"Olup biteni baştan beri izlemiş gazetecilere, yazarlara, aklı başında dürüst insanlara çok daha fazla ihtiyacımız olan bir süreçteyiz."
Fazilet Partisi'nin ünlü kongresinin yapıldığı gün. Bir yandan tarihten, siyasetten, havadan sudan bahsediyor bir yandan gözümüz televizyonda kongreyi izliyoruz. Yenilikçilerin adayı Abdullah Gül'e hiç şans vermiyorum ama tecrübeli gazetecilerden biri “O iş hiç belli olmaz, sonuca bakalım önce" diyor.
Onun dediği gibi de oluyor; Milli Görüş geleneği için hiç de küçümsenmeyecek bir oy alıyor Yenilikçiler. Ben genelde bu işlerde yanılmakla meşhur olduğum için aklımda özel olarak kalan bu değil. Aklımda kalan, misafirlerimi akşamüstü yolcu ederken aralarından siyah sakallı, gözlüklü olanın bütün gün pek ses etmese diğerleriyle tartışmalarımıza fazla karışmasa da kapıda dönüp bana sessizce “Bir sorunun olursa haber ver" deyip arabaya binip gitmeleri.
Hiç daha önce karşılaşmamıştık. İlk defa tanıştık. Böyle bir “ağabeylik" yapmasını gerektirecek veya hak edecek hiçbir geçmişimiz, ortaklığımız, tanışıklığımız hatta bariz ortak tanıdıklarımız bile yok üstelik.
Aklımda o cümlesi kaldı.
Binip gittiler.
Aradan yıllar geçti ve şimdi açıklaması zor bir noktadayız.
Trump, Sisi, Suudi Kralı Salman'ın “Cam küre" etrafındaki o ürkütücü pozu bize cam kürenin ne söylediğini anlamaya zorluyor. Cam küreye biz de bakalım istiyoruz, nasıl bir görüntü çıktı acaba? Sisler mi karanlıklar mı canavarlar mı görünüyordu?
Beyaz atlı prensler, pembe elbiseler içinde dünya güzeli prensesler, öpülmeyi bekleyen kurbağalar veya geceyarısı kabak olacak arabalar olmadığı kesin. Uzatılan elmanın yarısının zehirli olduğunun saklanma gereği bile duyulmayan bir çağda uzatılan elma değil el bombası muhtemelen cam kürenin içinden.
Görüntülerin sesi var mı acaba, cadı kahkaları mı Sirenlerin çığlıkları mı denizin dalgası mı kayalara doğru mu ilerliyor karanlıkta gemi?
Bilmiyoruz.
Bilelim diye eldeki parçaları birleştirmeye çalışıyoruz.
Bu yap-boz'a gücümüz yetiyor mu?
Birileri olsa, “ağabey"ler, sözüne güveneceğimiz insanlar yazsalar, ipuçlarını gösterseler, dikkat çekseler diye bakınıyoruz bu ara daha da sık.
Taliban birden bire başkente yürüyüp Afganistan'da yönetime el koyduğu zaman çalıştığım gazetede tam karşıma bölge harita asmıştım. Tesadüfen nereden nereye, nasıl ve hangi hızla yürüdüklerine o zaman dikkat ettim.
Ondan sonra uluslar arası bir meseleyle ilgili çalışırken harita üzerinde kim nerede diye bakmadan içim rahat etmiyor. Ta Sovyet işgalinden başlayıp uyuşturucu ve petrolün olmazsa olmaz olduğu stratejik bütün geçitler o gündür bugündür fay hatları gibi sallanıyor ya da yeniden ve yeniden kırılıyor. Artçıları bazen öncülerinden sert darbeler vuruyor üzerinde oturanlara.
Şimdi kim kimdir, dost görünen düşman, şer görünen hayr hangisidir ayırd etmek gerçekten güç ve belli ki daha da karmaşık ama daha da zorlu bir süreç geldi dayandı kapımıza. Sadece bizim değil bütün bölgenin kapısına.
O yüzden olup biteni baştan beri izlemiş gazetecilere, yazarlara, aklı başında dürüst insanlara çok daha fazla ihtiyacımız olan bir süreçteyiz.
Ahmet Kaya'nın ne kadar umut veren sözleri de olsa bir ağıttan farksız şarkısındaki “aklın ermez mahpusluğa/bahçede sarı ışığa" dediği çocuk gibiyiz; aklımız ermiyor.
17 yıl önce bir başka Mayıs ayında Kanal 7 Ankara Temsilciliği'nin kapısında uğurlarken babacan ve güven veren bir şekilde “Bir sorunun olursa haber ver" diyen Akif Emre şimdi İstanbul'da ahirete uğurlandı.
Bir daha hiç karşılaşmadık, hiç konuşmadık ama ben bana söylediği sözü ve verdiği güveni hiç unutmadım. Tanıştığımızda bıraktığı izlenim gibi dürüst, dümdüz bir adam olduğunu da şu herkesin birbirine demediğini bırakmadığı bir dönemde sağcısı solcusunun arkasından hayırla anması da ispatladı zaten.
Allah gani gani rahmet eylesin inşallah.
Kaderdir. Kim ne zaman vefat edecek belli değil şüphesiz ama şu içine düştüğümüz petrollü, uyuşturuculu, mezhep savaşlı, cam küreli, karanlık, cadı çığlıklarıyla dolmaya başlayan bulmacada Akif Abi ne yazacak, ne diyor diye bakamayacak olmak gerçekten herkes için, hepimiz için büyük kayıp.
Yaşar Taşkın Koç, 28.05.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz