30 Haziran 2017 Cuma

SA4522/KY57-AHCZD21: Mekke Putperestlerinin İslam’la Yüzleşmesi Bağlamında Kur’ân’ın Üslûbu ve Biz

"Bugün en büyük problemimiz kolaylaştırılıp, anlaşılması için gönderilen Kur’ân-ı Kerîm’i tanımamak/anlamamak ve tanımadığımız ve anlamadığımız Kur’ân’ı rehber edinememektir."


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi hidâyete erdiren ve kendine imân etme şerefini nasip eden, küfür ve şirkten nefret ettiren, modern tâğutlara boyun eğdirmeyen âlemlerin rabbi olan Allah’a kâinattaki zerreler adedince hamd’u senâ, üsve’i-hasene olan Resûlü Muhammed Mustafa’ya salât u selâm olsun.


Kur’an-ı Kerim sıradan bir kitap değildir. Bir inanç sistemi, düzen ve düşünme metodunun yanında bir de gerçeği arama, inceleme, telkîn etme gâyesi güder. Kur’an kendi sistemini ve düzenini yalnız öğreti olarak sunmakla yetinmez, onun benimsenmesi ve kabul edilmesi için gerekli yöntemlere başvurur. Bu bakımdan bir de eğitim metodu vardır. O, öğretir ve öğretirken de eğitir.

SA4521/KY28-ATA292: Rumların Genetik Araştırma Tezgahı

"Hiçbir bilimsel gerçeği olmayan bu araştırma hikayesine, Türklüklerinden imtina edenler inanabilir ancak bu konuda bilimsel çalışmalar yapmış bir babanın oğlu olarak benim inanmam mümkün değil."


22 Haziran günü Politis gazetesinde çıkan bir yazıya aramızdaki nesebi belli olmayan bir grup balıklama atladı ve akla zarar her tür iddiayı da ortaya koydu. Bence bu kesim kısa yoldan Kıbrıslı Türklerin büyük çoğunluğu Türk soyundan gelme ama “bizler Türk değiliz” deselerdi daha mertçe olurdu. 

Bu mantıksız ve adanın tarihi geçmişine aykırı habere göre “Kıbrıs Nöroloji ve Genetik Enstitüsü” bünyesinde gerçekleştirilen ve geçen haftalarda “PlosOne” isimli Bilim Dergisi’nde yayımlanan bir araştırmada, Kıbrıslı Türklerle Kıbrıslı Rumların aynı “genetik havuzdan” geldikleri ve Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklerin, Lübnan ve İtalya’nın Calabria bölgesi halkıyla çok yakın bir genetik ilişkiye sahip oldukları tespit edilmiş(miş).

SA4520/KY1-CÇ402: Bekleyiş

"Gelir misin? Yoksulluğu biriktirilemeyen mallarda bilenler için gelir misin? Gelsen! Yolunu kaybeden yolcular için."


Gelsen! Artık gelsen! Gelmen gerektiğine dair ne söyleyebilirim ki senin bilmediğin? Sezmediğin ya da? Heybemde gelmenin gerekirliğine ilişkin hangi sözcük nasıl bir yetkinlikte olabilir ki? Gelsen!

Evet süsü sendin arzın! Süsü sensin! Kaynağı sendin. Kaynağı sensin. Sulhu bahşetsen artık! Kainatın çöle döndüğü gerçeği gizli olabilir mi sana? Toprağın şerha, şerha yarıldığını söylesem.. pınarların kuruduğunu, gözelerin kaynamadığını söylesem.. yüreklerin sevinçle coşmadığını.. yer yüzünün kana bulandığını söylesem.. dile getirsem bütün olup bitenleri.. bunlar sana gizli olanlar mıdır? Hangi şey sana gizlidir ki? Hangi şey senden gizli kalmayı isteyebilir ki!

SA4519/KY36-CK192: Türkiye Katar'ı Niye Destekliyor? -2-

"2017 yılına geldiğimizde, Suudi Arabistan-BAE koalisyonu yeni bir fırsat gördü. ABD Başkanı Trump'ın gösterişli Riyad gezisi sonrası, Katar'ı sindirmek için yeni bir hamleye girişildi."


Türkiye ve Katar'ın Orta Doğu'daki kader ortaklığı Arap baharından önce başladı ve özellikle Mübarek'in devrilmesinden sonra artarak devam etti.

Bu ortaklığın temelinde biraz yapısal, birazsa ideolojik bir çıkar ilişkisi yatıyordu. Türkiye ve Katar'ın uzun bir tarihe dayanan bir ilişkisi yoktu, ancak iki ülke de ilginç bir konjonktürde değerli bir dostluk gördü karşılıklı ilişkilerde. Bundan önce izledikleri biraz konformist dış politikayı terk ederek, daha aktif bir dış politika izlemeyi seçen bu iki ülke, bölgedeki statüko yanlısı aktörleri kızdıracaktı. 

29 Haziran 2017 Perşembe

SA4518/KY35-YTK195: Arılar Mutluydu

Karmakarışık ve zorlu gibi görünebilir bütün bunlar. “İnsan” olma yolunda bir ‘insan’ı, bizzat kendini inşa etmek çok meşakkatli, çok sıkıntılı gelebilir.


Çünkü sonunda rüzgârsız, yağmursuz sadece güneşli sıcak çiçeklerin art arda açtığı günler gelmişti işte. Çiçekli bahçelerin kuytularındaki örümcek ağlarından korkmadan geziyor, o renkten o renge kanat çırpıyorlardı. Herkes arı kadar güçlü değildi elbet; o ağlara takılan daha zayıf kanatlılar için bu yeni başlamış yaz az sonra bitecekti… hayat kendi devranını sürdürüyordu. 

Üzerinde yaşamın ilk kıpırtılarının oluşmaya başladığından bu yana kurulmuş bu dengede insanoğlu nerede yer tutuyor? Bu denge insanın insan olmasında ne kadar etkili, insan bu dengeyi ne kadar bozdu veya pekiştirdi? Hâlâ da süren, iç içe geçmiş ve belli ki kıyamete kadar da geçmeye devam edecek bir sonsuz sarmal bu.

SA4517/KY49-İTIĞLI54: Soweto’da Yere Düşen Fidanlardık

41 yıl sonra Soweto’da ilk kurbanlardan birinin kardeşi, Güney Afrika televizyonuna verdiği demeçte, “Hepimiz o gün Soweto’da yere düşen fidanlardık, halkımız için” der.


Güney Afrika’nın township adı verilen Baraka evlerinde farklı bir hayat vardır. İnsanlar kışın AVM’lere saklanmaz, yazın Cape Town’un veya Durban’ın sıcak sahillerinde boy göstermezler. Aslında oldukça sıradan bir tarzda yaşamlarını sürdürürler. Baraka evlerde hayat temizdir, berraktır, samimidir, yalındır.

Çocukları sokaklarda oyun oynarken sadece bu Baraka mahallerde görürsünüz, kadınların birbirleri ile sokak ortasında sadece bu mahallerde konuştuğuna tanık olursunuz. Baraka evlerde aslında zor bir hayat olsa da alışırsanız, bir türlü bırakamazsınız. Suyu uzaktaki bir çeşmeden getirirsiniz, elektrik sadece günün belirli saatlerinde vardır. Tuvalete girmek için bile sıra beklersiniz.

SA4516/SD705: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 197 (21-25 Nisan 2014)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”


  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

(21-25 Nisan 2014)  (Nisan 2014: 3.440  Tweet+Önceki Toplam: 110.188+3.440=113.628 Tweet)


Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
@Yusuf_Ozhan O zaman başka bir güçten bahsedeceğiz...

 Yusuf Özhan
@Yusuf_Ozhan
@Seckin_Deniz Yani birçok karşılıklı jestte bulunuyorlardı. Fetih öyle olsaydı BM'ye başvurmaması, anlaşmalara imza atmaması beklenirdi.
@Seckin_Deniz retweetledi

SA4515/KY25-NO91: FETÖ'nün Bağbozumu

"Gayet tabiidir ki; gaflet olmasa ihanet zaten olmaz. Önemli olan ihaneti gördükten sonra alınan tedbirler, ortaya konulan tavırlardır."


Eğer bir ağaç meyve vermeye başlamışsa, durumu anlatmak için belki, ama anlamak için anlık resme bakmak yeterli olmayabilir. Tohumu 1970'li yılların başında atılan (Akyazılı Vakfı kuruluş 1972) ve akabinde sağ-sol bütün iktidarlar tarafından korunup kol(!)lanan Fetö için Ak Parti dönemine gelindiğinde, onlar açısından ürün alma-hasat dönemi başlamıştı.

Başka bir ifadeyle ağaç meyve vermeye başlamıştı, bağ bozumu yapmaya karar verdiler. 

Mavi Marmara katliamının akabinde Erdoğan hakkında karar verilmesinin ardından giriştikleri 7 Şubat Mit Krizi ve 17-25 Aralık denemesinin akamete uğraması üzerine; bağımızı- bahçemizi yıkmaya, yakmaya, ocağımızı söndürmeye çalıştılar 15 Temmuz'la...

28 Haziran 2017 Çarşamba

SA4514/KY26-CA136: İnanç Müfettişleri, Tesettür Devriyeleri…

"Rol yapmaya, zorbalığa, yalana talana değmeyecek kadar kısa hayat. Kendi kendini kandırmaya da o kadar fırsat yok aslında."


Bir profil var, eski mahallelerin racon kesen tiplerini hatırlatan bir dille sosyal medyada kendince kusurlu kesimleri konuşamaz hale getirmeyi iş ediniyor. “Söyletmen vurun” tarzına özgü bir dille tutuyor siber sokakların başlarını. Kaybolmaya yüz tutan mahalleye özgü korunma ve denge mekanizmaları yok bu sokakların oysa.

Mahallenin racon keseni risk alırdı, kendine has erdemlere sahip olmak zorundaydı, hiç olmazsa cami avlusunda ezanın okunmasını bekleyen ihtiyarlardan utanırdı ayıplı bir cümle diline geldiğinde. “Siber zorba”nın tabi olduğu biricik kural hedef aldığı kişiyi konuşamaz, insan içine çıkamaz hale getirecek “kezzap” hücumları gerçekleştirmek.

SA4513/KY37-AZ188: “Derin NATO” Darbe Yapabilir mi?

"Buna cevabı yine, kuşkusuz TSK içindeki vatanseverler ve millet verir, ama, dikkat!.."


Tarih, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ülkenin “demokrasi kahramanı, ulusal lideri” olma şansını 15 Temmuz’da verdi. Atatürk Havalimanı’nda darbe ile karşılaştığında,Erdoğan İstanbul’a doğru yoldaydı, bulunduğu yerden uzaklaşmak için koruma amiri vasıtasıyla darbecilerle pazarlık yapacağına, ilerler, bir tankın üzerine çıkar, oradaki milletle kucaklaşır ve adını, “tankın üzerine çıkmış ilk Türk siyasetçisi” olarak tarihe yazdırabilirdi.

O, bunu yapmadı, arabasına bindi, bir belediye başkanının evine saklanmayı tercih etti, orada darbenin gelişimine göre vaziyet kolladı, zaten Yenikapı’daki o dev “milli uyanış” mitingine de “kerhen” geldi...

SA4512/KY38-SevDur64: Karanlık Yürüyüş



Takdim

CHP Milletvekili Enis Berberoğlu “MİT TIR’ları görüntülerinin yayınlanması” davasında suçlu bulunarak 25 yıl hapis cezasına mahkum edildi. Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından CHP, Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde protesto amacıyla Adalet için yürüme kararı aldı.  

15 Haziran günü Ankara Güvenpark’tan başlayan yürüyüşün, Enis Berberoğlu’nun yattığı İstanbul Maltepe Cezaevi’ne kadar süreceği planlandı. Kılıçdaroğlu ve yürüyüş ekibi ergen solcu heyecanıyla adımlarını atarken, gerçek Gandi’nin milleti arkasına aldığı “Tuz Yürüyüşü”ne göndermeler yapmayı da ihmal etmedi. Fakat ne Kılıçdaroğlu Gandi’ydi ne arkasında millet vardı ne de sömürgecilere karşı yürüyordu. Yürüyüşü duyurmak için hazırladıkları afişte millet yerine orduyu arkasına alması ise bunun apaçık göstergesiydi. 

SA4511/KY36-CK191: Türkiye Katar'ı Niye Destekliyor? -1-

"Türkiye'nin Katar politikası ekonomik nedenlerden ziyade, bir müttefiklik hukukundan kaynaklanıyor."


Körfez muharebesinde Türkiye, tarafını Katar'dan yana seçti. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin (BAE) öncülüğünde, Katar'a uygulanan abluka krizinin en başından beri Türkiye farklı jestlerle tarafını belli etmişti zaten. Katar'a yönelik uygulanan bu politikaların bölgedeki istikrara hizmet etmediği ve haksız olduğu yönünde diplomatik mesajlar veren Türkiye bununla kalmayarak, Katar'la önceden yapmış olduğu askerî anlaşmaya bağlı davranacağını da açıkça belli etti.

Geçtiğimiz hafta, Katar'a yönelik yeni bir ültimatom geldi Suudi-BAE koalisyonundan. Katar'a 10 gün süre veriliyor ve 13 maddelik bir talep listesi sunuluyordu. Açıkçası bu taleplerin ifade edilme biçimi ve içeriği, Katar'ın sanki geri adım atmasını istenmiyormuş gibi sunuldu. Yani epey üstten bakan bir tarzda sunulan ağır yaptırım listesini Katar'ın kabul etmeyeceği aşikâr. Bir diplomatik hareketten ziyade, mafya liderinin tarzını anımsatan bu politikanın amacı da üzüm yemekten ziyade bağcıyı dövmek gibi görünüyor zaten.

27 Haziran 2017 Salı

SA4510/SD704: "üçüncü çift kelâma kadar uzayan laf bölüğü" /08.09.2005/ 397. patika



...'kısa hâl serüvenleri'ne dair iki çift kelâm edelim desek...
...kaç çift kelâm olur bilinmez...
...kelâm deryası'nın sınırları vardır; bu, kelâm bitebilir demek...
...biz sınırsız kelâm mekânına bakmayalım neyse...
...her nasılsa kelâm kaynağımız kelâm deryası da olsa, kelâm bitmeden ömrümüz bitecek...
...'hâl serüvenleri'ni, itidal ile muhâkeme etme kabiliyetimizi öne sürüp kendi özel detaylarında gözlemeye kalkarsak,  insanların toplam ömürleri de olsa ömrümüzün miktarı, buna yetmez...
...kaç insan var, kaç serüven var ve bunların kaçı uzun, kaçı kısa?...
...iki çift kelâm edecektik; etmeye güç yetirip yetirmeyeceğimizi irdeledik...
...ederiz, lâkin buna mukabil sorarız da; "niye edeceğiz ki bu kelamı?"...

SA4509/SD703: Telveler 54

"Ve doğa ihanet etmez; doğanın bilişsel davranış kalıpları yoktur... kokularını yönlendiremez..."


Hastalıklar koku verirler...

Beden işlevlerindeki aksaklıklar sistemin dengesinde sarsıntılar oluşturur... Ve kokar hasta...

Toplumların varlık düzeneklerindeki aksamalar da koku verirler...

Mevcut birlikteliklerin, başlangıç zamanlarına oranla daha fazla koku vermeleri iki şekilde değerlenebilir... İki kokudan biri kötü koku ki; bu toplumun iç hareket alanlarındaki yüksek çatışma oranına bağlı... Diğeri; güzel koku ise rastlaştığınız birçok yerde görülmemekte...

SA4508/SD702: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 196 (16-20 Nisan 2014)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

((16-20 Nisan 2014)  (Nisan 2014: 3.440  Tweet+Önceki Toplam: 110.188+3.440=113.628 Tweet)

 Didem@ddidemdede
yarın yani pazartesi günü @ersoydede , CNNTÜRKte Enver Aysever'in konuğu.. hadi bakalım.. :)))
@Seckin_Deniz retweetledi

 yamtar acıkmış@ackm_yamtar
@Seckin_Deniz @DeryaYanik01 o çam balıdır.donmaz. çiçek balı donar.
@Seckin_Deniz retweetledi

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
@csadi2 havadaki nem'inde etkisi vardır

26 Haziran 2017 Pazartesi

SA4507/KY57-AHCZD20: Veli, Velâyet, Velâ ve Berâ Kavramlarının Değerlendirilmesi

"Vahyin berraklığından yudum yudum istifade eden ilk nesil, sonraki nesle göre velî kavramına daha mı az layıktırlar? Müslümanlar bu saçmalıklara niye inanmakta, nasıl sorgulamamakta ve niçin bu tahrîfâta izin vermektedir? Peki ümmetin âlimleri, tarihi eskilere dayanan bu ve diğer mistik/bâtinî sapmalar için ne zaman harekete geçeceklerdir?"


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi hidâyete erdiren ve kendine imân etme şerefini nasip eden, küfür ve şirkten nefret ettiren, modern tâğutlara boyun eğdirmeyen âlemlerin rabbi olan Allah’a kâinattaki zerreler adedince hamd’u senâ, üsve’i-hasene olan Resûlü Muhammed Mustafa’ya salât u selâm olsun.


Yazı da Allah için 2 soru sorulacaktır:

1- Kur’anın “velî” kavramı, Allah’ın râzı olduğu, beğendiği her bir Müslümana ait iken bu vasıf nasıl oldu da Müslümanların tamamına layık görülmeyip mistik, insan üstü,kutsal,masum, kerâmet sahibi, peygamber üstü, Tanrı ile görüşebilen (!), insanları sömürecek ve dini istismar edecek bir yapıya İslamî renk katılmış batının “azîz” anlayışına dönüştürülebildi? Allah’ın elçisinin haber vermediği ve vayhin şahidi ve talebesi olan ilk nesil olan sahabe, tâbiunda böyle bir şey niye görülmemiştir? Vahyin berraklığından yudum yudum istifade eden ilk nesil, sonraki nesle göre velî kavramına daha mı az layıktırlar? Müslümanlar bu saçmalıklara niye inanmakta, nasıl sorgulamamakta ve niçin bu tahrîfâta izin vermektedir? Peki ümmetin âlimleri, tarihi eskilere dayanan bu ve diğer mistik/bâtinî sapmalar için ne zaman harekete geçeceklerdir?

SA4506/KY58-GÖKA6: Affetmenin Psikolojisi

"Psikolojiden bakıldığında da af dilemeyen, affedil(e)mez. Affetme, pişmanlık ve vicdan azabına karşı olgun bir nefsin cevabıdır."


“Günah”, “suç”, “ayıp”, kavramlarının sınırlamaları ve kısıtlılıkları olmasaydı toplumsal hayat söz konusu olamazdı. Bazılarında birbirleriyle çok sıkı biçimde iç içe, bazılarında içlerinden birisi daha öne çıkmış halde olsa da her toplumda bu üç kavram, önemli bir rol oynuyor. Devletin kurum ve kuruluşları, onları temel alarak şekilleniyor.

Akademide esasen günahla ilahiyat, suç ile hukuk, ayıp ile etik ilgilenmekle birlikte birçok bilim dalına uzantıları var. Her birinde devasa bir külliyat birikmiş vaziyette. Bizim içinde yer aldığımız psikolojik bilimler hem hepsiyle ilgili hem hepsinden daha farklı. Çalışma alanımızın farklılığı nedeniyle kavramlar, nispeten değişik içerikler kazanabiliyor.

SA4505/KY28-ATA291: Rumlar Asker Sayısını Arttırıyor

"Rumların bu pis oyunlarına kanacak yok artık Anastasiadis, boşuna çabalıyorsun…"


Bir taraftan görüşmeler devam ederken, Rumlar diğer taraftan Milli Muhafız Ordusunun sayısını arttırmak için paralı asker kiralamayı sürdürüyor.

Rum Savunma Nakanı Fotiou, bu yıl içinde 4 bin paralı asker daha alınacağını açıkladı geçen gün. Yeni alınacak 4 bin paralı askerler ile Rum Milli Muhafız Ordusu (Ethniki Fruro) içindeki paralı asker sayısı 27 bine çıkacak. Bu bilgileri toplamak için de son 6 yılın Rumca gazetelerini okumak yeterli, başka bir araştırma gerekmez.

25 Haziran 2017 Pazar

SA4504/KY35-YTK194: Çölde Faylar Yeniden Kırılacak

"Tarih boyunca olduğu gibi kendi sınırlarımızı korumak, içeride dirliği birliği sağlamak, elalem ne yaparsa yapsın kendi işimizi görmek özetle."


Geldik epeyden beridir Suudi Arabistan denilen ülkeye.

Bir öncekinin vefatı üzerine tahta çıkan kral veliahtını değiştirdi; yeni veliaht kendi oğlu oldu.

Bu değişim bölgeyi takip edenler için şaşırtıcı değil, hatta beklenen bir gelişme. Fatih Sultan Mehmet Vakfı Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Zekeriya Kurşun da konunun ve coğrafyanın uzmanı akademisyenlerden biri olarak bu değişimi doğal bulanlardan.

SA4503/KY37-AZ187: Suriye’de ‘Büyük Savaşı’ Göze Almalıyız

"Sömürgecilik bu topraklarda batmıştır, yeni-emperyalizmin kanlı planları da bu topraklarda sonlanmak zorundadır. Ölürüz, geçit vermeyiz..."


Gazi Mustafa Kemal’in tarih önündeki en büyük başarısı, dönemin dünya sisteminin Anadolu’dan başlayarak, İran dahil tüm Ortadoğu coğrafyasını “Balkanlaştırma” gayretine ağır darbe vurmasıdır. Petrol peşindeki emperyalist güçlerin ana planı, Ortadoğu’nun mikro-ulusal devletlere bölünmesi, hepsinin kontrol edilmesi ve emperyalist vesayet sisteminin “kalıcı” hale gelmesiydi.

Kuvvayı Milliye ve lideri, Sevr Anlaşması’nı yırtıp atarak, bu planın durmasına neden olmuş, emperyalizm sistemini küçük Körfez Emirlikleri ve Suudi Arabistan’da yapılandırmayı başarabilmiştir, bugün yaşanılanlar o planın mirasıdır...

SA4502/SD701: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 195 (11-15 Nisan 2014)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

(11-15 Nisan 2014)  (Nisan 2014: 3.440  Tweet+Önceki Toplam: 110.188+3.440=113.628 Tweet)

Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
Tuhaf olan ne biliyor musunuz? Malta resmen katolik. Solcular eşcinsel evlilik ve evlat edinmeyi çıkarmış, ama milliyetçiler de itirazsız..

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
@FevziOzturk Hani Zati kadrajdı:)

 Fevzi Öztürk@FevziOzturk
Türk Dil Kurumu'nun Selfie karşılık çağrısına "Çeklaçek" le yanıt geldi
@Seckin_Deniz retweetledi

24 Haziran 2017 Cumartesi

SA4501/KY51-HA5: İki Bot'un Sohbeti: Yapay Zeka Kontrolden Çıkıyor

"Bu konulara uzun zaman harcamış biri olarak da hayatımın şokunu yaşadım."


Bilindiği üzere insan araştırmaktan ve modernleşmekten vazgeçmiyor. Bu modernleşme teknolojik alanda günümüze oranla ortalama 40 yıl önde gidiyor. Bugün aldığınız bir elektronik cihazın yenisinin çıkması neredeyse ertesi günü bile bulmuyor. Bunun sebebi aslında ar-ge nin sizin kullandığınız teknolojinin 40 yıl sonrasına kadar araştırmasını yapmış olması...


Geçelim yavaşça yapay zekaya ...

SA4500/KY26-CA135: Goytisolo, Reconquista ve “Kaspa”

"Başka bir açı yok mu, bilinçli körlüklere, gecikmelere izin vermeyen bakışların açısı…"


Hayatı anlamlandıran değerleri resmi olarak ortalıkta dolaşan bilgilerde değil de temel eleştirilerine cevap sunabilecek bağlamlarda aramanın bir tanımıdır yurtsuzluk.

İnsanın yeryüzüyle ilişkisine dair irdelemelerinin açıldığı kapıdan tahakküm sistemlerini sorgulamaya yönelmiş olan bir yazar Juan Goytisolo. Denemeci olarak tanındı bizde önce, ancak dünyada romancı kimliğiyle tanınıyor.  Fas’ta vefat etmiş olması, hayat hikayesini merak ettiriyor. Avrupalı sanat ve edebiyat çevrelerinin Kuzey Afrika ülkelerine ilgisi kanıksanmış bir olgu. Goytisolo hangi açıdan farklıydı?  Vefatını konu alan yazılarda daha çok İspanya iç savaşının hayatına etkisi ön plana çıkarıldı. Sürgünlük hissiyatını İspanya’da doğduğu dönemin şartlarıyla izah etmek de olası. İspanya iç savaşında annesini yitirmesi travmatik bir başlangıç.

SA4499/KY58-GÖKA5: Cevdet Said’in Hümanizmi Aşırı mı?

"Cevdet Said’in hatası, bu bakış ve kerte farklılıklarını hesaba katmadan, psikolojiyi en önde tutan ve giderek her şeyi psikolojiye indirgeyen bir yorum yapma niyetinden kaynaklanıyor. Ama tespitlerini psikolojik olarak da doğru ve gerçek kabul etmek imkânsız…"


Pek beğendiğim, okuduğumda içimi ferahlatan, günümüzde Müslümanlara unutturulmaya çalışılan barış ve sevgiyi esas alan yorum ve değerlendirmelerde bulunan, halen ülkemizde muhacir olan Çerkes kökenli bir Suriyeli âlim var, Cevdet Said. Geçenlerde (12 Mayıs) Diriliş Postası’nda “Onlar sizi sevmediği halde siz onları seviyorsunuz” başlıklı bir makalesinin Fethi Güngör tarafından çevirisi yayınlandı.

“Düşünce sağlığı bozuk bir insanı da sevmemiz gerekmektedir. Sevmememiz gereken ise onun bozuk düşünceleridir. Bize düşen onu bozuk düşüncelerinden kurtarmak için çaba sarf etmektir. İşte bu ince ayrımı kavrayabilirsek, insanı hastalığından ayırt etmeyi başaran, insan ile hastalığı birbirine karıştırıp ikisine birden aynı muameleyi reva görmeyen nebileri anlamış oluruz.

23 Haziran 2017 Cuma

SA4498/KY59-MLÖZ3: İnsanlığı İmha Teknolojisi: Overton Penceresi, Yalan mı Gerçek mi?

Sonsuz Ark'ın Notu:
Sonsuz Ark'ın, Overton Penceresi tekniği ile toplumları manipüle eden stratejilere yönelik Adil Çelik imzasıyla yayınlanan 
Seçkin Deniz, 23.06.2017



Toplumsal Bilinci Kontrol Altında Tutma ve Yönlendirme Mekanizması ve Etkileri; Overton Penceresi, Yalan mı Gerçek mi?
“Toplumun genelinin neler döndüğünden haberi yoktur, hatta haberi olmadığından dahi haberi yoktur.”  Noam Chomsky

İletişim çağında yaşamamıza rağmen yaşadığımız en büyük eksiklik sağlıklı iletişimdir. Sosyal medya her an sanal ortamda iletişim kurma, onunla beraber her konuyu enine boyuna tartışabilme imkanı tanıyor. Her tartışmada iki tarafın hazır bulunması, olması gereken ve bu tartışmayı yapılabilir hale getiren bir unsurdur. Fakat son zamanlarda tartışan tarafların agresifliği ve birbirine karşı tahammülsüzlüğü artık anormal bir şey olarak algılanmıyor. Herkesin her şeyi rahatça söyleyebildiği bir ortamda tartışmaya açılan konular git gide ahlakın, mantığın sınırlarını zorluyor. 

SA4497/KY57-AHCZD19: İslâm'ın Kavramları; İman, İslam, İhsan

"Mü’min için ideal olan ve arzulanan hayat, dinin inanç ve amelî yönünü kaynaştıran, onları bir bütünün birbirinden ayrılmaz iki parçası olarak gören bir yaşamdır. İman, insanın bütün yönleriyle ilişkilidir. İmanın kâmil manada kendinden bekleneni yerine getirmesi, onun ilişkili olduğu hakikatlerin gerçek anlamda yaşanmasına bağlıdır."


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

Bizi hidâyete erdiren ve kendine imân etme şerefini nasip eden, küfür ve şirkten nefret ettiren, modern tâğutlara boyun eğdirmeyen âlemlerin rabbi olan Allah’a kâinattaki zerreler adedince hamd’u senâ, üsve’i-hasene olan Resûlü Muhammed Mustafa’ya salât u selâm olsun.

Kur’ân’da yer alan kavramların bir bütünlük içerisinde işlenmesi, dinin doğru bir şekilde anlaşılmasına katkı sağlayacaktır. Yazı da İman, İslam ve İhsan kavramları ele alınacaktır. Mü’min için ideal olan ve arzulanan hayat, dinin inanç ve amelî yönünü kaynaştıran, onları bir bütünün birbirinden ayrılmaz iki parçası olarak gören bir yaşamdır. Bundan dolayı iman, islam ve ihsan kavramlarının bir bütün olarak ele alınması ve aralarındaki irtibatın ortaya konulması gerekmektedir. Allahtan bu yazıyı, rızasına uygun olarak hâlis amellerden kılmasını, âhiret azığı eyleyip kabul buyurmasını dilerim.

SA4696/KY1-CÇ401: Hüsran

"Can biraz daha hızlı koşsaydı.. koşabilseydi.. Meyra sütünü içerdi. Süt içebilirdi.. Meyra Sara’nın elinden içerdi sütü.."


Kaybettim. Bir hafta boyunca; sabahın yedisinden gece yarılarına kadar çalıştırdılar. İşte muhasebeye gönderildim.

Her günüm sabahın köründen gece yarılarına kadar şu mendebur makinenin karşısında geçti. Bir parçası oldum düpedüz. Binlerce ürün kaydettim. Adını duymadığım, görmediğim, bilmediğim, almadığım, tüketmediğim binlerce ürün. Kırk beş dakika yemek molası verildi. Akşam yemeği yarım saat. Sabahla öğle arası saat onda on beş dakika çay molası, öğle ile akşam arası saat dörtte bir on beş dakika daha yine çay molası.

SA4495/KY28-ATA290: Rumların İzolasyon Baskısına Tık Yok!

"AP’nin Türkiye Raporu taslağından bizlere uygulanan acımasız ve insanlık dışı izolasyonların kaldırılması tavsiyesinin çıkarılmasını eleştiren hiçbir karşı eylem görmedim. Türkiye’yi ve adamıza gelip yerleşenleri acımasızca eleştiren medya silahşörlerinden de tık bile çıkmadı. İşte Rum hayranı olmak ve kendi ırkını, milletini inkar etmek böyle bir şey."


Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile ilgi Raporunun taslağı içinde yer alan “Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonların kaldırılması” tavsiyesi, Avrupa parlamentosundaki Rum Milletvekilleri ve AKEL de dahil olmak üzere bütün Rum siyasilerin ve bürokratların müştereken gösterdikleri yoğun çaba ve girişimler sonucunda bu hafta başında rapordan çıkarıldı. 

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın seçildikten sonra canla başla sürdürdüğü ve ne pahasına olursa olsun, -halen daha sürüncemede olan ve de hiçbir yaptırım ve icra yetkisi olmayan- “Dönüşümlü Başkanlık” uğruna vermediği tavizin kalmadığı “Ortak Devlet Kurmak” görüşmelerindeki müstakbel ortağımız Kıbrıslı Rumlar, işte böyle birileri. 

SA4494/KY31-FG17: Katar Kuşatması İşe Yaramıyor

Ekonomist:
"Suudi Arabistan ve BAE’yi en çok rahatsız eden şey Katar’ın yirmi yılı aşkın süredir kendinden daha büyük güçlerin belirlediği çizgiyi reddetmesi."


Katar’da kuşatma altında olmak nasıl bir şeydir? Bir nebze olsun hissedebilmek için, Twitter hesabı @dohaundersiege’in müstehzi paylaşımlarına bakmak yeterli: Başkent Doha’da bulunan Four Seasons otelindeki çikolata çeşmesinin eskisi kadar hızlı akmadığı, otelin misafirlerinin havyar istiflediği ve dışarıda ‘kaçış yatlarının’ hazırlandığı söyleniyor.

Gerçekte yaşanan mahrumiyet de en az bunun kadar önemsiz gibi. Kişi başına düşen gayri safi milli hasıla (GSMH) bakımından Katar dünyanın en zengin ülkelerinden biri. 5 Haziran’da komşuları tarafından bloke edildiğinde, kimi vatandaşların yiyecek stoklamasından ötürü süt ürünleri ve kümes hayvanlarında kısa bir kısıntı yaşandı. Ancak sonrasında süpermarket rafları yeniden dolup taştı. Müşteriler Türk ürünlerinin etiketlerine belki iki kez bakmak zorunda, ama vatansever bir işadamının getirtmeyi planladığı 4 bin ineğe acil bir ihtiyaç yok.

SA4493/KY36-CK190: Lübnan Dağlarından Bölgeye Bakmak -2-

"Lübnan iç savaşını sonlandıran Taif anlaşması ile Lübnan'da her militan grup silah bırakırken, bundan Hizbullah muaf tutuldu. Gerekçe Hizbullah'ın İsrail'e karşı Lübnan'ı koruyor olmasıydı. Ancak İsrail'e karşı kullanıldığı için meşrulaştırılan silahlar özellikle 2004'ten sonra bizzat Lübnanlılara yöneltildi. 2005 yılında Lübnan'ın efsanevi Başbakanı Refik Hariri öldürüldü." 


Dürzi lider Canbolat'a göre Sykes-Picot'nun 100. yılında bölge Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesinden sonra yeniden şekilleniyor ve “her güç boşluğu bir şekilde dolduruluyor.”

İran, Obama döneminde bölgede Pers İmparatorluğu’ndan beri ilk defa bu kadar etkin oldu. Tahran, bölgede neredeyse dört Arap ülkesini yönetecek bir etki sahasına ulaştı. Irak, Suriye ve Yemen'de kendine bağlı birlikleri ve taşeron güçleri ile hâkim olan İran, aynı zamanda Lübnan'da da asıl patron.

22 Haziran 2017 Perşembe

SA4492/KY13-AO131: Kaçtıkça Özgürleşir İnsan

"Dünyayı sadece baş kaldıranlar değiştirebildi. O nedenle ortada olandan kaçmak bir kurtuluş başlangıcı. Kaçtıkça özgürleşir insan. Yani kaçanlarla buluştukça. Ve kaçkınların sayısı arttıkça.."


Hayat, eskiyle yeni arasındaki değişim- dönüşüm kavgası üzerinden sürüp gidiyor. Asırlardır süren bu mücadelede insan, özü itibarıyla, hep aynı kalıyor. Yani bugünün kavgasıyla, ilk insanların kavgası arasında sadece nicelik farkı var.

İnsanın iç dünyasına dokunamayan eğitim sistemleri vahşetlerin önüne geçemez. İnsanı olgunlaştıracak pratikler çoğaltılamadıkça teknolojik imkanlara rağmen insanın kendine yabancılaşması git gide artacak.

Yabancılaşma ise başlı başına vahşeti besleyen içsel dürtüler..

SA4491/SD700: Seçkin Deniz Twitter Günlükleri 194 (06-10 Nisan 2014)

 “Tarih, yazanların değil yorumlayanların toprağıdır.”

  (Lütfen Twitter tweet akış grafiğine göre, aşağıdan yukarıya doğru okuyunuz)

(06-10 Nisan 2014)  (Nisan 2014: 3.440  Tweet+Önceki Toplam: 110.188+3.440=113.628 Tweet)

 Mustafa Demiray@Mustafa_Dmry
Nuh filmini izlememiş olan spiker Nuh filmini izlememiş olan hocamız ile film üzerine konuşuyor
@Seckin_Deniz retweetledi

 Seçkin Deniz@Seckin_Deniz
@tuveda @tvahaber ahsar.com/SeckinDeniz

SA4490/KY35-YTK193: Dünyayı Anlayamamak

"Artık niyetiniz, ideolojiniz, sınıfınız, umut ve beklentileriniz, kapasiteniz, zekânız, eğitiminize göre seçin telvenin şekli için bir anlam; akıp giden bulutlara bakıp benzetin neye benzetecekseniz."


Katar krizi birden patladı aniden söndü. Hatta sönümlendi.

Ne oldu, nasıl oldu, niye oldu... Hiçbirinin tam cevabını alamadan birden bittiği, bitmekte olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kaldık.

Dünya artık bilindik kalıplarla anlaşılması her geçen gün daha da imkânsız hale gelen bir dünya. Sistemler, kalıplar, “şu olursa şu olur” denklemleri, “bu onun müttefikidir” ön kabulleri işe yaramaz hale gelmeye devam ediyor.

SA4489/KY49-İTIĞLI53: Somali’de Kıtlık Var; Ya Somali Bölgesinde

"Gelin önce bu zihinlerdeki açlık ve kuraklıkla mücadele edelim. Sonrası gelecektir…"


Somali’de beş yıl aradan sonra yine büyük bir kıtlık yaşanıyor. Somali Devlet Başkanı ve uluslararası yardım kuruluşları büyük bir felaket yaşanmakta olduğunu sıklıkla belirtiyorlar. Somali’de açlıktan ve yeterli beslenememekten dolayı çocuk ölümlerinin de başladığı ifade ediliyor ajanslar tarafından.

Aslında kuraklığa bağlı kıtlığın en vahim bir şekilde yaşandığı yerlerden biri de Etiyopya’nın Somali eyaleti, diğer adıyla Ogedan.

SA4488/KY29-YA88: KKTC’den Bir Hikaye

"Yaklaşık 30 yıldan bugüne adanın bakkaldan taksiye, cafeden inşaat sektörüne, ekonominin tüm paydaşlarını besliyor üniversiteler."


İzole, tek tanıyanı Türkiye olan bir devlet. 

Üretim yok, zira üretimin maliyeti nüfusa göre ağır. Koca fabrika kurmaktansa ithal etmek daha ucuza geliyor.

Ekonomisinin iki lokomotif sektörü var: Turizm ve eğitim.

Dünyanın en huzurlu tatilini vaadetmesine, çok güzel otellere sahip olmasına, hizmet sektöründe 10 üzerinden 10 alacak duruma gelmesine rağmen, direk uçuş olmamasından ötürü turizmde istediği yerde değil.

21 Haziran 2017 Çarşamba

SA4487/KY56-HS9: Blavatsky, Afgani, New Age Peygamberi Alice A.Bailey

Sonsuz Ark'ın Notu:
Adem'in bildiklerini bilseydik, neler değişirdi bilmiyoruz, ama en azından ondan günümüze dek Allah tarafından dünya ve ahiret mutluluğumuz için gönderilen tek din olan İslam'ın aslında tam olarak ne olduğunu çok iyi bilirdik. Evet, tahrif edilmesine Allah'ın izin vermediği Hakiki İslam'ın anlatıldığı son kitap Kur'an var elimizde, ancak onu da küfrün, yani zulmün, yani karanlığın en vahşi, en şeytanî yetenekleri ile okunmaz, anlaşılmaz diyerek, önceki kitaplar gibi insandan uzaklaştırdılar. Gönderilen peygamberleri yalanlayanlar, öldürenler kim idiyse onlar hep birbirlerine şeytanın yolunu öğrettiler binlerce yıl, biz Adem'in bildiklerini bilmemekle büyük bir zaaf içerisinde onların bize ne yapmayı tasarladığını fark etmekte çok zorluk çektik, halen de çekiyoruz, ama aramızda iğne ile kuyu kazar gibi çalışan ve akleden samimi insanlar da var ve aramızdan birileri şeytanın yolunda çalışıp çabalayanların birbirleri ile ilişkilerini görebiliyor artık ve anlatmaya çalışıyorlar. Aşağıdaki yayında, maksadı bu zemin olmak üzere, emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.
Seçkin Deniz, 21.06.2017


Alice A.Bailey

* Blavatsky, Gandhi ve TRINITY tanımlamalarına değinmişken New Age peygamberi olarak bilinen Alice A. Bailey'e de değinelim.
              
* Tek dünya dini amacına yönelik New Age kavramını ilk defa kapsamlı bir şekilde kullanan New Age peygamberi olarak bilinen Alice A.Bailey idi.

SA4486/KY26-CA134: Yeniden Düşünme Süresi

"Adaletsizlikleri görmekten uzak bir tür mistisizm gizemli olmaya çalışan cümlelerle ahlak vazederken sentetik çiçek etkisi uyandırıyor. Bunca bilgi akışı içinde olguları düşmanlığa özgü körlükle değil de fikri takiple ele almaya çalışan kişiler marjinal muamelesi görüyor. İstikamet üzere olmayı nasıl anlamalıyız?…"


Ramazan, gündelik hayatın akışını tersine çevirirken olgulara yeni bir gözle bakmanın da fırsatı. Kendi kendini sınırlama ayı, gündemi olduğu kadar kalıcı başlıkları da alışılmış kalıpların dışında bir açıdan ele almanın atölyesi. Ruh bir savaşa giriyor iradeyle bir kez daha, hafifleyen bedene emanet olduğunu hatırlatıyor. Bunca yoğun yaşanan bir tecrübenin ardından insan nasıl kendi bildiği kişi olarak kalabilir, iftar sofralarında, teravihte arınma sürecini paylaşan müminler topluluğu nasıl sadece kendi sesini işiten kalabalıklara dönüşebilir yeniden…

Herhalde daha çok Kur’an okunuyor evlerde, sureler, ayetler üzerine tefekkür ediliyor. Öyleyse yeniden düşünüyor olmalıyız, Rabbimizin bizden istediği birlik ve dayanışma, her açıdan aynı düşünmemiz anlamına gelmiyor. Her açıdan aynı düşünenlere zaten vahdeti hatırlatmaya gerek olmazdı. Her açıdan aynı düşünmekle düşünce de olmazdı; öyle bir konfor yok. Fakat mümine yakışan ferasetle kervanı yolda düzene sokma mantığı arasında bir uçurum olduğu açık.

SA4485/KY37-AZ186: Gazeteci Dediğin 'Milliyetsiz' midir?

"Gazeteci, laboratuvarda yetiştirilmiş, beynine çipler takılıp piyasaya sürülmüş bir robot değildir, doğrudur, önce insandır ve birinci derecedeki sorumluluğu ekmeğini-suyunu paylaştığı milletine karşıdır."


Değildir. Aslında bu konuda kütüphaneler dolusu kitaplar yazmış Amerikalılar başta “batılı” akademisyenler sürekli, “Bir gazeteci ne kadar milli kimliğini öne çıkarırsa, o kadar profesyonellikten uzaklaşır” vaazı verirler ama onların derdi başka, emperyalizm, milleti için düşünen gazeteci ister mi, hayır!..

Zaten, “özerklik/bağımsızlık” lafıyla herkese akıl verenlerin, iş, kendi “milli çıkarları” söz konusu olduğunda neler yaptıklarını da hep izledik. Amerikan medyasının Körfez savaşları ile Afganistan işgalinde izlediği çizgi açıktır, Avrupa medyasının kapılarına bir milyon mülteci dayandığında ne hale geldiğini de gördük.

SA4484/KY38-SevDur63: Ajan Gazetecilik Şekil Değiştirdi



Takdim

Eskiden bilgi alma, bilgi aktarma şeklinde yürütülen gazeteci ajanlık faaliyetleri, yeni dönemde, bilgiyi bozma, kamuoyunu yönlendirme ve yönetme şeklinde yapılıyor. İsmi duyulmadık bir internet sitesinin yaptığı haber bir anda dünyanın gündemine oturabiliyor. Bunda sosyal medyanın aktif kullanılmasının da etkileri büyük. Ajan gazetecilerin Türkiye’deki faaliyetleri de yaklaşık böyle.

Bildik anlamda ajanlık faaliyetleri ise halen devam ediyor, fakat bu tür faaliyetler artık çabuk tespit edilip yakalanabiliyor. Şekil değiştiren ajan gazetecilik faaliyetlerini Avni Özgürel ve Nedret Ersanel’le konuştuk. Özgürel, bazen bir statünün ajanlık yapmaya teşvik ettiğini söylerken, Ersanel, casusluk yapmak için herkesin farklı sebepleri olabileceğini vurguluyor.

SA4483/KY36-CK189: Lübnan Dağlarından Bölgeye Bakmak -1-

“Suriye ve Irak'ın çözülmesi ile beraber ne yazık ki İsrail'in çevresi hiç bu kadar güvenli olmamıştı... İsrail hiçbir dönemde bu kadar küstah ve güçlü olmadı...”


Velid Canbolat'la Beyrut'taki evinde Arap dünyasının içinden geçtiği buhranı ve geleceğe dair tahminlerini konuştuk.

Canbolat, Dürzî inancının hem siyasi hem dinî lideri olarak kabul ediliyor. Dünyada toplam 1 milyonu aşkın Dürzî'nin yaşadığı tahmin ediliyor. Bu nüfusun çoğu Lübnan'da olsa da, İsrail, Suriye, Ürdün'le beraber diasporada da Dürzîler yaşıyor. Dürzîlik, Şiilik şemsiyesinin içinde sayılan "heterodox" bir inanç...

20 Haziran 2017 Salı

SA4482/SD699: "ömrün şâkül ayarı" /09.09.2005/ 398. patika



...tuğla ördünüz mü hiç?...
...tuğlayla duvar ördünüz mü?, demek istemiştim...
...sıra sıra örersiniz ölçülü yerleri...
...ne kadar titiz davranırsanız ve ustalığınız elverişliyse, o kadar güzel gider örgüsü duvarın...
...ve işiniz bittiğinde örülmüş her sıranın ne kadar güzel göründüğünü fark edersiniz ...
...sırıtır varsa eğer özensiz dizilmiş tuğla dizileri...
...ölçülü yerlerin diklik ayarları şakülle, doğruluk ayarları gerilmiş iple yapılır...
...duvar bitene değin her dizinin başlangıcında...
...duvarınız bittiğinde yıkılıp gitmesin diye...

SA4481/SD698: Telveler 53

"Çocuklarınızın olumlu etkileşimi, sizlerin gelecekte etkileşim sorunu yaşamayan sağlıklı yetişkinlere sahip olacağınız anlamına gelmektedir..."


Çocuklar etkileşerek büyürler...

Çocuklarınız arasında etkileşim sağlayabilmeniz için, önce çocuklarınız olmalı... Ve siz, çocuklarınız arasında mümkün olan en olumlu etkileşimi sağlamayı "istemelisiniz"...

Yeryüzü yalnızlıkların çok gerildiği bir deryadır... yalnızlıklar gerildikleri sürece, sosyalleşen bir varlığa dönüşür çocuklar...

Seçkin Deniz Twitter Akışı