20 Mart 2017 Pazartesi

SA4119/AŞ76: Normaller ve İlkeler Çatışmasında Batı ve Türkiye

"Halk, 16 Nisan'da Evet diyecek, peki ya siyasi iktidar, bundan sonra halkın devleti olarak saygın bir devlet inşâ edebilecek mi?"


Nasıl görünüyor Türkiye? Türkiye'de yaşananlar ne türden bir karmaşık ilişkiler ağının hangi boyuttaki parçaları? Bundan sonra ne olacak? Uzun yıllardır bunu izliyor, düşünüyor ve yazıyorum. Normal'in ne olduğuna dair algılarımıza yapılan dayatmaların artık çıkmazda olduğu açık.

Güvenlik örgütü olan NATO'nun bir üyesiyiz, ama NATO yıllarca Türkiye'de defalarca darbe yaparak üyelik normlarına aykırı davrandı. Medeniyet, gelişmişlik, demokrasi ve insan hakları temellerinden yola çıktığını iddia eden Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri yapıyoruz, ama Avrupa Birliği demokratikleşme temelli normlarını çöpe atarak askeri darbeleri destekliyor, Türkiye'yi kan gölüne çeviren terör örgütlerini koruyor, finanse ediyor, terör örgütü üyelerine siyasi sığınma hakkı veriyor.

Alman gizli istihbarat teşkilatı BND Başkanı belki de tarihinde ilk defa medyaya açıklama yapıyor; yaptığı açıklamada Türkiye'de 50 yıldır örgütlenen ve 15 Temmuz'da askeri darbe yapan Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 'dini ve seküler bir cemaat' olduğunu iddia ederek NATO'da ve AB'de müttefiki olan Türkiye'ye karşı açıkça düşmanlık yapıyor. Burada esas olan Dini bir yapı dediği şeyin nasıl aynı anda seküler olduğunu iddia edebilmesi değil, darbe yapan ve PKK-DHKP-C gibi terör örgütleriyle ortak çalışarak Türkiye'de kaos üreten bir yapıya bir devletin istihbarat teşkilatı başkanının açıkça sahip çıkıp koruyabilmesi. 

BND Başkanı'nın bu açıklamasının bir gerekçesi vardı. Milli Savunma bakanı Fikri Işık, Ocak ayında şöyle demişti

"Bu kabul edilemez, Türkiye'de darbeye teşebbüs etmiş bir yapının mensubu olduğu iddia edilen kişilerin Almanya tarafından himaye edilmesi, Almanya gibi Türkiye ile kültürel, sosyal, siyasi ilişkileri çok güçlü olan bir ülke için kesinlikle kabul edilemez. Bu çok önemli sonuçlar doğuracak bir durum olur. O açıdan bu noktada tüm dünyaya çağrımız, terörle noktasında Türkiye ile işbirliğini arttırması. Türkiye bu noktada samimi ve çok ciddi bir mücadele veriyor. Yalnız bırakılmamalı. Bugün Türkiye yalnız bırakılırsa, yarın kendilerinin de yanlarında bulunacak ülke kalmayabilir. Almanya'dan beklentimiz bu iltica başvurularının kesinlikle değerlendirilmemesi ve şuanda Almanya'daki FETÖ mensuplarının Türkiye'ye iadesinin sağlanması." 

15 Temmuz sonrası ABD'li generallerin darbeci FETÖ üyesi generallerin müttefikleri olduğunu açıkça ilan etmesi de anormal bu süreci başlatan unsurlardan biriydi. NATO'nun Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı Orgeneral Curtis Scaparrotti, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye'nin Brüksel'de görevli subayları görevden uzaklaştırmasının ittifakı "zayıflattığını" söyleyebilmişti

Dışarıdan nasıl göründüğümüzü, bize hangi normların uygun görüldüğünü artık herkesin net bir şekilde fark ettiğini düşünüyorum. Halkın büyük çoğunluğunun 2002 öncesinden gelen, uzun ve acı veren tecrübelerle anladığı, ancak dönem siyasetçilerinin sürekli sakladığı şey, aşağılık bir vatana ihanet eyleminden başka bir şey değildi ve bu vatana ihaneti birer politik strateji olarak uygulayan partiler ve legal-illegal örgütler vardı. Avrupa ve Amerika hep aynıydı, değişmemişti; gizli toplantılarda söyledikleri şeyleri açıkça söylemek zorunda kaldıkları için de gizli ajandalarındaki planların sürdürülemez olduğunu görmüşler ve bunu bir dış politika parametresi olarak kullanmaya karar vermişlerdi.

Türkiye, kolonyal bir devlet olmanın onurundan(!) bile yoksun bırakılmıştı; açıkça vatana ihanet içinde olan, ancak bunu vatana ve dine hizmet olarak pazarlayan vatan haini siyasetçiler, bürokratlar, savcılar, yargıçlar, akademisyenler, gazeteciler, dernekler, legal ve illegal örgütler, cemaatler ve tarikatler eliyle yönetilen ve hiçbir normu olmayan, bir çadır devletinden daha aciz, her an karıştırılabilir, kurumları değersiz, ilkeleri sadece nominal, reklam nesnesi olan bir ülkeden başka bir şey değildi.

16 Nisan Referandumu'nda Türkiye'nin insanların güvenle yaşadığı bir ülke, kurum ve kuruluşlarıyla saygın bir devlet olup olmayacağı oylanacak; dışarıdan görünen şey 15 yıldır süren büyük mücadelenin tüm boyutları ile başarıya ulaşıp ulaşmayacağı meselesi. Batı, bunun başarılı olmasını istemediği için bütün 'medeni, çağdaş, demokratik ve insan haklarına saygılı onuru'nu çöpe atmak zorunda kaldı.

Bütünüyle Batı, yani ABD ve Avrupa, Türkiye'nin artık onursuzluğa tahammül edemeyeceğini, normlardan, kurumlardan taviz vermeyeceğini ilan eden bir çoğunluğa sahip bir  halktan oluştuğunu anlamış bulunuyor., 16 Nisan Referandumu'nda çıkacak 'Evet' sonucu bunu tescil edecek. Herhangi bir aksilik, kaçınılmaz olan değişimi sadece erteleyebilir, çünkü maskelerini çıkarmış bulunan NATO ve Avrupa artık açıkça savaş ilan etmiş durumda. Bu halk Haçlı Seferlerini Batı'yı terbiye etme aracı olarak dönüştürmeye alışkın bir halk ve aynı halkın 200 yıllık bir zaman diliminde bunu unutmuş olması hatırlamayacağı anlamına gelmiyor, gelmeyecek de.

Tabi Rusya'nın, İran ve İsrail'in ve Arap ülkelerinin Türkiye'deki bu değişimi görmezden gelemediklerini anlatmama gerek yok. Afrika zaten Türkiye'yi tanıyor ve ona yakınlaşmak istiyor.

Benim merak ettiğim asıl şey içeride olanlar ve olacak olanlar. ABD'nin, Avrupa'nın açıkça 'Hayır' dediği bağımsız bir Türkiye'de referandum sonrası neler olacak?

Türkiye ve siyasi iktidar acaba ABD-NATO-Avrupa-İsrail ekseninde devşirilen, finanse edilen ve Türkiye aleyhine kullanıldığı net bir şekilde olan, parti, dernek, örgüt, cemaat ve tarikatlere karşı hangi güvenlik sistemlerini kuracak, devleti bu wampir yapılara karşı nasıl güçlendirecek ve ihanete karşı hangi karmaşık tedbirler alacak? Ya da gerçekten iktidarın böyle bir niyeti var mı?

Benim için önemli olan bu sorunun cevabı. 

ABD, Avrupa ne demiş çok da umurumda değil. 

Biz normalimizi/normallerimizi hangi temel ilkelere göre belirleyeceğiz, benim için ve bu fedakar, saygın halk için önemli olan sadece bu!

Halk, 16 Nisan'da Evet diyecek, peki ya siyasi iktidar, bundan sonra halkın devleti olarak saygın bir devlet inşâ edebilecek mi?


Arif Şahin, 20.03.2017, Sonsuz Ark, Şaşkınların Tarihi 76



 Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.


Seçkin Deniz Twitter Akışı