"Öğretmenlerin eğitimde oynadığı hayati rol hep unutuluyor. Hep öğretmenlerin harfiyen takip etmeleri gereken müfredatlar yapılıyor. Ama sahadaki öğretmenle bu müfredatları hazırlayanların doğru dürüst bir iletişimi yok."
Ankara'da yüksek puanlı bir üniversitemizin Eğitim Fakültesi İngilizce bölümünde 2. Sınıf öğrencisi olan kızımın yaşadığı hayal kırıklığını gördüğümde Türkiye’de eğitim sistemindeki en büyük yanlışlardan ısrarla dönülmediğini bir kez daha fark ediyorum.
Böyle bir üniversiteyi kazanacak kapasitede olan pırıl pırıl gençleri birer ilkokul öğrencisine, eğitim verenleri de ezberci öğretmenlere dönüştüren bir sistem bu.
Kızımın dilinden aktarıyorum:
“Derslerimize giren hocaların hepsi Dr. Veya Prof. unvanlı. Akademik geçmişleri eğitim konusunda yazdıkları makaleler, tezler, yaptıkları araştırmalarla dolu. Ancak bunların çoğu sahada uygulanmamış, gerçek öğrenciler üzerinde denenmemiş.
Fakülte arşivlerindeki tozlu raflarda duran bu çalışmaların kime ne faydası olduğunu sorgulamak gerek.
Kürsülerden bize verdikleri derslerde canlı ve ölçülebilir öğretmenin gerekliliğini bas bas bağırarak anlatan hocalarımız bile bu gidişatı benimsemiş ve içine düştükleri çelişkiyi göremez olmuş.
Oldukça yüksek bir puan alarak girdiğim bu fakültede bana hala elde müfredat veya ders planı yazdırılıyor. Oysa sahadaki öğretmenler böyle şeylerle artık uğraşmıyor.
Tez önerisi konulu ödevler, anketler veriliyor ve bunları yaparken bile ölçülebilir olması için fakülteden dışarı çıkmayın deniyor. Kendi anketlerimizi kendi arkadaşlarımıza uyguluyoruz. Böylesi daha kolay çünkü. Herhangi bir lisede veya ortaokulda uygulamak için çeşitli izinler, finansman gerekiyor diyorlar.
Tez önerisi olarak hazırladığım “Bilgisayar oyunlarının kelime bilgisini arttırmada rolü” konusunda bile zorlandım çünkü üniversite bilgisayarlarının üzerinde “sadece ödev için kullanın, video oyunları yasaktır” uyarıları var.”
Bazı çözüm önerilerini de şöyle sıralıyor:
“Aslında her üniversitenin kendisiyle koordinasyonu olan okulları olması lazım. Ondan hem eğitim yöntemleri hem de eğitim programları konusunda tavsiyeler alan liseler, ortaokullar.
Karşılıklı bir dinamikle üniversitelerin araştırma sahası, ölçülebilir veriler alabileceği, yetiştireceği öğretmen adaylarının da sahayı görmesi açısından reel kurumlar olarak faydalanacağı; okulların da her tür eğitim, formasyon modeli konusunda yarar göreceği bir koordinasyon. Şu andaki tek iletişim staj konusunda yapılıyor, o bile oldukça verimsiz deniyor.”
Dinledikçe bana da oldukça mantıklı gelen öneriler bunlar. Eğitim sistemindeki aksaklıklarda en başta suçlanan öğretmenlerken onları yetiştiren kurumların da eksiklerinin görülmesi gerekiyor. Öğretmenlerin eğitimde oynadığı hayati rol hep unutuluyor. Hep öğretmenlerin harfiyen takip etmeleri gereken müfredatlar yapılıyor. Ama sahadaki öğretmenle bu müfredatları hazırlayanların doğru dürüst bir iletişimi yok. Yenilikçi eğitim sistemi modelleri için de bu koordinasyonun gerekli olduğunu düşünüyorum.
Kızım ayrıca diyor ki; “Eğer mevcut şartlar değişmezse, bir öğretmen adayı olarak da, bir akademisyen adayı olarak da heyecanımı kaybediyorum.”
Eğer kendimize uygun eğitim modelleri geliştirmek, çocuklara ve gençlere kılavuzluk edecek yetkin eğitimciler görmek istiyorsak artık başlamamız lazım, yeterince geç kaldık.
Derya Beyaz, 08.06.2017, Sonsuz Ark, Çırak-Çevirmen Yazar, Eleştiri, Dilin İşledikleri-Kalemin Yazdıkları
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.