6 Nisan 2017 Perşembe

SA4178/KY35-YTK173: Şaşırmama İhtimalimiz

"Bu kadar şaşırmamak unutkanlıktan mı acaba?"


Bir önceki yazıda ne kadar imkan dahilindeyse şaşırmak, şimdiki yazıda da bir o kadar imkansız.

Evet her şey ne yapıp edip tarihte benzerlikler bulup tekrar hissi veriyor.

Karmaşık ittifaklar bin yıl önce de var bugün de.

Kıbrıs meselesi yarım asır önce neyse bugün de o sanki.

Hangi tartışmamız 19. Yüzyıl sonlarından bu yana değişmiş esas olarak derseniz, “hiçbiri” demek zor değil.

Kavgalarımız, barışmalarımız değişmiyor.

Kırgınlıklarımız değişiyor muhtemelen. İncecik, zor fark edilir şeyler çünkü. Kavga kolay, kırgınlık zor.

Kavgayı bin metreden bilirsiniz, tanırsınız, görürsünüz… kırgınlık yanıbaşınızda kırılır git gide de haberiniz olmaz.

Haberiniz olduğunda da nedense artık pek şaşırmayız.

Omuz silkmek, burun kıvırmak daha legal hale gelmiştir çoktan.

Çocuklarımızın işine gücüne robotlar göz diker ama şaşırmayız. Meşrudur bu da.

Yasaldır bütün seçimlerimiz ve çıkacak hiçbir sonuç bizi şaşırtmaz. Evlenirken ne kadar mutlu boşanırken ne kadar öfkeli olmamız hiçbir hayret vesilesi değildir bizim için.

Rusya'da metroda bomba patlar, kediler ağaçlarda şakımaya başlamış kuşlar için sinsi sinsi yaklaşır, atlar çıkış için son hazırlıklarını yapar, bir ihtiyar son suyunu ister inleyerek ölmeden hemen önce… hiçbiri yine bizi hiç şaşırtmaz.

Thomas Stearns Elliot'un Nisan ayının acımasızlığından dem vuran şiirinden daha iyidir İsmet Özel'in of not being a jew'u desem şaşırmazsınız.

Ya da meselâ Atilla Taş'ın mahkemedeki ifadelerini görünce şaşırmıyorsunuz muhtemelen.

Sonra geçen akşam serbest kalmasına da tekrar gözaltına alınmasına da.

Taş'ı herkes kadar medyadan tanıyorum, o yüzden ben en çok Murat Aksoy'u merak etmiştim meselâ o gece, nihayetinde aynı gazetede yazıyorduk bir zamanlar. Hayal meyal hatırladığım hafif de gergin ama espriye vurduğumuz bir twitleşmemiz de olmuştu sanki.

Merak bu ya, insan açıp bakıyor en son ne zaman yazmış diye; internet doğru söylüyorsa 25 Aralık 2013'te yazmış.

Yazının sonunda kızı Zehra Duru'nun yedi yaşına girmesini kutluyor o gün. Şimdi on bir yaşında demek ki.

Yargılamalar bitince Murat Aksoy fetöcü çıksa şaşırmazsınız, çıkmasa şaşırmazsınız.

Ne acaip değil mi?..

Ne yapıp da şaşırma yetimizi yeniden kazanmalıyız acaba?

Kaybettiğimiz yeteneklerimizi kazanmak için bir yol var mı ki? Fizik tedavi, psikolojik rehabilitasyon, bilmece bulmaca, çocuklarla haşır neşir olup vakit geçirmek, sanata eğilmek…

Yoksa, sadece kenara çekilip, artık sadece akmayan, üzerimizden tır sürüleri gibi hiç durmadan geçmekte olan hayata biraz dışarıdan bakmak mı?

Mümkünse bir ağaca çıkıp biraz yukarıdan seyretmek mi?

Namaz kılarken aklımız çaldı çalacak telefonda veya “şu twite cevap yazsam mı”larda kalmasın diye telefonu uzun süre kapatmak mı?

Camdan dışarıyı seyretmek mi?

Dua ederken sadece dua etmeyi başarabilmekte mi?

Hangisinde…

Bilmiyorum ama bulsak bir yolunu çok iyi olacak.

Bildiğim; şaşırsak bütün olup bitenlere, buna da otuz saniye sonra artık hiç şaşırmayacağımız garanti.

Bu kadar şaşırmamak unutkanlıktan mı acaba?


Yaşar Taşkın Koç, 06.04.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları




Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015


İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak




Sonsuz Ark'tan

  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı