16 Ağustos 2017 Çarşamba

SA4732/KY38-SevDur76: Güç Sizde Beyler

"Her özgürlüğün bir bedeli vardır elbet. Biz bu bedele talip olduk. Siz ne yaptınız?"


Uzun zamandır yazı yazmak için oturmadığım bilgisayarımın başına birçok insanın tenezzül etmediği kadın konusunda yazmak için oturabilirdim ancak. Ve öyle yaptım. İki yazı çiziktirmekle hemcinslerimi kurtaracağımı iddia etmiyorum. Kızlarım büyüdüğünde “Anne, sen ne yaptın bizim geleceğimiz için?” dediklerinde en azından çıkınımda olanları gösteririm diye avunuyorum.

Biz başörtülü kadınların, Allah’la arası iyi olan kadınların, İslam’ın görünen bütün yükünü omuzlarında hisseden kadınların, en ufak tavizlerinde koskoca İslam camiasını tehlikeye düşürmekle tehdit edilen biz kadınların, bu gibi konularda yazmak konusundaki en büyük çekincesi, arkamızdan “feminiiisst, erkek düşmanııı” gibi yaftalarla bağrışmalar olacağındandır. Nitekim her seferinde bu böyle olmuştur. Bana veya benim gibi düşünüp yazan kadınların başına her seferinde, ama istisnasız her seferinde gelmiştir bu. 

Hadi şimdi hep beraber “feminiiisstt” diye bağırın, siz de rahat edin, ben de yazıma devam edeyim. Çok umursamıyorum çünkü içini neyle doldurduğunuz belli olmayan bu kelimeyi. Ama önce bir okuyun, okuduktan sonra da düşünün olmaz mı? Belki birçok şeyi benden daha iyi biliyor olabilirsiniz. Bilmek her zaman işe yaramıyor maalesef. Bilmenin ötesinde bir de anlayış gerekiyor. Anlamak, yorumlamak ve konumlandırmak gerekiyor. 

Hani İslam evrenseldi ve bütün çağları kapsayacaktı? Sizce neden bizim çağımızın kadınlarını kapsamıyor? Yüce Allah 2000’li yıllarda böyle bir nesil geleceğini bilmiyor muydu? Medine devrinin kadınları gibi, yüzyıllar boyunca iplik eğiren kadınlar mı gelecekti bu dünyaya? 

“Yıl olmuş 2013(7), sen hala…” diye başlayan cümleler kuruyor bizim çocuklarımız. Merak ediyorum, kadınlara evde oturmasını öğütleyenlerin çocukları böyle cümleler kurmuyor mu? Kurduklarında ne cevap alıyorlar? 

Kadına evde oturmasını öğütlerken, bu sözün dindar kadınlara yönelik söylendiğini de biliyorum. Zira dindar olmayan kadınlardan kim takar Ali Bulaç gibi yazarları. Ama Ali Bulaç da biliyor ki, ondan etkilenecek olan çok fazla dindar aile var. 

Ataerkil toplum yapısından ötürü, kız çocukları hep öteki evlat oldular evlerimizde. Okula gönderilmediler. Erkek çocukları alabildiğine özgürken, kız çocukları evlere kapatılıp, koruyup kollandı. Şans eseri kocası iyi çıkarsa mutlu oldu, kötü çıkarsa dayak yedi, örselendi. 

Kadın dağda, bayırda, tarlada çalışırken, “evine git, çocuklarını yetiştir” demedi hiç kimse. Şimdi kadınlar okuyup, biraz daha mevkili işlere gelmeye başlayınca, “hadi evine” nidaları çoğaldı. Nedenmiş o? Çünkü, modern hayat aileyi çökertiyor. 

Sabah çocuklar kreşe, anne-baba işe gidiyormuş, böyle de aile mi olurmuş. Kadın dediğin, evde oturup gidenlerin yolunu gözlemeli öyle değil mi ya? 

Bazen bazı kavramları birbirine karıştırıp duruyoruz. Mesela çocukların yuvalara gitmesi annenin çalışmasıyla orantılı değil artık. Evde oturan kadın da çocuğunu 2-3 yaşından sonra yuvaya gönderiyor. Çünkü şehir hayatı bunu gerektiriyor. Çocukların oyun arkadaşına olan ihtiyacını ancak yuvalar karşılıyor. Ama yine de kadın evde oturup gidenleri beklesin öyle mi? 

Evde temizlik vs. işlerini bitirdikten sonra boş boş oturan, günlere gidip bol bol dedikodu yapan, alışverişte kapitalizmin nimetlerinin dibini bulan kadınların vebali kimden sorulacak? 

Kadınlarımız bu işi de pek sever merak etmeyin. Ellerine üç beş kuruş para verin, herkesten iyi yaşarlar. Çalışmaya filan da ihtiyaç duymazlar. İşe gitmiyorlar diye akşama kadar seccadelerinin başında önce Allah, sonra kocam diye yakaracaklarını ummuyorsunuz herhalde? 

Modern çağdayız beyler, konuştuklarınızı çağın içinden çıkan cümlelerle kurun. Yoksa hiçbir karşılığı olmaz. Modern çağın toplumu ve aileyi nasıl yok ettiğini gelin hep beraber tartışalım. Benim de afili cümlelerim olur bu konuda. Ama modern çağın bedelini yine kadına ödetirseniz, işte o zaman bozuşuruz. 

Şimdi artık erkeklerin ne yapacağını konuşma vakti gelmedi mi? Yıllarca “Hanımlara İnciler” “Kadın ve Aile” başlıklı köşelerde, kadınlarımıza yeterince rehber oldunuz. Şimdi de erkekler ne yapmalı onu konuşalım artık. Nasıl iyi bir koca olunur? Aile ne demektir? Kocanın görevi para kazanmaktan ibaret midir? Çocuk eğitiminde babanın rolü nedir? Erkek doğmak, dinde torpilli olmayı mı gerektirir? 

Ama bunlar emek isteyen şeyler. Elini taşın altına koymayı gerektiren şeyler. Oturduğunuz yerden Kürt meselesini konuşmaya benzemez. Nasılsa Kürt meselesini çözmek için topu attığınız merciler belli. Onu översiniz, bunu söversiniz meseleden ekmek yersiniz. Hiçbir şey hallolmasa bile size en ufak zararı dokunmaz. 

Gelgelelim diğer toplumsal meselelerde herkesin elini taşın altına koyması, sözünün arkasında durması gerekir. Eğitimden söz etti mi insan, önce kendine ve çocuklarına bakması gerekir. Kadından ve aileden söz etti mi, kendi kadını ve ailesiyle ilgili yorucu işler düşer hesabına. 

Bunca zorluğuna rağmen bilirim ki bu mesele erkekler konuşmadan çözüme ulaşmaz. Güç sizde beyler, kabul ediyoruz bunu. Gücünüz sizi mutlu etmeye yetiyorsa, siz de kolunuzu kıpırdatmazsınız. Ama sorumluluklarınızdan kurtulacağınızı da zannetmeyin. 

Her özgürlüğün bir bedeli vardır elbet. Biz bu bedele talip olduk. Siz ne yaptınız?


Sevda Dursun, 16.08.2017, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Bazı Şeyler
Sevda Dursun Yazıları



Sonsuz Ark'ın Notu: Sevda Dursun Hanımefendi'den çalışmalarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 12.09.2015








Sonsuz Ark'tan
  1. Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur. 
  2. Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
  3. Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.

Seçkin Deniz Twitter Akışı