Kim bilir, akbaba çocuğu yemeden önce, bu sefer insanlık kazanır belki.
Yemen ve Güney Sudan son 60 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Bunun üzerine fakirlik ve savaş da eklenince açlığa bağlı sebeplerden on dakikada bir çocuk ölüyor. Bölge halkı, çocuklarından hangisini ölüme terk edeceğine karar verecek kadar ağır imtihandan geçerken, insanlık bir kez daha sınıfta kalıyor. Anneler 20 km yol yürüyerek çocuklarına su veya yiyecek bulmaya çalışırken, yollarda başlarına gelen tecavüz, ölüm gibi olayların kaydı bile tutulamıyor.
Bölgeye giden Kızılay Başkanı Kerem Kınık, etkisinin beş yıl daha sürmesi beklenen felaketi anlattı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bizzat başlattığı “Umudu Ol” kampanyasıyla mazlumların yaralarını sarmaya hazırlanan Kızılay, işbirliği ile insanlığın umudu olmaya aday. Kim bilir, akbaba çocuğu yemeden önce, bu sefer insanlık kazanır belki.
İlk kez devletin başı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir STK adına yardım kampanyası başlattı. “UMUDU OL” kampanyasıyla Yemen, Güney Sudan’daki felakete dikkat çekti. Durumun ehemmiyetine binaen mi?
Sayın Cumhurbaşkanımız devletimizin başı ama sivil bir insan. Dolayısıyla bir devletin göstereceği reflekslerden farklı refleksleri var. İnsani anlamda da böyle. Kendisine bu konuyla ilgili durumu arz ettiğimizde hemen bir şeyler yapılması gerektiği ile ilgili çok insani bir tepki ortaya koydu. Sonrasında da bizim böyle bir kampanyamız olduğunu ifade ettiğimizde bu kampanyayı kendisi başlatmak istedi. Üç dilde Türkçe, Arapça ve İngilizce olarak sosyal medya hesabından sadece kendi bağış severlerimizi değil, bütün dünya liderlerini burada yaşanan insanlık dramına yardım etmeye çağırdı.
Cumhurbaşkanının bu çağrısı nasıl bir etki uyandırdı?
Paylaşımı yaptıktan sonra üç dört saat içinde en azından Kızılay’a 15 bin kısa mesaj desteği geldi. Bu çok hızlı bir geri dönüştü. Tabii onu sevenler, sayanlar var, ciddi de bir kitlesi var. Onun ötesinde sadece Türkiye’den de değil, Katar’dan, Kuveyt’ten Suudi Arabistan’dan bir takım kuruluşlar bizimle bu anlamda dayanışma göstermek için temasa geçtiler. Sonrasında 30 sivil toplum kuruluşunun katılımıyla AFAD, TİKA, Diyanet Vakfı gibi kuruluşlar, İslam İşbirliği Teşkilatı, İslam Kalkınma Bankası Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan’dan bir takım insani yardım kuruluşlarının katılımıyla kamuoyuna ortak bir çağrıda bulunduk.
YOKSULLUK, KURAKLIK VE SİLAHLI ÇATIŞMA
Yemen zaten dünyanın en fakir ülkelerinden biri. Şimdi ne değişti veya ekstra neler kötüye gitti de bu acil çağrılara ihtiyaç duydunuz?
Özellikle 2015 yılından sonra kötüleşen bir süreç vardı o bölgede. Marttan sonra çatışmaların artması ve kuraklık krizinin başladığı dönemden bu yana kadar derinleşen, karmaşıklaşan ve maalesef felakete doğru giden bir süreç vardı. 2016 yılında sadece Yemen’de açlık ve ona bağlı sebeplerden dolayı 63 bin çocuk hayatını kaybetti. Çatışmalardan dolayı ülkenin içerisinde bir kamu düzeni yok, dolayısıyla sağlık hizmeti, belediyecilik hizmeti verilemiyor, su yok, gıda temininde sıkıntılar var. Bir de muhasara altında olan yerler var. Zaten Yemen dünyanın en az gelişmiş ya da en çok sömürülmüş üç ülkesinden bir tanesiydi. Savaş ve kuraklık üst üste gelince ciddi bir kriz oluştu.
Aslında kuraklık da Afrika’da görülmeyen bir şey değil. Savaş unsuru mu durumu iyice kötüleştirdi?
Yoksulluk, kuraklık ve silahlı çatışma bu üç unsur bir araya geldi. Fakat kuraklık 1950-60’lardan beri yaşadığımız bölgenin en ağır kuraklığı. 2011’de Somali’deki durumdan daha ağır. Somali de etkilendi şu anda. Yaklaşık 20 milyon insan Doğu Afrika bölgesinde, 18 milyon insan da Yemen’de etkilendi. El Nino dediğimiz bir iklim felaketi bu. Önceleri 20-30 senede bir yaşanırdı bu kuraklık, şimdi 7-8 seneye düştü. 2015’in sonunda başlayan bu olay, önümüzdeki beş yıl etkisini sürdürecek. Bölgede hasat yarıya düştü. Güney Sudan’da özellikle Sudan’ın bölünmesinden sonra oluşan ekonomik istikrarsızlık nedeniyle, içeride üç milyona yakın insan evlerini terk etmiş durumda ve bunlar sürekli yer değiştiriyor. Çiftçi insanlar yurtlarını terk ettiler, zaten hasat yarıya düşmüştü, bir kısmı hasatlarını toplayamadı, toprağa tohum ekme dönemini kaçırdılar. Dolayısıyla bu yıl ve önümüzdeki yıl daha ağır bir açlık kriziyle karşılaşacaklar.
ON DAKİKADA BİR ÇOCUK ÖLÜYOR
Bu felaketler başka felaketleri de tetikliyor mu? İnsanlar hayatta kalmak için neler yapıyorlar?
Bu iklim felaketi, yoksulluk ve iç göç özellikle Güney Sudan ve Yemen’i ölümün kıyısına getirdi. Yemen’de açlıktan 10 dakikada bir çocuk ölüyor. Kolera salgını başladı. İnsanlar öğünlerini tek öğüne düşürdüler. Ürün azaldığı için fiyatlar da iki katına çıktı. Dolayısıyla yoksullar satın alamaz duruma geldiler. Hareketlilikten kaynaklanan, gıda bulamamazlıktan kaynaklanan nedenlerle adi suçlar arttı. Özellikle Güney Sudan’da insanlar, ağırlıklı olarak da kadınlar su ve yakacak odun veya yiyecek ot bulmak için ortalama günlük 20 km yol yapıyor yürüyerek. Ve bu sıralarda kaçırmalar, tecavüzler, öldürmeler çok ağır ve adi suçlar yaşanıyor. Devlet düzeni olmadığı için kayıt da yok. Birleşmiş Milletler bile Güney Sudan’la ilgili verdikleri bilgilerde on binlerce insanın öldüğünü belirtiyor. 20 bin mi, 50 bin mi belli değil.
Çok acı, aynı zamanda insanlık adına utanç verici olaylar bunlar. Oralarda bir anne ne yapar mesela? Çocuklarını korumak veya beslemek için nasıl fedakarlıklara katlanır?
Çok acı hikayeler var. 50 yaşlarında üç çocuğu da sıtmaya yakalanmış bir annenin durumu içler acısıydı. Biri kucağında üç hasta çocuğuyla beraber 120 km yol kat ederek şehir merkezindeki özel bir klinike gidiyor. Elindeki son birikimleriyle ateşler içindeki çocuklarını muayene ettiriyor. Fakat ilaç almak için parası yetişmiyor. Sadece bir çocuğunun ilaç masrafını karşılayabileceği için, üç çocuğundan bir tanesini seçmek durumunda kalıyor. İstişare ederek durumu en ağır olan küçük kız çocuğunu seçerek tedavisine başlıyorlar. O yaşasın, bu ölsün diye seçmek zorunda kalıyor çocuklarını. Çok acı hikayeler bunlar.
Yine Somali’de benzer bir kadın hikayesi anlattılar. Bir su kaynağına erişmek için bir tanesi küçük, diğerleri yürüyebilen üç çocuğuyla Kenya tarafına doğru gidiyor. Büyük olan çocuk yolda hastalanıyor. Yürüyemeyecek duruma geliyor. Çocuğu taşıyabilmek için insanlardan yardım istiyor, maalesef bulamıyor. Bir ağaç altına yanında su bırakarak, adeta çocuğunu ölüme terk ediyor. “Şu anda yaşıyor mu ölü mü bilmiyorum” diyor. Etkilenen nüfus kırk milyon civarında. Daha ne kadar ağır ve acı hikayeler vardır tahmin edebilirsiniz.
DÜNYANIN BİR KARARI SAVAŞI DURDURMAYA YETMİYOR
Avrupa ve BM ne yapıyor? Yaşanan felaketin farkında değiller mi?
Onlar yardım yapıyor, fakat bu yardım o bölgelerdeki sorunların gerçek anlamda köklerine inen yardım mantığı değil. Dünya Gıda Programı Güney Sudan’da yılda bir milyar dolar para harcıyor. Fakat bu bir milyar doların yedi yüz milyon dolarını lojistike harcıyor. Çünkü güneyle kuzey arasında iletişim sağlayabilecek karayolu yok, o gıdayı sadece havadan paraşütle atarak ulaştırabiliyorlar, bu da çok pahalı bir operasyon. Ciddi paralar harcanıyor ama gerçek anlamda alt yapı çalışmaları yapılmazsa, bu toplumun direnci artırılmazsa bir işe yaramayacak. Nehirlere barajların kurulması, gıdaların işlenmesi gibi önlemler lazım. Aslında avcı toplayıcı toplumdan yeni yerleşik hayata geçen bir seviyedeler ve yardıma ihtiyaçları var. Böyle bir kuraklık olduğu zaman da doğrudan geleneksel üretimler bitiyor. En önemlisi de bu bölgelerde tamamen kendi ülkelerinin dışındaki bir takım unsurların destekleriyle başlatılan ve devam ettirilen savaşların acilen durdurulması gerekiyor. Güney Sudan’da veya Yemen’deki bir savaşı durdurmak için dünyanın bir kararı yeter. Bitti kardeşim burası dese, uçuşa yasak bölge ilan etse, silah sevkiyatlarını durdursa, bir barış gücü gönderse yeter, ama maalesef dünya bunu yapamayacak derecede aciz.
İNSANLIĞIN UMUDU OL
Kızılay olarak siz nasıl ulaştıracaksınız yardımları? Neler yapmayı planlıyorsunuz?
Cumhurbaşkanımızın başlattığı “Umudu ol” kampanyamız iş birliği usulüyle yürüteceğimiz bir organizasyon. Lojistik ve ulaştırma noktasında büyük oranda AFAD’ın ve THY’nin destekleri olacak. 30’a yakın insani yardım kuruluşlarımız da bağış kampanyaları açmış durumda. Ve uluslararası körfez ülkelerinden STK’lar maddi destek sağlama sözü verdi. Bu bölgelere ulaştırılması için gıda, su sanitasyon (düzenli ve sağlıklı su temini) ve sağlık olmak üzere üç temel önceliğimiz var. Türkiye’den topladığımız yardımlarla inşallah her bir limana en az 10 bin tonluk gıda desteği sağlamak istiyoruz. 10 bin ton aşağı yukarı 5 yüz tır dolusu gıda demek. Bu da yaklaşık iki milyon insanın aylık gıda ihtiyacı demek.
Bir çağrı da buradan yapalım o zaman…
“Umudu ol” kampanyamız açlık, kuraklık ve kıtlık krizi içinde bulunan Yemen ve Doğu Afrika ülkeleri Somali, Etiyopya ve Güney Sudan ağırlıklı olmak üzere bu bölgelere yönelik kampanyamızın ortak ismi. Türkiye’deki insani yardım kuruluşlarının tümü “Umudu ol” başlığı altında çağrı yapıyor. İnsanlığın umudu ol diyoruz. Okuyucularımız Kızılay’a kendi geleneksel bağış kanalları aracılığı ile ulaşabilirler veya UMUDU OL yazarak 2868’e göndererek 10 liralık yardımda bulunabilirler. kızılay. org.tr web sitemizden de online bağış imkanları var. Bunun dışında özellikle gıda ve ilaç konusunda ayni yardım yapmak isteyen olursa 168 numaralı bir çağırı merkezimiz var. Burayla temasa geçebilirler.
***
KIZILAY ARTIK OYUN KURUCU
Eskiden Kızılay bu kadar sahiplenilmezdi. Önceki Kızılay’la aranızdaki fark nedir? Neler yapıyorsunuz da insanların duygularına dokunabiliyorsunuz?
İnşallah böyledir, biz de bunu hissediyoruz. Mesela aldığımız yardımlar 2016’da 2015’e göre iki kat arttı. Kızılay artık oyun kurucu olarak sahada. Daha önce biraz daha içine kapanmış salon derneği gibi bir algı içerisindeydi. Ona rağmen çalışıyordu ama bugün sahadaki operasyonlarda daha etkin. Mesela Halep’teki insanların tahliyesi operasyonunda Kızılay çok büyük bir oyuncuydu sahada. Tahliyelerin tümü bitene kadar o bölgede kaldık. Muhataplarımızla insani diplomasi faaliyeti gerçekleştirdik. Cenevre konvansiyonuna göre diğer derneklerde olmayan hakkımız var bizim, çatışmalara müdahil olabiliyoruz. Çatışmalarda sivillerin korunması, esirlerin, yaralıların değişimi gibi hususlarda özel bir takım uluslararası hukuki araçlarımız var. Artık bunları işletiyoruz. Biraz daha önleyici çalışmalar yapmaya gayret ediyoruz.
Musul operasyonu başlamadan önce bölgedeki ilgililerle görüştük. Burada oluşacak büyük göçün Türkiye’ye gelmeyip, belli bir bölgede güvende tutulması için çalışmalar yaptık. Orada AFAD’la beraber on civarında kamp oluşturduk. Türkiye’ye doğru yönelecek insanları orada tuttuk. Türkiye’de üç milyon Suriyeliye bakıyoruz, ama Suriye’nin içinde altı buçuk insana bakıyoruz. Her gün 70-80 ton unu ekmek yapıp oradaki insanlara dağıtıyoruz. Şimdiye kadar Kızılay’ın Suriye’nin içine sevk ettiği insani yardım tır sayısı 40 bine ulaştı.
Sevda Dursun, 22.03.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Röportaj, Eleştiri
Sevda Dursun Yazıları
Takip et: @sevdadur
Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015
İlk yayınlandığı yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.