20 Mart 2017 Pazartesi

SA4118/KY13-AO117: Referandum'a Doğru; Evetçiler, Hayırcılar ve Genel Hava

"Bugünkü izlenimlerimden çıkardığım sonuç; "EVET" cephesinin sokaklara hakim olan mobilize ekipleri yok, bu konuda hiçbir ciddi organizasyon yok ve gençler konunun dışında tutulmuş durumdalar. Gençleri bu konular doğrultusunda eğitip, böylesi çalışmalara iten yok.."


Bugün, Üsküdar'da "Hayır" ve "Evet" için çalışma yapanların çalışmalarını yakından izlemek, halka neler anlattıklarını duymak istedim.

Bir hafta sonu olması nedeniyle insanlar güzel havayı genelde sahilde geçirmek istedikleri için caddeler oldukça kalabalıktı. Ayrıca, Üsküdar meydanında "Rizeliler Haftası Etkinliği" olması kalabalığı daha da artırmıştı.

Hemen meydan çıkışında "Evet" ekibi aracını konuşlandırmış, bangır bangır açtığı müzik sesiyle halkın ilgisini çekmeye çalışıyordu. Bu nedenle gruptan bir iki kişi de çalınan "evet" müzikleri eşliğinde el çırpıp oynuyordu.

Araç önüne kurulan masada dizilmiş olan ekibe göz attım. Kimisi ev kadınlarından oluşan ekibin gelene gidene broşür dağıtmanın ötesinde başka bir işlev üstlenmediğine şahit oldum. Oturdukları yerden gelecek olanlara broşür vermeye çalışıyorlardı. 

Oysa birkaç adım ötede "Hayır" ekibi harıl harıl çalışmalar yürütüyor, gelene gidene broşür uzatıp, yeni sistem hakkında kendi cephelerinden bilgiler veriyordu.

Bir "Evetci" olarak "EVET" ekibinin başında bulunan kişiye ortadaki zaafiyeti anlatayım dedim, ama ortada öyle birisi yoktu. Sadece bazılarına, "Partililere söyleyin Üsküdar ekibinin çalışması çok daha iyi olmalı" diyebildim ve oradan "Hayır" ekibine doğru ilerledim.

İlerlerken kızlı, erkekli, genci, yaşlısı elime "Hayır" broşürü tutuşturmaya kalktı. Broşürlerin farklı olduğunu görünce durum merakımı celbetti. Nedenini sordum meğer orada "Hayır" ekibinin üç-dört ayrı reyonu vardı ve her grup kendi hazırladığı broşürü dağıtıyordu.

CHP, buradaki gruplar içerisinde belki de en zayıf görüntülü olanıydı. Sadece, ısrarla gelene-gidene "Hayır" broşürü dağıtmaya çalışıyorlardı. Burada fazlaca takılmadan az ileride kendilerine "sivil insiyatif" diyen gruba doğru ilerledim ve onlardan oluşan kalabalığa karıştım. Anlattıklarına göre grupları çeşitli mahalle gönüllülerinden oluşuyormuş.

Etraflarına toplanan kişilere yeni sistemin diktatör getireceğini heyecanla anlatan iktisatçı ekip başına, "Ben bir "Evetci"yim, bana niçin "Hayır" için çalıştığınızı, yeni sistemin yanlışlarını anlatır mısınız?" dedim;

İlk cümlesi, "Yeni sistem tek adam sistemidir. Ülke bir diktatöre teslim edilemez. Bunu Erdoğan için değil, daha sonrası için düşünmeliyiz" şeklindeydi ve sonra bu yönde bildik cümlelerle devam etti.

Sözü bitince son derece yanlış düşündüğünü izah ettim. Nedenlerini de şöyle sıraladım;

  1. Bu sistem seçmenin oylarına dayanan, sadece siyasal istikrarsızlığı ortadan kaldıracak, yürütmeyi yeni bir seçim sürecine kadar istikrar içinde çalışacak bir kadroya teslim edecek bir sistem olacak. Bu sistemde Erdoğan dahil kimsenin seçilme garantisi yok. Zira halk kimi bu orkestranın başında kimi görmek istiyorsa ona oy verecek.
  2. Bu sistem çok partili siyasal sistemi yani meclisi daha da güçlendirecek, çıkarılacak yeni düzenlemelerle meclise çok daha farklı düşüncede olan vekiller girebilecek, zira milletvekili sayısının artırılması bunun imkanlarını ayrıca çoğaltmakta.
  3. Meclis çok partili bir yapıdan oluşsa da yürütmenin başı olarak iki aday öne çıkacak. Böylece farklı görüşlerdeki milletvekilleri kendilerine yakın buldukları iki isimden birine oy verecek. Sonuçta, milletvekilliğinde ayrı bir partiye, cumhurbaşkanlığında ortak bir isme oy verme durumu gelişecek. Birinci turda bir kaç aday yarışsa da yeterli oy alınamazsa doğal seyir böyle olacak.
  4. Böylece seçmenin parlamento ve cumhurbaşkanlığında ayrı oy kullanabilme düşüncesi yerli yerine oturacak. İki ayrı sandıkta, iki ayrı eğilime oy verilebilecek. Yani hem istediğini seçeceksin, hem de seçtiklerinin tercihi sonuçsuz kaldığı anlarda onların yakın bir adaya oy vermesini doğal bir tercih olarak hoş göreceksin.
  5. Bu yeni sistem sola, sosyal demokratlara da yürütmeye yerleşme imkanı verecek. Zira bu gün ana muhalefetin oyu %25 civarında ve bu oyla parlamenter sistemde hiçbir zaman iktidar olma şansı yok. Oysa bu yeni sistem cumhur-başkanlık için iki cephe adayını öne çıkaracağı için bunlardan sola yakın olanın kazanma şansı doğacak. Yıllardır, solun çeşitli fraksiyonlarının "birleşelim" dediği ancak bir türlü beceremediği şey böylece gerçekleşmiş olacak. Belki de ülkeyi sosyal demokrat/sol bir iktidar yönetecek. 

Bunları dikkatle dinleyen ve beni iknaya çalışan kişi bana hak vermeye başlamıştı. "Keşke öyle olabilse, sistem böyle işleyebilse" dedi.

Az ileride buldukları birkaç kişiye bir şeyler anlatan (sanırım vatan partili) gençlerin önünden yürüyerek hukuk fakültesi öğrencilerinden oluşan "Hayır" ekibinin yanına geçtim.

Onlar da (genelde muhafazakar aileleri seçip) onlara yeni sistemin zararlarını anlatıyordu. Aralarına girdim; "Ben bir "Evetci"yim bana da sistemin hatalı bulduğunuz yönlerini anlatır mısınız?" dedim. 

Medipol Hukuk'ta okuduğunu belirten genç de sözlerine yeni sistemin diktatör doğuracağından bahsederek başladı. Ben, "Nasıl olacak bu?" diye sorunca şunları söyledi; 

"Şimdi bakanlar devleti kanunlarla yönetiyor, oysa yeni sistemde Cumhurbaşkanı ülkeyi kararnamelerle yönetecek, ortada yasama, yargı, yürütme ayrımı kalmayacak" 

Ona da yeni sistemin tam tersine "Anında meclis denetimi getirdiğini, kararnamelerin değil, meclisin bu konuda çıkaracağı yasaların geçerli olacağını, aynı konuda kanunun olması halinde kararnamenin geçersiz olacağını, meclis aritmetiğinin farklı bir yapıyla oluşması halinde cumhurbaşkanının (tam aksine) meclis kıskacı altına gireceğini" belirttim.

Delikanlıya bunu detaylı anlatınca gidip başka bir arkadaşını çağırdı, ancak o gençte aynı şeyleri tekrar edince ben de konuyu yeniden izah ettim. Bana yeni yasa taslağından kendince örnekler bulmaya çalıştı, ama böyle bir şey olmadığını görünce de diyecek bir şey bulamadı, uzaklaştı, başka bir yöne yöneldi.

Bugünkü izlenimlerimden çıkardığım sonuç; "EVET" cephesinin sokaklara hakim olan mobilize ekipleri yok, bu konuda hiçbir ciddi organizasyon yok ve gençler konunun dışında tutulmuş durumdalar. Gençleri bu konular doğrultusunda eğitip, böylesi çalışmalara iten yok..

"Hayır" cephesi iyi çalışıyor ancak topluma çeşitli korkular salarak, yanlış bilgiler vererek vatandaşları iknaya çalışıyorlar. Konulara bakışları oldukça sığ ve ciddi bir donanıma sahip değiller.

Genel hava ise; halk bu konuların uzağında durmaya kararlı ve genel siyasal eğilim doğrultusunda oy kullanacağının görüntüsünü vermekte. Bu durumdaki insanların da tercihlerinde çok kararlı olmadıklarını anlamak zor değil. O nedenle birebir çalışılması halinde birçok insanın fikrinin değişmesi söz konusu olabilir...



Adnan ONAY, 19.03.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar







Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı