"16 Nisan
2017 referandumu bir milat gibi duruyor görünse de Batı kendince gerekli olan
tedbirleri almış durumda. Trump'ın da dahil olduğu ırkçı hıristiyan gen
dünyanın karşılaştığı en büyük tehdit olarak insanlığın karşısında."
Erdoğan'ın
tarihten devraldığı cesaret, halkın aşırı farkında olarak verdiği destekle
birleşince tarih, Amerikalı ve Rus düşünce kuruluşlarının gelecek
tasarımlarında derin kırılmalar oluşturacak bir sarsıntı yaşadı. Erdoğan'ın 2009'da
Davos'ta 'One Minute' ile katliamcı İsrail'e verdiği tepki, 26 Mart 2017'de doğrudan,
Avrupa Birliği'nin temellerinin atıldığı Roma Antlaşmaları'nın 60. yıldönümü
töreni için Roma'ya gelen AB liderlerinin Vatikan'da Papa Francesco ile görüşmesi
sonrası verdiği fotoğrafa yöneldi: "Hayırdır niye Vatikan’da bir araya geldiniz? Papa ne zamandan beri AB
üyesi oldu? Haçlı ittifakı kendini eninde sonunda gösterdi. Bu budur. Siz
Türkiye’yi Müslüman olduğu için içeri almıyorsunuz."
15
Temmuz 2016'da ABD-İngiltere-Almanya-AB ve İsrail'in birlikte tasarladığı ve FETÖ
ya da NATO üyesi darbeci subaylarla uygulamaya koyduğu askerî darbe 24 saat
dolmadan devletin sadık evlatlarının güçlü direnişi, halkın verdiği kahramanca
mücadele ve Allah'ın yardımıyla durdurulduğunda Türkiye Cumhuriyeti felaketin
ve uçurumun eşiğinden dönmüş ve Türkiye topluca 'One Minute' demişti.
Erdoğan'ın
Avrupa'ya verdiği bugünkü tepki, ABD, Almanya ve İngiltere'nin FETÖ'yü koruma,
kollama ve aklama girişimlerine ve 16
Nisan 2017'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı Sisteminin oylanacağı referanduma
doğru ilerleyen bir güçlenme stratejisine karşı Avrupa'nın açıkça yaptığı düşmanlıklara
verilen topyekun bir tepkiydi.
Papa Franciscus,
24 Mart 2017'de Brexit'le ayrılan İngiltere hariç katılan laik(!) AB liderlerine 'vaaz'
vermişti: "Bugün artık uzayan insan ömründe 60 yıl olgunluğun zirvesidir,
kendimizi sorgulamaya çağrıldığımız kritik bir yaştır. AB'nin de bugün
kendisini sorgulaması, yaşın kaçınılmaz olarak getirdiği hastalıklarını tedavi
etmesi ve yeni yollar bulması gerekiyor" demiş ve bugünün krizlerine yanıt
verebilmek için Avrupa kurumlarının "insanı merkez alması"
gerektiğini, AB'nin "bir kurallar ve protokoller bütününden ibaret
olamayacağını" eklemişti.
Papa'nın
bahsettiği Avrupa'da müslümanlar inançları dolayısıyla aşağılanıyor, camilere
gamalı haçlar çiziliyor, domuz kafaları asılıyor ve sınırlarda resmi olmayan
'Milisler' müslüman mülteci avına çıkıyordu. Avrupa artık "insanı merkez
almıyordu", Papa'nın va'zettiği
gibi artık AB bir kurallar ve protokoller bütününden ibaret değildi, tamamen
karanlık Ortaçağ'ın Kilise dogmalarına mahkum olmuş bir devletler bileşiğiydi. Papa
olgunlaşmış bir ırkçılıktan ve İslam düşmanlığından beslenme zamanının
geldiğini düşünüyordu.
Papa'ya
göre 'AB bir kurallar ve protokoller bütününden ibaret olamayacağına' göre,
olması gereken tam da şu an olan değil miydi? Avrupa'nın bütününde bütün
hıristiyan değerlerinin artık yok olduğunu ve marjinal seviyede kaldığını gören
Papa ekonomik kriz ve hızla bozulan ekonomik dengeler dikkate alındığında Haçlı
Seferlerinin açgözlü savaşçılarına dönüşmüş bir topluluk olarak mı görüyordu
Avrupa Birliğini? Bu sebeple mi tüm AB liderleri 60. yıl kutlamalarını büyük
bir huşû içinde Papa'nın vaazıyla tamamlıyorlardı? Papa hangi insanı merkeze
almayı öneriyordu tamamen hıristiyan ülkelerin liderlerinden oluşan topluluğa
hitap ederken?
Erdoğan, gittikçe artan dinî gen etkisinin Avrupa ve Amerika'yı ve ilişiğinde Rusya'yı
esir aldığını görüyor, buna karşılık tedbir olarak Müslüman ülkelerle çok yoğun
diplomatik girişimler başlatarak mücadelesini sürdürüyordu. Katar, Pakistan ve
Suudi Arabistan'la birlikte aldığı yol, İran ve Irak gibi iki vizyonsuz ülkenin
yok ettiği müslüman dayanışmasına farklı bir alan açıyordu.
Günün
sonunda neler olacak, bunu bilmek imkansız; ancak şunu söylemekte fayda var,
artık batı ya da hıristiyan emperyalizm siyonizmden bağımsız bir şekilde bir
araya gelmeye çalışıyor, aralarındaki ayrılıkları gidermeye çalışan Rus
patrikliği ile Vatikan ortak noktalarda buluşmayı denemeye devam ediyor.
Müslüman ülkeler de artık derinliksiz gelecek stratejilerinin felaketlerine yol
açacağının farkında olarak Türkiye ile daha sıkı ilişkiler geliştiriyor.
16 Nisan
2017 referandumu bir milat gibi duruyor görünse de Batı kendince gerekli olan
tedbirleri almış durumda. Trump'ın da dahil olduğu ırkçı hıristiyan gen
dünyanın karşılaştığı en büyük tehdit olarak insanlığın karşısında.
Erdoğan'ın
bugün Avrupa Birliğine ve Vatikan'a doğrudan seslenerek sorduğu sorular One
Minute gerçeğinin sürdüğünü ve bir dalga halinde güçlenerek dünyaya yayıldığını
gösteriyor. Bu gelecek zamanı tasarlamaya çalışan kan emici siyonist ve
hıristiyan ülkelerin kabusu olmaya aday bir gerçek; alenen sarf edilen Erdoğan
karşıtı nefret ve öfke dolu tüm eylem ve söylemler Batı'nın ne kadar aciz
kaldığının da bir göstergesi.
Batı
yaşlı, öfkeli ve dindar olamayacak kadar ahlaksız; uyuşturucu, seks, içki
bataklığında birer wampire dönüşen bu insanların önünde değerli sayılabilecek
hiçbir gelecek yok, ancak ellerinde bulunan nükleer tehdit unsuru silahlar dünyaya
bela olmaya devam edecek.
Âkil Ağazâde, 27.03.2017, Sonsuz Ark
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.