"Biliyorum ki
öğrencilerimiz ülke olarak, toplum olarak, aile olarak, okul ve öğretmen olarak
hepimizin ürettiği sonuçların birer sonucudur, başarısızıkları sahiplenen
olmaz, ama çoğu zaman başarısız olan çocuklarımız değil biziz, bunu da dikkatle
ve ilgiyle irdelememiz gerek diye düşünüyorum."
Ne
yapıyoruz, ne yapmalıyız?
Bu
soruları hayatın en önemli işlerinden birini yaparken soruyorum, bir eğitimci
olarak soruyorum. Çocuklarımıza, öğrencilerimize ne yapıyoruz, ne yapmalıyız?
Akıl sorunları tesbit etmeden, yeni çözüm arayışlarının mümkün olmadığını
söyler bize; daha doğrusu yaptıklarımızı sorgulamamızı ve yeni durumlara, yeni
durumlardan kaynaklanan sorunlara karşı ne gibi çözüm yolları aramamız
gerektiğini fısıldayan en önemli özelliğimiz olan akıl zorlar bizi.
Mesleğe
başladığım zamandan bu yana yirmi üç yıl geçti. Gencecik insan yavrularını,
ergenlikten yetişkinliğe geçerken izledim, onları eğitmek için çalıştım.
Gördüğüm en önemli sorun neydi biliyor musunuz? Sürekli değişen bir nesil
geliyordu her yıl ve gelen nesil önceki nesilden daha farklı, daha hareketli ve
daha dikkati dağınık oluyordu her seferinde.
Mesela
ilk yıl 'neden liseli olmaları gerektiği'ni çok fazla izah etme gereği
duymazdık, çocuklarımız bunu bilirlerdi, sonraki yıllarda bunu daha fazla izah
etme gereği duyduk. Yeni gelenler her yıl daha geç uyum sağladılar liseye.
Geldiğimiz
2017'de, bu kadar çok şeyin farkında olan ve en az yetişkinler kadar, çevreye,
sosyal olaylara, siyasete duyarlı olan gençler var karşımızda ve işin tuhaf
tarafı 'Neden liseli olmalıyız?' sorusunu en fazla bu yıl sordum öğrencilerime.
Çünkü motivasyon sorunları çok fazlaydı ve sistemli olarak ders çalışma
alışkanlıkları çok azdı. Ki bu hangi ders olursa olsun, gerçek bir handikaptı;
çünkü açık ve kesin bir gerçek var ortada; 'ders çalışmayan başarılı olamaz'.
Her yıl
daha da geciken motivasyon süreci, bugün 2017'de altı-yedi aya çıktı; Eylül'den
Mart'a kadar geçen sürede neden-sonuç ilişkisini irdeleyerek, nasıl not
tutulacağını ısrarla vurgulayarak, yazılı öncesi akşam ders çalışmanın başarılı
olmaya yetmeyeceğini izah ederek geçtiğimiz bu uzun süre sonunda elde ettiğim
sonuç, en azından öğrencilerimin 9. sınıftan sonrası için altyapılarını
onardığım anlamına geliyordu. Bu en azından iyiydi.
Bu yıl derslerine
ilk kez girdiğim 11. sınıflardan birinde çok yoğun ders çalışma, davranış
bozuklukları gibi sorunlarla karşılaştığım bir sınıfta yaşadığımız küçük bir
olayı anlatmak istiyorum.
Perdenin
birinin asılı olduğu korniş düşmüş perde kornişin ucunda sallanıyordu.
Öğrencilerden biri "Sağlam yapmamışlar!" diyerek yorum yaptı. Bu
yorum kesin hüküm içeriyordu. "Başka olasılık yok mu?" diye sordum,
"Kesin hüküm verebilmen için tüm durumları incelemen lazım değil mi, neden
doğrudan kornişi takanı suçluyorsun?"
Durdu, düşündü, "Bilmem"
diye cevap verdi öğrencim. Türkçe-Matematik sınıfıydı ve sınıf çoğunlukla
"Matematik ne işe yarayacak ki?" düşüncesindeydi.
Tane
tane anlattım:
"Gördüğünüz gibi tavana
monte edilmiş vidalar tutuyor kornişi, sadece o korniş düştüğüne göre,
perdeyi sert çekme ya da perdeye asılma gibi etkiler de vidayı yerinden
sökebilir ya da her şeyin bir kullanım ömrü var, o ömür de dolmuş olabilir, sıvayı yapan, sıva harcını hazırlayan, vida ve dübel kalitesi etkili olabilir, sence sadece kornişi takan mı sorumlu?"
Yine
düşündü ve sonra cevap verdi:
"Dediğiniz gibi olabilir, Hocam, düşünemedim."
Sonra
konuyu toparladım:
"Matematik
size mümkün olan bütün durumları, olasılıkları göz önünde bulundurma fırsatı
sunar, işte bu yüzden Matematik öğrenmeli insan, sadece dersteki başarı için
değil, hayatın her alanında matematiğin size kazandırdığı analitik düşünme
becerisini kullanırsınız."
Sınıf
sohbetimizi dikkatle izlemişti. Hemen her öğrencimin gözünde durumun
ciddiyetini kavrama belirtileri görmüştüm. Sonraki zamanlarda dinleme ve
ilgilenme düzeyleri daha da gelişti, ancak motivasyon sorunlarının başarı için
yetmediğini, altyapılarındaki yetersizlikleri gidermeden diledikleri gibi
analitik düşünme gücü kazanamayacaklarını da onlara anlattım.
Bazen
geç olsa da mücadele edince sonuç alabiliyorum. Biliyorum ki öğrencilerimiz
ülke olarak, toplum olarak, aile olarak, okul ve öğretmen olarak hepimizin
ürettiği sonuçların birer sonucudur, başarısızlıkları sahiplenen olmaz, ama çoğu
zaman başarısız olan çocuklarımız değil biziz, bunu da dikkatle ve ilgiyle
irdelememiz gerek diye düşünüyorum.
Evet;
onlar ders çalışmak istemiyorlar, peki neden istemiyorlar?
Ne
yapıyoruz, ne yapmalıyız?
Mustafa Eyyüboğlu, Sekiz
Mayıs İkiBinOnYedi – OtuzÜç
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları
sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı
yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.