"Swahilice, Afrika üzerine çalışacak uzmanların akademisyenlerin öğrenmesi gereken bir dildir. Yerli sömürgeciliğe karşı kültürel anlamda en önemli direnişin simgesidir. Swahilice bilmeden Afrika insanının Afrika gerçeğini anlamak da zordur."
Kimliğin oluşmasında en önemli etkenlerden biri dil. Dil olmadan belirli bir kimlikten söz edemeyiz. Dil kimliği meydana getiren yapı taşlarından biridir. Dil, kültür ve kimlik arasında derin bir bağ vardır. Kültürler ancak dil vasıtası ile hayatlarını sürdürebilirler. Dil sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda düşünme, tefekkür etme aracıdır. Eğer bir topluluk üzerinde tahakküm kurmak isterseniz önce dilini değiştirir, siyasi tahakkümü de ancak bu yolla gerçekleştirebilirsiniz.
Avrupalılar Afrika kıyılarına ilk ayak bastıklarında yerli toplulukların birbirinden çok farklı diller konuştuklarını, birbirleri ile ilişki kurmakta bu nedenle zorlandıklarını fark ettiler. Beyaz Avrupalılar bu durumu toplumsal bir zenginlik olarak görmeyip tahakküm ve sömürgeciliği kolaylaştırıcı bir unsur olarak gördüler. Tahakküm altına aldıkları toplulukların kendi dillerini kullanmalarını yasakladılar hatta yapay diller oluşturdular.
İşte bu dillerden biri Güney Afrika, Botswanai Namibya’da konuşulan Afrikaans dili. Afrikaans dili aslında köken olarak bir Avrupa dili. Hollandalılar Güney Afrika’ya geldiklerinde Daç dilini konuşuyorlardı. Bu dili sömürge yaptıkları Güney Afrika sahillerine yaymak istediler. 17. Yüzyılda yerlilere bu dili öğretmek için kilise okulları açtılar. Fakat yerliler tarafından bu dilin kendi aksanlarında konuşulmasını istemeyerek yapay bir dil oluşturmaya kalktılar. Böylelikle yerliler hem kendi dillerini unutacak hem de beyazlar gibi düşünmeyeceklerdi.
Yerlilerin kullandığı Afrikaans ile Beyazların bugün kullandığı Afrikaans arasında hala bir farklılık vardır. Yerlilerin kullandıkları Afrikaans’ta Bantu dilleri, Malay dili, Hint dilleri ve Arapça etkili iken beyazların kullandıkları Afrikaans’ta Almanca, İngilizce ve Fransızca etkilidir.
Hollandalılar yaklaşık 400 yıl boyunca dilde etnik temizliğe giderek yeni bir dil yeni bir topluluk oluşturmada başarılı oldular. Bugün bahsi geçen ülkelerde sayıları 10 milyonu bulan “renkli” manasına gelen kalırt topluluğunu oluşturmayı başararak Afrikaans’ı bu yapay topluluğun ana dili haline getirdiler.
Melez bir topluluk ve melez bir dil. Melez dil, melez topluluğun beyazlar gibi olmamasını fakat beyazlara bağlı olmasını sağladı. 300 yıl önce sayıları elliyi bulan Koi Koi ve san yerlileri bu melezleşmenin etkisi ile kendi dillerini tamamen unutarak kimliklerinin yok olması ile karşılaştılar.
Afrika’da köken olarak yeni olan dillerden biri de Swahili dilidir. Swahili dili bugün Doğu Afrika ve Orta Afrika’nın büyük bir bölümünde konuşulmakta hatta, Tanzanya, Kenya, Ruanda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti resmi dil olarak benimsedi de.
Swahili’nin Afrikaans’tan en önemli farkı ayrıştıran değil birleştiren bir unsur olmasıdır. Bu dilin kökeninde ise Bantu dilleri ve Arapça vardır. Hatta bu dili bir bakıma Müslüman Afrika’nın dili olarak da görebiliriz. Nitekim Kenya’dan Kongo’ya, Mozambik’e kadar bu dil konuşulmuş ve alfabe olarak da Arap alfabesi uzun dönem kullanılmıştır.
Bugün bir Afrika kimliğinden söz edilecekse öncelikle Swahili dilinden söz etmek gerekir. Çünkü Swahilice Batının tahakkümüne ve yok etme çabalarına rağmen varlığını devam ettirebilmiş ve Afrika kültürünün taşınmasında en önemli araç olmuştur.
Müslümanlar, Doğu Afrika’ya geldiklerinde yerlilerle sıcak ilişkiler kurmuşlar ve özellikle ticaret yoluyla Swahilice’yi yaygınlaştırmışlardır. Afrikaans’tan en önemli farkı bir sömürge dili olmaması ve yerli kimliğini yok etmeye çalışmamasıdır. Swahilice Afrikalıların bugün kendi kimliklerini yeniden inşa etme ve kültürlerini ayakta tutmada belirgin bir rol oynadığı görülmektedir. Arap alfabesi sayesinde sözlü kültürden yazılı kültüre geçilmiş fakat son yıllarda Latin alfabesinin kullanılmaya başlanması ile Avrupa dillerini etkilemeye başladığı görülmüştür.
Swahilice, Afrika üzerine çalışacak uzmanların akademisyenlerin öğrenmesi gereken bir dildir. Yerli sömürgeciliğe karşı kültürel anlamda en önemli direnişin simgesidir. Swahilice bilmeden Afrika insanının Afrika gerçeğini anlamak da zordur.
Bugün birçok Afrika devleti bu gerçeğin farkına vararak Swahili dilini okullarda öğretmeye başlayarak resmi dil olarak da kullanmaktadırlar. Özellikte bir müzik dili olarak kullanılması gençler arasında da popülerliğini artırmaktadır. Fakat Swahilice için en büyük tehlike Hıristiyanlığın yerel topluluklar arasında bu dili araçsallaştırarak etkisini sürdürmek istemesi.
Batı Afrika’da özellikle Müslümanlar arasında yaygın olarak konuşulan dillerden biri Hausa dilidir. Hausa dili Müslüman Afrika’nın dillerinden birdir. Nijerya, Gana, Kamerun, Çad, Nijer, Mali, Benin Müslümanları tarafından konuşulan Hausa dili aynı zamanda Müslüman kimliğin oluşmasını ve İslam kültürünün taşınmasında yüzyıllardır önemli bir rol oynamaktadır.
Biz Türkler geçen yüzyılın başlarına kadar Osmanlıca konuşuyor ve yazıyorduk. Fakat bir dil soykırımına uğradık ve kimliğimizi, kültürümüzü batıcı unsurlar yok etmek istediler. Eğer yüzyıllık hesaplaşmadan galibiyetle çıkacaksak öncelikle dilimize kavuşmamız gerektiğini öğrendik.
Bugün Afrikaans artık unutulmaya başlandı bile. Fakat Swahili ve Hausa dili ayakta durmaya devam ediyor. Eğer biz gibi bir Afrika direnişinden söz edilecekse bu da Husa ve Swahili dilleri ile mümkün olacaktır. Ümit edelim ki hem bizim hem de Afrikalıların dirilişi çabuk olsun.
İbrahim Tığlı, 02.03.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Afrika'dan
İbrahim Tığlı Yazıları
Takip et:@ibrahimtigli
Sonsuz Ark'ın Notu: İbrahim Tığlı Beyefendi'den yazılarının yayınlanması için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 23.06.2016
Yazının İlk Yayınlandığı Yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.