"Herkes istediği maskeyi taksa da bilir kimin kalbi var kimin yok."
Hangi malzemeyi kullanıyorsunuz, neleri seçiyorsunuz, neleri dışarıda bırakıyorsunuz bunlar da sizin tercihleriniz.
Meşrebiniz, fıtratınız hangilerine uygunsa ona yöneliyorsunuz. Zor olan meşrebinize, eğilimlerinize, arzularınıza, hırslarınıza rağmen kalbinizin ve aklınızın gösterdiğine meyletmek.
Hatıralar yani hafıza da bu inşanın temel harç malzemelerinden biri.
28 Şubat'mış meğer bugün. Benim de Yörünge dergisi Ankara temsilcisi olarak hatırladığım onca şey var elbet. Hatırlayabileceği herhangi bir şey olması mümkün olmayanların o günler hakkında atıp tutmaları karşısında bir şey demeyeceğim. Sessizlik, suskunluk da bir tercihtir bazen, bütün o kendini inşa faaliyeti içinde.
Şimdi hafıza tazelemek kolay gerçi. Her şey internet sayesinde bir tıklama uzağınızda duruyor.
“Cemaat” hakkında yazdıklarını, söylediklerini, eylediklerini önüne de koysanız birçoğunun hiç umursamadan neredeyse Fetö iddianamesi ve hükmü yazma ayrıcalığı sadece kendilerinin. Onların kendini inşa ederken kullanmayı seçtikleri harç malzemeleri benimkiyle uyuşmak zorunda değil tabii ki.
Onların ortaokul birinci sınıfta aslında resim ve el işi dersi hocası olup da haftada bir aynı zamanda sınıf hocası olduğu için sizi eğitmeye çalışan bir kadın öğretmenleri olmamış olabilir. Dersin başında, “Çıkarın birer kağıt kimlerden rahatsız olduğunuzu yazın” dememiş olabilir.
Çıkarıp yazmamışsınızdır. Hocanız o kâğıtları toplamamıştır.
Sonra ne olacak diye beklerken siz, hepsini yırtıp çöpe atmamış olabilir.
Dönüp “Arkadaşlarınızı şikayet etmeyin” dememiş olabilir.
Size daha o yaşta böyle şeyler yapmamanız gerektiğini hafif acılı bir şekilde öğretmemiş olabilirler.
Öğretmişlerdir ya da. Belki siz de o sınıftaydınız ama hafızanızda yeri kalmamıştır. Onu hatırlamayı seçmemişsinizdir. Aklınızda belki kala kala birilerini ispiyon etmek, rahatsız olduğunuzu şikayet etmek, gerekirse hakkında yalan söylemek, iftira atmak, çarpıtmak kalmıştır. Onların kalmasını tercih etmişsinizdir.
İnsan diye inşa ettiğiniz şeyden çok memnunsunuzdur elbet.
Başka türlü olması mümkün değil çünkü bu zaten bilinçli bir tercihtir.
İnsanın utanma duygusuyla baş etmeyi öğrenmesi de mesela sanıldığından çok zor bir iş.
Utanmak kolay ve doğal ama utanmamak çok ciddi bir mesele. İnsanın kendini aşması gerekir bu aşamaya geçebilmesi için. Aşama dediysem aşağıya doğru. Çukura doğru yani.
Zıplamak kolay, beline kadar bir çukur kazmak her seferinde zor.
Kaderini kendi belirliyor velhasıl insanoğlu.
Şeref, namus, haysiyet, onur, dürüstlük gibi kavramlar laf ola beri gele uçuşan sözler de olabilir; ağırlığıyla belinizi bükse de başınızı dik tutmayı sağlayan iskeletinizin parçaları da.
Tercih sizin yine.
Hatırlamanın da ayrı bir yük olduğunu biliyorum. Kendimden değil, çevremdeki hafızası güçlü insanlardan. Benim gibi kolay unutanların işi de kolay, onların zor, çok zor.
Ben bugün Ahmet ağabeyin kalp krizine yenik düştüğünü hatırlarım.
Ya da yabancı film Oscar'ını alan İran filminin hak ettiğini anımsarım ansızın.
Yediğim kazıkları çoktan unutmuşumdur, karşılaştığımızda dalgınlıkla size selam bile verebilirim o bütün yaptığınız çirkeflikleri, dedikoduları çoktan derinlere gömmüş olarak.
Sonunda değişen bir şey olmaz.
Dünya döner. Yeni bir Oscar daha gelir. Bir başka kamyon şoförü Ahmet abi daha sekte-i kalpten gider.
Geriye kalbi olanlarla olmayanlar kalır.
Herkes istediği maskeyi taksa da bilir kimin kalbi var kimin yok.
Yaşar Taşkın Koç, 02.03.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.