belagat şaheserleri getirerek milletin sarayını, mazlum halkların sarayını, ümmetin sarayını çemkirenler; hiç boşuna uğraşmasınlar, üzerine hoca cübbesi atarak meşru kılmaya kalkıştıkları haramları, önüne arkasına bolca millet sosu dökerek ortaya sürdükleri ikinci sınıf emperyalist uşaklıkları kimse ciddiye almıyor artık.
Millete pazarlamak için vahşice milletin çocuklarının kanı ile kırmızıya boyadıkları, bol soslu ahlakçılık ve dürüstlük ile perdelemeye uğraştıkları iğrenç işbirlikçiliklerinin de hesabı elbet yine bu Aksaray'da kurulacak akıl ve izan ile sorulacaktır.
Evet mazlumların da bir sarayı var.
Mazlumları kulübelere, mağaralara, dağbaşlarına mahkum edenler artık emin olsunlar ki mazlumların da içinde akıl ve izan üretilen, içinde güç ve adalet üretilen bir sarayı var artık; adı da AKSARAY.
Milletin alnının helal teri ile inşa edilmiş bir saray, emperyalizmin verdiği ianelerle değil.
Milletin verdiği sahici ve yerli onay ile temelleri atılmış, emperyalizmin karanlık hesapları ile değil.
Milletin ufkunu çizdiği hedeflere yönelik kurulmuş, sömürgecilerin plan ve amaçları için değil.
(*) Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi
Mustafa Ekici, 25.02.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
İlk Yayınlandığı Yer: Haber 10