"Bu kavga nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Ankara’nın, egemenlik ve bağımsızlığı konusunda görülmemiş, varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olan Katar’ın yanında durması ikili ilişkileri yeni bir boyuta taşıyor."
How Turkey fits into the Qatar puzzle
Haziran başında Katar’la ilişkilerini kesen Bahreyn, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) radikal ve terörist grupları desteklemek, ayrıca İran’a yakın durmakla suçladıkları Katar’a 13 maddelik bir talep listesi sundular. İlişkilerin yeniden kurulması için öne sürülen koşullardan biri, Katar’daki Türk-Katar ortak üssünün kapatılması.
Türkiye, Körfez İşbirliği Konseyi’ndeki (KİK) en yakın müttefiki olan Katar’ın bu şekilde hedef alınmasının insani ve İslami değerlere aykırı olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a göre üssün kapatılması talebi de uluslararası hukuka aykırıydı.
Üsle ilgili ültimatomdan da anlaşıldığı üzere Katar’ı ambargolarla cezalandıran üç Körfez ülkesi El Sani hanedanına boyun eğdirme çabalarında Türkiye’yi ciddi bir engel olarak görüyor.
Türkiye ise Suudi koalisyonun ültimatomunu reddetmekle kalmadı, Katar’a yeni askerler gönderdi. Türk tanklarının geçtiğimiz günlerde başkent Doha’nın sokaklarında görülmesi Orta Doğu’nun Sünni ülkeleri arasındaki tansiyonu daha da artırdı. Türkiye de Suudi Arabistan ve Katar da nüfusu çoğunlukla Sünni olan ülkeler. Ancak Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ın terörist örgüt saydığı Müslüman Kardeşler gibi bazı Sünni İslamcı gruplarla Türkiye ve Katar’ın dostane ilişkileri var.
Kuveyt ya da başka bir “tarafsız” arabulucu bu kavgayı çözüme bağlayamadığı takdirde Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığı durumu şirazesinden çıkma noktasına taşıyabilir.
Şüphesiz ABD’nin Katar’daki askeri varlığı emirliğe bir güvenlik garantisi sağlıyor. ABD Merkezi Komutanlığı’nın ileri karargâhına ve 10 bin Amerikan askerine ev sahipliği yapan El Udeyd üssü, olası bir Suudi-BAE işgaline karşı en önemli caydırıcı unsuru oluşturuyor. Karargâhla askerlerin BAE’ye taşınması için Washington’a ince ince teklifte bulunan BAE, kuşku yok ki Doha’yı önemli bir dayanaktan yoksun bırakma ve ilerisi için baskılar karşısında daha zayıf kılma düşüncesiyle hareket ediyor.
Eski ve hâlen görevde olan Batılı diplomatlar, KİK’teki kavganın askeri çatışmaya dönüşebileceği yönünde kaygılar dile getiriyor. Böyle bir durum, Türkiye’ye de sıçramış olan Irak ve Suriye krizlerinin üstüne Ankara’nın Orta Doğu politikası için büyük bir ikilem daha yaratır. Krizin sürmesi hâlinde Katar’daki Türk askeri varlığının Körfez’deki güç dengesini nasıl etkileyeceği belirsiz. Türk askerleri, olası bir işgali püskürtecek güçte olsun ya da olmasın onların Katar’daki varlığı El Sani ailesine hem siyaseten hem moral açısından destek sağlıyor ve güç kullanmayı düşünecek KİK ülkeleri için riskleri artırıyor. Ankara, krizin patlak vermesinin ardından Katar’a asker gönderme sürecini hızlandırarak Doha’ya “Baskılara boyun eğme” mesajını vermiş oldu.
Türkiye’deki muhalefet partileri Katar’daki askeri varlığın ve Doha yanlısı tutumun tehlikeli olduğu yönünde uyarılar yapsa da Ankara belli ki Katar’ı korumanın Türkiye’nin ulusal menfaatlerine hizmet edeceğine inanıyor. Doha’nın Libya, Suriye, Mısır ve Irak Kürdistanı’ndaki sorunlar dâhil bir dizi bölgesel meselede Türkiye’yle aynı safta yer alması Ankara için önemli. Doha ve Ankara Orta Doğu’da aynı Sünni İslamcı grupları destekliyor. Türk tarafı ayrıca Katar’dan daha fazla yatırım çekmek istiyor. Türkiye’nin ekonomik büyümesinde itici bir güç olan büyük inşaat şirketleri de Doha’dan aldıkları cazip ihalelilerin sayısını artırmak istiyor. Bunun yanında Türkiye’nin askeri üs kurduğu ilk Arap ülkesi olan Katar, hem Türk savunma sanayi şirketleri için önemli bir pazar hem de Türkiye’nin Orta Doğu ve Afrika’da ortaya koyduğu iddialı stratejik duruşunun önemli bir unsuru olarak görülüyor.
Bu kavga nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın Ankara’nın, egemenlik ve bağımsızlığı konusunda görülmemiş, varoluşsal bir tehditle karşı karşıya olan Katar’ın yanında durması ikili ilişkileri yeni bir boyuta taşıyor. Türkiye’de geçen sene yaşanan başarısız darbe girişimi sırasında Erdoğan’ı arayan ilk yabancı lider Katar emiri olmuştu. Erdoğan geçtiğimiz günlerde darbe girişiminin bazı KİK unsurlarınca desteklendiğini ima etti ve bu sözleriyle hiç kuşkusuz BAE’yi kastediyordu. Ankara bugün de Doha’nın bölgesel bir komplonun hedefi olduğunu düşünüyor. Kısaca Katar konusunda oldukça duygusal olan Erdoğan Katar’ın güvenliğini Türkiye’nin güvenliğiyle bağlantılı görüyor.
Katar’daki üsse karşı çıkan Türkiye’deki muhalif sesler, daha mayıs ayında Türk ordusunun Katar’la Suudi Arabistan arasında olası bir askeri çatışmanın tehlikelerine maruz bırakıldığını, ayrıca İran’ın tahrik edildiğini söylüyordu. İleriye dönük bakıldığında Arap Yarımadası’nın jeopolitik düzeninde yaşanan kayma Türkiye için riskleri yükseltiyor. Türkiye’nin Suudi-İran rekabetinin körüklediği yeni bir kavganın ortasında kalabileceği kaygıları yersiz değil.
Öte yandan Türkiye Suudi Arabistan’a karşı Katar’ı destekleyerek son krizde İran’la aynı safta buluşmuş oldu. Al-Monitor yazarı Fehim Taştekin daha bir ay önce bıçak kemiğe dayanırsa Türkiye İran’a karşı Katar’ı savunur mu, diye soruyordu. Bugün gelinen noktada ise Türkiye ve İran Katar’ı Suudi Arabistan ve BAE’ye karşı savunur mu sorusu daha geçerli görünüyor.
Giorgio Cafiero, Al Monitor, 02.07. 2017
Feyza Gümüşlüoğlu, 28.06.2017, Doha - Katar, Gazeteci-Yazar, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Çeviri
Feyza Gümüşlüoğlu Yazıları
Takip et: @feyzasays
Çeviri Metin: Körfez Gündemi
https://korfezgundemi.wordpress.com/2017/07/16/katar-bilmecesinde-turkiyenin-yeri/
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.