"Yazmadan önce iki dakika durup düşünsek ne iyi olacak aslında…"
Yazıya oturduğum pazartesi akşamına doğru Twitter'da en çok konuşulan, üzerine yazılan başlıklar Türkiye çapında bunlardı.
Bir kısmını başlığından anlamak kolay, bazılarını hiç bilmiyorum.
Bildiğim, bütün bunları her birimizin etrafımızdaki insanların hatta bazen bizim yazdığımızdı.
Bunlarla veya her gün defalarca yenilenen yeni başlıklarla ilgili yazarken herkes yaşamaya devam ediyor aslında.
“Aslında” diyorum çünkü yazarken ve muhatabımız hakkında düşünürken onun “yaşamakta” olduğuna dair gerçeği kaçırdığımız çok belli.
“EVETdeGülümse” başlığını kullanarak twit atan kadın hemşire olarak çalıştığı hastanede daha twiti atar atmaz yeni gelen hastanın serumunu takıyordu. Biraz sonra serumu takılan onun bu twitini bir arkadaşının tekrar etmesiyle gördü; hırsla “Eyalet Sistemine HAYIRde” yazdı birkaç şey daha ekleyerek.
Hemşire olan işini bitirip yeni gelen hastanın bilgilerinde eksik olan yerleri dosyaya işlemek için masaya oturduğunda kendisinin de etiketlendiği o twiti gördü. Tepesi attı; iki cümle de o yazdı.
Tekrar dosyaya döndü… hastanın tansiyonu yüksek gibiydi sanki.
Yeniden döndü yanına yanında cihazla. Dikkatlice ölçtü; normal sayılırdı bulduğu sonuç.
Hasta telaşlandı, “Bir şey mi var Hemşire Hanım?” diye sordu korkarak.
“Merak etmeyin, tansiyonunuzu yeniden ölçtüm sadece, sorun yok” dedi.
Gülümsediler birbirlerine sevecenlikle.
Hasta kadın içi rahatlamış cep telefonuna döndü. Hemşirenin huzur veren gülümsemesi mi serumun etkisi mi şimdi kendini daha iyi hissediyordu. Aklı tekrar hemşireye gitti; ince damarlıydı doğuştan, nasıl beceriyle hiç canını yakmadan, sağı solu delmeden takmıştı bir seferde serum iğnesini diye düşündü. Minnet duydu.
Aklı tekrar twittera gitti. O cevabına gelen cevaba sinirlendi. Yeniden daha sert bir cevap yazdı.
Hemşire hastalar azalmışken odalarında bir çay içerken gördü gelen cevapları. Beşer onar yazdılar birbirlerine ısrarla ve gerilimi artırarak.
Sonunda taraflar “16 Nisan gecesi görürsünüz gününüzü” diyerek kapattılar.
Kapatırken birbirlerini de engellemeyi unutmadılar.
Böylece kimsenin aklına profil fotoğraflarına bakmak gelmedi. Gelseydi ve biraz dikkatli olsalar biraz önce birbirlerine gülümseyen hasta ve hemşire iki kadın olduklarını anlayacaklardı.
Belki çok utanacaklardı.
Belki sanal ortamdaki gerilimi durup dururken hastaneye de taşıyacaklardı.
Yarım saat kadar sonra serum bitti, hemşire intraketi çıkardı yine aynı yumuşaklıkla. Alkollü pamuk, kanama olmasın diye hazır bant, iki kadının tekrar nezaketle gülümsemesi.
Hasta çıkmadan önce çantasından hazır kek paketini uzattı hemşireye. Almak istemediğinde ısrar etti, “Lütfen” dedi.
Karşılıklı teşekkür ettiler, hasta ayrıldı salondan. Hemşire “Ne kadar kibar bir insan, hepsi böyle olsa keşke” diyerek düşünürken aklına yine twitterda engellediği kişi geldi. Sinirlendi.
İkisi de yaşarken yukarıdaki gibi yaşadı.
Yazarken sosyal medyada öyle yazdılar işte.
Bu sahnelerin otobüste, dolmuşta, aynı caddelerde, aynı büyük mağazalarda birbirlerinden habersiz, birbirlerini tanımadan hakaretler tehditler hatta küfürlerle sürdüğü çok belli.
Nezaketle diğerine yol veren veya diğerinin para üstünü görevi gibi takip eden insanlar sanal ortamlarda neler ediyor birbirine aslında.
Yazmadan önce iki dakika durup düşünsek ne iyi olacak aslında…
Yaşar Taşkın Koç, 13.04.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.