27 Mart 2017 Pazartesi

SA4144/ÂA31: Haçlı ve Siyonist Seferlerine Karşı ‘One Minute’ Sürüyor

"16 Nisan 2017 referandumu bir milat gibi duruyor görünse de Batı kendince gerekli olan tedbirleri almış durumda. Trump'ın da dahil olduğu ırkçı hıristiyan gen dünyanın karşılaştığı en büyük tehdit olarak insanlığın karşısında."


Erdoğan'ın tarihten devraldığı cesaret, halkın aşırı farkında olarak verdiği destekle birleşince tarih, Amerikalı ve Rus düşünce kuruluşlarının gelecek tasarımlarında derin kırılmalar oluşturacak bir sarsıntı yaşadı. Erdoğan'ın 2009'da Davos'ta 'One Minute' ile katliamcı İsrail'e verdiği tepki, 26 Mart 2017'de doğrudan, Avrupa Birliği'nin temellerinin atıldığı Roma Antlaşmaları'nın 60. yıldönümü töreni için Roma'ya gelen AB liderlerinin Vatikan'da Papa Francesco ile görüşmesi sonrası verdiği fotoğrafa yöneldi: "Hayırdır niye Vatikan’da bir araya geldiniz? Papa ne zamandan beri AB üyesi oldu? Haçlı ittifakı kendini eninde sonunda gösterdi. Bu budur. Siz Türkiye’yi Müslüman olduğu için içeri almıyorsunuz." 

15 Temmuz 2016'da ABD-İngiltere-Almanya-AB ve İsrail'in birlikte tasarladığı ve FETÖ ya da NATO üyesi darbeci subaylarla uygulamaya koyduğu askerî darbe 24 saat dolmadan devletin sadık evlatlarının güçlü direnişi, halkın verdiği kahramanca mücadele ve Allah'ın yardımıyla durdurulduğunda Türkiye Cumhuriyeti felaketin ve uçurumun eşiğinden dönmüş ve Türkiye topluca 'One Minute' demişti.

Erdoğan'ın Avrupa'ya verdiği bugünkü tepki, ABD, Almanya ve İngiltere'nin FETÖ'yü koruma, kollama ve aklama girişimlerine  ve 16 Nisan 2017'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı Sisteminin oylanacağı referanduma doğru ilerleyen bir güçlenme stratejisine karşı Avrupa'nın açıkça yaptığı düşmanlıklara verilen topyekun bir tepkiydi.

Papa Franciscus, 24 Mart 2017'de Brexit'le ayrılan İngiltere hariç katılan laik(!) AB liderlerine 'vaaz' vermişti: "Bugün artık uzayan insan ömründe 60 yıl olgunluğun zirvesidir, kendimizi sorgulamaya çağrıldığımız kritik bir yaştır. AB'nin de bugün kendisini sorgulaması, yaşın kaçınılmaz olarak getirdiği hastalıklarını tedavi etmesi ve yeni yollar bulması gerekiyor" demiş ve bugünün krizlerine yanıt verebilmek için Avrupa kurumlarının "insanı merkez alması" gerektiğini, AB'nin "bir kurallar ve protokoller bütününden ibaret olamayacağını" eklemişti.


Papa'nın bahsettiği Avrupa'da müslümanlar inançları dolayısıyla aşağılanıyor, camilere gamalı haçlar çiziliyor, domuz kafaları asılıyor ve sınırlarda resmi olmayan 'Milisler' müslüman mülteci avına çıkıyordu. Avrupa artık "insanı merkez almıyordu",  Papa'nın va'zettiği gibi artık AB bir kurallar ve protokoller bütününden ibaret değildi, tamamen karanlık Ortaçağ'ın Kilise dogmalarına mahkum olmuş bir devletler bileşiğiydi. Papa olgunlaşmış bir ırkçılıktan ve İslam düşmanlığından beslenme zamanının geldiğini düşünüyordu.

Papa'ya göre 'AB bir kurallar ve protokoller bütününden ibaret olamayacağına' göre, olması gereken tam da şu an olan değil miydi? Avrupa'nın bütününde bütün hıristiyan değerlerinin artık yok olduğunu ve marjinal seviyede kaldığını gören Papa ekonomik kriz ve hızla bozulan ekonomik dengeler dikkate alındığında Haçlı Seferlerinin açgözlü savaşçılarına dönüşmüş bir topluluk olarak mı görüyordu Avrupa Birliğini? Bu sebeple mi tüm AB liderleri 60. yıl kutlamalarını büyük bir huşû içinde Papa'nın vaazıyla tamamlıyorlardı? Papa hangi insanı merkeze almayı öneriyordu tamamen hıristiyan ülkelerin liderlerinden oluşan topluluğa hitap ederken?



Erdoğan, gittikçe artan dinî gen etkisinin Avrupa ve Amerika'yı ve ilişiğinde Rusya'yı esir aldığını görüyor, buna karşılık tedbir olarak Müslüman ülkelerle çok yoğun diplomatik girişimler başlatarak mücadelesini sürdürüyordu. Katar, Pakistan ve Suudi Arabistan'la birlikte aldığı yol, İran ve Irak gibi iki vizyonsuz ülkenin yok ettiği müslüman dayanışmasına farklı bir alan açıyordu.

Günün sonunda neler olacak, bunu bilmek imkansız; ancak şunu söylemekte fayda var, artık batı ya da hıristiyan emperyalizm siyonizmden bağımsız bir şekilde bir araya gelmeye çalışıyor, aralarındaki ayrılıkları gidermeye çalışan Rus patrikliği ile Vatikan ortak noktalarda buluşmayı denemeye devam ediyor. Müslüman ülkeler de artık derinliksiz gelecek stratejilerinin felaketlerine yol açacağının farkında olarak Türkiye ile daha sıkı ilişkiler geliştiriyor.

16 Nisan 2017 referandumu bir milat gibi duruyor görünse de Batı kendince gerekli olan tedbirleri almış durumda. Trump'ın da dahil olduğu ırkçı hıristiyan gen dünyanın karşılaştığı en büyük tehdit olarak insanlığın karşısında.



Erdoğan'ın bugün Avrupa Birliğine ve Vatikan'a doğrudan seslenerek sorduğu sorular One Minute gerçeğinin sürdüğünü ve bir dalga halinde güçlenerek dünyaya yayıldığını gösteriyor. Bu gelecek zamanı tasarlamaya çalışan kan emici siyonist ve hıristiyan ülkelerin kabusu olmaya aday bir gerçek; alenen sarf edilen Erdoğan karşıtı nefret ve öfke dolu tüm eylem ve söylemler Batı'nın ne kadar aciz kaldığının da bir göstergesi.

Batı yaşlı, öfkeli ve dindar olamayacak kadar ahlaksız; uyuşturucu, seks, içki bataklığında birer wampire dönüşen bu insanların önünde değerli sayılabilecek hiçbir gelecek yok, ancak ellerinde bulunan nükleer tehdit unsuru silahlar dünyaya bela olmaya devam edecek.


Âkil Ağazâde, 27.03.2017, Sonsuz Ark






Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı