"Her şeyi bildiğinizi sanmayın, bakın sizi bir İHL mezunu sıfatıyla bilimsel olarak analiz ediyorum."
Herkesin
her şeyi bildiğini sanmadığı bir devir oldu mu insanlık tarihinde? Olsaydı iyi
olurdu. Örnek bir devir olarak gösterebilirdim, maalesef Adem ile Havva'nın
devri dahil böyle bir devir yok, peki olacak mı? Olmayacak. Niye olmayacak?
Çünkü insan sınanmaya devam edecek. Hiç mi umut yok?
Var, ama bu umut devirler
için değil aklını kullanan insanlar için var ve bu insanların çevreleri ile sınırlı
bir umut, 'devir' olacak kadar güçlü ve genişlemiş bir zaman aralığı olma
ihtimali yok. Her şeyi bilmediğini herkesin çok iyi bildiğini biliyoruz hepimiz,
ama niye bildiklerini sanmayı seviyorlar, işte mesele burada düğümleniyor.
Biraz bunu düşünmek istedim, beraberce düşünelim.
İnsan -malumunuz- her şeyi öğrenerek büyür; eğitimdir bu öğrenmenin adı. Hani
eğitim-öğretim diyorlar ya, bilmediklerinden öyle diyorlar. Eğitimi bedensel
öğretimi zihinsel bir kavram olarak tasnif ediyorlar. Bildiğini sanmak işte bu
kavram kargaşasıyla başlıyor. Öğrenmenin olmadığı bir eğitim var mı, mümkün
olabilir mi? Koşmayı, zıplamayı bile öğrenerek yapıyor insan, tıpkı matematik
hesaplamaları gibi. Peki bu ayrım neden? Eğitim, öğrenmesiz mümkün olmayacağına
göre, 'Tâlim-Terbiye'den 'Eğitim-Öğretim'e tercüme edilerek bugüne taşınan
cehaleti nasıl gidereceğiz?
Önce bu
kavramları tahlil edeceğiz ki, Beden Eğitimi dersi ile Matematik dersinin bir
öğretme ve uygulama eylemi olma hususunda birbirinin aynısı olan süreci
gerektirdiğini anlayabilelim ve böyle bakarak yeni bir müfredat algısı
oluşturabilelim, sonra bu oluşturduğumuz algıyı davranış bilimleri
eğitimine, tarih, edebiyat, mühendislik eğitimine ve Kur'an-Din eğitimine nasıl
uygulayacağımızı belirleyebilelim. Gerçi bu derin felsefesizlik-akıl yürütme
yoksunluğu zamanında çok zor bir 'şey'den bahsettiğimi biliyorum, en azından
gelecekte biri böyle bir tenkit yapmış desinler, insanlığı toptan
suçlamasınlar.
Bir devir inşa etmek imkansız, ama bir devri değiştirecek insanlar yetiştirmek mümkün... Bunun için çabalayalım.
Bir devir inşa etmek imkansız, ama bir devri değiştirecek insanlar yetiştirmek mümkün... Bunun için çabalayalım.
Eğitim'in
devletin ihtiyaçlarına göre mi, bir toplumun ihtiyaçlarına göre mi, insanın
ihtiyaçlarına göre mi yapılacağını da tartışmak mecburiyetindeyiz. Herkese her
şeyin eğitimini vermek kadar büyük bir israf yoktur, çünkü herkes her şeyi
bilmekle mükellef değildir.
Bakın
yine aynı yere döndük; herkesin her şeyi bildiğini sanması, demek ki
kendiliğinden oluşan bir şey değil, bunu insanlar tasarlıyor ve her devirde eğitim
sisteminin ana teması hâline getiriyorlar, işte bu yüzden 'herkesin her şeyi
bildiğini sanmadığı bir devir' olmadı insanlık tarihinde. Bugün hem Türkiye hem
de Dünya bu yanlış hedefin getirdiği dertlerden muzdarip. Eğitim sistemine
dahil olan insanları kastediyorum, bu sistemin evde ya da köyde kentte olup
olmamasının yahut modern okul binasında sıralarda, mağarada ya da interaktif olarak
internette olup olmamasının önemi yok, okur yazar olmayan toplumlarda bile var bu
bahsettiğim 'eğitim sistemi'; dedikodu da bir eğitim sistemidir, örgün veya
yaygın dediğimiz sistemler de.
Günümüzde
örgün eğitim sistemlerinin yaygınlaşması ve toplumların her katmanına yayılması
diğer eğitim sistemlerinin alanını daraltmıştır sadece, varoluşlarını etkilememiştir.
İzahı da basittir; insan öğrendiği her yerde, öğrendiği her şeyden dolayı
sürekli bir eğitim sisteminin içindedir, öğrenir ve uygular. Biz bu önemli
ayrımı fark etmediğimiz için oluşan hataları da temellerinden tutup çöpe
atamıyoruz, başarısız olduğunu göre bile sürdürdüğümüz eğitim-öğretim
sistemleri bir gün tıkanınca da her şey olduğu gibi yerinde durduğu halde
müfredat değişikliği yapıp duruyoruz.
Önce
şunu bilmemiz gerekiyor; herkese her şeyi öğretmeye kalkmayacağız, her şeyin
önbilgisini vererek her şeyin temel bilgisini verdiğimizi sanmayacağız, biz
verdiğimizi sandığımız için çocuklarımız her şeyi bildiklerini sanıyorlar. Biz
de biliyoruz ki insanın her şeyi bilmesi mümkün değil, peki neden hem kendimizi
kandırıyor hem de her şeyi bildiğini sanan cahil nesiller yetiştiriyoruz? İşte
bahsettiğim o 'devir' niye imkansız; ortada.
Önce
karar vereceğiz, 'Temel Eğitim'de verilmesi gereken ve her çocuğun temel davranışlarına
dönüşmesini istediğimiz 'şeyler'in bilgisini belirleyeceğiz, kendi
inançlarımıza ve ihtiyaçlarımıza göre karar vereceğiz ve herkes birbirine saygı
gösterecek, din eğitimini de, matematik eğitimini de dil eğitimini de, coğrafya eğitimini de çocuğun
dilinin dönmeye başladığı andan itibaren dosdoğru vereceğiz, çarpıtmadan, eğip
bükmeden... hepsi bu kadar; çocuk hangi dalda uzmanlaşacaksa bu dönemde karar
verecek ve lisede ona o alanda uzmanlaşması için gereken her türlü desteği
vereceğiz, çocuklarımız 'her şeyi' bilemeyeceklerini bilerek, ilgilendikleri alanlarda
uzmanlaşacaklar ve psikolojileri baştan çökertilmeyecek. İşte o zaman tüm sınavlar şu andaki
gereksiz önemlerini yitirirler ve birer uzmanlık ölçüm aracı olarak asıl değerlerine
taşınırlar.
Bir parağrafta
anlattım size çözümü; ne kadar basit ve mantıklı değil mi? Peki niye böyle
yapmıyorsunuz? Bu İHL'ler niye var? Bu Fen liseleri niye var? Bu Anadolu
Liseleri niye var? Niye meslek liseleri TEOG'da yerleşemeyenlerin yuvası haline
getiriliyor ve değersizleşiyor?
Tabi siz bu soruları cevaplayamazsınız. Çünkü Temel Eğitim'de verdiğiniz Din dersi de Matematik dersi de yetersiz, ideolojik baktığınız için yarım yamalak insan yetiştirip harcıyorsunuz, sonra da şu liseler başarısız şunlar başarılı. Peki en başarılı TEOG öğrencilerinin gittiği Fen Liselerinde neden LYS başarısı %100 değil de %55 civarlarında?
Tabi siz bu soruları cevaplayamazsınız. Çünkü Temel Eğitim'de verdiğiniz Din dersi de Matematik dersi de yetersiz, ideolojik baktığınız için yarım yamalak insan yetiştirip harcıyorsunuz, sonra da şu liseler başarısız şunlar başarılı. Peki en başarılı TEOG öğrencilerinin gittiği Fen Liselerinde neden LYS başarısı %100 değil de %55 civarlarında?
Şimdi
medyada şöyle oluyor haberler: 'Şu kadar İHL mezunundan LYS ile yerleşen şu
kadar öğrenci var, İHL'ler başarısız'
Mesela
CNNTürk adlı portaldaki haber: "LYS sonuçları açıklandı: 5 imam hatipliden
1’i üniversiteye yerleşebildi"
"ÖSYM,
duyurulandan saatler sonra 2017 yükseköğretim merkezi yerleştirme sonuçlarını
açıkladı. Liselere göre başarı oranında imam hatip liseleri son sırada yer
aldı. Anadolu Lisesi mezunu 396 bin adaydan 138 bini, Fen Lisesi mezunu 22 bin
adaydan 12 bini bir lisans programına yerleşirken, 222 bin 925 imam hatip
lisesi mezunundan sadece 40 bini lisans tercihlerine yerleşebildi. Bu sonuçlara
göre, sınava giren her 5 imam hatipliden sadece 1’i üniversiteye girebildi "
Haberin
başlığına bakar mısınız, ard niyet apaçık ortada: "LYS sonuçları
açıklandı: 5 imam hatipliden 1’i üniversiteye yerleşebildi"
Bu kadar mı yani LYS sonuçları İmam Hatipler için mi açıklandı da başlığa sadece İmam hatipleri yazdınız?
Bu kadar mı yani LYS sonuçları İmam Hatipler için mi açıklandı da başlığa sadece İmam hatipleri yazdınız?
Bunu geçelim; haberinizdeki sayıları oranlayalım;
Anadolu
Liseleri 138.000/396.000=%35
Fen
Liseleri 12.000/22.000: %55
İmam
hatip Liseleri 40.000/222.925: %18
Bir kere
yalan söylüyorsunuz, 5'te biri olması için oranın %20 olması gerekir,
verdiğiniz sayılara göre %18
Özellikle
Fen Liselerindeki %45, Anadolu
Liselerindeki %65 kayıptan bahsetmiyorsunuz.
Bu
istatistiklerdeki kasıtlı çarpıtmanız; oysa her okul kendi puan türünde 500 puan üzerinden başarısını ortaya koyuyor, dikkat edin Anadolu liseleri hesapta bile yok:
"MF
puan türünde en başarılı okullar fen liseleri ile özel fen liseleri oldu. MF'de
fen liselerindeki 18 bin 679 aday ortalama 358 bin 785 puan; özel fen
liselerinde ise 4 bin 940 aday ortalama 351 bin 8 puan aldı.
TM puan
türünde ise en başarılı okullar fen liseleri, özel fen liseleri ve polis koleji oldu. Fen liselerinde ortalama
puan 350 bin 180, özel fen liselerinde 340 bin 765 ve polis kolejinde 327 bin
745 oldu.
TS puan
türünde ise okul türlerine göre ortalama puanı en yüksek liseler, 290 bin 464
ortalama puanla sosyal bilimler liseleri, 235 bin 756 ortalama puanla imam
hatip liseleri ve 234 bin 825 ortalama puanla özel fen liseleri olarak
sıralandı."
"LYS sonuçları açıklandı: 5 imam hatipliden 1’i üniversiteye yerleşebildi" başlığını atıyorsunuz ya, nasıl
başarı ölçtünüz, hangi kriterleri baz aldınız, hangi güvenilir testlerle bunu
belirlediniz, hangi psikolojik, sosyolojik, ekonomik ve en önemlisi politik
sorgulamalar sonucunda yaptığınız 'doğru' bir eleştiri sizin bu çıkarımınıza
temel oldu?
Kocaman
bir hiç... aldınız sayıları, karşılaştırma yaptınız Fen liselerinde şu kadar, Anadolu
Liselerinde şu kadar, İHL'lerde şu kadar, peki ya meslek liseleri? İHL'ler de
meslek lisesi diyerek tüm meslek liselerinin önünü kestiniz ya 28 Şubat 1997'deki darbenin getirdiği faşist süreçte, unuttunuz mu?
Ama siz
de biliyorsunuz ki İHL'lerden sadece 'ölü yıkayıcı imamlar' çıkmıyordu; doktor,
öğretmen, mühendis, avukat da çıkıyordu, bunların hepsi yaşıyor şu anda çünkü;
siz bunlar artacak diye korktunuz, insanların dinini iyi bilen doktor,
mühendis, öğretmen, mühendis, avukat çocuğum olsun diye hayal kuruyordu, siz bu
hayal sizin faşist hedeflerinize uymuyor diye tuttunuz bütün meslek liselerini
bitiren gençlerin diledikleri üniversitelere ve bölümlere girmesini
engellediniz.
Henüz
toparlanmaya başlayan İHL'lerin, -İstanbul hariç- TEOG sonuçlarına göre toplumun
en başarısız çocuklarının gittiği okullar olmasını sağladığınız sistemde, en
başarılı öğrencilerin gittiği Fen Liseleri ile İHL'leri karşılaştırmanız utanç
verici bir çarpıtma örneğidir, bunu bilin.
İstanbul'daki
yüksek TEOG puanlı Anadolu İHL mezunlarının başarı oranlarına baktınız mı
mesela? Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi'nin "Şampiyonların okulu TEOG
birincilerini bekliyor" başlıklı davet mesajının altında 1985'ten beri
'Öncü Okul' olarak hangi dallarda gurur tablosu yayınlıyorlar?
'Matematik'te Birinciyiz' başlıklı "Her
yıl Kartal Anadolu Lisesi tarafından düzenlenen Kartal ilçesi 9. sınıflar arası
Matematik Bilgi Yarışmasının bu yıl da 3 Mayıs 2017 tarihinde 11.si düzenlendi.
Okulumuzun da her yıl düzenli olarak katıldığı yarışma , bu yıl da KAİHL
şampiyonluğu ile sona erdi" haberi
okudunuz mu okulun internet sayfasından?
Meslek
lisesi dediniz diyelim, peki ÖSYM'nin 2017 LYS sonuçları için yayınladığı resmi değerlendirmeyi okudunuz mu?
"Yüzde
100 dolan bölümlerin başında hukuk geldi. 15 bin 745 kontenjanın tümü doldu.
Onu 14 bin 538 kontenjanla ilahiyat bölümleri izledi. İlahiyattaki bu doluluk
şaşırttı. Çünkü bu yılki yeniliklerden biri de, ilahiyat fakültelerinin artık
Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile değil, ikinci adım olan Lisans
Yerleştirme Sınavları'yla (LYS) öğrenci alacak olmasıydı. Adayların tek sınav
yerine üç sınava girmesi gerekti. YGS-5 puan türüyle alan ilahiyat, LYS sonrası
hesaplanan TS-1 ile öğrenci kabul etti. Daha önce yapılan düzenlemeyle ek puan
ön lisans programlarıyla sınırlandırıldığı için, imam hatip mezunları ilahiyatı
seçtiğinde ek puan da alamadı. Buna rağmen bölümün tüm kontenjanları doldu."
Bütün
bunlar ortada iken siz her şeyi bildiğini sanan tipler olarak neyin
peşindesiniz? Kendiniz gibi bir nesil istiyor olabilirsiniz, ama biz
istemiyoruz; imkân verildiğinde İHL mezunlarının nasıl rekabet edebildiğini çok
iyi bildiğiniz için İmam-Hatip Düşmanlığı yapmaya devam ediyorsunuz.
Teklifimi
yukarıda anlattım, Temel Eğitim'de her şeyi mükemmel verelim, her çocuk dili
dönmeye başladığı andan itibaren ailesinin istediği din eğitimini alsın, Temel
Eğitim sonrası dilerse ilahiyat alanında uzmanlaşsın, ne dersiniz? O zaman İHL
sayısı da azalır, başarı başarısızlık analizlerinizi yalan söylemeden, çarpıtmadan yapabilir ve yayınlayabilirsiniz.
Varsanız, hemen uygulayalım...
Varsanız, hemen uygulayalım...
Yoksanız, lütfen artık bu milleti rahatsız etmeyiniz, bu millet 15 Temmuz 2016'da sizin
tanklarınızı, uçaklarınızı çıplak elleriyle, 'Ya Allah Bismillah Allah-u Ekber'
diyerek durdurdu; haddinizi bilin artık, çocuklarımızı parçalara ayırmayın ve
onlara saygı duyun; ayrıca her şeyi bildiğinizi sanmayın, bakın sizi Bir İHL mezunu sıfatıyla bilimsel olarak analiz ediyorum.
Mustafa Eyyüboğlu, Oniki Ağustos İkiBinOnYedi – OtuzDört
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan
yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek
kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark Manifestosu'na aykırı yayın yapan
sitelerde yayınlanamaz.