“Ben neler gördüm biliyon mu sen?” diyen bir amca düşüyor ekrana. Gördüklerinin de yaşadıklarının da gerçekliği öyle işlemiş ki ses tonuna, anlattığı her şey insanın yüreğine dokunuyor. Onulmaz acılardan bahsettiğini de zannetmeyin üstelik. Bundan 10-15 yıl önceki Türkiye’yi anlatıyor, unutmuş olanlara hatırlatıyor kısaca.
16 Nisan’da ülkemizde yapılacak olan referandumda Hayır için amcaları nasıl ikna ederiz çalışmasından bir kesit. Bu sefer kampanyalar çok doğal, çok içimizden çıktı nedense. Profesyonel kliplere, tumturaklı sözlere gerek kalmadı. Bazen “Hayır”ı anlatırken “Evet”e hizmet edildi, bazense bir inşaat işçisi, hukukçuların anlatmayı beceremediği Evet deme gerekçelerini sıraladı. Bu dergi çıktığında referandum bitmiş, oyların rengi belli olmuş olacak. Fakat referandum sürecine damgasını vuran bu sahneler hiçbir zaman akıllardan silinmeyecek. “Ben neler gördüm biliyon mu sen” diyen amcayı ikna etmek için çabalayan Hayırcıların çaresizlikten geldikleri son noktayı kimse unutturamayacak.
Amerika bu adama suikast yapacak
Diyalog aynen şöyle devam ediyor: “Anlatır mısın amca neler gördün?” “Eczanelere gittiğin zaman ilaç alamıyodun” diye sıralıyor güngörmüş amca. Fakat cevap anında yetişiyor, “Şimdi ben doktorum, eczanelere gittiğin anda 15 lira bir kesinti yapılıyor, yedi buçuk lira bir kesinti yapılıyor.”
Sözü kaptırmaya niyeti yok amcanın, “Hanımım ameliyat oldu, senet verdim hastaneden çıkmak için, bu adam bak neler yaptı ya. Ben şimdi beş kuruş vermiyorum” dediğinde, kendileriyle çelişen şu açıklamaları ardı ardına sıralıyor Hayır cephesi: “Tamam da senin maaşından kesiyorlar amca. Seksen milyon sağlık bütçesi açık verdi, senin haberin var mı? Adam meselesi değil bu, seçim de değil. Sen yine seçimde adama ver.”
Amca devam ediyor karşısındakileri aydınlatmaya: “Bak IMF’den kurtardı bu adam bizi, siz yine iyi kötü tahsillisiniz, ama… ben cahilim, bunları görüyorum ben.”
Aslında ne demek istediğini gayet net anlatmıştı anlatmasına da anlamak istemeyenler için basiret bağlıydı. Baktılar ki amcayı ikna edemiyorlar, tehdide sarılarak akıllara durgunluk veren şu skandala imza attılar. “Tamam iyi ama biz o adamı seçmiyoruz zaten. Bu Amerika’nın oyunu bize. Amerika iki gün sonra bu adama suikast yapacak.”
‘Heç möhim değil’
Her seçimde olduğu gibi haber kanallarının sokak röportajlarından tanıyoruz bu insanları. Yine bir amcaya “Neye göre Evet veriyorsun?” sorusu yöneltildiğinde, “Terör nerdeyse karşısındayız. Avrupa, gavur neredeyse sonuna kadar karşısındayız. Tayyip ne diyorsa sonuna kadar yanındayız; o adama itimadım var” diye cevap veriyor. “Peki, maddeleri okudun mu?” diyerek sorusunun şeklini değiştiriyor bu sefer sunucu. İşte bu soru üzerine o tarihi cevabı vererek, referandumun yıldızı olmayı başarıyor amca; “Heç möhim değil, başından okudum da yani, maddeyi koyana bakıcan.”
“Benim yaşadıklarımı yaşasaydın, görseydin eğer, ki yaşamadın, kuşkusuz sen de evet derdin” diyen bir başka isim de Nevzat Kont. Referandumla ilgili söyledikleri birçok kişiye ders niteliğinde olurken Anadolu irfanının nereden kaynaklandığını tescilleyen bir örnek. Nevzat Kont kendisine uzatılan mikrofona şu ifadelerle neden Evet dediğini anlatıyor:
“Başkanlık sisteminin her şeye son vereceğine inanıyorum. Sen ticaret adamlarının bürokrasiden neler çektiğini biliyor musun? Şuradan geçecek olan yolun aylarca, yıllarca uzatıldığını, Ankara’daki o yollar yapılırken neler çekildiğini biliyor musun? Niye başkanlık sistemine Evet, Güney Kore ve İspanya gibi 50’li yıllarda startını beraber aldığımız ülkeler bize üç-dört kat fark attı. Bütün bu sorunları kökten çözecek bir irade lazım.”
‘Hayır diyem de 15 Temmuz yeniden mi olsun?’
Erzurumlu Eyüp Amca da yine sokakta kendisine mikrofon uzatılanlardan. İçinden geçenleri söyleyerek fenomen olan Eyüp Amca, akıllardan çıkmayacak Evet gerekçelerini sıralayanlardan:
“Eski günleri görmüşem, Halk Partisi’nin zamanını görmüşem, buğdayları denize döktü, millete vermediler. Millet açlıktan kırılıyordu. Camileri depo ettiler, şimdi hamdolsun, Allah’ıma bin kere hamdolsun. Menderes’in dönemine yetiştim ben, götürüp ne hakla astılar. Bunun da (Tayyip Erdoğan) başını yiyeceklerdi ki Allah fırsat vermedi.”
Evetçi ninenin mazeretleri ise dünya meseleleriyle ilgilenenlere taş çıkartır nitelikte:
“Hayır diyem de Hollanda’nın yanında mı olayım. Hayır diyem de Almanya’nın yanında mı olayım, PKK'nın yanında mı olayım. Hayır diyem de FETÖ’cülerin yanında mı olayım. Hayır diyem de 15 Temmuz yeniden mi olsun.”
Camiye değil de kiliseye mi gitsin?
Adana’da bir cami inşaatında çalışan Kürt kökenli gencin referandum yorumları sosyal medyada izlenme rekoru kıran bir diğer video. Adanalı inşaat işçisi 16 Nisan’da neden Evet diyeceğini açıklarken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı hizmetleri de kendi üslubuyla anlatıyor.
“Hayır çıkarsa Haçlıların Siyonistlerin emelleri kazanacak, Evet çıkarsa da Türkiye’miz daha iyiye gidecek. Güzel kardeşlerim, biz Osmanlı torunlarıyız. Şimdi kalkmışlar diyorlar ki Cumhurbaşkanı dini siyasete alet ediyor, biz gavur ülkesinde yaşamıyoruz. Bu adam da Müslüman, Allah’a borcunu ödüyor, ne yapsın, kiliseye mi gitsin. Adam size ceddimizin hayal ettiğini gerçekleştirdi. Eskiden anam beni hastaneye götürürdü, üç tane halam gelirdi, biri kuyruğa girerdi, biri fiş sırasına girerdi, biri eczane sırasına. Şimdi zırr, alo 112, hastam var, kapının önüne geliyor.”
Din ve referandum işleri itinayla ayrılır
Yine bir sokak ve yine mikrofon tutulan bir İzmirli “Müslüman olduğum için Hayır vereceğim. Evet verenler bence Müslüman değildir” saptamasında bulunuyor. “Ben Evet diyeceğim” diyen İzmirli kadın ise “Herkes tek başlılık diktatörlük diyor, keşke ülkemizde diktatörlük olsa da bazı şeylerin önü kesilse, idam dediğimizde hemen çıksa. Açığım, özgürüm, kendimi çok rahat ifade edebiliyorum. Nedense kendini çok rahat ifade edip de daha önceki yasakları hatırlamıyorlar. Sokakta her şeyi konuşamazdık, Ahmet Kaya şarkısı dinleyemezdik, şu an kamusal alanlarda herkes özgür. Hükümetten dolayı demiyorum, milletin bekasını düşündüğüm için Evet diyorum. O yüzden sonuna kadar Evet diyorum” diyerek din ve referandum işlerini bir çırpıda ayırarak tarihe geçiyor.
“Babana bakıyon para, hastaya para, Allah devletimize milletimize zeval vermesin. Kuranımızı, bayrağımızı, ezanımızı eksik etmesin. Evet diyorum, evet evet” diyen ablaya sinirlenen kadın ise verdiği onca tepkiye rağmen niçin Hayır diyeceğini bir türlü açıklayamayarak akıllara kazınıyor. Sinirle araya giren modern kadın “Ülkemizin geleceğini satamazsınız, Hayır diyoruz tabii ki. Cumhuriyetimizi nasıl kazandığımızı biliyor musunuz siz” dedikten sonra sunucunun "Neden Hayır diyorsunuz?" sorusuna “Ne diceğimi bilemiyorum şimdi ya” diyerek Hayırcıların hali pür melalini deşifre ediyor.
Denize dökme hayalleri denize döküldü
Referandum sürecinin başlarında Hayır kampanyası yalanlarla dolanlarla bir ivme yakalamıştı. Mevcut olanı korumanın kolaylığına yaslanan Hayırcıların ilerleyen günlerde söyleyecek sözü kalmadı. Üstelik halkı kışkırtacak bir şey söylemeyeceklerine, herkesi kucaklayacaklarına dair kararlar aldıkları halde, içlerinde olanı dışa vurmayı engellemek konusunda başarılı olamadılar.
CHP’lilerin Hayır için çalışırken Evet oyuna teşvik eden skandal söylemleri de tarihe geçti. CHP’li vekil Hüsnü Bozkurt’un “denize dökeriz” sözü işte bu yüzden referandum sürecinin en dikkat çeken konuşması oldu. CHP’li Bozkurt, “Sandıktan Evet çıkarsa da kimse heveslenmesin. Yine Samsun’dan başlar, sizi İzmir’e kadar kovalarız” demiş, Hayır için en kötü konuşmaya imzasını atmıştı.
Hadi gel, beni de denize dök
Buna benzer bir gaf da duygusal kelimelerle bezenmiş bir söylemle tecrübeli siyasetçi Deniz Baykal’ın romantik sesinden duyuldu. Baykal, “Cumhuriyetimizi o gün ilan etmişiz gibi. Hatta 9 Eylül 1922’de İzmir’de düşmanı denize döküp, kadınlarımızın kırmızı bezler üzerine ay ve yıldız çizerek diktikleri o sevimli bayrağımızı askerlerimizin vilayet konağının çatısına kadar heyecanla çıkıp diktikleri anda nasıl yüreğimiz kabarıyor, gözlerimiz doluyorsa o duygularla vatanı o gün kurtarmışız gibi… O sevinci yaşayacağız” diyerek bir denize dökme sevdasını daha dile getirdi. İşte bu aşamadan sonra “Hayır”ın beli doğrulmadı. Evetçilerin kampanyasına destek olan bu sözler, meydanlardaki kalabalıkların “Hadi bizi denize dök” pankartlarına malzeme oldu.
Kontrollü darbe kontrollü kaçış
Kılıçdaroğlu’nun gaflarını kimsenin taktığı yoktu ama Kılıçdaroğlu da iyice çıkmaza girdiği son günlerde 15 Temmuz darbesine “Kontrollü darbe” diyerek baltayı o son taşa çarpmayacaktı. 15 Temmuz’da canlarıyla başlarıyla mücadele veren, ülkesini kurtarmak uğruna 250 şehit vermiş veya gazi olmuş halk, bu sözlere büyük öfke duydu. “Ey Kılıçdaroğlu, beni iyi dinle; 15 Temmuz darbe girişimine ‘kontrollü darbe’ diyorsun ya… Ya, bu nasıl darbeymiş ki bu darbede benim kolum gitti bak, bak!” diyerek kopan kolunu Kılıçdaroğlu’na gösterdiği bir video yayınlayan Gazi Üzeyir Civan, işte bu öfkenin tercümanı oldu. Ertesi gün bütün gazeteler Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe” dediği gece kontrollü bir şekilde Atatürk Havalimanından kaçışını sorgulayan manşetler attı.
Size sizden başka kimse zarar veremez
CHP’nin referandum kampanyası için davet ettiği Şilili reklamcı Francisco Garcia Ferrada, “Ben bir haftadır buradayım, Hayır oyunun ne önerdiğini anlamış değilim” dediğinde, Hayır kampanyasının anlamsızlığının ve sığlığının adını koymuştu aslında.
Ayrıca CHP’nin viral reklamlarında köylü kadının köylü olmadığı, başörtülü kadının da başörtülü olmadığı o kadar belliydi ki, Şilili reklamcının arkasına bakmadan kaçması yadırganmadı. “Bana bir masal anlat baba” şarkısını kampanyaları için kullanmak istediklerinde şarkının bestecisi buna izin vermeyince, Kılıçdaroğlu, “Korktular, vermediler. O nedenle şarkıyı besteleyeni de, sahibini de kınadım. Asla onlara da sanatçı demiyorum” diyerek kendinden olmayanı ötekileştirici dilini açığa çıkartmakta gecikmedi.
Yalan sizin işiniz
CHP’li vekil Tuncay Özkan, “Evet” kampanyası için canla başla çalışanlardan en önemli isim. Özkan, Hayır kampanyası için Zonguldak’ta esnaf ziyaretinde bulunurken Karadenizli bir vatandaşı ikna etmek için “Öcalan, FETÖ, Leyla Zana Evet diyor” dedi ve Karadenizlinin öfkesiyle tanıştı. Karadenizli vatandaş, Özkan’ın sözlerine “Ne Eveti ya, asıl Hayırı onlar diyor. Bunlar sizin işiniz” şeklinde yanıt vererek yalancılığını yüzüne vurmak konusunda en ufak bir tereddüt dahi geçirmedi.
Yine bir CHP, yine bir Tuncay Özkan skandalı da Trabzon’da yaşandı. Seçim otobüsünü yol ortasına çekerek halkı selamlamak isteyen Özkan’a güvenlik güçleri aracını miting yapabilecek bir alana çekmesini isteyince CHP’li vekil çıldırdı. “Çekil ordan be, terbiyesiz, edepsiz seni defol oradan sarı i..” şeklinde sert bir tepki gösterdi.
Diyarbakır’da referandum çalışması yapan CHP’li vekil Eren Erdem ise büyük bir tepkiyle karşılaştı. Referandumda Evet oyu kullanacağını söyleyen Diyarbakırlı bir vatandaş, “Dediler ki, AK Parti’ye oy vermeyin, HDP’ye oy verin ki bu terör sorunu bitsin. Biz 2 senedir HDP’ye oy veriyoruz, hani, terör sorunu bitmedi. CHP’li milletvekilleri gelip HDP’ye oy istedi” şeklinde konuşarak “git bu masalları başkasına anlat”ı kendine has üslubuyla çok güzel ifade etti.
Salak mısın diye soracaklar
Üstenci bir dil kullanmayı alışkanlık haline getirmiş beyaz yakalıların da Hayır kampanyası elbette bu dilden seçkilerle dolu olacaktı. ”Evet derseniz cahilliğiniz tescil edilmiş olacak” diyen Tuluyhan Tekelioğlu bunun en çarpıcı örneklerinden sadece biri. Daha da ileri giden Tekelioğlu ”Referandumda sana salak mısın diye sorulacak. Evet ya da Hayır diyeceksin” ifadelerini paylaşırken tarihin tozlu sayfalarına nefret söylemiyle girmeyi başardı.
PKK’lı üst düzey yöneticilerin referandumda Hayır çağrısı yapması, üstelik bunu yaparken Evet çıkarsa PKK’nın biteceğine yönelik mesajlar vermesi, referandum mu yapıyoruz, yoksa bir yol ayrımında mıyız sorularının cevabı oldu. Zaten tüm Avrupa’nın yürüttüğü Hayır kampanyası, Hollanda’da Aile Bakanımız Fatma Şahin’e yapılanlar, Almanya’da bakanlarımızın toplantıları engellenirken, PKK’nın şanlı şöhretli miting yapması 16 Nisan referandumuna damga vuran en önemli gelişmeler olarak hafızalara kazındı. Avrupa’da her gün bir gazete veya dergi Türkçe manşet ve Erdoğan fotoğrafıyla çıkarken, “Türkiye’deki referandumla neden bu kadar ilgileniyor?” sorusu akılları kurcalayan ve oyları etkileyen en önemli sorular arasında yer aldı.
Sevda Dursun, 26.04.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Röportaj, Eleştiri
Sevda Dursun Yazıları
Takip et: @sevdadur
Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015
İlk yayınlandığı yer: Gerçek Hayat
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.