"Var her bir şeyin kolayı, bunun da bulunur."
Hepi topu şurada altmış küsur ülkeyiz ve yanyana gelmekte bazen zorlanmıyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatımız var mesela nur topu gibi. İyi kötü Sünni-Şii diye ikiye bölünmeyi ancak başarıyoruz. Şu son Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri falan bir tarafta Katar bir tarafta ne güzel oldu mesela. Sünniler kendi arasında niye bölünmesin?
Yetiyor mu bu kadarcık parçalanma savaş iç karışıklık tehdit işgal?
Şöyle genel manzaraya bir bakıyorum bence çok yetersiz…
Neredeyse her dört insandan birinin Müslüman olduğu bir dünyada bu kadarı nasıl yetsin?
Suriye iç savaşın içinde ve Müslüman ülkeler de bu savaşta karşı taraflarda.
Irak işgalden sonra fiilen tıpkı Suriye gibi üç parça izlenimi vermekten kurtulamıyor.
Müslüman Yemen’de ne güzel yine Müslümanlar iki ayrı taraftalar ve beş milyon çocuk sadece açlık ve buna bağlı hastalıklar nedeniyle ölecek. Her gün de bombalamalar çatışmalar dışında yüzlercesinin öldüğü belli zaten.
Libya en az iki ortalama üç dört belki yedi parça olmaya hazır. Cezayir 1980’lerdeki büyük kaostan sonra Kuzey Afrika’nın Tunus, Fas gibi diken üzerinde oturmaya mahkum edilmesi gereken ülkelerinden. Hemen aşağılara doğru inmeye başlasak daha mesut manzaralar göreceğiz; darbeler, iç savaşlar, karşılıklı tehditler, terör saldırılarıyla rengarenk bir Afrika’ya bedava açılmak mümkün.
Safari dediğin böyle olur, iki aslan üç zürafa birkaç fil nedir ki insanların birbirini Kalaşnikof, balta ne bulursa öldürmesinin yanında.
Uzakdoğu’da ve az da olsa Orta Asya’da biraz işler hoşumuza gitmiyor, orada birbirimizle değil de daha çok başkalarıyla savaşıyoruz. Olsun, bu da kardır…
Bir sonraki adım lütfen Şiiler arasında büyük birkaç yarık olsun. Böyle iki mezhepli bir savaş görüntüsü şık durmuyor. Gittikçe tekdüze oluyor hem.
Sürprizler şaşırtmacalar en büyük ihtiyacımız. Tarihin bir yerinde kırılmış sonra iyileşip unutulmuş yaraları yeniden deşmenin, kırıkları röntgen filminde görülen aynı yerden bir daha kırmanın az da olsa sıkıcı yanları var ne de olsa.
Kolay öyle Kudüs için hemen bir araya gelip bol keseden açıklama yapmak. İsrail denilince yanyana gelmek kolay.
Irak işgalinde Bush’tan veya başka bir vesileyle Putin’den ya da ırkçı Avrupalı liderlerden “Haçlı Seferleri” cümlesini duyup irkilmek bedava.
Şöyle ağız tadıyla komşunun evini yakmak, mahalledeki bakkalı bıçaklamak seviyesine kadar mikro parçalanmalara ihtiyacımız yok mu sizce de?
Bu ne tekdüzelik, banallık, sıkıcılık…
Şu geniş yeryüzünde üzerinde bayrağımız dalgalanan her karışta yaşamakta olan kim olursa olsun her insana huzur, güven, barış tesis etmek; sadece tesis etmemek bunu yüzlerce yıl başarıp doğal bir rutin haline getirmek; İslam toprağı denilince insanın içini ferahlatan bir maziye dönmek ne kadar gerici gereksiz bir şey değil mi?
Ha… dinimiz imanımız Kitabımız Peygamberimiz ve sünneti bunun tersine emrediyor, gösteriyor imiş… bunu hayata geçirerek pratiğini de yaşatmış onca asır…
Var her bir şeyin kolayı, bunun da bulunur.
Olmadı İngiltere’yi, İsrail’i, ABD’yi, Almanya, Rusya yarın Çin, Japonya, Hindistan’ı suçlarız hemen, ne olacak… Onlardan aldığımız silahları birbirimize doğrultalım sık sık. Petrol bitene, madenler tükenene, bilim teknoloji başka bir aşamaya geçene kadar idare eder eldekiler.
Sonra… sonrasına bakarız.
Hadi biraz daha parçalanalım.
Bu az oldu.
Çok az...
Yaşar Taşkın Koç, 27.07.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz